22 Mart 2014 00:06

'Boşuna direnme 'Uzun Pinochet Hazretleri', artık bitti'

\'Boşuna direnme \'Uzun Pinochet Hazretleri\', artık bitti\'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İzmirlisiz, İzmir Mitingi, 5000 otobüs dolusu ‘çakma kalabalıkla’ geçen Pazar günü, Gündoğdu Meydanı’nda sahnelendi. Seçim gezileri süresince ‘takviye kuvvet’ olarak o vilayetten, ötekine, misafirliğe giderken beraberinde terliğini götürenler gibi, bedelli yandaş taşıyan ‘Uzun Pinochet Hazretleri’, bu toplama güruha, ‘İzmir Havası’ aldırdı. Bu arada kendileri de havadan nasiplendi. ‘Seçim turizmi’ vesilesiyle kente teşrif edenler, i’ni, ‘nı, Nebiler Şelalesi’ni, Hadrian Tapınağı’nı, Agamemnon Kaplıcaları’nı, ’ni, ’nı merak ettiler mi acaba?

YORGUNLUK KAHVESİ

AKP Turizm’in İzmir Acentesi 1000 Ali Yıldırım, kendilerine ‘Smyrnalı süsü’ veren (Sümeyye değil, Bilal, ‘Simirna’) bu yolculara “İzmir’e hoş geldiniz. Bir ‘yorgunluk kahvesi’ alır mıydınız?” diye hitap etti. Çünkü mihmandar, İzmir’de seçim yoğunluklu ‘hafta sonu turizmini’ başlatmış, ‘bindirilmiş’ kıtaları, peşine takıp Binali’ye getirmişti. ‘Misafir misafiri, ev sahibi hiçbirini istemez’ misali, İzmirliler ortalıkta yoktu. Adeta ‘evde yokuz, aslında şehir dışındayız’ mesajına yatmışlar, kapı önlerindeki çocuklarını, hızla içeri alıp, yerine süt şişelerini bırakmışlardı.

WANTED ERDOĞAN

Memlekete ‘Texas, Tommiks Kanunları’ ithal edildiğinden, böyle bir kompozisyon daha uygun düştü buraya. ‘Wanted’ (aranıyor) Erdoğan yazılı pankartlarla, dünyanın en hızlı ‘ajitasyon’ çeken ‘kelâmşörü’ uyarısı yapılıyor, ‘internet’ tarafından 17 Aralık’tan beri ‘redhack bültenle’ arandığı  vurgulanıyordu. Kimi İzmirli, merkez ve çevresinde bulunan tapulu arsa ve arazilerini, ne olur, ne olmaz, alelacele, ‘çitle’ çevirme ihtiyacı duymuştu.

GOOGLE EARTH

‘Urlakondu’ usulsüzlüğünden, ‘google earth’ün bile haberi vardı. Ancak ‘Uzun Pinochet Hazretleri’, MİT, KİT, SİT, ÇİT hiç takmazdı. Çünkü son ses kayıtlarına göre zaten ‘TOKİ evin, aç kedisiydi’ kendileri.‘Konak Meydanı’ndaki, İzmir’in ‘kule saati’ bile, geri kalmaya başlamıştı’ diye agrandize ederek, Egemen Bağış kadar ‘sallamayayım’ ama kentin sakinleri için zaman, miting süresince geçmek nedir bilmiyordu.  

ÜÇ PARMAKSIZ RABİA

Gündoğdu Meydanı’na giren İzmirli sayısı, ‘parmakla gösterilecek’ kadar azdı. İçlerinden bir İzmirli kadın, ‘üç parmağı eksik’, dönüştürülmüş ‘rabia işareti’ yapınca, az daha ‘şeriat amputasyonuna’ (Bir uzvun kesilip çıkarılması) maruz kalacaktı. Bir diğer yanlış anlaşılma da şuydu. Panayır için kendi imkanlarıyla, İzmir’e ‘Saylonlular’ (Cylons) gibi inenlere, balkondan el–kol işaretiyle yol tarif eden bir başka kadın ,güzergâh boyunca ‘göz anketi’ yapan Takip Bey’in ‘oskilloskopuna’ (elekronik sinyal ölçer) yakalanmış, korumalar aracılığıyla, balkondan ‘içeri’ aldırılmıştı. ‘Optik okuyucu’ Başbakan, bu kadının ayrıca ‘CHP’li olduğu sinyalini de tespit etmişti.

KONVOYA TENCERE-TAVA

Pencere ve balkonlardan sarkıp, AKP konvoyuna, tencere-tava çalanlara, TOMA’lardan deterjanlı tazyikli su sıkarak, bulaşıklara yardımcı olan emniyet güçleri, bir kez daha, halkın yanında yer aldığını göstermişti. ‘Halk için emniyet, adalet için hizmet’ böyle olur işte! Bu arada sahile yaklaşan ‘yatçık’ ve ‘sandalcıkları’ selamün aleyküm’leyen Takip Bey’in göremediği bir ayrıntı vardı. O da ‘ileri demokrasinin’ bu kaptan-ı derya’sının nerede duracağı, önceden tam kestirilemediğinden, suyun öteki yanındaki komşumuzun ‘sahil güvenlik botları’, kıta sahanlığının hemen gerisinde hazır bekletiliyordu.

GÜNDOĞDU PİKNİĞİ

Cemaate, ‘neo-ergenekon’ diyerek, 9802.41 kilometre uzaklıktaki Pennsylvania’ya savaş açan, Neo-Osmanlıda, ‘ceo Erdoğan’ın nereye, yeni ‘cephe açacağı’ belli mi olurdu? AKP’nin bu, hafta sonu seyyahları, hazır Ege’ye gelmişken, Gündoğdu Meydanı’nda, bir de ayaküstü ‘piknik’ yaptı. Yerlere koyuverdikleri ifrazatı, fırlattıkları ambalajları, döktükleri kabukları gören mihmandarları Erdoğan’a “CHP, çöp demektir” demagojisi kalıyordu geriye.

ESENLER OTOGARI

‘İyonya’nın İncisi’nden , ‘Ege’nin İncisi’ne evirilen İzmir, ‘kartoğrafyadan (haritacılıktan) muaf’ olan ‘Takip Bey’ tarafından ‘Gündoğdu  Hutbesi’ sırasında Akdeniz’e sürülünce, beraberinde getirdiği ahaliden kimilerinin, otobüsleri karıştırıp, dönüş yolunu şaşırmaları doğaldı.. Aslında bu İzmir Mitingi, ‘İstanbul Esenler Otogarı’nda yapılsaydı, ‘mobil şakşakçılar’ o kadar yol gidip, geri dönmez,  İzmirliler de, bu Erdoğanoğulları’na, tarihlerindeki Aydınoğulları, Cenevizliler, Bizanslılar, Romalılar, Persler, Lidyalılar, Hititliler muamelesi çekmezdi.

İŞGAL, İZMİR’E KARŞI

AKP’nin YSK tarafından yasaklanan, 3 dakika 1 sn minütajlı, ‘bayrak ve İstiklal Marşı’yla, son çare ‘Vatan, millet, Sakarya/ Demokrasi angarya’ şiarına yapıştığı, propaganda filmini izlediniz mi? Herhalde sırada ‘10. Yıl Marşı’ ve ‘Gençlik Marşı’ da vardır. İzmir’deki mitingin yapıldığı ‘alandan’ yola çıkarak, ‘sola gönül ve kellesini’ koymuş herkesin sevgilisi, ‘Gündoğdu Marşı’nı, affınıza sığınarak AKP için tornistanladık:
“Gündoğdu, oylar düştü/ Kordon boyu toplaştık/ Kasaları doldururken/ Her pisliğe bulaştık…Yolumuz ihvan yolu/ Vurun gözlerden vurun/ Kutulara dolar doldu/ Sayın yandaşlar sayın... Sure-ayet hep hazırız/ İşgal, İzmir’e karşı/ Din savaşı vereceğiz/ Laik düzene karşı…”

YOLUNAN MAVİ KUŞ

Yasaklanan reklam filmi için “Yasağı, yasaklarız” diye buyuran ‘Uzun Pinochet Hazretleri’, “Twitter, mwitter hepsinin kökünü kazıyacağız. ‘Uluslararası camia şöyle der, böyle der’ hiç beni ilgilendirmiyor” diyerek ‘mavi kuşun’ bir çırpıda ‘tweet’lerini yoldu. 30 Mart Akşamı, sandıklardan çıkacak olan bu tüyler, ‘yobaz faşizmine’ bir ders olur mu sanmıyoruz ama artık AKP’nin ‘kuş gibi hafifleyeceği’ de bir gerçek. Başbakan, kıldan, tüyden işlerle uğraşmaya devam etsin. İçine düştükleri acze, ‘kargalar’ bile gülüyor gak gak gak!

KÖŞKE TELGRAF ÇEKMELİ

Twitter’a erişim engellendikten sonra, Türkiye’den atılan tweet sayısı ‘2,5-3 milyon’ kadar olmuş. Buna Melih Gökçek dahil! TİB, sanıyoruz ki ‘açık unutmuş’ herhalde! İnternet, Gezi Parkı mı birader? Aç-kapa! Ne kapısı belli, ne bacası. ‘Kökünü’ bulabilirsen şayet, ‘kürtajı’ ihmal etme sakın! Kazımaya devam et! Bulursun belli sonunda ucunu! ‘Sarmaşık’ gibi bir şey bu ‘sanal dünya.’ C.B. Abdullah Gül, “Özgürlüklerden geriye gidiş söz konusu değildir” demişti. 765 sayılı eski TCK’da, 12 Nisan 1991’de kalkan, 141-142 maddeleri vardı. 2014’te ‘140 karakter’ yasağına hoş geldiniz! Bu ‘yeni Türkiye’de, Çankaya Köşkü’ne, ‘telgraf’ mı çekmeli acaba?  

BERKİN’İN BİLYELERİ

‘Uzun Pinochet Hazretleri’, dirilerle didişmenin yanında, ölüleri de rahat bırakmıyor artık.  Yok, Adnan Menderes, İsmet Paşa, göndermeleri değil gireceğimiz mevzuu. Ailenin acısı daha küllenmeden, Berkin’in altında yattığı toprak, birbirine tam sarılmadan, çocuğun mezarını deşmeye kalktı kaç gündür… Mezara niye ‘kırmızı karanfil’ ve ‘bilyeler’ konmuşmuş. Bu nerede görülmüş şey yahu? Zat-ı Alîniz başbakan mısınız, Hamlet’teki ‘1. mezarcı’ mı? Yoksa ‘2. toprak kazıcı’ mı?

AYAKKABI KUTUSU

Aile ve sevenleri ister ‘bilye’ bırakır, ister ‘rulman’, içlerinden geldiyse ‘tekerlikli paten’ yada ‘bisiklet jantı.’ Ne atmaları gerekiyordu toprağa? ‘Plastik mermi’ mi? Kıt kanaat bir aile. ‘Mezar taşını’ kaldırıp, yerine ‘para sayma makinesi’ mi monte edeceklerdi? Çocuğun ne sapanı kaldı, ne  üzerinden çıkan cephaneliği, ne de teröristliği… Babasının, kapının önüne koyduğu, ayakkabı kutusundaki harçlık için de ‘Aile, şimdi de çocuklarının, ‘örgüte’ olan borçlarını ödüyor peyderpey!’ demesine az kaldı, merak buyurmayın hiç.

İNANÇ TÜCCARLIĞI

Bunlarınki ‘inanç tüccarlığı’, ‘duygu emperyalizmi’, ‘mafya tehditkârlığı’, ‘poker blöfçülüğü’, ‘cellat vicdansızlığı’, ‘yalan simsarlığı’….. Nokta noktaları size bıraktım. “Benim başörtülü bacımı, bir telefonla gazeteden attırıp, köşe yazısının üzerine işediler!” diyebiliyor mu? Nasıl desin, Star Gazetesi, Genel Yayın Müdürü, askerlikten devrem; Mustafa Karaalioğlu’nu arayıp, köşesinde “Hak sillesinin sedası yoktur! Bir vurdu mu, devası yoktur!” diye yazan Hidayet Şevkatli Tuksal’ı işinden etti.

‘ALO MUSTAFA’ HATTI

“Bunları niye burada, siz hâlâ şey yapıyorsunuz? Biz bunları sövdürmek için mi burada tutacağız ya! Yazıları gözden geçirmiyorsunuz” diye çıkışıyor benim tertibe. ‘Alo Fatih’in telefon sözleşmesi feshedilince, ‘Alo Mustafa’ hattına geçti. Gazetenin ‘laik yönetimi’ binadaki ‘ikna odalarında’, Tuksal’a ‘başını açtıramayınca’, kapının önüne bırakıverdiler onu değil mi? İnanca göre tersi olacağı yerde, Başbakan, Aksaray’daki mitingde konuşurken, ‘akşam ezanı’ okunmuyor. “Aaaaah! Benim kardeşlerim.” Vah! Vah! ‘Yatacak yerin yok’ Sayın Başbakan. ‘Var da’ söylemeyelim, ‘yargıya müdahale’ olur şimdi! Yalan, dolan, talan, biraz daha oyalan!

CUMA SALLAMASI

‘Bul Bakara’yı, al Zarrab’tan parayı’ kumarını oynayıp, AKP’yi ‘casinoya’ çeviren Egemen Bağış, kesinlikle iddia edilen(!) ses kayıtlarında, Hürriyet Gazetesi’nin eski Ankara Temsilcisi Metehan Demir’e “Google’a girip, her Cuma bir ayet sallıyorum” diyor. Twitter’dan, Berkin’i yalnız bırakmayanlara ‘nekrofil’ demeye benzemez bu Egemen Bağış. Yani ‘ne kadar sallarsan salla, internete düşer son tango.’

‘GOOGLE MÜMİNİ’ BAĞIŞ

Yer yer alıntılayacak olursak “Her kim ki Egemen Bağış’ı sevmez. Allah onun belasını verir. Bakara 159” diye kafa bulmaya devam ediyor Metehan Demir. ‘Google mümini’ Bağış, itikadını sürdürmekte ısrarlı: “Makara iyi.” Bir de kayıt olmasa! “Yaaaa! Benim kardeşlerim.” O kadar içli-dışlı, sıkı-fıkı, al takke-ver sarık(!) olmuşlar ki, tam bir Metehan Bağış, Egemen Demir vaziyetleri! Bağış’a “Gidiyorum ama aklım sende” mealinde sözler sarf eden Reza Zarrab duymasın!

KRAVAT BOYUNLU

Hangi birini sayasın, ‘kravat boyunlu’, ‘lağım ağızlı’, külhanbeyi Muammer Söver’in savurduğu küfürlerini mi? İçişleri Bakanı Efgan Neala’nın savcıya, ‘çeteci’ çamurunu mu? ‘Fez’lekeler’ için Meclis’te ‘usul tartışması’ isteyen muhalefete karşın, devrik bakanları, paklamaya çalışan Adalet Bakanı Bekir Gözdağ’ın ‘gusül atışmasını’ mı? Babasının bağırış, çağırışlarından ‘tepe sersemi’ olan Bilal’in ‘günlük tutuyorum’ diye evde olup biteni ‘twitter’a yazmasını mı?

BALKON KONUŞMASI

Newroz Destanı’ndaki, gençlerin beyinlerini çıkarttırıp, kendisine zarar veren yılanlara yediren, zalim hükümdar Dehak’tan kurtulunduğu gibi, memleket, ‘Uzun Pinochet Hazretleri’nden paçayı sıyırıp, bayram edebilecek mi 21-30 Mart arası? Belki de ‘seçim gecesi’,  Mandarin Oriental Otel’in bir odasından, ‘Kuala Lumpurlulara’ bir ‘balkon konuşması’ yapacaktır. Ne dersiniz?
- Tamamen sıfırladınız mı oğlum?
-Sıfırlamadık henüz babacımcı… ‘30 Mart Avro’ kadar kaldı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa