08 Mart 2014 00:13

“Kadınlar ‘erkek eğlencesi’ değildir

“Kadınlar ‘erkek eğlencesi’ değildir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

4+4+4 Saatli ‘Maarif’ Takvimi, ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü gösteriyor. ‘Kutlu ve umutlu olsun’ diyeceğiz ama 8 Mart,‘eril egemen toplumda’, siyasi partilerin ‘kadın kotası’(!) tarzı bir ‘negatif  ayrımcılık’ çağrıştırıyor adeta. Kadına şiddet ve cinayetlerin tavan yaptığı, resmi-gayriresmi tecavüzlerin sıradanlaştırıldığı, üç çocuk diretmesi ve kürtaj karşıtlığı, ‘çoğunlukçu’ politikalarla, beden mezaliminin yaygınlaştırıldığı, çalışma koşullarının gittikçe zorlaştırıldığı, çocuk gelinlerle, evlat acısından kahrolan, gözü yaşlı anaların serencamının, ‘vaka-i adliye’(!) sayıldığı, ‘Cumartesi Anneleri’nin neredeyse, ‘Galatasaray mezunları’ arasına karıştığı(!), birkaç milletvekili, bir iki bakanlıkla, ‘parti vitrinlerinin’ mostralık süslendiği, kimi vücutların ekonomiye itildiği(!), her açıdan,‘erkek eğlencesi’ konumuna düşürüldüğü bu memlekette, canlarımızın dünyası mı kalmış, emeğine hak ve saygı mı, kadınlığı mı, yoksa günü mü?

ADEM’İN KABURGASI
‘Kaynanalar’ da olmasa, ‘Adem’in Kaburgası’(!) dünyaya, yüzde 100 hakim olacak. O lütfedilen ‘kadın kotası’ da tamamen ‘erkek rotasına’ girecek. ‘Demokrasi paketinin’ dolgu malze-melerinden ‘eş başkanlık’ gibi, kadınlara da erkek hegemonyasına karşı ‘eş yurttaşlık’ hakkı verilmeli! Yeri gelmişken ‘2014 Yerel Seçimleri’ için partilerin, ‘cülus bahşişi’ niyetine dağıttığı, başkanlık bazında ‘kadın kotasına’(!) bir bakalım: İl, ilçe ve beldelerde, toplam 1395 belediye başkanı seçilecek.

PUSULA ÖĞÜTÜCÜ
Meclis içi partilerin, tüm seçim bölgelerinde (1395) başkan adayı gösterdiğini ‘varsayarsak’, şöyle bir ‘yüzdeleşme’(!) çıkıyor ortaya: AKP-18; yüzde 1.29, MHP-35; yüzde 2.5, CHP-46; yüzde 3.29, BDP-HDP-224; yüzde 16.05. Oranlar zaten kendini yorumluyor. 52 milyon 695 bin 831 oyun kullanılması beklenen 2014 Yerel Seçimi’nde, kadın seçmen sayısı, yarı yarıya gibi. Bu, yüzde 10 barajı kadar, kadınların temsili açısından, son derece antidemokratik ve adaletsiz bir engelleme. 17 Aralık sabahı, damada ısmarlanan cinsten, kadın oylarına, ‘pusula öğütücü’ gibi bir şey. Aslında bu ‘kadın kotası’ değil, ekonomik bazda, küçük oğla yüklenen ‘eritme potası’(!) misyonunun, ‘sosyopatolojik’ (toplumsal bozukluk) versiyonu.

TELE-HÜKÜMET
İktidarın, gün be gün, peyderpey, binlerce emniyet görevlisi, hakim ve savcıyı, ‘tebdil-i mekana’ maruz bırakmasını, kanıksar hale geldiğimiz gibi, birbiri ardına İnternet’e konuşlanan ‘tele-hükümetin’ dinleme kayıtları da yaşantımızın bir parçası haline geldi. Hatta ‘bahisler’ açılmaya başladı bile; “Bugün 3 yeni kayıt yayınlanır!”, “Bence 5”, “İki güne kalmaz ‘yalı tapusu’ çıkacak”, “Bizden 100 kağıt işler, ‘tatil köyü’ var sırada”, “İki bakana daha ıskarta”, “Yedi bakana, 500 atarım”, “İki Cumhuriyet Altını, ‘İsviçre hesapları’ için.” “Kanaatim, Başbakan istifa etmez”, “Bence geride ‘holog-ramını’ bırakıp, kaçar, gider.” Geri kalanını da siz ‘tahmin edin’ artık!  

ZAMAN GAZETESİ
Gelişmeler onu gösteriyor ki, AKP’nin ‘seçim sloganları’ da modifiye edilmeye mahkum! Erdoğan’ın “Yeni süreç, yeni Türkiye’nin ‘istiklal’ mücadelesidir” vecizesine atfen, ‘istiklalli’ bir benzetme uydurulmuştu. Oysa tarihe, “Yeni Türkiye’nin ‘İstibdat’ Mücadelesi Lideri!” diye geçecek. Meydanlarda, “Daima İllet, Daima Hezimet!” pankartları kaldırılacak! “Durmak Yok, Ama Yol Bitti!” bir başka afiş. “AKP ile Yarınlarınız, (yedi)Emin Ellerde.” Alın size ‘istikbal.’ 11 Şubat 2014’teki AKP grup toplantısında, Başbakan hutbesini okurken, Bülent Arınç’ın, gözyaşları ile eşlik ettiği, “Tasalanma yiğidim; ‘zaman’ bizden yanadır” sloganı atılmıştı. Bunlar Zaman gazetesine göz gezdirmiyor galiba!

GAVUR İZMİR
AKP, ‘gavur İzmir’(!) Büyükşehir Adayı Yıldırım, “Çok kolay, ‘BY’ Binali Yıldırım” sloganıyla oy isteyecek ama öngöreceğiniz gibi küçük bir değişikle; “Çok zor, ‘BYE BYE’ İnali Yıldırım!” Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bir televizyon kanalında, 2015 seçimleri için düşündükleri sloganı da açıklamıştı: “Ver 400’ü, al yeni anayasayı.” Bunun ‘bir oluru’ yok mu acaba yav? Hep ‘yemleme’ üzerine kurulu bir borçlandırma stratejisi. ‘Havuç’ hiçbir yasama-yürütme döneminde, bu denli ‘politize’ olmamıştı. Şimdi de AKP Muğla-Ortaca Belediye Başkan Adayı Çetin Uslu, kapı önlerine 50 gramlık ‘bayat kahve’ bıraktırıyormuş.‘Fincan hesabına’ vurursak, bunların hayali, 2054’e kadar yönetimde kalmak ama ‘hükümetin son kullanma tarihi’ de geçti.

RÜZGAR SANTRALİ
Onaylı telefon kayıtlarına geçmeden önce bu haftanın ‘İddiaa’larına bir bakalım. “Başbakan Erdoğan, ‘oy’ peşinde değil, ‘koy’ peşinde!” (Hacılar Koyu) tezini ileri sürenler var. Milletin ağzı ‘torba yasa’ değil ki büzesin! Mahdum Bilal’in, Çanakkale açıklarındaki Tavşan, Orak, Yılan, Pırasa Adalarını, ‘kelepir fiyat’ dediği 35 milyon dolara almak üzere inceleme yaparak, saptanmış rüzgar ölçüm raporlarını istediği, İnternet’e düşen telefon kayıtlarıyla ortaya çıktı. Bilal Erdoğan’ın, yüzde 45’lik turizm imar izni de olan Tavşan Adası ve diğer üçünde, ‘rüzgar santralleri’ kurup, elektrik üreteceği sanılıyor.

DANIŞTAYA ‘DIŞ CEPHE’
Bu rüzgar santrallerini, 2.5 milyar dolara mal olacağı açıklanan 3. havalimanının  alanına ve periferine oturtsa ya! Bu yeni havaalanı, günün her saati, değişik yönlerden mebzul miktarda rüzgar yediğinden, nasıl olsa uçaklar, güvenli bir şekilde inip kalkamayacak! Çocukların ‘uçurtma alanı’ olmasından mâdâ bir işe de yarasın bari! Başbakan Erdoğan, Danıştay Başkanlığı seçimi için devreye girip, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e, telefonda direktiflerini sıralıyor: “Mehmet Emin, kendisiyle(Nevzat Özgür) görüşsün, ‘Ben Zerrin Hanım’ın (Göngör) lehine çekiyorum’, dairenin başında kalsın adam. Bir de bizim ‘bayanı’ seçtirmenin farklı avantajımıza olur, ‘dış cephede, yani dünyaya karşı önemli.” Müdahale bir yana, Danıştay Başkanı Zerrin Göngör, sanki ‘arka sayfa güzeli.’ Üstelik de ‘dış cephe’ olup,‘Danıştaya mantolama’ yapacak! Aaaaaahhhh benim Danıştayım, vaaaaahhh benim Sayıştayım!Yaaaaaaa benim Yargıtayım!

İHALEYE ‘RESET’
Recep Bey, rotasını MİLGEM’e çevirip, Koçlar’dan iptal ettiği ihaleyi, armatör Metin Kalkavan’a vermek için çırpınıyor telefonda. “Kalkavan, ‘Tam rekabet olmadı’ diye BTK’ya, BİMER’e, bir tanesini de benim ‘özel kaleme’ yazın.” Bu ihaleye ‘reset’ karıştırmak değil de nedir? ‘Seyir defterine’ bakacak olursak, bu kadar ‘Gemi azıyı almak’!, pek hayra alamet değil! ‘MİLGEM’in ‘açılımı’ neydi? ‘Milli İrade.’ Yok, yok. ‘Milli Gemi.’ Aydın Doğan’ın tutuklanması için eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i iki kez arayarak, ‘Takip Bey’, “Onu bir takip et de, yani ihmale uğramasın, yazık olur. SPK’nin bu konudaki şeyi bayağı hassas, kesinlikle diyor, bunların mahkum olması lazım. Bu işi yakın takibe al. Önceki davada adam beraat verdi” diye mahkemeye baskı yapmasını istiyor. Sadullah Ergin’in karşılık olarak, “Hakimin Alevi olduğu yönünde bir bilgi de vardı” sözü, tam bir ‘iğrençlik abidesi.’ Bundan da doğal olarak şu sonuç çıkıyor ki, çoğu yargıç gibi ‘Alevi hakimlere’ de , hak, hukuk, adalet dışı bir müeyyide, söz konusu değil.

YÂRÂNI BULDUK!
‘17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması’ kapsamında tutuklanan İranlı ‘ince işadamı’ Reza Zarrab ile eski bakan çocukları; Barış Güler ve Kaan Çağlayan’ın, kaçma ve delilleri karartma ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle serbest bırakılmalarından, Takip Bey, çok bahtiyar oldu. ‘En hissi duygularını’ da “Hak yerini buldu” şeklinde dile getirdi. Halk da artık ‘yerini’ bulacak, hedefe çok yaklaştı çünkü! Malatya’da, Niyâzî-i Mısrî’den gülerek naklediyor Erdoğan: “Nâdanı terk etmedin/Yârânı arzularsın. Yârân burada. Ama bunlar bulamıyor. Sıkıntı orada.”

KEFEŞLE TAYYÜŞ

İçeri tıkılan bu  muhterem zatlar, ‘rüşvet alıp-verme’ özgürlüklerini kullanmışlardı! Reza Zarrab ve ‘baz’ arkadaşlarının, Sağlık Bakanlığı, Alo (5237-252-1) ‘Rüşvet Bırakma Hattı’nı arayarak yardım istedikleri, adliye koridorlarından gelen duyumlar arasında! Ne diyelim ki! En iyisi ‘Cem Baba’ (Karaca) ile beraber söyleyelim: Hanimini hüppen denzigi banna zab zab/ Kefeşle tayyüş ille de kıtmir zab zab/ Alavere dalavere kim ala da kim vere zab zab/ Köşeleri möşeleri dön baba dönelim zab zab/ Zaptiye zab zab, zaptiye zab zab, rab rab…

FERACEBOOK
Erdoğan’ın, ‘Cemaat’ için “İnlerine gireceğiz. Kaçmak yok” nakaratı, Pennsylvania Cephesi’nden “ Siz de girecek ‘in’ bulamayacaksınız” sözleriyle karşılık buluyor. Gerçek şu ki, Fethullah Hoca ‘in’, Tayyip Bey ‘out’ skoru ortada. 30 Mart’tan sonra Başbakan, Facebook’u yayından kaldıracakmış. Kapatılan siyasi partiler gibi, bu teknoloji çağı ve ‘fırlama mizah seferberliği’ sayesinde ‘Feracebook’(!) adı altında bir yenisi açılır.

SİLİVRİ ANILARI
“Eğer partim bu seçimlerden de birinci olarak çıkmazsa, ben siyaseti bırakırım” iddiasındaki Takip Bey’i, artık Çankaya’da ‘Gül budarken mi görürüz’ yoksa ‘Silivri’de anılarını yazarken mi buluruz’ bunu ‘Alevi hakimlere’(!) bırakalım! Madem öyle, aha böyle!‘Eyvallah’ demeden önce bir soru soralım: “Birine ‘rüşvet’ vermekle, bir yakınınıza ‘doğum günü pastası’ almak arasındaki ‘benzerlik’ nedir?” Değil, değil… O da değil… Hadi uğraştırmayalım sizi; ikisi de ‘gizli’ alınıp, verilir! Peki, bu ‘hükümet’ ile ‘irmik helvası’ karşılaştırmasında, ‘münasebet’ nedir diye sorsak! Bunu buldunuz değil mi? Haydi hayırlısı! Ne diyelim: ‘AKP’den korkma! Geç kalmaktan kork!’

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...