6 Nisan 2013 14:55

Dünya Sosyal Forumu: Umut ve korku

Immanuel Wallerstein

Yine de 2 yıl sonra DSF Tunus’ta toplanırken, Tunuslu devrimciler, forumu Tunus’ta düzenlemenin kendilerinin ülke içinde, baskıcı, antiseküler bir yönetimle devrimi yolundan çıkarmak isteyenlere karşı verdikleri devrim kazanımlarını koruma ve geliştirme mücadelesine yardımcı olduğunu düşündüler.

‘ONUR’ SLOGANI ÖNE ÇIKTI

DSF’nin uzun süreli “Başka bir dünya mümkün” olagelmiştir. Tunuslular buna bir ek yapma konusunda ısrarcı oldu. Slogan, “Onur” idi. Bu ek slogan birçok açıdan forumdaki  kurum ve bireyleri bir araya getiren temel öğeye vurgu yapıyor; Dünyanın her yerindeki herkesin onuruna saygı gösteren gerçek bir eşitli arayışına.

Bu, forumda tam bir uyum olduğu anlamına gelmiyor. Tam tersi! Farklılıkları analiz etmenin bir yolu onu, umuda verilen önemle, korkuya verilen önemin arasındaki karşıtlığın bir yansıması olarak görmektir. Forum her zaman için aşırı soldan merkez sola katılımcıların yer aldığı kapsayıcı bir platform olmuştur. Bazıları için, var olan kapitalist sistemin orta vadede dönüştürülmesine yarayacak ortak bir eğitimin önünü açan bu yön, Forum’un güçlü tarafıdır. Bazıları içinse bu, sistemde temel değişiklikler yapmak yerine var olan eşitsizliği sadece birazcık dindirmeyi amaçlayanlarla birleşmenin yolunu açan bir zayıflıktır. Umut korkuya karşı. Forumda sürekli devam eden tartışmalardan birinin kaynağı dönüşüm sürecinde sol partilerin rolüydü. Bazıları için iktidarda sol partiler olmadan kısa ve uzun vadede herhangi bir değişiklik yaratmak mümkün değil. Ve bir kez iktidar olunduğunda bu insanlar iktidarda kalmanın hayati olduğunu düşünüyor. Diğerleri bu fikre karşı çıkıyor. Onlar sol partiler iktidara gelse de, toplumsal hareketlerin, her zaman için vaatlerini yerine getirmede yetersiz kalacak olan bu partilerin dışında kalarak eleştirel bir mekanizma oluşturmasını savunuyor. Bir kez daha umut korkuya karşı.

Bölünmenin kaynaklarından biri de BRICS ülkelerine karşı tutumda yaşanıyor. Bazıları için BRICS, ABD, Batı Avrupa ve Japonya’ya karşı önemli bir gücü simgeliyor. Diğerleriyse bunların da yeni bir grup emperyalist güç olduğunu dile getirerek kuşkularını dile getiriyor. Özellikle Çin’in Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki pozisyonu fazlasıyla tartışmalı. Umut korkuya karşı.

DSF NE HALDE?

Dünya solunun güncel programı da bir başka iç tartışmanın kaynağı. Bazıları için DSF, emperyalizm ve neoliberalizme karşı muhalefetiyle olumlu. Ancak buna karşı spesifik alternatiflerin önerilmesi konusunda da üzüntü verici bir şekilde eksik. Bu insanlar dünya solunun somut programatik hedefler doğrultusunda ilerlemesini talep ediyor. Ancak diğerleri için bu sadece DSF içerisindeki güçlerin bölünmesi ve zayıflatılmasına yarar. Umut korkuya karşı.

Sabit tartışmaların bir diğer merkezi de DSF’nin dekolonizasyonuydu. Bazılarına göre kuruluşundan bu yana DSF, Avrupalıların, ihtiyarların, erkeklerin ve bazılarının ayrıcalıklı ülkeler olarak tanımladıkları coğrafyalardan gelen insanların yönetiminde bulunuyor. Bir kurum olarak DSF, kendisini kuran tabanı genişletmeyi başarmıştır. Coğrafi olarak genişlemiş ve  tabandan gelen talepleri gittikçe daha fazla yansıtan bir yapıya sahip olmayı amaçlamıştır. Geride kalan tüm forumlara baktığımızda bu çabanın sürekli olduğunu görebiliyoruz. DSF, gittikçe daha kapsayıcı bir forum haline gelmiştir. Tunus’ta, tüm “yeni” organizasyonların(İşgal et (Occupy), Öfkeliler (Indignados) varlığının daha da artmış olması bunun bir kanıtıdır. Bazıları içinse bu amaç henüz kesinlikle yerine getirilememiştir ve aslında gerçekte böyle bir amaç yoktur da. Umut korkuya karşı.

DSF, bir direniş alanı olarak kurulmuştu. 12 yıl sonra tüm tarafların bir araya gelerek bu tartışmaları yürütebilecekleri tek yer olarak kaldı. Sürekli aynı tartışmalardan bıkan insanlar yok mu? Evet, tabii ki var. Ancak bana öyle geliyor ki her seferinde yararlı bir dünya solunun inşasına katkıda bulunacak yeni insanlar ve gruplar da DSF’ye katılmaya devam ediyor. DSF, yaşıyor ve iyi durumda.

Evrensel'i Takip Et