8 Nisan 2013 09:41

'Emek' saldırısına büyük tepki

Açıklamalarda ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in de istifa etmesi istendi. Tüm bu yaşananlar karşısında Sinema Yazarı Atilla Dorsay, bugünkü köşesinde sinema yazarlığını bıraktığını açıkladı.

Dün Emek Sineması önünde yapılan eyleme gaz ve tazyikli suyla saldıran polis tarafından göz altına alınan Özgür İpek, Hazar Berk Büyüktunca, Mehmet Ferit Aka ve İstanbul Film Festivali FIPRESCI jüri üyesi olan Sinema Yazarı Berke Göl’den ifade alınmasını reddeden savcı, davanın izinsiz toplantı ve yürüyüş yasasına aykırı olmasından tutulacağını ve ayrı bir genel dava açılacağını söyledi.

‘BAKANI İSTİFAYA ÇAĞIRIYORUZ’

Duruşma öncesi Çağlayan’da İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelen sinema yazarları burada basın açıklaması yaptı. Sinema Yazarları Derneği Yönetim Kurulu adına açıklamayı okuyan Sinema Yazarı Senem Aytaç, Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı verilen mücadeleye polis müdahalesini sert bir dille eleştirdi. Yaratılan bu utanç tablosu karşısında Kültür Bakanı Ömer Çelik’i derhal istifaya çağıran Aytaç, sorumlular hakkında işlem yapılmasını istedi.  

Aytaç, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “İleri demokrasiye geçtiği iddia edilen Türkiye, sinemaseverlerine ve sinema sanatçılarına polis terörü uygulayan ilk ülke olarak tarihe geçmiştir. Türkiye ne yazık ki, tarihi bir sinema salonuna sahip çıkmak isteyenlerin bile şiddetle ezilmeye çalışıldığı bir ülke haline getirilmiştir.

Yaratılan bu utanç tablosu karşısında Kültür Bakanı Ömer Çelik derhal istifa etmeli, saldırı emrini veren sorumlular hakkında işlem yapılmalıdır.”

SORUMLULAR CEZALANDIRILSIN

Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu (FIPRESCI) yaptığı açıklamayla Emek eylemine yapılan müdahaleyi protesto ederek, sorumluların cezalandırılmasını istedi. Film eleştirmenleri ve yapımcıların polis tarafından saldırıya uğraması ve FIPRESCI Üyesi Berke Göl’ün göz altına alındığının hatırlatıldığı açıklamada, bu durumun korkuyla karşılandığı ifade edildi. Açıklamada ayrıca, “Otoritelerden arkadaşımız Berke Göl’ün acilen serbest bırakılmasını ve Türk sinema endüstrisiyle sinema severlere saldıran sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz” denildi.


TİCARET KÜLTÜRDEN ÜSTÜN GELMESİN

32. İstanbul Film Festivali’nin Yaşam Boyu Başarı ödülü’nü almak üzere İstanbul’a gelen Usta Yönetmen Costa-Gavras da polis müdahalesi ve gözaltılarla ilgili açıklama yaptı. Costa-Gavras, “Polisin yarattığı şiddet olaylarının yürüyüşün asıl sebebini unutturmamalı. Önemli bir sinema, bir kültür merkezi, tahrip edilmemelidir. Bu sanki geçmiş belleğimizden bir parçayı silmek ve gelecek için önemli bir mekanı ortadan kaldırmak gibidir. Bu da politik, sosyal ve sanatsal bir hata olur” dedi. Başbakana Tayyip Erdoğan’a seslenen Costa-Gavras, Başbakan’dan Emek Sinemasını kurtarmasını ve ticaretin kültürden üstün gelmemesi için harekete geçmesini talep etti.


İKSV: YAPILANLARI KINIYORUZ

İstanbul Film Festivali’ni organize eden İstanbul Kültür Sanat Vakfı da (İKSV) yaptığı yazılı açıklamayla Emek Sineması eylemindeki polis şiddetini eleştirdi. Açıklamada, “İstanbul Film Festivali’nin konuğu olarak İstanbul’da bulunan Yönetmenler Costa-Gavras, Mike Newell, Marco Becchis ile Jan Ole Gerster’in yanı sıra Türkiye’den birçok yönetmen ve oyuncu ile yerli ve yabancı birçok sinema yazarının da katıldığı yürüyüşte, Emek Sineması’nın sokağına girmek isteyenlere müdahalede orantısız güç kullanılmıştır. İstanbul’un kültürel hafızasına sahip çıkmaktan başka düşüncesi olmayan sinemaseverlere yapılanları kınıyoruz” denildi.


EMEK YOKSA DORSAY DA YOK!

Daha önce kaleme aldığı “Emek Yoksa Ben De Yokum” başlıklı yazıyla “Emek Sineması’na kazma vurulduğu gün, ben gazeteciliği bırakıyorum!” diyen Sinema Yazarı Atilla Dorsay, yazılarına son verdi. Bugün Sabah gazetesindeki köşesinden okurlarına seslenen Dorsay, “Ayrılma günü geldi. Bunun temel nedenini biliyorsunuz: “Emek Yoksa Ben De Yokum” başlıklı yazımı hatırlarsınız. Bu sinemanın hem kendisi önemliydi, hem de temsil ettiği kültürel altyapı, tarihsel birikim ve yaşam biçimi. Bugün artık Emek yok.Hiçbir girişimi değiştiremedik, hiçbir şeyi kurtaramadık. Ve bırakmak kaçınılmaz oldu” ifadelerini kullandı.

Atilla Dorsay’ın istifasını Sabah Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, kabul etti. Ancak Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Albayrak, istifa kararına itiraz etti. Erdal Şafak’a da “istifayı kabul ettiği” için tepki gösteren Albayrak, Dorsay’ı aradı. Ancak Sinema Yazarı Dorsay, kararından vazgeçmedi.


EMEK SOKAĞINA GİRMEK YASAK!

Sevin Okyay (Sinema Yazarı): Barışçıl bir eyleme böylesine orantısız bir şiddetle mukabele etmek sadece bir rezalet mi, derindeki bir nefretin dışa vurması mı, bilemiyorum. Sonuçta, sinemayı seven insanlara Emek sokağına girmek yasak. Festival’in amiral gemisi Emek ile Sine-Pop’un sokağı, sözde restore edilen binada son yıllarda Festival sineması olan Rüya ile İnci Pastanesi... Beyoğlu’nun kültürü kazınınca, sanatsızlaştırılınca, aynı zamanda insansızlaştırılmış olur. Bu miras, bu hazine onların değil bizim. Emek bizim, İstanbul bizim. Beyoğlu da bizim...

UTANMALARI GEREKİR

Tunca Arslan (SİYAD Başkanı): Emek Sinemasının yıkılmasına karşı yapılan eylemde polis terörü uygulandı. “Emek Yoksa Ben De Yokum” diyerek sinema yazarlığını bıraktığını açıklayan onursal başkanımız Atilla Dorsay’ın simgesel tavrını çok önemli ve onurlu bir duruş olarak görüyoruz. Dorsay’ın tavrı karşısında Emek’i yıkmak için binbir çeşit yalan söyleyenlerin utanması gerekiyor.

MUHALEFETE SIFIR TOLERANS

Berke Göl (Sinema Yazarı): Öncelikle şunu söylemek gerekiyor. Emek sineması kentsel dönüşüm sürecinin sadece bir parçası ve orayı kurtarırsak Türkiye kurtulmayacak, ümitlerimiz sönmeyecek. Bu bir mücadelenin aşamalarından biri ve bu konuda simgeleşmiş tarihi bir eser. Taksim’de sinemacılara yapılan şiddet, Hopa’da, Üniversitelerde, iş yerlerinde gördüklerimizden bağımsız değil. Devletin muhalefete karşı sıfır tolerans gibi bir politikası var. Güçlendikçe de bunu daha kendine güvenli bir şekilde yapıyor. Burada bu görünüyor. Uluslararası kamuoyunun tepkisi ve buradaki muhalif kesimin sesini duyurması gerekiyor. İKSV’nin ve SİYAD’ın Kültür Bakanını istifaya çağıran açıklamaları da çok önemli.

BÖYLE BİR ŞEY OLAMAZ

Fırat Yücel (Sinema Yazarı): Artık son noktaya getirdiler ve labirentimsi bir hukuk süreci sonucunda da kendilerine meşru bir zemin hazırladılar. İlk kazma vurulduğunda zaten denilmişti sinemacılar burada olacak ve burayı savunacaklar diye. Bizim için bu proje ne yasal ne de İstiklal Caddesi’ne yakışan bir proje. Dünkü eylem de bu sürecin devamıydı. Eylemde Yönetmen Erden Kıral da vardı ve biber gazından, tazyikten etkilendi. Ve buna “ne yapıyorsunuz” diyen sinema yazarı gözaltına alınıyor. Böyle bir şey olamaz.

TALEBİMİZ HÂLÂ GEÇERLİ

Senem Aytaç (Sinema Yazarı): Yaşanan olayda sadece polisin aşırı orantısız derecede güç kullanması sonrasında olaylar çıktı. Sonuçta orada sadece Türkiye’den değil dünyadan yönetmen, oyuncu, sinema yazarı ve sinemasever vardı. Ve tek talep sokağa girmekti. Sokak kamuya ait bir yer ve bir sokağa girilememesi söz konusu olamaz. Ama polise barikat kurarak o sokağa girilmesini engelledi. Söz hakkımız olduğunu düşünüyoruz sinema yazarları ve bu şehirde yaşayanlar olarak. Buranın bağımsız, ticari olmayan bir sinematek ya da kültür merkezi olarak kullanılması talebimiz hâlâ geçerli. Bunun için de mücadele edeceğiz çünkü kamuya ait bir yerin sermayeye hediye edilmesine itiraz ediyoruz.

SONUNA KADAR PEŞİNDE OLACAĞIZ

Mücella Yapıcı (Mimar): Mimarlar odası adına ne derecede üzgün ve öfkeli olduğumuz haykırmaya geldim. Bize uygulanan bu şiddetin arkasında nasıl bir rant duygusunun olduğunu gösterir. Bu projeye imza atan herkesi, bu yıkımı durdurmaya çağırıyoruz. Aksi takdirde tarihe karşı ciddi bir suç işlemiş olacaklar. Sinemacılarına, festival konuklarına saldıran bir iktidar neyi korumaktadır. Biz mimarlar olarak bu içine geldiğimiz durumu şiddetle kınıyoruz ve bu mücadelenin sonuna kadar peşinde olacağız. (İstanbul/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et