12 Ağustos 2013 20:05

Yüzde 100 grev!

Hükümetle Memur-Sen’in sözleşmesini “satış sözleşmesi” olarak değerlendiren kamu emekçileri talepleri için kampanya başlattı.Kamu emekçileri Şeker Bayramına tatsız girdi. Brüt 175 TL olarak ifade edilen net 120 TL. olan ve vergi dilimi kayıplarını dahi karşılamayan ücret zammına imza atan Memur-Sen yö

Yüzde 100 grev!
Paylaş
Mustafa Güven*

Kamu emekçileri Şeker Bayramına tatsız girdi. Brüt 175 TL olarak ifade edilen net 120 TL. olan ve vergi dilimi kayıplarını dahi karşılamayan ücret zammına imza atan Memur-Sen yönetimi bu sefer hükümetle olan ittifakını gizleme gereği bile duymadı, satış sözleşmesine imzayı attı. Ne bayram arifesi, ne kardeşlik, hepsi unutuldu.

Kamu Görevlileri Toplu Sözleşme Heyetindeki  diğer konfederasyonları adeta atlatarak imzalanan satış sözleşmesi, kesinlikle kamu emekçilerinin taleplerinin sözleşmesi olarak bilinmeyecektir. Bu sözleşme kamu emekçilerinin değil AKP ve Memur-Sen’in sözleşmesi olarak bilinecektir. Bu nedenle hiçbir kamu emekçisi Memur-Sen üyesi olsa dahi bu toplusözleşmede kendini bulmamaktadır. Memur Sen’in 63 maddelik kendi talep dizgesinin dahi arkasında durmaması gibi kamu emekçisinin bekleyen esas büyük tehlike olan iş güvencesinin kaldırılmasına yönelik yasal çalışmalara karşı hiçbir talep öne sürmemesi dikkat çekicidir.

İŞ GÜVENCESİNİN GARANTİYE ALINMASI

Üç sendikanın da tekliflerine bakıldığında kamu emekçilerinin acil olan birkaç talebi doğrultusunda birlikte hareket etmesi zorunluluk haline gelmiştir. Bunlardan birincisi iş güvencesinin garantiye alınmasıdır. Bilindiği üzere “Personel Rejim Yasa Tasarısı” çalışmaları devam etmekte, yasa bir bütün olarak çıkarılmasa bile torba kanunlarla ödünç memurluk, esnek, kuralsız çalışma uygulamaları ve gün geçtikçe artan taşeronlaştırma ile güvencesizlik yaygınlaştırılmaktadır.

ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Öte yandan güvencesizliği artıran aslında ücret ve sosyal haklardan belki de daha önemlisi örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerdir. 657 DMK’nin gerektiğinde sendikal faaliyet üzerinde nasıl bir engel oluşturabileceği, nasıl bir ceza kanununa dönüşebileceği, esnek kuralsız çalışmanın, performans kriterlerinin uygulanmasında hiçbir engel teşkil etmediğine dair örnekler giderek artmaktadır. Kadrolu kamu emekçileri içinde dahi işten atılan memur sayısı giderek artmaktadır. Adalet Bakanlığı tarafından yargı emekçilerinin yeniden sınava tabi tutularak 3 Dakika 90 kelime yazamadıkları takdirde 657’nin işten atma maddelerinin rahatlıkla uygulanacağına dair genelge tepkiler nedeniyle uygulanmasa da halen geçerliliğini korumaktadır. Sağlıkta ve tasfiye edilen bir çok kurumda sözleşme dayatması, yer değişikliği-sürgün, baskı mobbing uygulamalarının kıskacındaki emekçilerin iş güvencesinden ne kadar bahsedilebilir ?

Bu nedenle bugün kamu emekçilerinin toplusözleşmedeki birincil meselesi hükümetin iş güvencesini ortadan kaldırılmasına yönelik yasal çalışmalarından ve mevcut güvencesizleştirme politikalarından vazgeçmesinin sağlanması mücadelesi ile; ve bağlı olarak örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm yasal ve fiili engellerin ortadan kaldırılması mücadelesinin birlikte ele alınmasının hayati derecede önem taşımasıdır.

ÜCRETLE İLGİLİ TALEPLER

İkincisi insanca bir temel ücretle ilgili taleplerdir. Kamu emekçileri son üç yılda ekonomik gidişattan, düşük ücret zamlarından bağımsız olarak ayrıca KHK’lerle, kimi sosyal hakların gasbedilmesiyle sistematik olarak yoksullaştırma politikalarına maruz bırakılmıştır. Öyle mali ve sosyal haklar gasbedilmiştir ki bunu bırakınız net 120 TL zammı yüzde 20-30 zam oranları dahi kapatamaz. Bir çok kurumda halktan yapılan kesintilerden pay edilen, ilave ödemeler (havuz parası, tazminat vb.) artık bütçeye aktarılmıştır, bazı bakanlıklarda verilen ikramiyeler kaldırılmıştır; yoğun ve az personelle yapılan çalışmayı karşılamak amacıyla verilen fazla mesai ücretleri kaldırılmıştır.

İnsanca yaşanacak bir ücret talebinin maaşa zam ve ek ödemelerin taban maaşa eklenmesinden öte ücret adaletsizliğin giderildiği kamu emekçilerinin çalışma koşullarına göre iş-görev tazminatları, servis, kreş vb. hakların tüm kamu emekçilerine eşit bir şekilde bütçeden karşılanacak şekilde sağlanması vb. sosyal yardımların arttırılması taleplerini içeren, yoksulluk sınırını hedef alan bir temel ücret yaklaşımına ihtiyaç vardır. Böyle bir temel ücret yaklaşımında ek ödemelere ihtiyaç yoktur ve kaldırılabilir. Artık bilince çıkmış bu talebin insanca bir temel ücret talebi içerisinde eritilmesi ve hükümetin elindeki koz olmaktan kurtarılması gerekmektedir.

Bunun dışında göstermelik zam ve kimi rötuşlarla tamamlanacak toplusözleşme süreci şimdiden kamu emekçilerinin güvencesizliğinin imzalanması anlamına gelecektir.

HÜKÜMETİN TEKLİFİ GENEL GREV ÇAĞRISI

Özellikle son üç yıldır sistematik yoksullaştırma politikalarına bağlı olarak kamu emekçilerinin dolaysız kayıpları yüzde 20’ler civarındayken hükümetin teklifi açıkça bir genel grev çağrısıdır. Kamu emekçilerinin gerçek bir toplusözleşmeyi ancak fiili meşru mücadeleyle sokakta kazanmaktan başka yolu kalmamıştır. Yandaş sendikanın anlaşmalarını boşa çıkaracak olan başta Kamu Görevlileri Toplu Sözleşme Heyetindeki diğer sendikaların bir araya gelerek iş güvencesi insanca bir temel ücret için kamu emekçilerini kendi etraflarında birleştirecek bir eylem programını ortaya koymaları olacaktır. Bunun önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Bu anlamda AKP ve Memur Sen yönetimi biz ne dersek o olur diyorsa bizde emekçiler olarak yüzde 100 genel grev diyor, sendikaları ve ayrımsız tüm kamu emekçilerini birlikte mücadele için göreve çağırıyoruz. Sendikalar göreve genel greve!


BİR ÖNCEKİ SÖZLEŞME DÖNEMİNDEN DERS ÇIKARILMALI

BİR önceki toplusözleşme döneminden ders çıkarılmalıdır. Hükümet toplusözleşme süreçlerinden önce ve sonra aslında TİS Masasında bağıtlanması gereken mali, özlük ve sosyal haklarla ilgili bir çok düzenlemeyi KHK’lerle, torba yasalarla yapabilmektedir. Hatırlanacağı üzere aslında 2011 ağustos ayında yapılması gereken ilk “Memur Toplu Sözleşmesi” 4688’de yasal düzenleme yapılmadı bahanesine sarılarak ertelenmiş ama onun öncesinde TİS Masasında görülmesi gereken ne varsa 2011 kasım ayında 660 sayılı KHK’lerle yapılmış, ardından da 2013 bütçesi onaylanmıştır. Bu süreçte sendikaların izleyici rolünün ötesine geçememesi bir yana adeta 2013 mayıs ayında imzalanan toplusözleşmeler çok önceden konusuz bırakılarak memurlar mali ve özlük hakları bakımından toplu görüşme süreçlerinin dahi gerisine düşürülmüştür. Aynı tehlike yine devam etmektedir.

Hükümet yandaş sendikasıyla ücret zammı dışında 4-b’lilerin kadroya alınması, 4-c’lilerin sosyal haklarının iyileştirilmesi gibi kimi iyileştirmeler yapabilir ancak bunları istediği zaman geri de alabilir. Bu iş güvencesi için de geçerlidir. Hükümet tarafından sürdürülen taktik de budur 4-b’lileri kadroya al ama tüm kamu emekçilerini güvencesizleştir, kaz gelecek yerden tavuk esirgeme! Dolayısıyla milyonlarca kamu emekçisini ve emeklileri ilgilendiren yasal düzenlemelerde sendikalar saf dışı kalmak istemiyorlarsa, emekçilerin ortak çıkarları için birlikte hareket etmeye en hazır olduğu TİS sürecinde, sendikal rekabeti aşan bir tutum sergilemeleri, emekçilerin mevcut haklarını korumak ve ilerletmenin yegane koşulu haline gelmiştir.
Milyonlarca kamu emekçisini ve emekliyi ilgilendiren TİS sürecinin, TBMM açıldığında yine gündeme gelecek olan “güvencesizleştirme” yasalarından ve buna karşı örgütlenmesi gereken mücadeleden azade ele alınamayacağı da bir başka gerçektir.

  * Bes İzmir Şube Örgütlenme Sekreteri


İMZA KAMPANYASI
#YÜZDEYÜZGREV
İmza Kampanyası:
https://www.change.org/tr/kampanyalar/100-grev-%C3%A7a%C4%9Frisi




   

ÖNCEKİ HABER

Kürtleri statüsüz bırakmak istiyorlar

SONRAKİ HABER

Mevsimlik işçileri taşıyan otobüs devrildi: 1 ölü, 41 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...