12 Nisan 2014 07:23

Saldırı, 'cumhurbaşbakana' olsaydı, 'yumruk mezesi' yapardı!

Saldırı, \'cumhurbaşbakana\' olsaydı, \'yumruk mezesi\' yapardı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir süredir ‘gündem manyağı’ yapıldığımız kesin. Neyin ne olduğunu tam anlayamadan, ayrıntıları-satır aralarını sindirerek okuyamadan, aktarılan enformasyonu hakkıyla kavrayamadan, dezenformasyon ihtimalini de hesaba katamadan, paldır-küldür bir başka fasıl açılıveriyor havadis dünyamızda.

BARİKATLAR-TARİKATLAR

Gündem, çalınan mühürler, yakılan pusulalar, konteynırdan toplanan oylar, pazardan alınan zarflar, tercihini geceden yapanlar, barikatlar-tarikatlar, protestolara ters orantılı güçle verilen karşılık; TOMA’larla yıkanan dökülmüş kanlar, OHAL’ler olan mahaller, ‘sırılsıklam imzalı’ sandık tutanakları ile ‘çiftleştirilemeyen’ almanaklar, sonuçlara itirazlar, kabul edilenler, edilmeyenler,  ‘4x100 bayrak yarışı’ gibi el değiştiren belediye başkanlıkları, ‘elektrik teknisyeni’ kediler, balkondan yapılan serenat, dışişlerindeki ‘naklen yayın aracı’, YSK, AYM, ‘GS-FB derbiyesizliği’ ile ‘cumhurbaşbakanlığı’ üzerinden yürürken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, Meclis koridorunda, yumruklu bir saldırı düzenlendi. Ajanda birden değişiverdi.

MELİH GÖKÇEK’E VAHİY

Kemal Bey’e, telefonla ‘geçmiş olsun’ dileğimi, buradan da yineleyeyim. Takip Bey’in ‘Osmanlı Tokadı’(!), seçimden sonra evrilerek ‘Mike Tyson Yumruğu’ olmuş demek ki. Kroşeyi yiyen RTE olsaydı, aylarca bunu ‘yumruk mezesi’ yapardı. Yine de gardını alarak, kasaba nüfusu kadar olan ‘koruma ordusuna’ 200-250 kişi kadar takviye yaptıracaktır. Başbakan’ın ‘saç-baş danışmanı’, telekinezi uzmanı Yiğit Bulut, tapelerin montaj olduğunu ‘hisseden’ gişesiz film (negatif bilim), (geri) Teknoloji ve (hafif) Sanayi Bakanı Fikri Işık gibi, seçim öncesi tefekküre dalan, iki rekât namaz kılıp, istihareye de yatarak, CHP’ye suikastlar yapılacağını gören ‘AKP kâhini’, Melih Gökçek’e ‘bu vahiy nereden indi’ diye soran yok, bu saate kadar! 

AKP’YE TROLLE ÜYE

Gogocu saldırganın banka borçlarını, olaydan 48 saat önce kimin temizlediği de bir muamma. ‘Vahiy Kâtibi’ Gökçek, bir musluk falına da baksa bir zahmet! Elmadağ’dan AKP üyesi olduğu halde, berduşun kendini ‘Alperenlerden, baba erenlerden’ diye tanıtmasını, kim öğretmiştir? Her türlü suçtan sabıkalı bu meczup, partiye üye yapılırken, savcılıktan iyi hal kâğıdı istenmemiş midir? AKP’nin sırf ‘fişlemek ve kalabalık göstersin’ diye ‘trolle’ kayıt yaptığı 9 milyon kişi arasında, kim bilir ne kadar hırlısı, hırsızı, uğursuzu, psikopatı, düzenbazı vardır.

LAÇKA DEVLET

Kodesten 7 ay önce çıkan, 27 Mart’tan beri aranan bu serseri, soluğu Meclis’te alacak kadar devletin laçkalaşmış halinden haberdardır. Ancak emniyetin bu şahıs hakkında, hiçbir malumatı bulunmamaktadır. Meclis kapılarının da, Suriye Sınırı’yla rekabete girdiği de anlaşılmıştır. Esrar bağımlısı Orhan Övet, Meclis’i AMATEM ya da ‘rehabilitasyon merkezi’ mi sanmıştır? Yoksa ‘torba yasa’ çıkarıyorlar diye, AKP’lileri, ‘torbacı’ yerine mi koymuştur?

MECLİS’TE NE YEDİ?

İlk defa geldiği Meclis Binası’nda, sanki elinde, koridorları ve grup salonlarını gösterebilen ‘navigasyon cihazı’ varmışçasına, yön bulmakta hiç zorluk çekmemiştir. Gürsel Tekin de ‘gayriciddî bir ifade alındığını’ ifade etmiştir. Meclis kafeteryasında ne yiyip ne içtiği, Atatürk Orman Çiftliği’ni görüp görmediği, imanın şartları, Facebook’u mu, Twitter’ı mı daha çok sevdiği, Ukrayna’dan bağımsızlığını ilan eden Donetsk hakkındaki görüşleri gibi, saldırının arkasındakileri deşifre edebilecek, ‘çoktan seçmeli’ tam isabet sorularla sıkıştırmışlardır kuşkusuz! Böylece saldırganın, kim ya da kimlere GeBeTe olduğu, gün yüzüne çıkacaktır ilerideki yasama yıllarında! 

OTURAK AĞIZ

Takip Bey’in, Twitter yasağını kaldıran kararına “Saygı duymuyorum” dediği AYM, tapınak haline getirdiği AVM değildir. A ile M arasında bir ‘kuyruklu V’ vardır, ‘uzantılı yalan’ değil! Hatta ‘yanlış anlaşılmasın’ diye özellikle bu A ile M arası açılarak, buraya bacakları yukarıda, gövdesi aşağıda ‘köprü vazifesi’ görecek Y yerleştirilmiştir. Hatta tape kahramanlarından ‘oturak ağız’ olan ‘koyucu’ işadamı, milletin gibi ‘bunun da icabına bakmasın’ diye zamanında, bu Y ile bir ‘tampon bölge’ yaratılmıştır.

ÇEVİK KUVVET MERKEZİ

AYM’nin görev ve yetkilerini sınırlayan, yeni bir yasal düzenlemenin kapıda olması, AKM ile aynı kaderi paylaşmasına yöneliktir. Taksim AKM bitirilmiş, bina, ÇKM (Çevik Kuvvet Merkezi) olarak hizmet vermeye başlamıştır. Yeri gelmişken benzer bir uygulama, Ankara Devlet Tiyatrosu’na ait arazide yaşanmıştır. ‘AKPkondu inşaatı’ yapmak isteyen şirketin, 30 silahlı adamı, burayı basarak, nöbetteki tiyatro emekçilerini darp etmiş, dozerlerle yüzü aşkın ağaç, hakkın rahmetine kavuşmuştur.

KILIÇ DARBESİ

Kararlarıyla AYM, ‘milli değildir’ de ‘yerel bir mahkeme’ midir? ‘2010 Referandumu’ ile Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını, ‘Twitter’ ile ‘Youtube’ el ele verip mi kotarmıştır? Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, AYM’yi “Durumdan vazife çıkaran” diye nitelerken, ‘oturumdan talimat toplayan’ Anayasacı, ‘Kuzu, Kuzu’ Burhan, Twitter’ın kapatılması için aynı makama başvurmuştur. ‘İki ayyaştan birinin’(!), video görüntülerinin kaldırılmaması yüzünden, hâlâ mühürlü olduğu iddia edilen Youtube’un hal-i pür melali netleşmezken, aşikâr bir şey varsa, o da, ‘rakım yükseltmekte’ istekli, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın, AKP’yi kapatma davasında ‘çekimser oy’ verirken, bu kez hükümete, bir ‘Kılıç darbesi’ indirdiğidir.

ALO GAZETECİLER

Takip Bey’in referandum olarak kabul ettiği, aklanma-paklanma müessesi şeklinde değerlendirdiği sandık, ‘halk mahkemesi’ değildir. Sandık süreci ve sonrasında yaşanan madrabazlıklar ile hokkabazlıklar da, fezlekelerden, tapelere, yasaklamalardan, müdahalelere, usulsüzlüklerden, yolsuzluklara kadar birçok negatif konuya eklemlenmiştir. Sonunda maaile halaya durduğu, ‘havalandırma konuşmasından’ ve geçtiğimiz pazar günü Adile Sultan Kasrı’ndaki ‘alo gazetecilerle’ içtimasındaki nutuğundan da, daha sarih anlaşılacağı üzere, Başbakan Erdoğan’ın, ‘Usame Kutub’laştırıcı’ uslubunu artan dozda sürdüreceği, baskı ve yasaklarını katlayacağı cümlemizin malumudur. Ümmetin parçalandığını da söyleyip, herkesten hesap soracağını müjdeliyor büyük patron. Biz de ‘hesaba itiraz’ ederiz! Böyle ‘servis’ mi olur canım!

AĞRI’NA GİDER

Ustanın bir diğer saptırması da “Güneydoğu’da bazı yerlerde, BDP’ye, tahminlerin çok üstünde çok oy çıktı. Çünkü paralel yapı, ‘AK Parti dışında hangisi kuvvetliyse, ona verin’ dediler” şeklinde oldi. Sonunda, Pennsylvania’yı, BDP’ye de sızdırdı! Onun için Ağrı’da oylar 14 kez sayıldı değil mi? 14’ünde de Sırrı Sakık aldı. BDP’ye ‘evet’ mühürlü pusulalardaki mürekkep, o kadar ‘havayla temasa’, bir türlü uçup gidemedi. 1 Haziran seçimine kadar, yeni bir ‘katakulli’ icat eder AKP. Demokrat olan her insanın ‘Ağrı’na gider’ bu oynanan müsamere. Aslına bakarsanız, seçimleri yaptırdığına, şükretmek lazım, keyif, keyfilik onun değil mi? Yaptırmaz, yaptırmaz! Hikmet Yar’ından sual olunmaz ki! Erdoğan’ın ‘raf ömrü’ tükenmiştir. Tam bir fikr-i firar vaziyettedir. Twitter, Youtube gibi ‘bilincini’ de kapatmıştır!

MÜTEDEYYİN HABERLER

Hatay Kırıkhan Yatılı Bölge Okulu’nda öğretmen Eylem Bab’a, öğrencileri sıralara, ‘kızlı-erkekli oturtuyor’ diye soruşturma açıldı. İlçe Eğitim Müdürü Kemal Turan, öğretmene “Başbakan’a muhalif misin?” diye sordu. Aslında kız-erkek diye sınıfları ayırmalı, hatta binanın katları, buna göre düzenlenmeli! Kız öğrencileri, ‘okuldan uzaklaştırmak’ da, bir çözüm olabilir tabii. Bir diğer ‘mütedeyyin haber’ de Bingöl’den geldi.

EVET, AVRET DEĞİL!

AKP’den Bingöl Belediye Başkanı seçilen Yücel Barikazi’nin, “Başkan vekilliği ve yardımcılığı için kadınlara görev vermeyeceğiz. Toplum bunu hazmetmez. Bu, dinen ve örfen de uygun olmaz” şeklindeki ‘negatif ayrımcı’ açıklamasına, aynı partiden, 1.sıra meclis üyeliğini kazanan Nurten Ertuğrul, istifayla karşılık verdi. Pusulada ‘evet’ demişler, ‘avret’ değil. Başkan Barikazi, sonradan ‘kıvırtsa’ da, şunu sormak gerekiyor: “Bingöl Belediye Başkanı mısın, Yoksa ‘hassas bölgeler koruma şube müdürü’ mü?”

METİN GÖKTEPE

Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe’nin anısına düzenlenen haber yarışmasının, ödül töreni önceki akşam yapıldı. Maalesef, bu kez yetişemedim. Polisin, gözaltında katlettiği Metin’e ‘ışıkların eksilmesin’ derken, Sivil Börekçi (1996) kitabımda ona ithafen, ‘adrese teslim’ bir göndermeyi paylaşıyorum: “Gayrettepe ile Göktepe arasındaki Tepebaşı kim?” 1 Mayıs hazırlıklarına başlayan emniyetin, 169.Polis Bayramı’na bizim de bir katkımız olsun değil mi ya!

GS-FB DERBİYESİZLİĞİ

Galatasaray-Fenerbahçe Derbisi’ni izleyip, pişman olanlardanım! Futbol dışında, ‘olimpiyat gibi’ birkaç spor dalının, yeşil sahalarda görüldüğü ender maçlardan biri oldu. Samsun maçında tribünlere ‘Rabia işareti’ yapan Emre, kırmızı kartı görünce, aynı hareketi hakem Bülent Yıldırım’a niye çakmadı? Melo’nun dili tam ‘fümelik’. Brezilyalı şımarık futbolcunun çirkin tavrını, Melih Gökçek bile, Mansur Yavaş’a yapmaz. Selçuk, protestosunu, FEMEN’lere özenip, soyunarak gösterdi. Karşılaşmada, hakem Yıldırım, 16 sarı, 2 kırmızı, 3 bonus, 1 worldcard çıkardı. Bir ara neredeyse ‘düdüğünü’ de yutuyordu. Fenerbahçe’nin ‘pas antrenmanı’ yaptığı maçta, Sneijer’in golü dışında, sergilenen ‘derbiyesizlikler’ kaldı göz hafızalarında.

DEVLET BAHÇELİ’DEN LA FONTAİNE MASALLARI: 

Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olamayacağına dair, fabl örnekler veren Bahçeli, “Tekeden, süt sağılmaz”, “Tuz, balda bulunmaz” dedi. Bunları çoğaltmak mümkün:
-Ateş böceği ile mangal yakılmaz!
-Oklu kirpiyle, geyik vurulmaz!
-Katırdan, döl alınmaz!
-Sürekli tilkilikle, karganın ağzından peynir sıfırlanmaz!
-Akreple, dost olunmaz!
-Devekuşu, yükseklerde bulunmaz!
-Ufak at da, civcivler, obez olmasın!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...