Holmes İpek Evi’nin peşinde
Sevda AYDIN
2013’ün son günlerinde ‘İpek Evi’ adını taşıyan yeni bir Sherlock Holmes macerası geçti elime. Evet, doğru duydunuz. Conan Doyle Vakfının onayladığı, Anthony Horowitz tarafından yazılan bir Sherlock Holmes romanı. Sinemaya da uyarlanan Alex Rider serisinin yazarı Horowitz’ten polisiye edebiyatının en ünlü kahramanının hikayesini dinliyoruz.
Her macerasında zekasına, sezilerine hayranlık duyduğumuz Sherlock Holmes, İpek Evi’nde de güçlü bir dedektif olarak karşımıza çıkıyor. Onun hikayelerinin anlatıcısı Dr. Watson, bu romanda da anlatıcımız oluyor. Watson bu hikayede bize ikisinin de hayatını direkt etkileyen ve aradan uzun yıllar geçmesine rağmen gizli tuttukları bir macerayı anlatacağını açıklayarak başlıyor. Ve macera aralanıyor, Holmes’ün de dediği gibi, artık av zamanı…
KOCA ÜLKEYİ KARIŞTIRAN BİR KOMPLO
Bu sefer peşine düşeceğimiz ‘Av’ bir galericinin sahip olduğu dört tane önemli sanat eserini çalan bir Amerikalı. Galeri sahibi eserleri Amerikalı alıcısına göndermek için treni tercih eder ancak tren soyulur ve eserler çalınır. Hırsızın peşine düşen Watson ve Holmes, beklemedikleri bir başka hikayenin içine düşerler. Galeri Sahibi Edmund Carstairs hırsızların peşindeyken yeniden hedef olur. Peşindeki azılı hayduttan kurtulabilmek için Holmes’ten yardım ister. Holmes, hikayenin bu ilk bölümünde tüm dikkatini Carstairs’a ve Amerikalı eşine yöneltir. Ne var ki evdeki sezileri ona, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını hissettirir. Onca fırsatına rağmen Carstairs’a aile yadigarı bir kolyeyi çalmaktan başka bir zarar vermeyen haydutun durumu Holmes’deki sezgileri de kuvvetlendirir. Bu olaydaki soru işaretleri Holmes ve Watson’u koca ülkeyi karıştıracak bir komplonun içine sürükler.
Hikaye ilerledikçe kitabın da ismi olan İpek Evi soru işaretlerinin yöneldiği yer olur. Duyanın sinirlerini hoplatan ‘İpek Evi’ ne olabileceği sorusu bile Holmes’ün hapishaneyi boylamasına yeter. Ancak, ülkenin iş adamlarının, parlamento üyelerinin, bürokratlarının da içinde olduğu İpek Evi’nin gizemini açığa kavuşturmakta ısrar eder Holmes.
Londra’nın alelade hırsızlarının, katillerinin, keşlerinin, uyuşturucu satıcılarının değil devletin peşinde olduğunu anladığında, sorunu çözmek için bütün deneyimlerini, yeteneklerini kullanır. Gözlemleri, sezgileri, profesyonelce kılık değiştirmesi, taviz vermediği ilkeleriyle tehditlere pabuç bırakmayarak olayın üstüne ilerler.
Anthony Horowitz, okuyucunun merakını ayakta tutmayı başarıyor. Hikayenin sonuna kadar maceranın hakkını veriyor. Sherlock Holmes’ün yaşamsal sorunlar yaşadığı bu hikayede Horowitz, Holmes’ün ağabeyi Mycroft’u da hikayenin içine katıyor. Okuru İpek Evi’ni işaret eden oklarla birlikte yazıldığı döneme ait pek çok ayrıntıyı da sorgulatıyor.
Anthony Horowitz,
Çevirmen: Murat Özbank,
İthaki Yayınları, Polisiye,
288 sayfa
Evrensel'i Takip Et