19 Mayıs 2013 09:21

Fotoğrafçı kardeşlerin tehcire karşı mücadelesi

Dildilianlar, 20. yüzyıl başında Anadolu’da yaşanan karanlık bir döneme bir yandan objektifleriyle tanıklık ederken, bir yandan da yaşadıkları her şeyi, tüm ayrıntılarıyla kaleme almış, ölümün elinden kurtarmışlar. “Dildilian Kardeşlerin Objektifi’nden Bir Ermeni Ailesinin Yitik Geçmişine Tanıklıklar” sergisi ya

Fotoğrafçı kardeşlerin tehcire karşı mücadelesi
Paylaş
Ahmet Aküzüm

Sergi, Ermenilerin 2 bin 500 yıldır yaşadıkları topraklardan şiddet yoluyla silinmesiyle sonuçlanan sancılı bir süreci ele alıyor. Ancak bundan daha da önemlisi, Anadolulu Ermenilerin o dönemde eğitim, kültür ve ticaret alanında kaydettikleri kazanımları işaret ediyor ve Anadolu’nun aslında neleri, nasıl yitirdiğini gözler önüne seriyor. Dildilian Kardeşler’in el yazısıyla kaleme aldığı, Ermenice ve İngilizce yazılmış ciltler dolusu hatıraları ve mektupları, aile üyelerine ait ses kaydı ve sayısız fotoğrafı, Tsolag’ın torunu Armen Tsolag Marsoobian bir araya getirmiş ve anlamlı bir bütün oluşturmuş.

TANIKLIK ETME İHTİYACI

“Bu sergi, çeyrek asır önce kelimelere dökmeden verdiğim bir sözü yerine getiriyor” diyor Armen Tsolag Marsoobian ve devam ediyor: “Çoğu aile, anavatanlarındaki hayatlarının sonunu belirleyen alevlerden kurtarılan birkaç fotoğrafa ve sözlü olarak aktarılan öykülere sahip oldukları için kendilerini şanslı hisseder. Ailemizin ayrıcalığı bundan daha fazlasına, hayatlarının o tarihi topraklarda nasıl olduğunu detaylarıyla incelememize izin verecek kadar fazlasına sahip olmasıdır. Bu sergi, bir Ermeni ailesinin ve daha önemlisi tarihlerindeki en önemli dönemde Ermeni halkının hikayesini anlatmakla ilgili manevi borcumu ödeyeceğim devam eden bir sürecin başlangıcını işaretlemektedir…”

YILLAR SONRA BİR AVUÇ TOPRAKLA TESELLİ

Sergi açılışı vesilesiyle Amerika’dan gelen Dildilian ailesi ile birlikte dedelerinin yüzyıllarca yaşadığı ve malum dönemde terk etmek zorunda kaldıkları yuvalarına, Merzifon’a birlikte yolculuk yaptık. Yıllar sonra yapılan bu anlamlı gidişin derin hüznü ve neşesi var yüzlerinde. Elimizdeki haritaların ve Armen’in telefonuna kaydettiği fotoğrafların yardımıyla bütün evleri, izleri bulmaya çalıştık. Dedelerinin yaşadığı evlerin bir kısmı zaman içinde çeşitli müdahaleler geçirse de bir kısmı hâlâ duruyordu. Sergiye konu olan ve elimizde tıpkı bir harita gibi duran fotoğrafların bir zamanlar bulunduğumuz küçücük odada basıldığını bilmek insana tarifsiz bir duygu yaşatıyordu. Elimdeki kameraya bir iki cümle kurmalarını rica ettim ama ne mümkün! Onları çok iyi anlıyordum, benim de doğup büyüdüğüm ev gözümün önünde ateşe verildi. Belki de ortak yanımız bu vahşetten bir kısmımızın sağ kurtulması oldu ama benim gidip görebilecek bir evim yok artık. Ayrılmak zorunda bırakıldığım köye, evime 15 yıl sonra gidebilmiştim. Merzifon ziyaretimiz sırasında pek çok kez birbirimizi boşluğa bakarken yakaladık. Tehcir döneminde evlerine el koyan ya da başkalarından satın alan ve içlerinde oturan ailelerle duygusal buluşmalar gerçekleşti. Evlerde hâlâ yaşayan ailelerin yüzlerindeki şaşkınlık ve tedirginliği bir arada okumak mümkündü. Dildilianlar evlerin her metre karesini büyük bir özlemle gezdiler ve yeniden fotoğrafladılar. Merzifon’dan birkaç eş dostun eşlik ettiği bu anlamlı ziyarette ikram edilen çay eşliğinde zamana yolculuk yaptılar. Ayrılık vaktinde evlerin avlularından derin bir acıyla sadece bir avuç toprak aldılar. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

‘Genç Ozanlar ustaların yolunda ilerliyor’

SONRAKİ HABER

‘Peri Devden Korkuyor’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...