16 Şubat 2014 07:00

‘Halk savaştan yana değil’

Yücel ÖZDEMİR

Avrupa Parlamentosu Eski Milletvekili ve Militarizm Bilgi Bürosu (IMI) Yöneticisi Tobias Pflüger, Almanya’nın dış politikasının militaristleştirilmesi planları hakkında gazetemizin sorularını yanıtladı. Pflüger hükümetin dış politikada saldırgan tutumuna Alman halkının karşı çıkacağını söylüyor.

Sayın Pflüger, son günlerde Almanya’da üst düzey devlet ve hükümet temsilciler, Almanya’nın dünya dış politikasında daha etkili rol oynaması yönünde çağrılarda bulundu. Bu çağrılara baktığımızda Alman dış politikası nereye doğru gidiyor?
Söylenenlerle kastedilmek istenen, açık bir şekilde, yurt dışına asker gönderme uygulamasının daha da genişletilmesidir. Özellikle AB ve NATO çerçevesinde bu yapılmak isteniyor. Bu demektir ki, kavram olarak kullanılan “sorumluluk” asıl olarak askeri olarak dünya çapında hareket etmek anlamı taşıyor. İlginç olan Cumhurbaşkanı Gauck’un, konuşmasında Almanya’yı, “iyi Almanya” olarak nitelemesiydi. Nasyonal sosyalist Almanya’nın aksine “iyi”den söz etti ve uluslararası çıkarların askeri yöntemlerle hayata geçirilmesini istedi.

Federal Savunma Bakanı Ursula von der Layen ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de aynı paralelde açıklamalarda bulundular. Bu söylenenlere baktığımızda bu hükümetin mi yoksa bütün Almanya’nın mı dış politikası?
Söylenenler açık olarak büyük koalisyonun politikası. Büyük koalisyon şimdi son rafların düşmesini istiyor. Önceki hükümette Dışişleri Bakanı Westerwelle, dış politikayı “Geri durmak zorunda” şeklinde tanımlamıştı. Bu Alman dış politikasının önemli yönlerinden birisiydi. Çok iyi bir formülasyondu. Şimdi SPD’nin hükümet ortağı olmasıyla eski politikalara son veriliyor. Steinmeier, von der Layen, hepsi yayılmadan, yurt dışında asker göndermeden yana tutum aldı. En kötü olanı da bana göre, bütün bunların Birinci Dünya Savaşının 100. yılında olmasıdır. Yeniden büyük güç olma politikası harekete geçiriliyor. Bu durumda yapılacak tek şey buna karşı çıkmaktır. Almanya’nın büyük güç olma politikası bizim en son ihtiyaç duyduğumuz politikadır.

Siz yıllardır Münih NATO Güvenlik Konferansı’nı yakından izliyorsunuz. Protesto gösterilerinin örgütlenmesinde yer alıyorsunuz. Bu yılkı konferansta öncekilere farklı olarak ne vardı sizce? Dünya politikası açısından yeni savaş stratejileri var mı?
Bu yılkı konferansta en dikkat çekici olan, çok sayıda üst düzey Almanya temsilcisinin katılımıydı. Bunun dışında çok fazla yeni bir durum yok. Cumhurbaşkanının yanı sıra dışişleri ve savunma bakanları da toplantıya katıldı. En çok Ukrayna politikası konusunda taraflar arasında tartışma yaşandı.

Ukrayna’daki çıkar çatışmasında Almanya’nın batı adına en ön sırada yer aldığını söyleyebilir miyiz?
Çok önemli bir rolü oynuyor. Çünkü jeostratejik açıdan bir hedefti. Rusya’ya komşu olan bu denli jeopolitik önemi olan bir ülkedeki mücadele Almanya için büyük bir önem taşıyor. Bugün Ukrayna içinde süren mücadele aynı zamanda AB ile Rusya arasındaki bir mücadeledir.

Ancak, Almanya’nın Rusya ile yakın ticari ilişkileri var. Enerjide Rusya’ya bağlı. Gelecek açısından baktığımızda her iki ülke arasındaki ilişkiler hangi yönde ilerler? Gerilim artar mı sizce?
Kanımca gerilim büyük bir olasılıkla artar. Her iki ülke arasında Ukrayna nedeniyle ilişkiler donma aşamasına gelebilir. Bu, en son yapılan AB-Rusya zirvesinde de  açık olarak görüldü. Zirve adeta Putin ile bir akşam yemeği yemeye dönüştü.

Anlattıklarınızdan Avrupa ve dünya çapında gerilimlerin artacağı anlaşılıyor. Peki barış hareketi bu militarist dış politikaya karşı ne yapabilir?
Temel olarak barış hareketinin şunu görmesi gerekiyor ki, savaşlar planlanıyor ya da şu anda olan savaşlar büyütülüyor. Bu demektir ki, Almanya’da askeri kurumlarla, istihbarat örgütlerinin yerleriyle, ABD üsleriyle, örneğin Africom, NASA Almanya merkezi ya da Alman özel kuvvetlerinin olduğu üslerle ilgilenmek gerekiyor. Savaşın planlandığı, hazırlıklarının yapıldığı, kumanda edildiği yerler hedefe konulmalı. Ayrıca eğitim kurumlarına ordunun girmesine izin verilmemeli. Bunlar, Almanya’da barış hareketinin en önemli görevleri. Bu konuda halk arasında da olumlu bir destek var. Özellikle ordunun okullara girmesine karşı güçlü bir tepki var.

HÜKÜMET SAVAŞ İÇİN DESTEK İSTİYOR

Her iki cumhurbaşkanının konuşmaları içerik açısından aynı, ancak tepkilerin farklı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Elbette öyle. Almanya’da halk geçmişte olduğu gibi bugün de savaştan yana değil. Anketler halkın büyük bir bölümünün Somali, Orta Afrika Cumhuriyeti’ne asker gönderilmesine önceden de olduğu gibi karşı. Ancak, hükümetin tepesindekiler halktan savaş desteği almak için çaba harcıyorlar.

NATO DAĞITILMALIDIR

Günümüz dünyasında Almanya’nın bir şansı var mı uluslararası alanda politik bir ağırlık olma konusunda?
Maalesef bu mümkün. Eğer Almanya’nın AB ve NATO’da yaptıklarına bakarsanız bu kendiliğinden görülüyor. Örneğin şu sıralar Ukrayna’da meydana gelen olaylarda AB ve Almanya’nın kendi çıkarlarını hayata geçirmeye çalıştığını görüyoruz. Bu dünya politikasında yeni bir durum. Yine NATO bünyesinde Alman askerlerinin Afganistan’da kalmaya devam etmesi de başka bir gösterge.. Her iki kurum aracılığıyla Almanya’nın kendi çıkarlarını savunduğu görülüyor. Bu nedenle çok açık olarak söylemek gerekiyor ki, NATO bir savaş ittifakı olarak kaldıkça ve AB de silahlanmayı, askeri politikaları dayattıkça bu devam edecektir. Bu nedenle biz NATO’nun ve AB’nin askeri yapısının dağıtılmasını talep ediyoruz.
 

Evrensel'i Takip Et