18 Kasım 2013 20:42

Kentlinin söz hakkı

Gezi Parkı, Taksim Meydanı’nda meşru bir söylemle kentine ve ağacına sahip çıkmak isteyenlere yapılan polis müdahalesine karşı barışçıl bir sesleniş oldu. Toplumun vicdanı Taksim’de yaşananlara ve polis şiddetine karşı boş durmadı. Binlerce kişi kısa sürede sokağa döküldü. Orada hoşgörü ile birlikte, bugüne kadar siyasetlerini birbirine karşı kuranların, birbirleri ile nasıl halay çekebileceklerini gördük. Tüm dünyaya birlikte nasıl yaşayabileceğimizi gösterdik. İşte oradaki hoşgörü Gezi Direnişi’ni bu kadar büyük ve inanılmaz kıldı. Bu büyük hareketin ana kaynağı ise bir kent mücadelesi ve kentte söz hakkı talebiydi.

Kentlinin söz hakkı
Paylaş

Tayfun KAHRAMAN

Gezi Parkı, Taksim Meydanı’nda meşru bir söylemle kentine ve ağacına sahip çıkmak isteyenlere yapılan polis müdahalesine karşı barışçıl bir sesleniş oldu. Toplumun vicdanı Taksim’de yaşananlara ve polis şiddetine karşı boş durmadı. Binlerce kişi kısa sürede sokağa döküldü. Orada hoşgörü ile birlikte, bugüne kadar siyasetlerini birbirine karşı kuranların, birbirleri ile nasıl halay çekebileceklerini gördük. Tüm dünyaya birlikte nasıl yaşayabileceğimizi gösterdik. İşte oradaki hoşgörü Gezi Direnişi’ni bu kadar büyük ve inanılmaz kıldı. Bu büyük hareketin ana kaynağı ise bir kent mücadelesi ve kentte söz hakkı talebiydi.
Gezi Parkı’na belki de onu hiç görmeden sahip çıkanlar, esasında kentlerine, projeci yaklaşımlara, dahil olamadıkları karar süreçlerine itirazlarını dile getirdiler. Paylaşımcı ve dayanışmacı bir hayatın mümkün olduğunu ve birlikte karar verebileceklerini gösterdiler.
İşte bu çığlık kapalı kapılar ardında süre giden üstenci kent yönetim modellerinin bizlere artık dar geldiğini gösteriyor. Kentliler sahip oldukları, birlikte karar verebildikleri bir yerel siyaset anlayışı istediklerini gösterdiler. Şehircilik biliminin öngördüğü ilkeleri bir kenara atarak yaratılan projeci politikaların kabullenilmeyeceğini hatırlattılar. Özellikle de yerele ait kararların, o kenti paylaşanlara sorulmadan merkezi düzeyde politikleştirilmesinin yarattığı yankıyı dillendirdiler.

KENT KONSEYLERİ YERİNE PARK FORUMLARI

Tüm bu sonuçları ile birlikte Gezi sonrasında yerel siyasetin de, kentlilerin hak arayışlarının da eskisi ile aynı olmayacağını söylemek gerek. Siyaset bugüne kadar şehircilik bilimini hiç gözetmeden, tamamen ekonomik güdülerle hareket ederek bir kenti şekillendirmeye çalıştı. Bu projelerin bir kısmı hala devam ediyor. Fakat Gezi sonrası bu siyaset yaklaşımının değişmesi gerektiği daha görünür oldu. Kentliler kentlerine sahip çıkmaya başladılar.
Peki bundan sonra nasıl bir yönetim inşa etmek gerekiyor? Özellikle Gezi sonrası kurulan ve birer demokrasi şenliğine dönüşen, kente ve hayata dair her şeyin tartışıldığı park forumları yeni yerel yönetimlerin temel dayanaklarına ilişkin ipuçlarını veriyor. Tavandan değil tabandan örgütlenen, buyurucu değil ikna edici ve karar alma süreçlerinde olduğu gibi projelendirmede de kentlileri içine alan yeni bir yerel yönetim modeli artık bir özlem olmaktan çıktı.
Katılımcı bir demokrasi söylemi ile kurulan ama katılımdan öte baskı gruplarının arenası haline gelen kent konseyleri deneyimi yerine, sokaktan örgütlenen meclislerin ne kadar etkili olabileceğini gördük. Gerçek katılımcı yerel yönetim modelleri, sokağın içinden, mahallelerden ve en önemlisi yaşam alanına sahip çıkan kentlilerden oluşacak.

ARTIK BİR HAYAL DEĞİL

Bugün hayatlarını etkileyen kentsel dönüşüm projeleri, kentin geleceğini ipotek altına alan büyük projeler gibi pek çok tehditle karşı karşıya olan kentlilere dönüp, seslerini dinleme zamanı geldi. Bu yönetim yapılarının örneklerini ise park forumları tecrübesi ile gerçekleştirmek, artık uzak bir hayal değil. Tek eksiğimiz bu konuda istekli yerel yönetimler ve bu yönetim modellerine sahip çıkacak, yerel siyaseti rant aracı değil bir paylaşım süreci olarak görecek yöneticiler.   
Gezi Parkı Direnişi, katılımcı, demokratik ve özgür bir yerel yönetim için umutları güçlendiriyor. Fakat bu umudun gerçeğe ne zaman döneceği, şu an yaşanan yerel seçim tartışmalarına baktığımızda şimdilik bir soru işareti olarak duruyor.
 

ÖNCEKİ HABER

Kayıp çocuklar şehri

SONRAKİ HABER

Gençliğin söyleyecek sözü var!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa