12 Aralık 2013 19:30

11 yıllık öğretmenim ben... 3 yıllık anne... Aysim ben. Goralaysim...

11 yıllık öğretmenim diye başlardım eskiden, mesleğimin rakamsal tecrübeleri sorulduğunda fakat son üç yıldır bu cümle daha çok “kağıt üzerinde 11 yıllık, çocukların dünyasında çocuk olarak 3 yıllık öğretmenim” şeklini almaya başladı. Biliyorum karışık oldu, anlatmaya çalışcağım.

11 yıllık öğretmenim ben... 3 yıllık anne... Aysim ben. Goralaysim...
Paylaş

11 yıllık öğretmenim diye başlardım eskiden, mesleğimin rakamsal tecrübeleri sorulduğunda fakat son üç yıldır bu cümle daha çok “kağıt üzerinde 11 yıllık, çocukların dünyasında çocuk olarak 3 yıllık öğretmenim” şeklini almaya başladı. Biliyorum karışık oldu, anlatmaya çalışcağım.
Hem anne hem öğretmen olmak… Böylesi birbiri içine geçmiş başka meslekler de vardır illa ki ama bir elin on parmağını geçmez. Henüz Defne (kızım) hayatımda değil ama evliyken, okuldaki diğer meslektaşlarımın “sözlü latife taciz”lerine uğrayıp dururdum. “Eee, işte anne olunca öyle davranmayacaksın, o notu veremeyeksin, efendim ne söyleyeyim öyle seslenemeyeceksin, öyle yargılayamayacaksın” bıd bıdı bıdı...
Tabii ki ben “eaaah şu totomun anne egoları” der, güler geçerdim. Ki zalim kader burada da bana güzel bir kompozisyon yaptı sağolsun.

ÇOK DEĞİŞTİM BEN...
Bu aslında, şu ana kadar hiçbir yere yazmamış olduğum bir mesleksel günah çıkama bile olabilir.
Sınıflarımda gözyaşının G’sine pek de olanak vermeyen ben, şimdi çocuklara “ağlayıp, rahatlayabilmelisiniz” telkini yapar oldum. Çünkü biliyorum evde ağlama şansları olmayan, olsa da köşedeki koltukta hoyratça unutularak büyüyen çocuklar benim okulumun çocukları. Beslenme saatlerinde çantalarından çıkan iki parça mandalinayı paylaşmaya gelen çocuğun yüzüne bakıp ağlamaya başlayan bir öğretmen oldum ben.
“Ödevimi evde unuttum” diyerekten cümleyi bitiremeyen çocuğumun saçlarını okşayan, “olsun haftaya bakarım, değil mi ama?​” diyen “salsana çocuğum, takılma bunlara” diyen bir öğretmen oldum ben.
Havalar soğumaya başladığında ve sınıflara girdiğimde askılıktaki kabanları sayan bir öğretmen oldum ben. Ve ne acıdır ki hep sınıf sayıları kaban sayısının kat be kat üstünde çıkar benim okulumun sınıflarında…
Anneleri, çocuklarının gelişimini sormaya geldiğinde “hangi şubede?​” diye ilettiğim soruya bomboş gözlerle baktıklarında içimde çın çın çın çınlayan eyvah! düğmesini ve kaygısını susturamayan bir öğretmen oldum ben.
Kaygısı akademik sularda olan bir öğretmenden kaygısı ‘anne kaygısı’ modeline giren bir öğretmen oldum ben. Hatta bazen gereksiz abarttığımı düşündüğüm ve çocuğun ömrü hayatı boyunca ailesinin hiçbir ferdinden bu ilgi ve alakayı görmemesi üzerine benden görünce o alakayı anlayamadığı anlara çok rastladım.
Çoğu zaman -hatta son 5 yıldır daha fazla- “eeegh yeter be” anlarına girdiğim oldu. Olmaz diyen meslektaşlarım da vardır kimbilir, ellerinden öperim.
Her gün enerjimi ve sabrımı yüzde yüz sarj edip okula ulaşan ben, akşam 6 sularında eve geldiğimde çoktan yüzde ona düşmüş oluyorum. Ve bitmeyen bir çıkmaza giren hani şu meşhur “öğretmen çocuklarının öğrenilmiş çaresizliği” tablosu çıkıyor ortaya.

YAHU İŞTE NEREDEN NEREYE…
Sanki bana “hocam bir makale patlat” demişler gibi ben de aldım gazı, fren yok :)
Ben ortaokuldayken karar vermiştim. Öğretmen olacaktım. Oldum da… Bir güne bir gün bir kez ağzımdan “pişmanım” lafı çıkmamıştır. İstedikleri kadar yerden yere vursunlar, gaza boğsunlar! Her daim severek icra edeceğim şu mesleğimi, hele hele üstüne bir de anneliğim eklendikten sonra…
Esas şimdi korkmak lazım biz öğretmenlerin yetiştireceği ‘aklı hür, vicdanı hür’, araştıran, deneyen ve okuyan, sorgulayan nesillerden.
Uzun lafın kısası, bundan 3 yıl önce sınıfı girdiğimde “Günaydın, saol” faslını yapardım, şimdi ise ‘Nasılsınız bakalım, hadi konuşalım’ faslıyla başlıyoruz günlerimize sınıflarda.
Haaa ondan sonra susmuyorlar, o da ayrı... Eee ama zaten hep susturulduk bari bu kuşağı susturmayalım, Heey anneler…Heey öğretmenler…Öğretmen anneler….Biz istersek olur…
Sevgiler
Aysim GÖRAL

ÖNCEKİ HABER

Bir kadın işçinin bölünmüş hayatı

SONRAKİ HABER

Zor ama tadı başka!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...