7 Şubat 2014 07:00

Muhabirimiz talimat gereği dövülmüş!

Evrensel Gazetesi Muhabiri Hasan Akbaş’ın Ankara’da iki farklı olayda TOMA ve çevik kuvvet ekiplerinin şiddetine maruz kalmasının ardından başlayan adli süreçte savcılık skandal bir karara imza attı. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Tezel, gazeteciye saldıran çevik kuvvet ekiplerinin “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun hükümleri çerçevesinde zor kullanma yetkilerine dayanarak aldıkları emir ve talimat doğrultusunda hareket ettikleri” gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.

TEHDİT ETMİŞLERDİ

Mamak Tuzluçayır’da yapılan cami-cemevi inşaatını protesto eylemleri sürerken 9 Eylül 2013 tarihinde muhabirlerimiz Hasan Akbaş ve Birkan Bulut görüntü almak için çıktıkları bir inşaatın çatısında çevik kuvvet polislerince darp edilmişti. Basın kimliklerini göstermelerinin ardından, polisler arkadaşlarımıza “Biz sizin kimin gazetecileri olduğunuzu iyi biliyoruz” diyerek saldırmaya devam etmişti. Muhabirlerimizden Hasan Akbaş amir konumundaki bir polis tarafından inşaattan atılmakla tehdit edilmişti. Akbaş, olayın ses kayıtları ve darp raporuyla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.

POLİSİN GÖREVİ DÖVMEK Mİ?

Akbaş’ın suç duyurusunu inceleyen Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Tezel takipsizlik kararı verdi. Kararda muhabirimizin takip ettiği eylemleri “yasa dışı” olarak tanımlarken, Akbaş’ın da sanki bu eylemleri takip etmesinin suç olduğunu ima eden ifadeler yer aldı: “Evrensel gazetesi muhabiri olarak görev yaptığı ve olay tarihi itibariyle Tuzluçayır semtinde bir grubun gerçekleştirdiği yasa dışı protesto eylemini izlediği sırada, polisin müdahalesi esnasında, Çevik Kuvvet ekiplerinin kendisini darp ettiklerinden bahisle şikayetçi olmuş ise de, olay günü görevli polislerin görevleri gereği hareket ettikleri,  çevik kuvvet ekiplerinin, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun hükümleri çerçevesinde zor kullanma yetkilerine dayanarak aldıkları emir ve talimat doğrultusunda hareket ettikleri, böylelikle çevik kuvvet ekiplerinin görevleri gereği hareket ederek müdahale de bulundukları ve görevlerini kötüye kullanmalarının söz konusu olmadığı anlaşılmış olmakla suçlamaya dair dilekçenin 4483 sayılı Kanun’un 4/Son maddesi uyarınca işleme konulmamasına karar verildi”.

İKİ OLAYDA DA AYNI KARAR

26 Haziran 2013 tarihinde Dikmen Caddesi’ndeki Gezi Parkı’na destek eylemleri sırasında çekim yapan Akbaş’a TOMA tarafından hedef alınarak tazyikli su sıkılmıştı. Akbaş’ın bu konuyla ilgili yaptığı suç duyurusu da aynı gerekçe ile işleme konulmadı.

AKBAŞ: ARTIK CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK

Savcının takipsizlik kararını değerlendiren Hasan Akbaş, “Görevi haber vermek olan basın emekçilerine yapılan bu saldırı yargı makamlarınca da görmezden geliniyor ise, artık basın emekçilerinin can güvenliği kalmamış demektir. Bu karar polislerin basın emekçilerine yönelik baskı ve şiddetini daha da arttırmalarına neden olacaktır” dedi.

TGS: MESLEKTAŞIMIZI YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ

Türkile Gazeteciler Sendikası Ankara Şube Başkanı Esra Koçak da, savcılığın kararına tepki gösterdi. “Bu karar, AKP’nin polisini koruyan, alanda görev yapan meslektaşlarımızı da korumasız, savunmasız hale getiren bir karardır” dedi. Polisin verilen emir ve talimatları yerine getirdiğini söylemenin gazetecilere yönelecek şiddete davetiye çıkarmak anlamına geldiğini belirten Koçak, “Alanda hiçbir can güvenliği olmadan çalışan meslektaşlarımıza yönelen şiddet savcılığın verdiği bu kararla meşrulaştırılmıştır. TGS olarak savcılığın verdiği bu takipsizlik kararının ‘takipçisi’ olacağız ve Akbaş’ı yalnız bırakmayacağız” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et