22 Şubat 2014 00:40

Şapkan yoksa 'takkeni' de 'tekkeni' de al da git

Şapkan yoksa \'takkeni\' de \'tekkeni\' de al da git

Fotoğraf: Envato

Paylaş

RTE: Şapkasıyla gidecek hükümet yok, benim de şapkam yok.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, grupta, Başbakan Erdoğan’a 11 soru sormuştu. Piyasaya çıkması muhtemel yeni tapelerle, soru sayısı mutlaka artacaktır ama ‘Takip Bey’ buna da karşılık vermeden duramazdı  tabii! “5 Ocak 1978’de, ‘paralel yapı’ sayesinde ‘11’ler Hükümeti’ni’ kurmadınız mı? Siz önce kendi 11’inize bakın. Onu da söyleyeyim. ‘Ce Ha Pe’ budur işte kardeşlerim!” Oysa bu süreçler ve gerisi, Fethullah Hoca Efendi’nin, ilk önce Nur Cemaati’yle olan yakın temasları, İzmir Bornova Cami’nde mutat, ‘kasete alınan’(!) cuma vaazları, sonra Yeni Asyacılarla diyalogu, Sızıntı Dergisi’ni çıkarması, Necmettin Erbakan ve MSP ile flört etmesi gibi dönemleriydi. Hoca, henüz, yargıya, emniyete, bakanlıklara karışacak kadar  palazlanmamış, kendi ifadesiyle, ‘huruç eyleyecek’ (baş kaldıracak) duruma gelmemişti. Erdoğan için kronik, ‘anakronik’ (tarihlerde yanılgı) hiç fark etmiyor. Fethullah Hoca, emniyet derken, önceki gün ‘polis telsizine’ de sızmış oldu.

İNTERNET KESİKTİ

Kemal Bey de ‘Emirlerinizle ne yazayım, başüstüne ne sorayım medyasından’ nasiplenmiş olacak ki o da, Başbakana soruları ‘önceden’ veriyor! ‘İnternet bizde de kesikti, çalışamadım hocam’ tarzı bir mazereti olmazsa, ‘Recop Takip Bey’den, Kılıçdaroğlu’nun yanıt beklediği, 11 sorudan bazıları şöyleydi. (Kemal Bey, daha çok bekler ama neyse!) “Kul hakkı yemiyorsan cevap ver... Bakana 700 bin liralık saati ‘paralel devlet mi’ verdi?”, “Ayakkabı kutusundaki 4,5 milyon doları ‘paralel devlet’ mi koydu?”, “Bakanların çocuklarının yatak odalarındaki kasalar, bu kasalardaki milyon dolarlar, yolsuzluğa bulaşan bakanların istifa ettirilmesi, ihale alanların rüşvetini verdiği, oğlun Bilal’in kurduğu TÜRGEV Vakfı, hep ‘paralel devletin’ işi mi?

PARAKETE

Kemal Bey, boşu boşuna ‘paralıyor’ kendini. Sayın Başbakan, niye durmadan sellemehüsselam ‘paralel yapı’, ‘paralel devlet’ diyor iki lafın başı: ‘İçinde ‘para’ geçiyor da ondan! Bir açılışta, alıyor ahaliyi karşısına… Milletin kafasına ‘kakar’ gibi “Burayı” diyor, “Bilmem kaç milyon dolara mâl ettik.” Arkasından ‘pariteyi’ veriyor: “Bu da bilmem kaç milyon lira eder.” Aslında hükümet, ‘paratoner’ gibi bütün ‘lobileri’ üzerine çekiyor! “Taksim, artık gösteri yapılacak yer değildir” diyen başbakan, tedbirini de çok-tan almıştır. Çevik kuvvetin ‘cephaneliğine’, ‘parakete’ takviyesi de yapılacaktır!

BAĞDAT SEFERİ

Paraketeye takılmayan direnişçileri de ‘paramiliter güçler’ etkisiz hale getirecektir! Vakti geldiğinde de  ‘17 Aralık Darbesi’(!) ile ilgili, ne kadar ‘parametre’ varsa, illaki ortaya konacaktır! Örneğin ‘parabolik aynalar’ da sözüm meclisten dışarı, ‘Deniz Feneri’ nde kullanılır. Ama bu aynayı kırarsanız, misillemesi, ‘kara feneri’ olan Fenerbahçe’ye uzanır. ‘Aziz taraftar’ da ‘Bağdat Seferi’ne’ çıkar.‘Kumpara’ niyetine ‘ayakkabı kutusu’ tercih eden Halkbank bile, başbakandan esinlenerek ‘Ayrıcalıklar bu Paraf’ta’ sloganıyla saçtığı  kredi kartı ‘Paraf’ın yanına, seyahat harcamaları için ‘Parafly’ı da kondurmuştu. ‘Parayla Saadet Partisi’ olmaz ama, siyasi örgütlerin bir ‘parolası’ vardır mutlaka, kimilerimize ‘paralojik’ (mantık dışı) gelse de. ‘A Ke Pe’ yerine, niye ‘AK Parti’ denilmesini istiyorlar? Çünkü ‘Ak akça, karagün içindir!’

HAVUZUN A……

Osmanlı’da, Mahpeyker Kösem Sultan’ın oğlu 18. Padişah İbrahim’in de, amcası 1. Mustafa gibi ‘çatlak’ olduğu, sarayın havuzuna ‘sultanileri’ (altın paraları) attığı söylenir. Hatta bir keresinde şehzade Mehmed’i (Avcı Memed’i) de ‘dirhem’, ‘akçe’, ‘beşlik’ niyetine, havuza fırlattığı, kimi kaynaklarda geçer. ‘Osmanlı ruhunu’ her daim yaşatmak isteyen 61. Divân-ı Hümâyun (kabine), Sabah ve atv ’nin alınması için açtığı ‘havuza’ , 8 ‘cengaver’ iş adamının, toplam ‘630 milyon dolar atmasını’ sağlamıştı. Bu ‘ince iş’ adamlarından Mehmet Cengiz, hızını alamayarak “Bu havuzun altına da dolarları koyacağız” şeklinde, duygularını dile getirmişti! Havuzun ‘cankurtaranı’ da eski ‘ulaştırmacı’, şimdilerde İzmir’e ‘efe namzeti’ olan Binali Yıldırım’dı.‘Binali şükür’(!) ‘Ne ben parayı kandırabildim, ne de para beni.’

(AKİF) SAĞBEKİ

Eski ‘santrafor’ Başbakanın, (Akif) SağBeki, ‘Güya milllete küfretmiş’ (15.2.2014) başlıklı köşesinde ne diyordu: “ …. Havuz soruşturmasında adı geçiyor diye iş adamı Mehmet Cengiz’i ibretiâlem için recm etmek mi istiyorsunuz? …‘Bu milletin a…… koyacağız.’… Telekulakçılar bile… muhatabının millet olmadığını belirtiyor…. Ama elinizi vicdanınıza koyun, milletin anasına kasten sövmüş de değil…” Takip Bey’in medyadaki ‘Goebbels’lerinden SağBeki, şimdi de ‘esracengiz’ işadamına ‘müdafi’ olmuş. Neredeyse “Müvekkilim, ‘Bu milleti, adam yerine koyacağız’anlamında bu sözü sarfetmiştir” diye açıklama yapacak!

ÇOBAN MASALI

Kabataş’ta tacize uğradığı yalanına, ‘süzmece raporlar’ alan Z.D’nin, olay sonrası, eve kapandığı, nutku tutulduğu, ‘hükümet bunalımına’ (!) girdiği yolundaki ‘palavracı çoban masalı’, ‘iktidarın vuvuzelası’ olan ‘pandispanya gazetelerinin’(uydurukçu) sayfalarına ‘çarşaf, çarşaf’(!) serilmişti. Karşı gazetesi, bu yalancı gelinin, Kabataş sonrası fellek fellek dolaştığını ortaya koydu. Ertesi gün, Facebook’ta, ‘Boğaz’da çektiği fotoğraflarını’, Gezi direnişçilerine hakaretlerini, Başbakanı karşıladığı havalanında, yer bildirimi yaptığını, paylaşımlar ortaya çıkınca da hesabını kapattığını belgeledi.

EDEP DANIŞMANLIĞI

“Sizler, adli tıp raporlarını nerenize koyacaksınız?”diyen Başbakan Erdoğan’ın, SağBeki, biraz da ‘edep danışmanlığı’(!) yapsa ya! Maalesef  Sayın Başbakan da “Yolsuzlukları yapan CHP’dir” ifadesiyle ‘projeksiyon’ (suçu karşı tarafa atma), “Başörtülü kızlarımıza, bacılarımıza saldırdılar” iddiasına, ‘gözünün önünden sürekli, gezi eylemcilerinin geçmesinin’ eşlik ettiği  ‘halisinatuar durum’(hayal dünyası), ‘camideki göstericilerin tokuşturdukları ‘bira şişelerini’(!), bu kez başörtülü yengemize, tacizde bulunan(!) Kabataşlı punkçıların eline ‘ekspres servis’ tutuşturmasıyla’ tezahür eden,‘disminezi’ (yanlış hatırlama) ‘bulguları’ saptanıyor. Süleyman Demirel’e ‘Çoban Sülü’ dedikleri gibi, Takip Bey’e de ‘yalancı çoban’ lakabını takarlarsa, hiç içerlemesin valla.

ŞEHZADE MUSTAFA

Köşke gönderilen ‘İnterneti (Düzene Getirme) Yasası’ nı, noktası, virgülüne dokunmadan, ‘14 kısım (madde)  tekmili birden’ onaylayan, Abdullah Gül’ün, bu duyuruyu  ‘twitter’a yazmasıyla, cumhurbaşkanı olarak, o da bir ‘paradoksa’ (ikilem) imza attı.. ‘İnternet Sansür Yasası’ için söylediği sanılan,“Bir, iki sıkıntı var” açıklamasıyla da, aslında, ‘önce sol, sonra da sağ kulağındaki’ rahatsızlığı kastetiği tahmin ediliyor! Muhteşem Yüzyıl’da gösterilmiş, Şehzade Mustafa’nın ‘kirişi kıramadığı’ sahneden, Takip Bey de çok etkilenmiş olacak ki, “Medya, attığı manşetlerde boğulacaktır” temennisini dile getiriyor! ‘Manşete’ karşılık ‘vahşet’ yani! ‘3 bizden, 3 sizden’ rövanşizmi misali. Basın, o kadar ‘tek başına’ değil, arkasında milyonlar var be usta! Tepemizde olduğun sürece de ‘kelle-koltuk’ devam edeceğiz evelallah. “Artık ‘şapkasını’ alıp gidecek bir hükümet yok. Zaten benim ‘şapkam’ da yok” diyen RTE’nin her halükarda da, gitmeye niyeti yok. Şapkan yoksa, ‘takkeni’ de, ‘tekkeni’ de al da git!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...