12 Aralık 2013 20:07

Şiddetin her türlüsüne hayır!

Kadına “şikâyetleriniz neler?” dediğimde yüzüme biraz şaşkın ve biraz da “sen aptal mısın” dercesine baktı ve başı ile kocasını gösterdi. Onun şikâyeti kocası idi. O an çok utandım. Her şey karşımda apaçık duruyordu, çaresiz bir kadın, muhtemelen psikopat tanısı alabilecek düzeyde kişilik bozukluğu olan bir adam, cehennemden farksız bir ev. Darp cebir raporu verdiğimiz o kısacık zaman diliminde koca hem bizi hem de silahlı ve kalabalık jandarmayı canından bezdirmişti. Kim bilir evde neler oluyordu. Raporu verdik ve gittiler, ama o günkü kendi çaresizliğimi de asla unutamam.

Şiddetin her türlüsüne hayır!
Paylaş

Dr. Müberra YENİŞAR / Bursa Panayır Mahallesi Aile Hekimi

Mesleğim gereği şiddet dendiğinde ilk aklıma gelen aile içi şiddet oluyor. Hekimlik yaptığım yıllar boyunca aile içi şiddetin her türlüsüne tanıklık ettim. Çoğu zaman olanları, olacakları çaresizlikle izledim. Demirtaş Sağlık Ocağı’nda çalışırken jandarma darp cebir raporu için evli bir çifti getirmişti, adam bağırıp çağırıyor, komşularının kendisine saldırdığını ve rapor almak istediğini söylüyordu. Bu arada jandarmaya küfretti, ben eşini yalnız muayene etmek istediğim için hakarete uğradım, üstelik hemşire de ben de kadındık.
Kadına “şikâyetleriniz neler?​” dediğimde yüzüme biraz şaşkın ve biraz da “sen aptal mısın” dercesine baktı ve başı ile kocasını gösterdi. Onun şikâyeti kocası idi. O an çok utandım. Her şey karşımda apaçık duruyordu, çaresiz bir kadın, muhtemelen psikopat tanısı alabilecek düzeyde kişilik bozukluğu olan bir adam, cehennemden farksız bir ev. Darp cebir raporu verdiğimiz o kısacık zaman diliminde koca hem bizi hem de silahlı ve kalabalık jandarmayı canından bezdirmişti. Kim bilir evde neler oluyordu. Raporu verdik ve gittiler, ama o günkü kendi çaresizliğimi de asla unutamam.
Şiddet her türlü şekilde karşımıza çıkabilir. Sözel olarak aşağılama, hor görme, küçümseme şeklinde duygusal şiddet de olabilir. Maddi durumu olduğu halde eşi, çocukları, aile üyelerini bir dilim ekmek için bile zor durumda bırakarak ekonomik şiddet de olabilir. Aile üyelerine fiziksel şiddet dediğimiz dövme, dayak, öldürme şeklinde ya da cinsellik içeren evlilik içi tecavüz, çocuklara yönelik ensest dediğimiz cinsel şiddet olarak da görülebilir.
Şiddetin her türlüsü şiddet uygulananı çaresiz, güçsüz, zayıf bırakır. Çoğu zaman şiddete uğrayan kendini suçlar, utanç duyar. Daha iyi bir eş olsaydım, evi daha iyi temizleseydim; keşke o komşuya gitmeseydim, konuşmasaydım; babama/anneme karşılık vermeseydim, derslerime daha iyi çalışsaydım, keşke kız değil de erkek olsaydım, keşke ölseydim...
Burada en önemli konu toplumsal duruştur. Komşunun, öğretmenin, ailenin diğer üyelerinin, devlet kurumlarında çalışan savcı, polis, doktorun duruşu. Ayıplayan, yargılayan, şiddete uygulayanın hak ettiğini düşünen, suçlayan bakışlar, yaklaşımlar, şiddetin gizlenmesine, üstünün örtülmesine ve devam etmesine neden oluyor. Şiddeti meşrulaştırıyor. Şiddet uygulayana üstü örtülü, bu senin hakkın, devam et mesajını veriyor.
Şiddetin her türlüsü hepimizin sorumluluğu ve şiddete engel olmak bizlerin tavrı, yaklaşımı ile ilgili, bu konudaki sorumluluğumuzun farkında olmalı ve şiddete hayır demeliyiz.

ŞİDDETİ UYGULAYAN, DEVAM EDECEKTİR
Aslında her ne yaparsa yapsın şiddet uygulayan, bir yolunu bulup aynını yapmaya, dövmeye, aşağılamaya, cinsel taciz yada tecavüz de bulunmaya devam edecektir. Şiddet, mağdurun utanç ve suçluluk duygularından beslenir, şiddet uygulayanların tam da istediği budur. Karşı tarafta utanç ve suçluluk yarat, onun değersizlik hissetmesine neden ol, bu zayıf yaratığın karşısında artık çok güçlüsün, attığın dayak, söylediğin söz ya da uyguladığın cinsel saldırı yöntemin her ne ise seni inanılmaz önemli biri haline getiriyor. Evet önemlisin karşındaki insanın tüm yaşamı senin ellerinde, ona ödettiğin bedel her ne olursa olsun, şiddeti uygularken senden önemlisi yok.
Şiddet uygulayanların ortak özelliği kendilerini değersiz hissetmeleri, fark edilmek, kabul görmek istemeleri ve duyguları ile baş etmede sorun yaşamaları. Şiddet uygulayanlar karşı tarafın üzerinde güçlerini denerken işte o an içlerinde bütün olumsuz duygulardan, değersizlik, yetersizlik, yalnızlık, çaresizlik, umutsuzluk duygularından kurtulmakta ve güçlü olma duygusunu deneyimlemektedirler. Şiddet uygulayanların büyük çoğunluğu çocukluklarında şiddet ile ailede, sokakta karşılaşmış ve şiddeti rahatlama, kendini ifade biçimi olarak kabullenmişlerdir.

ÖNCEKİ HABER

Önce biz iyi olalım ki...

SONRAKİ HABER

HUKUK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa