07 Aralık 2014 05:08

Hepimiz Tuğçe için ağladık

Almanya bugünlerde çok sık görülmeyen bir tutum, bir davranışı saygıyla karşılayıp bütün yanlarıyla tartışıyor.

Paylaş

Ali ÇARMAN

Almanya bugünlerde çok sık görülmeyen bir tutum, bir davranışı saygıyla karşılayıp bütün yanlarıyla tartışıyor.  

Hessen eyaletinin önemli şehirlerinden biri olan Offenbach’ın Kaiserlei semtindeki McDonalds’ta acı bir olay yaşandı. McDonalds’lar gençlerin uzun süre biraz da gönül rahatlığıyla oturabildikleri mekanlar arasında yer alıyor. İşte böylesi bir günde çok kısa bir süre önce 15 Kasım 2014‘te iki genç kız kendi hallerinde oturmuş hayallerinden, geleceklerinden söz ederlerken bir grup Sırbistanlı gencin sataşmalarına uğradılar. Günlük yaşamın koşuşturmacası içinde bu türden durumlarla herkes zaman zaman karşılaşır ve çoğu kere yüz çevrilip, görmezden gelinerek geçilir gidilir.  

Günümüzün erkek egemen toplumunda kendini güçlü sanan kimi magandalar hep gayri insani davranışlar içinde olmanın avantajıyla hareket ederler. Sağa sola sataşır, insanlara tacizlerde bulunurlar. Hele bunlar bir de zengin çocuklarıysa.... İnsan olanın midesini bulandıran bu türden olaylar ne yazık ki medyada epeyce yer bulabiliyor.

İNSANI SEVMENİN AĞIR BEDELİ

Ancak bu kez böyle olmadı. Almanya’da doğmuş, büyümüş ve okumuş Türkiyeli  Tuğce Albayrak iki genç kızın çığlıklarına kulak verdi. İki insan yardım istiyordu.. O küçücük bedeni ama kocaman yüreğiyle saldırganlara, tacizcilere “Ne yapıyorsunuz, utanmıyor musunuz” diye öfkeyle seslendi.

Hani, Anadolu’da bu tür durumlar için mangal yürekli olmak gerekir derler ya, Tuğçe Albayrak tam da böyle cesaretle insanı sevmenin bilinciyle kendini öne attı. Saldırganlar güçlü idi! Ve bir yumrukla kendini yerde buldu. Tuğçe yerde yatarken de saldırganların tehditleri devam ediyordu.  

Kısa bir süre sonra hastaneye kaldırılan, dünün cıvıl cıvıl hayat dolu kızı ve öğretmenlik yapacağı günleri iple çeken Tuğçe Albayrak artık komadaydı. Beyin kanaması geçirdiği anlaşılınca kısa bir süre sonra hastaneye kaldırıldı.

BİNLERİN KATILDIĞI YAŞ GÜNÜ KUTLAMASI

Zaman artık resimleşmiştir. İnsanlar akın akın saldırının olduğu yere geldi. En masumane duygularla mumlar yakıldı. Bir umut, bir umut; ne olur Tuğçe yaşasın diye dilekler tutuldu. Işıklarla seni seviyoruz ne olur yaşa yazıları yazıldı. Yedi yaşındaki çocukların dahi gözleri buğulanmış şaşkınca gökteki yıldızlara derin derin baktılar. Binlerce insan hastane önünde toplanıp, doğum gününü kutlayarak sevgili ailenin acısını bir nebze de olsa paylaştı.  

Tuğçe’nin cesurca tutumu ve olay bir anda Almanya’nın gündemine oturdu. Her biri en ağır yıllara eş değer günler geçti ancak yüreklere su serpecek haber bir türlü gelmedi. Tuğçe’nin annesi, babası, kardeşleri, yakınları ve tüm sevenleri acılar içinde bozuşan insan ilişkilerine kahretti.

İnsanlık bir kez daha tıpın çaresizliği karşısında suskunluğa büründü. Tuğçe,doğum günü olan 28 Kasım‘da henüz 23 yaşından gün almadan hayata gözlerini kapayarak ebediyete erişti. Verdiği, ‘18 yaşıma bastığımda organlarımı bağışlayacağım’ sözüne derin acılar içindeki sevgili ailesi sadık kaldı.

SESLERİN SESSİZLİĞİNDE SADE BİR TÖREN

3 Aralık günü öğle saatlerinde Wachtersbach’da törenin yapılacağı, DİTİB camisinin önündeki alandaydık. Almanya’nın birçok şehrinden, hatta Avusturya, Fransa ve İsviçre’den gelenler vardı. Yürekler acı içinde kıvranıp kan ağlamasına rağmen herkes suskundu. Alevi-Sünni-Hıristiyan ve Alman, Türk, Kürt her yaştan insan büyük bir saygı içinde törende saf tutmaya gelmişti. Aile gösterişten özellikle kaçınmış, iki bine yakın kişinin hazır bulunduğu tören de çok sade ve Tuğçe’ye yaraşır olmuştu. Başkonsolos Hüseyin Avni Karslıoğlu, Hessen eyaleti başbakanı Volker Bouffer, Offenbach Belediye Başkanı Horst Schneider ve birçok tanınmış politikacılar da törende yer aldı.

Hıçkırıklarını tutamayanlar, gözyaşlarına hakim olamayanlar, omuzlarda taşınan çocuklar, o gün, o an orada insani bir davranışın ağır bedeline hepimiz yürekler dolusu için için ağladık. Daha sonra ailesi tarafından yemek verildi. Sessizce yapılan sohbetlerde Tuğçe’nin dikkat çeken özellikleri konuşuldu. Gencecik bir insan o kocaman yüreği ve tutumuyla bütün insanlığa ders vermişti. Unutulmaya yüz tutmuş insani değerlere sahip çıkmanın önemine vurgu yapmıştı. Tuğçe‘nin böyle bir tutum alması tesadüfi bir davranış değildi. Şöyle ki o daha çok önceleri ‚’İnsan yaşamında önemli olan şeyler için mücadele etmeli. Sonra mücadele etmediğin için pişman olmak, mücadeleyi kaybetmekten daha kötü’ diyecek kadar bilgeliğe ermişti.

GÖNÜLLERDE DEVAM EDECEK BİR YAŞAM

Sevgili Tuğçe’nin babası Ali Albayrak yapmış olduğu açıklamada,‘Ne yaparsak yapalım, kızımı geri getiremeyiz. Kızım kimi görse elini uzatır, yardım ederdi. O iki kıza sataşıldığını görünce de yardım etmek istemiş. O saldırgan dışarıda kızımı beklemiş ve ona vurmuş’ dedi.

İnsanın insana ve insani değerlere yabancılaştırıldığı günümüz toplumunda hangi koşullarda olursa olsun insana ve doğruya sahip çıkmanın bedeli ağır oluyor. Acı da olsa, buna bir kez tanık olduk. Ölümüyle öğrenmesini bilen herkese çok şeyler öğreten cesaret abidesi Tuğçe Albayrak şimdi binlerin gönlünde yaşamaya devam ediyor. Burada başta ailesi olmak üzere yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dilerken kadın cesaretinin önünde saygıyla eğili- yoruz.

ÖNCEKİ HABER

Arzu B.

SONRAKİ HABER

Mezopotamya’nın yeşil denizi Baxçeyen Hevsele

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...