27 Temmuz 2013 10:10

Tepki haklı hedef yanlış

Duygu Ayber

Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Selçuk Atalay, genelgeyle bakanlığın ayıbını ilan ettiğini söyledi. Hekimlere yönelik şiddeti kronikleşmiş bir hastalığa benzeten ve vatandaşın tepkisini haklı bulan Atalay, ancak, doktorlar ve sağlık çalışanlarını hedef almasının yanlış olduğunu “tepki haklı, hedef yanlış” diye değerlendirdi. Atalay ile, sağlık sistemini ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti konuştuk.

ŞİDDETİN SORUMLUSU SİSTEM

Mecliste geçtiğimiz yıl “Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu” kurulmuştu. Ancak sağlık çalışanlarına yönelik şiddet her geçen gün artıyor? Sizce sorun nerede?

Komisyon eğer görevini yerine getirseydi, bu sorunu saklamak yerine çözmek için adım atardı. Çözemediler belli ki, ‘Saklayalım bari duyulmasın’ noktasına gelindi. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin asıl kritik noktasına bakarsanız, genelde yoksul, çaresiz ve sağlık sistemini “doğru analiz” edemeyen insanlar uyguluyor. Ancak, hastaneleri hekimler yönetmiyor. Bu sağlık sistemini de hekimler kurmadılar. Sağlık sisteminin sorunlarının gerçek sorumlusu olan Sağlık Bakanlığı, yaklaşık 10 yıldır hekim ve sağlık çalışanlarını hedef gösteriyor. Hekime yönelik şiddetin asıl sebebi hükümetin kurduğu dildir.

ŞİDDET KRONİK BİR HASTALIK

Komisyonun çözüm bulmaktan uzak olduğunu söyleyebiliriz. Sizce nasıl çözülecek bu sorun?

Cezai yaptırımlar caydırıcılık bakımından elbette önemli. Ancak, en önemlisi Türkiye’de halkın sağlık sistemini doğru anlayabilmesi gerekiyor. Vatandaş sağlıkta yaşadığı sorunlarda neden hekime yöneliyor? Mesela neden Sağlık Bakanlığının önüne gitmediler ya da başhekimin yanına gitmedi de orada hizmet almaya çalıştığı hekimden bunun hesabını sormaya çalıştı. Dolayısıyla sorunu çözmeye çalışanlar, aslında sorunun gerçek sebebi. Çözemedikleri gibi, şu anda saklamak için de yeni bir düzenleme yapmış oldular. Ama çözemediği bu sorundan da haz etmiyor tabii. Sonuçta sağlığı satmaya çalışan bir bakanlık için pazarlanan süsün ambalajını bozuyor bu sorun. Komisyon, sebebi teşhis edemediği için çözüm bulmasına imkan yok. Biz hastalığımızı herkesten sakladığımız zaman o hastalık ortadan kalkmıyor ki. Sağlıkta yaşanan şiddet de kronikleşmiş bir hastalık durumundadır. Saklayarak çözülmez.


ÖLÜM RİSKİ TAŞIYAN TASARRUF

Sosyal Güvenlik Kurumu, tek kullanımlık malzemelerin yeniden kullanılmasının önünü açtı. Özel hastanelerden aldığı sağlık hizmetinin bedelini arttırmamak için yapılan bu düzenleme hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Sağlıkta kaynaklar tükeniyor. Hükümet bu alana kaynak aktarmakta zorluk çektiği için özele yöneliyor. O zaman mevcut harcamalar kısılarak, re- use dediğimiz tekrar kullanma işinin legal hale gelmesi gerekiyor. Özel hastanelerin bunu daha önce de yaptığını biliyoruz. Siz özele gidip fazladan para veriyorsunuz, ama ikinci defa kullanılan malzemeyle ameliyat oluyorsunuz. Tekrar kullanılmaması gereken malzemeler bunlar. Ölüm riski var.

Peki, enjektör gibi bir malzemede bu söz konusu mu?

Hayır, enjektör olmaz. O kadarını da yapamazlar herhalde. Söz konusu değil.  

Gezi eylemlerinde sağlık alanına dair talepler de alana yansımıştı...

Gezi sürecinin, tüm bu yaşanan olumsuz gelişmeleri halkın daha iyi anlaması konusunda mesafe katedilmesine olanak tanıdığını düşünüyorum. Yeni Sağlık Bakanının eski Bakanın dosyalarını açması gibi.  Örneğin, domuz gribi aşılarının nasıl depolarda bozulduğu ve milyarlarca kiralık zararın ortaya çıkartılması. Gezi eylemleriyle birlikte halk bunları daha iyi analiz etmeye başladı. Halk, hedefini bulursa eğer çözümü de bulacaktır. Tabii ben burada “Hükümete şiddet gösterilsin” demiyorum ama hedefi de doğru belirlemek ve ona göre haklı tepkiyi ortaya koymak gerekiyor.


AYIBINI SAKLAMAYA ÇALIŞIYOR

Sağlık Bakanlığı, şiddete uğrayan sağlık çalışanlarının basına yansımaması yönünde bir genelge yayınladı. Şiddeti gizlemek çözüm mü?

Çözemedikleri sorunu saklama yoluna gidiyorlar. Aslında hükümet bunun bir ayıp olduğunu kabul etti ve bu ayıbı saklamak için yeni düzenlemeler yapıyor. Sağlık Bakanlığı, ayıbını bu genelgeyle ilan etmiş oldu. Hekime şiddet genelde kamuda oluyor. Özelde bir hekim 20 kişiye bakarken, kamuda bu 150-170’lere çıkabiliyor. Bir türlü istediği nitelikli sağlık hizmetine ulaşamayan vatandaş da tepkisini ulaşabildiği tek kişi olan hekime kusuyor. Bakanlık bir diğer çözümü kamu sağlık kurumlarına imam atayarak bulmuş. Demek ki kamuda sağlık hizmeti almaya çalışan insanların bu hizmeti nitelikli alma şansı yok, sadece tevekkül etmeleri sağlanmak isteniyor. Kamuda, sanki profesyonel hasta olmanız gerekiyormuş gibi bütün işlemlerinizi kendiniz yapmak zorundasınız. Burada bir tepkinin çıkmamasına imkan yok. Dolayısıyla vatandaşın tepkisi haklıdır. Ama hedefi yanlıştır. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et