Başbakan Erdoğan’ın ‘namazı bozuldu’ iddiası: 'Abdestimden şüphem yok, ama sular akmıyor'

Mevsimin ‘kurak’, Başbakan Erdoğan’ın tuttuğu yolun, artık ‘çorak’ oluşu, ‘yağmur ve mağdur(!) duasını’ beraberinde getireceğe benzer. Rahmet duasına, memleketin birçok yerinde çıkılmıştı. Ancak bir yazımızda, başlığa çektiğimiz gibi, ‘Kuraklıkta cemaatin parmağı var’ saptamamız, halen geçerliliğini koruyor! Sıra, Takip Bey’e ‘mağdur duası’(!) için avuçları, bu kez toprağa değil, gökyüzüne açmaya geldi! Başbakan’ın diline pelesenk ettiği  “Abdestimden şüphem yok ki, namazımdan şüphem olsun” nakaratı, bildiğiniz gibi, ‘Haziran Direnişi’ sonrası iyice boşa çıktı. Abdestinin de, namazının da, niyazının da, söylediği gibi olmadığına dair, o dilimlediği yüzde 50 içinde bile, hatırı sayılır bir kitlenin hiç tereddüdü kalmadı.

ÖRTÜLÜ ÖDENEK

Bu arada, (seyrelmiş) Orman ve (azalmış) Suişleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Kesinti olursa bıyıklarımı keserim” iddiasında. Yakında, bakan,  sakal tıraşı olacak, Erdoğan da abdest alacak suyu bulamayacak bu gidişle. Onu bırak, TOMA’lara konacak su bulamayacaklar! ‘Mitomanisini’ (yalan söyleme hastalığını), MİT’teki antidemokratik düzenlemelerle ‘örtmeye’ çalışsa da, Başbakan’ın bu kez, ‘örtülü ödeneği’(!) ‘dinlemeye takıldı’ iddiası yayıldı. Kadrosundaki ‘yalan lobisi’, Erdoğan’ın ‘mağdur edebiyatına’ sazıyla, sözüyle, kalemiyle, payandalık misyonunu, canhıraş yürütse de nafile gözüküyor!  

İDDİAA!

Başbakan Erdoğan ile ‘Helal Oğlan’ arasındaki ‘vizyona giren’ telefon kayıtlarını dinleyince, içim sızladı. Bir baba ile evladı arasındaki konuşmada, ‘İddiaa’(!) dan kazanılan papelleri, apar-topar  ‘EFT yapma’ telaşı, beni burktu açıkçası. Bir başbakanın böyle bir acze düşmesi, çaresiz kalması, heyecandan ‘şey…şey yapın… şettirin(!)’ diye kekelemesi, hele hele enselenmesi, bakmayın, hiç hoş değil. Önce “Montaj” dedi, sonra bu hatt-ı müdafaa, onu pek kesmedi, başına ‘iddia’ gelen bu ‘piyese’(!), Öztürk Serengilvâri bir üslupla ‘dübblaaajjjjj’ nitelemesi yaptı.

HAŞHAŞİ-BAHŞİŞİ

Yeri gelmişken, siz bu okuduğunuz her cümlenin başına ‘iddia’ eklemesi de yapın ki, ne ‘Haşhaşi’ yansın, ne ‘bahşişi’(!) Şimdi bu telefon kaydı, dublajlanıp mı, montajlanmış, yoksa montajlanıp mı, dublajlanmış? Bunu bir, ‘ihaleye komisyon’ uzmanı Hayrettin Karaman Hoca’ya sormak lazım. Muhalefet, bu ‘uzun’ adamı, ‘kısa metraja’ çevirmek için mi ‘demontaj’ peşinde? Pennsylvania Stüdyoları’ndan çıkan  ‘montajı’,  TÜBİTAK’tan beş kriptocu mu yaptı da ‘süresiz izne’ çıkarıldılar(!)

RECEP İVEDİK

Bu diyalogların görüntüsü varsa, orada ‘altyazı’ mı geçiyor acaba? Yoksa bu film ‘korsan’ mı çekilmiş? Öyle de olsa ‘Altın Ananas Film Festivali’nde şansı nedir? ‘Kapalı gişe’ oynar mı? ‘Recep İvedik-4’e rakip olur mu? Filmi yerinde izlemek isteyen seyircilere, emniyet güçleri niye barikat kuruyor? Bunları ‘savcıların’s orması lazım. Ama ortada ‘sıvacılardan’ başkasını göremiyoruz!

MUSALLA TAŞI

Aslında kayıtların, ‘montaj’ olduğu doğru. Çünkü 5 ayrı telefon konuşmasını, birbirine eklemek için yapılan işlemin adı montajdır. Aynı zamanda da ‘dublajdır.’ Nedenine gelince, Erdoğan’ın “Musalla taşında, hoca efendi, tezkiyesini yaparken cumhurbaşkanı, başbakan, trilyoner niyetine demiyor. Er kişi, hatun kişi niyetine diyor. Biz oraya hazırlanıyoruz. İki metreküp mezar. Eyyyy! faiz lobisi sen de oraya gireceksin. Ben de oraya gireceğim. Hiçbir şey alıp da götüremeyeceksin” mutat ‘ahiret tiradı’ yerine, ‘dünyevi replikler’ seslendirilmiş!

ARAP TELEFONU

(Negatif) Bilim, (hafif) Sanayi ve (geri) Teknoloji Bakanı Fikri Işık ne diyor: “Ben o ses kayıtlarını ilk dinlediğimde, çok açık bir montaj olduğunu hissettim.” Başbakan’ın ‘saç -başdanışmanı’, Türkiye’nin ‘telekinezi otoritesi’ sayılan Yiğit Bulut, bunu hissedemezken, nasıl oluyor da sayın ‘keknoloji’ bakanına bu ‘malum’ oluyor? ‘His kaybına’ uğramış bakan, devam ediyor: “ İki kişiden, birisi sessiz ve kısık sesle konuşurken, diğerinin bağırması, psikolojik açısından(!) çok normal durum olmaz.” İyi de başbakan, kısık sesle konuşmasında ne yapsın? Her taraf, ‘börtü-böcek’, kapıda korumalar… Bağırsın da, ‘cepten’ önce ‘Arap telefonuna’ (kulaktan kulağa) mı duyursun? Mecburen ‘bedroom voice’ (yatak odası sesi) ile konuşmuş!

BURHAN KUZU

Burhan Kuzu’nun ‘Twitter hesabında’ yazdığı gibi, “Bu doğru olsa bile…” ‘Takip Bey, buna absürt (saçma) bir kulp takar, sonra bağırıp çağırmaya, ona, buna fırçaya devam eder’ diye düşündüm önce: ‘Ben Bilal ile değil, Sümeyye ile konuştum’, ‘Sesimi ‘Yavuz Seçkin’, taklit etmiş, ‘Bilal’i de büyük hedeflere yönelttim, onu büyük rakamlara alıştırıyordum, nerede bizde o para’, ‘Muhalefeti, ağaca çıkarmak için böyle bir senaryo yazdım’, ‘Bilal ile telefonda ‘deprem tatbikatı’ yaptık.’ Erdoğan, bunların yerine Burdur’daki hutbesinde, lafın arasına, pek dikkat çekmeyecek bir şekilde “Benim param var ha! Tazminatlardan gelen yüklü bir meblağ” diye değinip geçti. Girizgâh hazır. Önümüzdeki günlerde ‘evet, evde para vardı, tazminatlardan aldım. Yurt dışındaki varlıkların ekonomiye kazandırılmasını yasalaştırırken, ben evdeki bu paraları deklare edemedim’ derse şaşmayın sakın. Demek ki Takip Bey, bizim hiç bilmediğimiz, ‘kamuoyunun nazarı değmesin’ diye ‘gizli celse’(!) tazminatlar kazanmış, hem de ‘döviz’ cinsinden. Allah arttırsın!

TESPİH SALLAMA

Başbakan Erdoğan, cemaatin okullarını aforoz ederken, “Çocuklarınızı dershanelere göndermeyin. Bunlar insana sülük gibi yapışıyor.  Özel okula para, dershaneye para… Çünkü hep para… Money, Money, Money” dedi. Takip Bey’in ‘para, para, para’ Bonapartizm’ine, Hoca Efendi, ‘kara, kara, kara’ tarzı bir karşılık mı verir, bilemeyiz şimdiden. ‘Kanibalizm’ (aynı türlerin birbirlerini yemesi) şöyle devam ediyor: “Gönderdiği tespihleri bekliyorsa, en kısa zamanda iade ederim.” Asıl tam şimdi ‘tespih sallama’ devri Erdoğan için. Yalnız tespihlerin ‘imamelerini’ bir incelemek lazım. ‘Kâbe diaları’ çıkarılıp, yerine ‘toplu iğne’ kameralar yerleştirilmiş olabilir.

ERBAKAN’IN SARMANI

Oysa memleketin nice sorunları var. HSYK Kanunu, Star, Yeni Şafak, Sabah’ta yayınlanır tahmini yapılırken, teamül gereği yine Resmi Gazete’de yer aldı! ‘Yerli Mallar Haftası’, ‘Yeşilay Haftası’ gibi ‘Necmeddin Erbakan Haftası’, ‘sarmanın’ gayretleri olmasa, güme gidecekti! Erdoğan’ın, ‘kriptolu tele-kulak krizini’ çözmesi için Başbakanlık’a çağırdığı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan da ‘Esselamü Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü Terör Örgütü’(!) üyesi diye dinlenmişti. Yani ikisine de dinleme var, ‘merhem’ yok!

ALO BİLAL!

Baba-oğul arasında konuşulduğu ‘iddia’ edilen diyaloglardan, aklımda kalanlar şunlar: (‘İddiaa’ ha! ‘Şans Topu’ değil)
- Alo Bilal… Senin evde ne var, ne yok, sen bunları…
-İyidir babacığım… Sende ne var, ne yok…
-Yahu… Onları şey yapın işte… Bütün ‘soyağacını’ topla… Amcan, enişten, ablan filan… Çıkarın…
-Babacığım, aklıma geldi, balyaları, kapının arkasına istifleyim mi?
-Oğlum bunu Harvard’da mı öğrettiler, Hollywood da mı?
-Bunları nereye koyalım baba?
-Şimdi söylerdim… Belirli yerlere… Oralara, buralara… Sümeyye geldi mi?
-‘Süreyya’ kim baba?
-Oğlum ‘sağır’ mı oldun? Sümeyye…
-Hı…Evde… Babacığım, ‘alfabetik sıraya göre’ bütün aileyi topladım, azaltıyoruz.

KES-YAPIŞTIR

-Sıfırlamanızda fayda var.
-Nasıl sıfırlayacağız baba?
-Şey yapın işte. Sonra sıfırları ‘kes-yapıştır’ yaparız. Sümeyye ne yaptı?
-İkisini de boşaltmış…
-Yanlış yere boşaltmasın… Sonra doldurması zor olur… Tamamen sıfırlandı mı?
- Tam değil yani… Hallediyoruz inşallah!
-Sıfırlayamıyorsanız… ‘Sıfır soruncu’ Ahmet Amca’nızı yollayım size…
-Tamamen sıfırlanmadı babacığım, ‘30 milyon avro’ gibi az bir şey kaldı, ‘20 milyon doları’ verdik.

YERİN KULAĞI

-Bunları konuşma ‘yerin kulağı’ vardır.
-Hangi ‘yerin’ baba?
-Neyse sen… Şettirin siz… Aktarın oğlum aktarın.
-Tamamen sıfır mı kalsın, yoksa senin elinde biraz para kalsın mı?
-Şeye, öbür tarafa, şey yapsaydınız onu da…
-Baba korkuyorum…
-Korkma oğlum, ben de korkuyorum!
Eee… ‘El kıssa’…Kimi durumlar var ki ‘parayla’ değil, ‘sırayla’ işte… Sahi, bu telefon kaydı, dublajlanıp mı, montajlanmış, yoksa montajlanıp mı, dublajlanmış?