İzmir’de eğitimin yönü
Orhan YÜCE*
İş, insan yaşamının ilk temel koşuludur. İşin varlığı ortak yaşamın önemli gereklerinden biridir. Ortak yaşamın sürdürülebilir ve geliştirilebilir aracı ise eğitimdir. Bu nedenle eğitimin, günü birlik siyasi tartışmalar içinde heba edilecek bir alan değil, ülkenin ve toplumun bugününü ve geleceğini tayin eden önemli bir hizmet alanı olması gerekir.
Geçmiş tüm hükümetler gibi AKP Hükümeti de bu gerçeği bilerek, eğitim üstündeki egemenliğini her geçen gün artırmak istiyor. Bunun için 12 yılda 5 bakan, 13 proje değiştirdi. Değiştirmeye de devam ediyor. Sınav sistemlerinden ders kitaplarına, 4+4+4 sisteminden kılık kıyafete kadar eğitimin her alanını amaçlarına hizmet eder hale getirmek için yeniden dizayn ediyor. Bir taraftan içeriğini bilimden, demokratik değerlerden, yaşamdan uzaklaştırırken, bir taraftan da özeleştirmeye ve ticarileştirmeye hızla devam ediyor. Cumhurbaşkanlığının 10 Nisan 2012’de onaylaması ile yürürlüğe giren “222 sayılı İlköğretim Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la eğitimi parçalı hale getiren projenin uygulamaları devam ediyor.
İzmir’deki eğitimde, bunlardan fazlası ile nasibini almakta. 3 bin 69 eğitim kurumu, 752 bin öğrenci ve 43 binden fazla öğretmen ile sürdürülen eğitim, hiç de kente uygun niteliğe kavuşmuş değildir. Eğitimde bilimsel ve demokratik değerlere en uzak illerden birisi de İzmir’dir. Kitap yasaklamalar, bilim ve ahlak dışı kitap dağıtmalar, öğrenciler arasında ötekileştirmeler, eğitimin ticarileştirilmesi gibi uygulamaların önceliği İzmir’e aittir.
Dünya klasikleri arasına girmiş “Fareler ve İnsanlar” “Şeker Portakalı” kitaplarının öğrencilere okutulması ilk kez İzmir’de yasaklanmaya çalışıldı.
Bakanlığın başlattığı ve Çiğli Kaymakamının uygulamaya koyduğu, “81 il 81 kitap” projesi emekçileri aşağılayan, kadınları insan yerine koymayan, öğrencileri cin ve peri ile korkutan, ne idüğü belli olmayan kişileri ulema olarak sunan kitaplar öğrencilere dağıtıldı. Adını da “Çocuklarımıza okumayı sevdirme ve okuma alışkanlığı kazandırma” koydular. Ama “Müslümanlar kardeştir” kitabında olduğu gibi küçücük çocuklarımızı din adına öldürmeye, kan dökmeye, savaşmaya yönlendirmek istediler.
“Devamsız öğrencileri tespit etme” adı altında Roman öğrencileri fişleme yoluna giden, ilk İzmir Milli Eğitimi oldu.
İzmir’in merkez ilçesinde Anadolu lisesinin bünyesinde bir binaya, imam hatip lisesi açıp, arkasından da Anadolu lisesinin kantininin bir bölümüne mescit açan yine İzmir Milli Eğitimi oldu.
Yaz tatillerinde okullarına kuran kursu açılan, sahte kimlikli Harun Yahya’ya evrim teorisine karşı fosil sergisi açtıran da İzmir Valiliği ve milli eğitim müdürlüğü oldu.
Kılık kıyafet serbestisine göre giyinen öğretmenlere soruşturma açıp cezalandıran da İzmir Milli Eğitimidir.
Tüm bunlar İzmir’in ilkleridir. Bu ilkler İzmir’i aydınlığı değil, AKP iktidarının karanlık yüzünün İzmir üzerine yansımalarıdır.
Tüm bu ilklerin yanında, sınava dayalı eğitim anlayışında, sınav sonuçları bakımından da İzmir’de eğitim, yıllardır başarılı olamamaktadır.
İzmir okulları daha fazla siyasi kadrolaşma yaşamaktadır.
Okul yönetimlerine ehli ve yeteneğine göre değil, düşüncesine ve yandaşlığına göre yöneticiler belirlenmektedir.
İzmir’de merkezi okullarla çevre okulları arasındaki açı gittikçe açıldığından merkezi okullarda yoğunluklar daha da artmakta, bunun getirdiği ticarileşme daha da hızlanmaktadır. Kenar okulların alt yapı, eğitim öğretim araç ve gereçleri bakımından çok fazla açığı varken ve bunların karşılanması velilerden beklenirken, merkezi okullarda bu sorunlar velilerden alınan zorunlu katkılarla aşılmış durumdadır. Bu durum velilerin daha iyi okul, daha iyi öğretmen arayışını artırmıştır. Yani devlet ve hükümet politikası olan “Hizmeti alan parasını öder” anlayışı İzmir’de daha net gözükür hale gelmiştir.
Devlet okulunda çalışan 35 binden fazla öğretmen, 4+4+4 uygulaması ile tedirgin edilmiş, birçok öğretmen norm fazlası duruma düşürülerek yerinden edilmiştir. Bu uygulama da eğitimin niteliğini daha da düşürmüştür.
İzmir coğrafi yerine uygun, gün batımına, karanlığa daha yakın hale getirilmiştir.
*İzmir ÖVDER Şube Başkanı
Evrensel'i Takip Et