'Uyuşturucu' çarpıtmasına devam

Erdoğan, Akil İnsanlar Komisyonu ile yaptıkları toplantıya değinerek, ortaya çıkan raporları büyük bir hassasiyetle değerlendireceklerini söyledi. Erdoğan, çözüm sürecinin adının üzerinde olduğunu ve AKP'nin kurulmasıyla başladığını ve kademe kademe bu noktaya ulaşan bir süreç olduğunu öne sürdü. Asırlardır süren meselelerin bir anda çözülmesinin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, "Güvenlik adına özgürlüklerden taviz vermeden bu süreci götürmek zorundayız. Türkiye tek bir ferdi kalıncaya kadar bayrağını ülkesini ve sınırlarını korur ve koruyacaktır. Tarihin hiçbir döneminde vatanımız için bayrağımız için canımızı ortaya koymaktan kaçınmadık bundan sonra da kaçınmayız. Biz yola çıkarken bir şey söyledik bugün de aynı noktadayız. Ama bize söylemediğimizi söylemişiz gibi atfedenler bize saygısızlık yapıyorlar. Biz yola çıkarken tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik. Tek din, tek dil demedik. Bunlar bize iftiradır. Bizim devlet yönetim anlayışımızda tek din, tek dil anlayışı yoktur. Farklı dinlere mensup insanları yönetmek bizim devlet yönetimindeki anlayışımızdır. Yola çıkarken yine etnik, bölgesel, dinsel milliyetçilik yapmayacağız dedik" diye konuştu. Erdoğan bu sözleri sarf ederken Mayıs 2012'deki grup toplantısındaki şu sözlerini unuttu: "Ben 4 tane kırmızı çizgimizin olduğunu söyledim. Neydi o dört temel çizgi? 1-Tek millet, 2-Tek bayrak 3-Tek din 4-Tek devlet"

Erdoğan, halka hizmet götürmek istediklerini ancak BDP gibi partilerin barajların karşısına dikildiğini ve bu barajların başka amaçlar için yapıldığını iddia etti. Erdoğan, Lice olayına da değinerek, silahın olduğu bir ortamda çözümün olamayacağını söyleyerek, "Fikirler öne çıkmaz. Silahlar sussun, fikirler konuşulsun diyoruz en başından beri. Sonuna kadar da bu anlayışı muhafaza edeceğiz. Son dönelerde sadece esrar ve hint keneviri gibi olaylar yüz trilyonu aşkın madde imha edilmiştir. Bundan rahatsız olan çevreler var. Niye? Çünkü 'terörün' en önemli parasal kaynağı buydu. Bundan bizim taviz vermemiz mümkün değil. Bu işin içinde bunu yönetimi yapanlar şu anda siyasetin içinde olanlarla da bağlantılı. Bunların hepsini ifşa edeceğiz. Hem siyaset yapıyorum diyeceksin kalkıp esrar eroin adam ticareti dahil her şeyi yapacaksın. Bunları görmemek bizi de suçlu durumuna düşürmez mi?" diye belirtti.

LİCE OLAYI ESRAR İŞİYMİŞ

Lice olayının sıradan bir olay olmadığını belirten Erdoğan, Lice olayının dolaylı olarak dayandığı yerin esrar ve hint keneviri olduğunu öne sürdü. Erdoğan, şunları dile getirdi: "Kalekol karakol onların hepsi hikaye. Biz çok karakol kaldırıyoruz; ama daha güvenlikli karakolları da yapmak durumundayız. Bunun için de bazı siyasi partilerden izin alacak değiliz. Gönül arzu eder ki, bunlara hiç ihtiyaç olmasın. İnşallah o günleri de görürüz. Taviz vermeyiz. İlkelerimizden vazgeçmeyiz. Yasaların dışına çıkmayız. Şehitlerin aziz hatırasını çiğnetmeyiz. Ama mutlu sona ulaşmak için de var gücümüzle çalışmaya devam ederiz. Hassas bir süreçteyiz diye illegal gösterileri görmezden gelemeyiz. Adam kaçıranları, zehir ticareti yapanları görmezden mi geleceğiz. Böyle bir beklenti içinde olanlar kusura bakmasın. Çözüm demek hukukun üstün olması demektir. Lice'deki gösterilerin nasıl tahrik edildiğini nasıl bir oyuna çevrilmek istendiğini hepimiz gördük."

KALEKOLU UYUŞTURUCUYA BAĞLADI

Erdoğan, karakol ya da kalekolun sadece bir bahane olduğunu iddia ederek, "Bir devlet ihtiyaç hasıl olduğunda gereken her türlü altyapıyı hazırlar. Karakollar savunma noktalarıdır. Karakolların korunaklı hale getirilmesinden kim niye rahatsızlık duyar? Acaba bu karakollara, barajlara, hava limanlarına yönelik alerji neden kaynaklanıyor. Acaba işin içinde başka işler olabilir mi? Acaba karakol baraj inşaatlarına alerji özellikle uyuşturucu kaçakçılığından dolayı mıdır? Son günlerde güvenlik güçlerimiz uyuşturucu ticaretine karşı çok başarılı operasyonlar yaptı. Doğuda ya da batıda toplumsal gösterilerin ne anlatmak istediğini çok iyi biliyor çok iyi görüyoruz" diye belirtti. (ANKARA)