11 Ağustos 2013 17:46

Yasaklı derbi

2013-2014 sezonunun ilk derbisi bugün Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has Stadı’nda saat 20.30’da başlayacak. Gezi Parkı direnişiyle birlikte alanlarda birlik ve beraberliği sağlayan taraftar grupları bu akşam ilk sınavını verecek. Kayseri’de oynanmasına karar verilen derbi öncesinde birçok yasak ve engelleme getirildi.

Tribün kültürünün bir parçası olan davul yasaklanırken, siyasi pankart ve tezahüratlara müsamaha gösterilmeyeceği açıklandı. Çok kısa süre sonra ise taraftarların farklı alışveriş merkezlerinde ihtiyaçlarının giderilmesi gerektiği, farklı yollardan stada giriş yapmasının önemli olduğu vurgulandı.  Daha önce görüşlerini aldığımız taraflar, tüm yasaklara ve tribüne karşı yapılan baskılara karşı olduklarını vurgularken Taraftar Hakları Derneği, tribünde davul yasağına karşı dava açmış, kısa süre sonra da davul yasağı kaldırılmıştı.

KAYSERİ’DE İLK DERBİ

375. kez karşı karşıya gelen iki ezeli rakip, aynı zamanda Türkiye’de en çok karşılaşan iki ekip ünvanına da sahip bulunuyor. 2006 bu yana oynanan Süper Lig’de iki takım toplam 3 kez karşı karşıya geldi. Bu maçların ikisini Fenerbahçe kazanırken, geçtiğimiz yıl oynanan kupa maçını Galatasaray kazanarak kupayı müzesine götürmüştü.


YENİ TAKIMLAR, İLK DERBİ

İki takımda da ilk kez Fenerbahçe-Galatasaray derbisini yaşayacak isimler bulunuyor. Galatasaray’ın bu sezon Fransa Ligi’nden kadrosuna kattığı Aurelien Chedjou ve Sivasspor’dan kadrosunu güçlendirdiği Erman Kılıç. Sarı lacivertlilerde ise Samuel Holmen, Alper Potuk, Michal Kadlec ve tecrübeli defans oyuncusu Bruno Alves’in ilk derbisi olarak tarihe geçecek. Fenerbahçe’de geçtiğimiz sezon sonunda istifa eden Aykut Kocaman’ın yerine dümene geçen Ersun Yanal’ın da ilk derbi heyecanı olacak.  Sarı-lacivertliler, geride kalan 374 maçtan 142’sini kazandı, Galatasaray, bu süre içinde 119 kez galip geldi. İki takım 113 maçta sahadan beraberlikle ayrıldı. Sarı Kanaryalar’ın attığı toplam 524 gole, Galatasaray 476 golle karşılık verdi.


CEZALILAR

Geçtiğimiz sezon final maçında çıkan olaylar nedeniyle, kırmızı kart gören Sabri Sarıoğlu ve Volkan Demirel forma giyemeyecek. Sarı lacivertlilerde Portekizli Yıldız Raul Meireles’de Salzburg maçında yaşadığı sakatlık nedeniyle arkadaşlarını sahada yalnız bırakacak. Galatasaray’ın tecrübeli hocası Fatih Terim ise yine geçtiğimiz yıl aldığı cezadan ötürü takımın başında sahada olamayacak.


Alınan yasakların tribünde şiddeti engellemediğini belirten Taraftar Hakları Derneği’nin  konu hakkında gazetemize şöyle konuştu;

 

“Süper Kupa finalinin bu derece ‘yüksek güvenlikli’ bir hale gelmesindeki önemli sebeplerden birisi, karşılaşacak takımların ezeli rekabetlerinin olması. Her iki takım taraftarları için mesele Süper Kupa’nın alınmasından öte, rakip takım karşısında hem sahada hem de tribünde galip taraf olmaktır. Dolayısıyla, taraftarların bu maç için farklı bir motivasyonları söz konusudur ve maçın önemini gayet iyi bilmektedirler.
Bu tür maçlarda idarenin ve emniyetin almış olduğu 'tedbirlerin' olağanüstülüğü ve bir de bunların sürekli olarak beyanatlarla dile getirilmesi, gerilimi arttırmaktadır.
İstanbul'un bu iki köklü takımı arasında gerçekleşecek maçı, ülke dışında oynatmaya çalışmak ve en son Kayseri’ye almak zaten başlı başına sorundur.
Şiddeti önlemek adına yapıldığı söylenen yasaklar ve baskıların şiddeti ortadan kaldırmadığı, bilakis daha da arttırdığı görülmelidir.
Bu bağlamda, karar vericilerin ciddi bir zihniyet değişikliği yapmaları zorunludur. Günümüz karar vericilerinin böylesi bir niyetlerinin olmadığını, açıklamalarından görmekteyiz. O halde, iş yine taraftara düşmektedir. Tribünlere yönelik baskı ve yasakların geriletilmesi için, taraftarların 'rakibi düşmanlaştırma' anlayışından vazgeçmeleri önemlidir. Taraftarların kendi dernek ve tribün grupları üzerinden otokontrollerini sağlamaları, kendi alanlarına dışsal müdahalelerin önünü keser.
Bu maçta taraftarların davranışlarının, bu sezon da uygulanacağı açıklanan deplasman yasağının kaldırılması yönündeki mücadeleyi etkileyeceği de göz önünde bulundurulmalıdır.”

'ASIL DERBİ AKP İLE TARAFTAR ARASINDA OYNANACAK'

 

Gazetemizin köşe yazarı Mithat Fabian Sözmen: "Sezonun ilk derbisi… Derbiyi merbiyi geçelim sezonun ilk Galatasaray-Fenerbahçe maçı.
Bunun memleket sathındaki tribünlerde(Maçın oynandığı stattan, maçın izlendiği köy kahvesine kadar) yarattığı etki bambaşka. Haliyle taraftarların bu maça sağlam hazırlandığına kuşku yok. Hatta çoğunun "Gezi ruhu"ndan miras dayanışmayı da unutarak bu maça bilenmiş olması muhtemel.
Ancak sarı-kırmızılı ve sarı-lacivertli taraftarların harcadığı mesainin hepsini üst üste koysak da -ki kabul edelim bu baya bir yekûn tutar- AKP'nin hazırlıklarına yetişemez.
Maçın Kayseri'ye alınmasından, yoğun güvenlik önlemlerine, pankart yasaklarından tezahürat kısıtlamalarına AKP her şeyi düşündü.
Gezi'de gördüğü ve suratında bir şamar halinde patlayan taraftar dayanışmasından sonra sezonun ilk siyasi derbisinin bugün yaşanacağını çok iyi biliyordu çünkü.
Kendisi için zaten sıcak ve sıkıntılı geçecek bir sezonu mümkün olduğunca az hasarla açmak istiyor hükümet. Üstelik sezonun geri kalanında da uygulamak istediği olağanüstü önlemlerin (siyasi tezahürat yasağı vs.) tanıtımını yapmak; bu dayatmaları olağan hale getirmek istiyor.
AKP bu ilk sınavda kaybetmesi halinde sezonun geri kalanında tribün denizine döküleceğinin farkında. O yüzden maça Fatih Terim gibi ön alanda baskı, Ersun Yanal gibi kaybedilen ikili mücadelelerde sert faullerle başlıyor.
Bu müdahalelerin hepsi bel altı, hepsi anti demokratiktir. Ancak AKP'den farklı bir şey beklemek olmazdı. Önemli olan hedefteki taraftar dayanışmasının buna nasıl karşılık vereceği.  Maç 90 dakika ve bu ilk fırtına atlatıldığında geriye cephanesinin çoğunu tüketmiş bir zorba kalacak."

ŞİDDETİN KİME YARADIĞI ORTADA

Gazeteci/Yazar Dağhan Irak: Sportif açıdan gerginliğin en az olduğu dönemlerden birinde alınan sıkıyönetimvari önlemler, Türkiye’de taraftarların arasındaki şiddetten kimin çıkarının olduğunu ve kimin bunun devamını arzuladığını çok net açıklıyor. Bu ülkede futbol, resmi ideolojinin apolitizm makyajlı örtük şovenizmini hakim kılma yollarından en önemlilerinden biri. Bu durumun böyle devam edebilmesi için şovenizmin hem Türk milliyetçiliği, hem de mikro düzeyde kulüp milliyetçiliği korunmak durumunda. Bu nedenle taraftarın enerjisini “öteki”ne nefret olarak yöneltmesine özel dikkat gösteriliyor. Ana akım medya, devlet destekli büyük kulüplerin yöneticileri bu dengenin bozulmasına asla izin vermiyor. Haziran direnişleriyle beraber 1980’den beri ilk defa bu paradigma çatlamaya başladı. Bunun politize ve örgütlü bir taraftar birlikteliğine dönüşmesi, devletin en verimli ideolojik aygıtlarından birini kaybetmesine neden olur. Buna ne hükümet, ne de futboldaki “iş ortağı” sermaye izin verecektir. Önümüzdeki dönemde kulüp yönetimlerinin kendi taraftarlarının aleyhine iktidar ve sermayeyle iş birliği yaptığına daha çok şahit olacağız. Beşiktaş taraftarının Başkan Fikret Orman tarafından Kasımpaşa’ya gönderilmesi ve kombine taahhütnamelerine Muammer Güler’in isteğiyle “ideolojik tezahürat yasağı” eklenmesi bunun ilk adımıydı. Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin taraftarlarına Süper Kupa maçında reva görülen muameleye sessiz kalması benzer hamlelerin diğer yönetimlerden de geleceğini gösteriyor. Bu tür bir “kutsal ittifak” farklı kulüplerden taraftarları isteseler de istemeseler de bir araya gelmek durumunda bırakabilir.


Gazeteci Volkan Ağır: Bu derbi Fenerbahçe ve Galatasaray arasında oynanmayacak. Derbideki esas rekabet iki başka cemaat arasında: Tribün ve hükümet. 31 Mayıs ve sonrasında Gezi Parkı eylemlerinin birleştiriciliği ile birlikte daha önce kanlı bıçaklı olan taraftar grupları bir araya geldi. Pozda kalmayan bu birliktelik yazıya döküldü. Fenerbahçe taraftar grubu 12 numara, “TFF nezdinde, tüm tribün gruplarına ve tüm taraftarlarına açık çağrımızdır; GELİN SÜPER KUPA’YI OMUZ OMUZA İZLEYELİM.” çağrısı yapmıştı. Galatasaray taraftar grubu ultrAslan Başkanı Veysel Gilay, “Biz diğer takım taraftarlarıyla sadece futbol sahasında rakibiz. Lig başladığında da diğer takım taraftarlarına böyle bir birlik çağrısı yaparım. Tribün liderleri olarak zaten görüşüyoruz.” demişti. Gruplar barışma yönünde birliktelik yolunda bir adım atmışken araya “Durun siz düşmansınız.” diyen bir ‘baba’ çıkıyor. Yıllardır çözülmek istenen taraftar kavgasının biteceğine dair büyük umutlar taşıdığımız bu maçta, devlet bambaşka bir niyetle çıkarılmış 6222 sayılı Yasa’yı uygulamaya karar verdi. Bugün bıraksalar hem maç öncesi, hem de maç sonrasında yan yana poz verecek olan taraftar gruplarının polisle olan münakaşalarını izleyeceğiz muhakkak. Ve sonrasında bilindik hikayeler uydurulacak. Tribün tayfası ‘Holiganlar polisle kavga etti’ manşetli haberlerle yaftalanacak. Bu şekilde 6222 sayılı Yasa da meşru kılınmaya çalışılacak. Kimse iki takım taraftarının omuz omuza maç izleme isteğini görmeyecek. Maç öncesinde taraftarları farklı güzergahlarda bulundurma çabası sınırları ortadan kaldıran iletişim çağında yetersiz kalacaktır. Bir şekilde birbirleriyle haberleşeceğini düşündüğüm bu gruplar bu ‘ayırma’ girişimini de başlama düdüğünün ardından yapılacak ‘3’lü’yle birlikte “Her yer Taksim her yer direniş” diye bağıracaktır. Yayıncı kuruluş şimdiden taraftar mikrofonlarını kapatabilir.


ORTAMI TERÖRİZE EDİYORLAR

Vedat Altun (Devrimci Spor Emekçileri Sendikası): AKP tüm bu olup bitenlere karşı statlarda olacaklara önlem almak için bir dizi hazırlık yaparken, sezon açılmadan Türkiye için en önemli maçlardan birisi bu hafta oynanıyor. Önce Bakü dediler olmadı, sonra Üsküp dediler, sonra baktılar kaçılacak gibi değil, en azından en fazla kontrol edebileceğimiz bir yerde oynatalım şu maçı dediler ve Kayseri'ye aldılar. Eminiz ki gereken her önlemi almışlardır rezil olmamak adına, biletler alınıp dağıtılmıştır yandaşlara. Ama biliyoruz onlara ve onlara gibi düşünenlere bu statları dar edecektir sporun gerçek sahipleri, taraftarları. Stadın her yerine arama noktaları koyacaklarmış, ağızlarından spor barış, kardeşliktir safsataları düşmezken ortamı germek ve terörize etmek için ellerinden geleni yapmakta çok başarılılar gerçekten. Bu maç GS ve FB için çok önemli olmayabilir. Kaldı ki çok böyle maçlar oldu bitti aralarında, daha da çok olacaktır. Ancak bu maç AKP için çok önemli, bu yüzden bunca tedirginlik bunca önlem. Sonuç ne olursa olsun, AKP bu maçta protesto edilsin veya bu protesto bir şekilde önlensin, şu bilinmelidir ki maç çoktan başlayıp bitmiştir ve direniş kazanmıştır. Eylülde statlar direnişin taraftarları ile dolacaktır.