10 Ocak 2014 07:00

Yolsuzluğa karşı birlik sağlanmalı

Bülent KEPENK
İstanbul


Yolsuzluk tartışmaları okullarda eğitimcilerin de baş gündemi. Hükümete ve Cemaate yakın eğitimciler için bu tartışma sendika ayrılığına kadar gitti. Bu nedenle kamu emekçileri gözlerini KESK’e bağlı Eğitim Sen’e çevirmiş durumda. Emekçilerin taleplerini esas alan ve diğer sendikaları da harekete geçiren birleşik bir mücadelenin sonuç alacağını düşünen eğitimciler, 11 Ocak mitingine de bu ciddiyetle gidilmesini istiyor.

Zeytinburnu’da öğretmenlik yapan Volkan Bakır, yaşanan gelişmelerden sonra Eğitim Bir Sen’lilerin hırsızlığı suçlamaktan çok, birbirlerini suçladıklarını gördüğünü söyledi. Aktif Sen kurulana kadar iki tarafın da sessiz olduğunu ancak Aktif Sen kurulunca işin ciddi olduğunun ortaya çıktığını aktaran Bakır, “Örneğin şube müdürlüğü sınavları var ve cemaat yanlısı öğretmenlerin bu sınavlarda elenecekleri söyleniyor. Maalesef iki tarafta emekçi olarak haklarını savunmuyorlar ve bir iktidar gücünün arkasında saf tutmuş durumdalar” dedi.

OKUL GEZİLERİ YAPILMALI

Eğitim Sen’in bu süreçte zayıf kaldığını dile getiren Bakır, şöyle devam etti: “Okul gezileri daha sık yapılmalı okulların önünde halkın anlayacağı dilden bildiriler dağıtılmalı. Aksi halde insanlar AKP’nin ya da Cemaatin arasında tercih yapmak zorunda kalacaklar. Sanırım Eğitim Sen seçim sürecinde olduğu için bu konuları önceliğine almıyor. Bir an önce bu anlayışın değişmesi ve emekçilerin sorunlarının merkeze alınması gerekiyor.” Yolsuzluklara karşı Türk Eğitim Sen gibi, eğitim alanında örgütlü diğer sendikalarla iş birliği yapılarak birleşik bir mücadelenin verilmesi gerektiğine dikkat çeken Bakır, çok önemli bu gündem karşısında sıradan eylemler yapılmamasını istedi. Güngören’de öğretmenlik yapan Uğur Boztepe ise yolsuzlukların Eğitim Bir Sen camiasında sessizlikle geçiştirildiğini ya da “her iktidar döneminde oluyor” şeklinde savunulduğunu dile getirdi.

SENDİKALAR İTİBAR YİTİRİYOR


Hükümeti destekleyen bu kesimin hırsızlık yerine AKP-Cemaat çatışmasını öne çıkarttığına dikkat çeken Boztepe, şunları söyledi: “Sendikaların çok fazla itibarı olmadığı için ne Eğitim Bir Sen’in destek ilanı ne de Eğitim Sen’in grev kararı pek de fazla dikkate alınmadı okulumuzda. Yolsuzluklara tepki çok ciddi olmasına rağmen eyleme katılım zayıf oldu. Sendikalar toplumda refleks anlarını yakalayıp eyleme dönüştürmede başarısızlar. Çok fazla bürokratikler. Gezi’de bir ağaç tüm toplumu ayağa kaldırmışken burada çok daha korkunç olaylar olmasına rağmen öfke örgütlenemedi. Sendikacılık daha çok bir iş ve profesyonellerin işi olarak görülüyor. Üyeler bile kendilerini onun dışında görüyorlar.”

“Gezi’den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözünü hatırlatan Uğur Boztepe, sendikalar açısından her şeyin eskisi gibi olduğunu söyledi. Yasak savmak için yapılan eylemleri eleştiren Boztepe, “Eğer 11 Ocak bir başlangıç eylemi olarak kurgulanır ve sürekli bir eylem hattı kurulursa bence etkili olur. İnsanlar buna hazır ama sendikaların hantal yapısı buna hazır değil. Umarım 11 Ocak sadece aktif üyelerin katıldığı birkaç kişinin konuştuğu sonrada unuttuğu bir eylem olarak gelişmez ve sonuçlanmaz” diye konuştu.

GEZİ’NİN ETKİSİ YANSIMALI

Bahçelievlerde öğretmenlik yapan Mine Söğüt, yolsuzlukların tüm kesimleri ilgilendirdiğine dikkat çekerek “Devletin parası peşkeş çekilmişse hepimizin cebinden gidiyor. Bu yüzden her sendikanın hatta her vatandaşın sesinin daha yüksek çıkarması gerekiyor” dedi. Ne yazık ki belli kesimlerin sustuğunu, kendi sendikasının yaptığı eylemden ise ancak bir gün önce haberdar edildiğini aktaran Söğüt, şöyle devam etti: “Eylem yapılmasına memnun oldum ve katıldım.  Kendi sendikama sitemim yapılan eylemleri yeteri kadar duyurmamasıdır.” 11 Ocak’ta  yapılacak mitingi bizden duyan Söğüt, “Tüm sivil toplum örgütlerine, her meslek grubuna, Gezi’den sonra oluşan forumlara da çağrı yapılmasını istiyorum. Bence Gezi Türkiye’de birçok şeyi değiştirdi. Bu değişim kesinlikle sendika eylemlerine de yansımalı” diye konuştu.

EĞİTİM BİR SEN’DE YOLSUZLUK ÇATLAĞI

17 Aralık operasyonuyla başlayan yolsuzluk tartışmaları ve iktidar güçleri arasındaki çatışmanın etkisi okullarda sendika ayrılığına kadar vardı. Memur-Sen Hükümete desteğini gazetelere ilan vermeye kadar  götürürken, MİT krizi sonrasında Hükümete gözdağı vermek amacıyla kurulan Aktif Sen ise yeniden canlandırıldı. Eğitim Bir Sen içerisinde bulunan Cemaate yakın memurlar bu sendikada örgütlenmeye başladı.


ÇOLUK ÇOCUK TÜM GÜCÜMÜZLE KATILMALIYIZ

Eylemlerin örgütlenme biçimi Ankaralı emekçiler tarafından da eleştiriliyor. Eğitim Sen İşyeri Temsilcisi Akif Akça, “Neden yaptığımızı akşam haberlerden öğreneceğimiz bu eylemi, kimle  gerçekleştireceğiz?​” diye sordu. 11 Ocak mitingi afişlerinde “Bu pisliği halk temizler” dendiğini hatırlatan Akça,  şöyle devam etti: “Buradaki halk sadece KESK, DİSK, TTB, TMMOB mensupları mı? Neden toplumun diğer kesimlerini temsil eden sendikalar ve oluşumlar bu halkın içinde değil? Çünkü biz gittikçe küçülen, küçüldükçe seçkinleşen bir oluşumuz. Bunu ben söylemiyorum yöneticilerimiz söylüyor. Ancak yöneticilerimiz şunu göremiyor: Bu seçkin, elitist kesimin söyledikleri artık farkındalık yaratmıyor.” Tüm ülkeyi ilgilendiren sorunlara “diğer” sayılanlarla  birlikte  karşı çıtılması gerektiğini ifade eden Akça, “Yoksa yakında sokaktaki sesimiz trafik gürültüleri arasında yok olup gidecek” dedi. 11 Ocak’ta düzenlenen mitingi olumlu bulduğunu dile getiren İşyeri Temsilcisi Ahmet Erol da şunları dile getirdi: “Ama bu yolsuzluklar karşısında sendikaların yeterince tepki gösterdiğini düşünmüyorum. Sorun sistemin çürümüşlüğüdür, çözümü de devrimci olmalıdır. Son 5 yıldır eylemler yeterince örgütlenmiyor. Bu eyleme çoluk çocuk tüm gücümüzle katılmalıyız.”

Evrensel'i Takip Et