04 Aralık 2014 01:00

Barışın tek garantisi toplumsal mücadele

Hükümetin askeri operasyonlara ara vermemesi nedeniyle zaman zaman kesintiye de uğrasa Kolombiya’da iki yıldır gerillalar ve devlet arasında barış müzakereleri sürüyor. Kolombiyalı siyasi parti ve emek hareketi temsilcileri süreci ve sonuçlarını Evrensel’e değerlendirdiler.

Paylaş

Elif GÖRGÜ
İstanbul

Kolombiya’da iki yıldır, asıl olarak 1948’de Liberal Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Jorge Eliecer Gailtan’ın suikasta kurban gitmesinin ardından ayaklanan halkın katledilmesiyle başlayan çatışmaların nasıl sona ereceği tartışılıyor. Gerilla örgütlerinin kurulması karşısında devlet terörizminin yükseltilmesi, ABD müdahalesi ve paramiliter çetelerin de oluşmasıyla 50 yıllık bir iç savaşa dönüşen; uyuşturucu ticareti ile aklanan paranın yine savaşın devamında kullanılması, 4.5 milyonluk iç göç, mutlak yoksulluk ve demokratik hakların askıya alınması ile bugüne gelen süreçte, 2012’de oturulan diyalog masası bir umut oldu.
En büyük gerilla örgütü Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile hükümet arasında Küba’da başlayan barış diyaloğunun nasıl ilerlediğini, tıkandığı noktaları siyasi ve toplumsal mücadeleyi nasıl etkilediğini Kolombiya Komünist Partisi (Marksist Leninist) Birinci Sekreteri Daniel Espinoza ile konuştuk. Kolombiya’daki siyasi durumu göstermesi açısından önemli bir not; Espinoza, hayatını tehlikeye atmamak için fotoğrafının yayınlanmasını istemedi.

İlk olarak barış diyalogu süreci başladığından bu yana neler yaşandı, neler tartışıldı, ne kararlar alındı; bir özetini verebilir misiniz?
2010 yılında Juan Manuel Santos FARC ile diyalog sürecini başlattı. Tam olarak 20 kasım 2012’de ise 5 maddelik bir müzakere gündemi belirlediler.Bunlar; toprak sorunu, politikaya katılım, uyuşturucu ticareti sorunu, kurbanlar/mağdurlar sorunu ve son madde de silahların bırakılması sorununu içeriyordu. 2012-2014’e kadar Küba’nın başkenti Havana’da görüşmeler yapıldı ve bu 5 gündemden 3 üzerine anlaşmaya varıldı. Toprak sorunu üzerine anlaşıldı; köylüler için rezerv alanları, koruma alanları belirleme kararı alındı. Köylü ekonomisinin iyileştirilmesi üzerine programların hayata geçirilmesi için kırsal alanda özel hukuki önlemler alınması kararı alındı. İkinci anlaşma, politikaya katılım noktasındaydı ki bu temel meselelerden biriydi. Kurulmak istenen yasal örgüt ve siyasi partiler için siyasi alanda yer açmayı ve onların yasal olarak tanınmasını içeriyordu. Seçim sisteminde değişiklikler de içeriyordu. Ardından da uyuşturucu sorunu ile ilgili noktada bir anlaşmaya varıldı. Tüketim, halk sağlığı açısından ele alındı; eroin, kokain üretimi vs açısından yeni düzenlemeler yapıldı, bu sürece katılmak zorunda bırakılan çiftçilerin kriminalize edilmeyeceği, cezalandırılmayacağı üzerine anlaşmaya varıldı. Uyuşturucunun ticareti konusu ise ayrı bir konu olarak ele alındı ancak burada henüz bir anlaşmaya varılmadı.
Yakın süreçte kurbanlar/mağdurlar noktasında görüşmeler yapılmaya başlandı, bu konuda henüz bir anlaşmaya varılmadı, aynı şekilde silahların bırakılması konusunda da anlaşma henüz yok.

Anlaşmaya varılan konular hayata geçirildi mi? Yoksa kağıt üstünde mi kaldılar?
Henüz uygulanmaya geçilmedi, şu ana kadar yazılı anlaşmalar şeklinde kaldılar. Biz parti olarak şunu düşünüyoruz; bu anlaşmalar önemlidir, bu süreç bir diyalog başlatmıştır ve bunda hem fikiriz, fakat yapılan anlaşmaların çok sınırlı, çok dar kapsamlı olduklarını düşünüyoruz. Aynı şekilde üzerinde tartışmalar yürütülen gündem de oldukça sınırlı bir gündemdir.

Yine de ileriye atılmış bir adım olarak değerlendiremez miyiz?
Tabi ki çok önemli bir adımdır, selamlanması gerekir hatta. Fakat oldukça sınırlıdır. Kolombiya’da neredeyse bir yüzyıldır süren yapısal bir dizi sorunlar yaşıyoruz, artık çok derinleşmiş sorunlar. Bu süreçte ne kazanımlarımız oldu? Bunlardan biri seçim sistemindeki reformdu. Kolombiya’da toplumsal mücadeleyi kalıcı olarak kriminalize eden yasalar mevcuttur. Bu konuda hiç bir şey yapılmıyor. Eğer yasal önünde suçlu olarak kabul edileceksek toplumsal süreçte nasıl bir pozisyon kazanabiliriz ki? Eğer halk egemenliği diye bir şey yoksa, toplumsal süreçlerde nasıl yer alabiliriz? Evet bu tartışmalar ve anlaşmalar önemli adımlardır, fakat daha temel, daha derin reformlara ihtiyacımız var.  

Öte yandan bu anlaşmaların sağlandığı iki yıl içinde de devlet şiddet devam etti sanıyorum....
Devlet şiddeti devam etmektedir. Hükümet güçleriyle gerillalar arasındaki çatışmalar devam etmektedir. Kolombiya halkının ihtiyacı olan ve talep ettiği iki taraflı kalıcı bir ateşkes sağlanmasıdır.

Devlet neden bunu yapmıyor?
Hükümetin istediği temel olarak gerilla örgütlerinin amaçlarından vazgeçmesi, silahlarını bırakması ve sivil hayata entegre olmaları.

Gerilla grupları hükümetin niyetinin farkında değiller mi?
Tabi ki hükümetin niyeti ve amacı biliniyor. Kolombiya’daki ulusal siyasi panaroma bakarsak, bazı siyasi akımlar silahların demokrasinin hayata geçirilmesinin, demokratik katılım sürecinin önünde bir engel olduklarını düşünüyorlar, Venezuela, Brezilya ve Ekvador gibi ülkelerde hayata geçirilen süreçlerin uygulanmasını öneriyorlar ki buralarda gerillalar politikaya katıldılar ve hatta devlet başkanlıklarını kazandıkları oldu.

Sizin parti olarak değerlendirmeniz ne doğrultuda?
Bize göre, bu süreçlerin bize gösterdiği politik katılım önemlidir, bir örgütün, bir politik hareketlenmenin olduğu, reformların hayata geçirildiği durumlarda politik katılım önemlidir; temelde baktığımızda ise bahsedilen hükümetler, kapitalizmin derin krizinin yöneticileri olmuşlardır. Yani bu hükümetler temel yapısal reformlar hayata geçiren hükümetler olmadılar, tam tersi kapitalist krizin etkilerini haafifletmek için çalıştılar, kendi burjuvazilerine krizi hafifletmeleri için yardım ettiler. Bu hükümetler kendi ülkelerinde hukuksal, sosyal ve siyasi düzenlemeler yaparak burjuvazinin yeniden toparlanmasına izin verdiler.

Barış görüşmelerine geri dönersek, tüm bu görüşme süreci sona erdiğinde öngörülen anlaşmalar imzalandığında ne olacak? Uygulama nasıl başlayacak?
Ülkenin ihtiyaç duyduğu reformlar, ulusal düzeyde siyasi bir tartışma olarak konuşulmaya devam edilecek. Çünkü hala FARC’ın sivil hayata katılımı için zaman gerekecek, çünkü FARC hala hareket halinde ve hala silahlı bir örgüt. Taleplerin hayata geçmesi için de tabi ki toplumsal mücadele her şekilde devam edecek, emekçiler daha iyi koşullar için greve devam edecekler örneğin, toplumsal mücadele durmayacak. Özellikle reformların gerçekten hayata geçmesi için.
Sendikal haklar örneğin. Kolombiya’da bugüne kadar toplu sözleşme hakkı ve sendika hakkı kriminalize edilmiştir. Son 10 yılda 3 bin 200 sendika yöneticisi öldürülmüştür.

İnanılmaz bir rakam...
Evet inanılmaz, bu yüzden eğer grev hakkı yok, eğer çalışma hakları yoksa, politik katılım hakkı gerektiği gibi tanınmıyorsa, sendikal haklar yoksa, toplu görüşme ve sözleşme hakları yoksa konuşulan hakların toplumsallaşmasını nasıl sağlayabiliriz?

Sizin örgütünüz, şu an devletle görüşmelerde bulunan FARC yöneticileri, yetkilileri ile herhangi bir iletişimi bulunuyor mu? Bu süreçleri birlikte tartışma imkanınız oldu mu?
Sadece FARC ile değil tüm gerilla hareketleri ile, ayrıca sendikal ve siyasi hareketlerle ilişkilerimiz, iletişimimiz var ve düzenli olarak bu diyalog sürecini konuşuyoruz. Bazı örgütlerle birlikte bu diyalog sürecinin ulusal boyutta bir siyasi tartışmaya dönüştürülmesi için ısrarcı oluyoruz. Hala ülkede bu tartışmaların yapılmasını istemeyen kesimler var.  Bazı kitle örgütleri, siyasi örgütler hatta gerilla örgütleri bu süreci ülkeye ihanet olarak adlandırıyorlar; yasal ve siyasi düzenlemeler yapılmasını da istemiyorlar. Fakat biz bir düzenleme yapılmasının ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz, bu yüzden de bir Ulusal Kurucu Meclis oluşturularak yeni bir anayasanın hazırlanması sürecine girilmesini istiyoruz.
Örgütlenme hakkının, eylem hakkının, grev hakkının, sözleşme haklarının ancak böyle güvence altına alınabileceğini biliyoruz.

Yeni bir anayasa ve kurucu meclis imkanı görünüyor mu ufukta?
Bizce oldukça önemli imkanlar var. 1991 yılında bu konuda önemli deneyimimiz oldu. O zaman da bir Kurucu Meclis çağrısı yaptık, yeni bir siyasi anayasa oluşturuldu fakat hükümet ve burjuvazi bu süreçte ihanet etti, askeri suçlara yönelik adaletin sağlanması, ulusal güvenlik gibi neoliberalizmi tehdit eden unsurlar ve haklar vardı. Fakat bu haklar tahrip edildi ve bugün bu anayasa halka, sömürülenlere, emekçilere hizmet etmemektedir. 1991’de Kolombiya halkının bu anayasa oluştururken talep ettiği reformlar, haklar hayata geçirilmedi.

‘DİYALOG BAŞARISIZ OLURSA SAVAŞ HALİ DERİNLEŞİR’

Öte yandan barış görüşmelerini yürüten Juan Manuel Santos yakın zamanda ikinci kez devlet başkanı seçildi. Bu Kolombiyalılar hükümetin süreçteki tutumundan memnun olarak mı anlamalıyız?
İlk olarak Juan Manuel Santos’un aldığı oyların azınlığı temsil ettiğini söylemeliyiz. Seçmenlerin yüzde 60’ı seçimlerde oy kullanmadı. Çoğunluk oy vermedi. Kolombiya seçmenlerinin önemli bir bölümü de boş oy kullandı. Sonuç olarak Juan Manuel Santos, 23 milyon seçmenden 7 milyonunun oyuyla devlet başkanı seçildi.

Peki FARC’la hükümet arasındaki görüşmeler tamamlanmazsa, başarılı olamazsa, yarım kalırsa ne olur?
Eğer diyalog imkanı ortadan kalkarsa, bizce savaş derinleşir, ekonomik, siyasi, toplumsal ve silahlı çatışma derinleşir. Eğer hükümet ulusal güvenlik politikalarında, ‘terörizmle mücadele’ çizgisinde ısrar ederse, gerilla hareketleri de hükümete silahlı mücadele ile karşı koymaya devam eder ve ülkedeki siyasi çatışma daha da yükselir.

Bu arada yabancı devletlerin bu diyalog sürecine özel bir dikkati, ilgisi ya da çıkarı var mı?
ABD’nin Kolombiya arasında bazı yasal anlaşmalar var. Örneğin herhangi bir Kolombiyalı, Kuzey Amerika (ABD) çıkarlarına yönelik bir saldırıda bulunursa hapse atılabilir. Bu yüzden demokratik bir ülke için mücadele eden herkes, ekonomik değişim için mücadele edenler, ekonomik bağımsızlık için mücadele edenler açıktır ki ABD’de terörizm suçuyla yargılanabiliriz. Kolombiyalı siyasi liderler, sendika liderleri  ABD’de hapse atılabilirler. 25 yıldır bu böyle. Bugün FARC’ın yöneticilerin çoğu ABD’de suçlu durumundadırlar. Diğer gerilla örgütlerinin yöneticileri de aynı şekilde…
Bu yüzden diyalog yarım kalırsa, açıktır ki ABD ile bu yasal düzenlemeleri iptal edilmesinin yolu da kapanmış olur.

‘SAVAŞ TÜM HAKLARI ORTADAN KALDIRDI’

Kolombiya'da çok uzun zamandır bir iç savaş var. Bize bu savaşın bugüne kadar ulaşan sonuçları nelerdir özetleyebilir misiniz ?
Savaş ortamının bir etkisi uyuşturucu ticareti, bununla başlayalım. Uyuşturucu tüketimi oldukça yüksektir. Bu alan mafyalaşmış durumdadır, Meksika ve ABD ve diğer ülkelerdeki uluşturucu mafyasıyla ilişki halindedir. Bu konuyu tartışmak ülkenin siyasi, ekonomik durumunu tartışmaktır aynı zamanda. Uyuşturucu ticareti aracılığıyla ülkede aklanan paralar da savaşın devam için kullanılmaktadır, örneğin paramiliter çeteler aklanan uyuşturucu ticaretinden gelen maddi kaynakla silahlandırılmaktadır. Silahlanan paramiliterler de sendikacıları öldürmekte, köylüleri öldürmektedirler. Bu nedenle ülkede 4.5 milyon yerinden edilmiş köylü şehirlerin çeperlerine göç etmiş ve buralarda en derin sefalet koşullarında yaşamaktadırlar. Ülkedeki yoksulluk oldukça yüksek boyuttadır.

Paramiliter gruplar hala büyük ve güçlüler mi?
Paramiliter gruplar yeniden düzenlendiler. Eskiden birleşik bir güç halindelerdi örneğin Kolombiya Birleşik Özsavunma Güçleri ve benzeri bazı büyük gruplar vardı. Şu anda ise ‘piyasayı’ kendi aralarında bölüşmüş durumdalar, hepsi bir alanı kontrol ediyor. Yeniden düzenlendiler.
Özellikle yoksulluk açısından baktığımıza Kolombiyaların yüzde 60’ı mutlak yoksulluk çekmektedir. İşçi haklarının olmamasından kaynaklı çok yaygın boyutta esnek çalışma mevcuttur. İş sözleşmeleri 3 aylıktır, yani 3 ayda bir işinize devam edebilmek için sözleşme yenilemeniz gerekmektedir. Bir çok şirketler işçilerini her üç ayda bir toptan değiştirmektedir. Gelirler çok düşüktür bu nedenle.  Kolombiya’da bir ailede yılda 3-4 bin dolar geliri bulunmaktadır. Nüfusun sadece yüzde 0.3’lük bir bölümü Kolombiya topraklarında üretilen ürünün çoğuna sahiptir.

‘HALK MÜCADELEYİ HİÇ BIRAKMADI’

Dünyanın bir çok yerinde çeşitli sebeplerle halk ayaklanmalarının yaşandığını görüyoruz. Geçen yıl Brezilya’da, bugünlerde Meksika’da ortaya çıkan halk ve gençlik hareketleri örneğin. Kolombiya açısından böyle bir süreç öngörüyor musunuz?
Kolombiya’da 2012 yılında bir üniversite gençlik ayaklanması meydana geldi. Hükümet kamu okullarının yüzde 87’sini özelleştirilmesi anlamına gelen bir eğitim reformu gündeme getirmişti ve buna karşın öğrenciler ayaklandı. 2013 ve 2014 yıllarında köylüyer ayaklandılar ve domokratik bir toprak reformu talep ettiler. Yine petrol işçileri büyük bir grev gerçekleştirdi, toplu iş sözleşmesi ve eylem hakkı istediler. Yine kömür madeni işçileri 2013-2014 yıllarında ayaklandılar, 76 gün grev yaptılar. Muz işçileri de grev yaptılar ve 66 gün sürdü. Bizim ülkemizde de halk ayaklanmaları istikrarlı ve düzenli olarak meydana gelmektedir. Eğer diyalog sona erer, görüşmeler sonuç alınmadan sona ererse bile toplumsal mücadele gelişmeye devam edecektir.
Kolombiya’da gerçekleştirilen eylemler, grevler ve iş bırakmalarla diğer ülkelerde gerçekleştirilenler arasında büyük bir farklılık vardır. Bu fark, herhangi bir eylem, herhangi bir mücadelenin silahlı bir çatışmaya dönebilmesinden kaynaklanmaktadır.

YARIN: Kolombiyalı sendikacılar, emek mücadelesini anlatıyor

 

ÖNCEKİ HABER

Herkesten öğreniyor, herkese öğretiyorlar

SONRAKİ HABER

Mahkeme işkence izlerini yeterli bulmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa