09 Şubat 2014 06:00

Olimpiyatlara bütünlüklü bakış ihtiyacı

Rusya’nın pervasızlığıyla birlikte, uluslararası güç odaklarının çekişme alanı bu kez Soçi Olimpiyatları ile somutlanıyor ve tarihsel rekabeti olan küresel güçler de karşımıza çıkıyor. Dünya ölçeğinde egemenlik ilişkilerini ve aktörlerini dikkatle gözden geçirerek Soçi sürecine bütünlüklü baktığımızda; veri alınabilecek 4 sacayağı ilk bakışta göze çarpıyor.

Olimpiyatlara bütünlüklü bakış ihtiyacı
Paylaş

Volkan DÜZENLİ

Rusya’nın pervasızlığıyla birlikte, uluslararası güç odaklarının çekişme alanı bu kez Soçi Olimpiyatları ile somutlanıyor ve tarihsel rekabeti olan küresel güçler de karşımıza çıkıyor.
Dünya ölçeğinde egemenlik ilişkilerini ve aktörlerini dikkatle gözden geçirerek Soçi sürecine bütünlüklü baktığımızda; veri alınabilecek 4 sacayağı ilk bakışta göze çarpıyor.
Birinci sacayağı; neo-liberal talanın ve kapitalist rekabetin Soçi’de somutlanmasıdır... Mevcut sistemden soyutlayarak Soçi’yi doğru okuyamayız. Elbette Soçi süreci sadece “Olimpiyat” değildir. Soçi artık, bölgenin tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarını semiren, üretim araçlarını en vahşi haliyle elinde tutan Rusya oligarşisinin yeni bir talan alanıdır. Soçi, 1990’larda sosyalizmden kopuşunu her adımıyla pekiştiren Rusya’nın kapitalistleşme sürecinin bugünkü aşamasıdır ve en çıplak yüzüdür. Dolayısıyla, anti-kapitalist olmadan ve her türden emperyalizme karşı olmadan ‘Soçi süreci’ne karşı olunamaz.
Bilinir ki; toplumsal hareketler ekonomi-politik bir temel üzerine yükselmiyor ise; ah vah etmeler, iç çekmeler, geçici refleksler, cılız ve tabansız karşı çıkışlar öne çıkar. Ve kolayca sönümlenir.
Rusya’nın ekonomik, idari, siyasi, kültürel tüm alt ve üst yapı kurumlarıyla yaklaştığı ve kapitalistleşme sürecine paralel olarak ortaya serdiği Soçi sürecine salt tarihi veya kültürel argümanlarla karşı durmak meseleye bütünlüklü bakmaktan uzaktır. Ayrıca, kapitalizmin sınırlarına ve kavramlarına yaslanarak kapitalizmin arızalarını tamir etmenin anlamsızlığı da apaçık ortadadır.

ÇERKES GERÇEKLİĞİ

İkinci sacayağı; bölgedeki Çerkes tarihini ve halk gerçekliğini yok sayan ölçüsüzlüktür. Gerçekleri perdeleyen alışkanlıklar bu kez; Rus Çarlığı’nın mirasçısı olmasına rağmen sürgün ve soykırımın telafisi yönünde hiçbir adım atmayan, üstelik Çerkes mezarları üzerinde Olimpiyat düzenleyen günümüzün Rusyası’nda karşımıza çıkmaktadır. Bundan 150 yıl önce toprakları işgal edilen, soykırıma ve sürgüne maruz kalan Çerkes halk gerçekliği yok sayılmaktadır.
Soçi, Çerkesya’nın başkentiydi. Yüz binlerce Çerkes’in toplama kamplarında bekletildiği, büyük bölümünün öldüğü, sürgüne yollandığı ana limandı. Ama Çerkesler, intikam değil adalet istiyor.

PEKİ YA BATI KAMPI?

Üçüncü sacayağı; Soçi Olimpiyatları’nı kullanan diğer küresel aktörlerdir.. ABD ve AB gibi küresel aktörler Kafkasya’da kendilerine koridor açmak adına paravan kişi ve kurumlarla ‘Soçi süreci’ni kullanmaktadır. Rusya ile tarihsel hesaplaşmalarını sürdüren ABD gibi uluslararası aktörler ve kuyruk acısı olan bölge ülkeleri, tıpkı ‘Çerkes soykırımını’, “Çeçen meselesi”ni kullandıkları gibi ‘Soçi süreci’ni de kendi mecralarına tahvil etmeye çalışıyor. Bu durum da; Soçi Olimpiyatları’nı tarihsel gerçeklerden soyutlayarak Rusya icazetli ele almak ne derece haksızsa, bu gündemi “Kafkas Baharı”nın taşlarını örmek için kullanan diğer küresel aktörlerin istismarına açık tutmak da bir o kadar akıl dışıdır.

BAĞIMSIZ ÇİZGİNİN ÖNEMİ

Soçi üzerinden açığa çıkan “Rusya karşıtlığı”nı ABD’nin yol haritasıyla eşitleyen anlayış, ekonomi-politik öz itibariyle sorunludur. Zira Soçi süreci, küresel aktörlerin oyuncağı olmaktan kurtarılmalıdır. Emperyalizmle özdeşleşen ilkesizliklerin bir parçası olmamak, -tam bağımsız- bir yol çizmek, Kafkasya’nın, diasporanın ve insanlığın geleceği açısından önemlidir.
Üçüncü sacayağından hareketle; “Rusya karşıtlığı”na stratejik olarak mesafeli duran Abhazya ile diğer Kafkas halklarını karşı karşıya getirebilecek söz ve eylemlerden uzak durulmalıdır.

OLİMPİYAT RUHU NASIL KAZANILIR?

Dördüncü sacayağı ise; geçmişte barışın ve kardeşliğin sembolü olarak görülen ‘olimpiyat ruhu’ ile çelişkilerdir.. Ekonomik ve siyasi anlamda rant alanı görülen bir bölgenin, ekolojik dengeleri ve doğal çevreyi alt üst ederek talan edilmesi, bölgenin tarihsel-kültürel dokusunun yok sayılması ‘‘Olimpiyat ruhu’ ile uyumsuzluğun belirtileridir. Eğer ki Dünya, “Olimpiyat ruhu”nu yeniden kazanmak ve sürdürmek istiyorsa, vicdanını açığa çıkararak olimpiyatların bu haliyle yapılmasına karşı durmalı ve koşulsuzca bölge halklarının, doğal çevrenin, yani adaletin yanında olmalıdır.
Yukarıda belirtilen sacayaklarına eklemeler yapılabilir veya detaylandırılabilir. İyi de olur..
Halklarımızın ve dünya halklarının ortak iradesi, çözümün adresidir. Meselenin neden-sonuç ilişkilerini doğru okumak, birbirinden farksız talancı aktörlerin ‘insansızlaştıran’ projelerini boşa çıkaracak üçüncü yolu açmak, ‘halkın sorumluluk hareketi’ni örmek gerekiyor. Bu zor olandır. Ama imkansız değildir.
Sistemin koridorlarında çözüm arayarak kolay yolu seçenlerin, ara formüllere bel bağlayanların, emeğin ve kimliğin bütünlüklü yolunu artık görmelerini umut ediyorum.

ÖNCEKİ HABER

Aykut Hoca

SONRAKİ HABER

Küresel Güney\'de ekonomik kilitlenme: Çalışanlar nasıl etkilenecek?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa