1 Ağustos 2024 05:00

Turgay Olcayto’dan "Aşk Üzerine Yanıtı Olmayan Mektuplar"

Turgay Olcayto’nun "Aşk Üzerine Yanıtı Olmayan Mektuplar” yayımlandı. Kitapta, Nurhan Olcayto’yla geçirdikleri zor günlerde yazdığı mektuplar yer alıyor.

Turgay Olcayto’dan "Aşk Üzerine Yanıtı Olmayan Mektuplar"

Turgay Olcayto'nun "Aşk Üzerine Yanıtı Olmayan Mektuplar" adlı kitabı.

Kadir İNCESU

Geçtiğimiz günlerde Gazeteci, Yazar Turgay Olcayto’nun Literatür Yayınları tarafından yeni kitabı "Aşk Üzerine Yanıtı Olmayan Mektuplar” yayımlandı. Evrensel gazetesinde “Gerçeğin Gözüyle” köşesinde yazılarına devam eden Olcayto’nun yeni kitabında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tanıştığı ve evlenip birbirlerinin hayatlarına tanıklık ettikleri onca yılın ardından sevdiceği Nurhan Olcayto’yla geçirdikleri zor günlerde yazdığı mektuplar yer alıyor.

Mektupları okurken Nurhan Hanım’ın neler hissettiğini bilmek çok zor ancak verdiği küçük tepkilerden bile çok büyük heyecanlar, mutluluklar çıkardığına eminim Turgay ağabeyin… Mektupları yazarken de yaşamıştır aynı heyecanı. Tanıştıkları o günlere gitmiştir mutlaka, yazdıklarının her satırında sevdalarının izlerini bulmak mümkün.

Üye olduktan sonra Türkiye Gazeteciler Cemiyetine daha sık gider olmuştum. Selam vere vere çıkardım dik merdivenleri. Her zaman açık olan Turgay Başkanın odasına sessizce süzülürdüm, misafirleri varsa. Tanıdık birileriyse misafirleri, biraz gürültü yapardım. Sarılırdık özlemle… Artık bir parçam olduğunu söyleyebileceğim fotoğraf makinemi de çıkarırdım çantamdan. Habersizce çekerdim fotoğraflarını, poz vermeyi de pek sevdiğini söyleyemem. Bir köşede dinlerdim konuşulanları. Ara sıra bana da laf atardı. Keyifli sohbetler olurdu, Adnan Özyalçıner olduğunda neşelenirdik iyice…

TGC’nin bir etkinliği sonrası “Seninle konuşacaklarım var” deyince, meraklandım. Cemiyetin o tadına doyum olmaz çayını içerken anlattı kısaca: “Nurhan ablan için yazdığım mektuplar var. Zor günlerinde ona okuduğum. O yazıları okumanı istiyorum, zamanın varsa. Kendini de çok zorlama. Senden ricam, bu yazılar konusunda düşüncelerini söylemen. Bu yazıları unut, yırt at gitsin dersen onu yapacağım. Hayır, yazılar güzel değerlendirelim dersen de onu yapacağım!”

Merak etmemesini söyleyerek ayrıldım yanından. Zor bir görevdi. Mümkün olduğunca geciktirdim okumayı. Bir sabah başladım okumaya, ara vermeden bitirdim. Bazen güldüm, bazen hüzünlendim, bazen gözlerimi kaçırdım satırlardan, fark edilmesin diye gözlerimin dolduğu.

Son mektuptan sonra, başladım yazmaya düşüncelerimi. Hemen de WhatsApp’tan gönderdim. Gün içinde de konuştuk. Gönderdiğim nottan çok etkilendiğini söyledi, sesi biraz titreyerek.

Dosya böylece Literatür Yayınları Sahibi Kenan Kocatürk’e gitti. TGC’den Bahriye Gündüz’ün derlediği mektupları yayına Müjgan Yıldırım hazırladı. Kitaptaki fotoğraflar da Olcayto ailesinin arşivinden seçildi. Kapak fotoğrafı ise tahminen 1965 yılında Emirgan Çınaraltı’nda değerli Gazeteci Doğan Katırcıoğlu tarafından çekildi. Turgay ağabey, uzaklara dalmış gibi, kim bilir neler düşünüyor… Nurhan abla ise sevgiyle, yanında olmasına karşın özlemle bakıyor. Bu kitap işte o bitmeyen özlemi anlatıyor.

Turgay ağabey, kendisine gönderdiğim yazıyı kitabın ön sözü olarak yayımlanacağını söyleyince mutlu olduğumu da söylemeliyim.

İşte o yazı:

Turgay Olcayto ile geç tanışanlardanım. Geç tanışıklığın üzüntüsü, Turgay Olcayto’yu tanıdıkça daha da arttı.

Hoş sohbeti, gülümseyen yüzü, içtenliği çok değerli… İşine olan sevgisi, bağlılığı, tecrübelerini gençlere aktarma çabası takdire değer…

Turgay Olcayto’nun henüz yayımlanmayan “Aşk Üzerine Yanıtı Olmayan Mektuplar” adlı dosyasını okuduktan sonra aklıma Cemal Süreya’nın “On Üç Günün Mektupları” adlı kitabı geldi. Cemal Süreya’yı tanıyamadım ama mektupları yazdığı Zuhal Tekkanat’ı tanıdım. Zuhal Hanım, uzun sohbetlerimizde anlatırdı sevdasını, heyecanla…

Nurhan Hanım’ı da tanıma imkanı bulamadım. “Aşk Üzerine Yanıtı Olmayan Mektuplar”ı okuyunca tanımaktan öte şeyler hissettim.

Turgay Olcayto, “Küçüğüm, Sevgili, Sevgilim, Nurko, Canım Sevgili, Canım Nurko, Canım Benim” diyerek seslendiği yaşamına anlam katan, bütünleyen, sevgiyle sarıp sarmalayan sevdiği Nurhan Olcayto’yu anlatıyor, “Aşk Üzerine Yanıtı Olmayan Mektuplar”da…

İlk tanışmalarından sevdalandıkları ana, evliliklerinden iş yaşamlarına, çocuklarından torunlarına, tadı hâlâ duyumsanan Avrupa gezilerine kadar yaşamlarına dair ne varsa tüm içtenliğiyle anlatıyor.

Aslında yazdıklarıyla yer yer ülkemizin 50 yıllık tarihinin de genel bir değerlendirmesini yapıyor.

45 mektubun yazıldığı dönemi farklı bir açıdan görmek sizi de etkileyecektir mutlaka…

4. mektubunda, “Dünyayı umursamamayı, kendim olmayı öğrettin. ‘Kızlar hep seçilmeyi beklerler ama seni ben seçtim unutma’ derdin. Nasıl unuturum. Cemal Süreya’nın çok sevdiğim şiirindeki dize geliyor aklıma. Kendimize uyarlıyorum: ‘Keşke yalnızca açık sözlülüğün, kendine güvenin ve gülen gözlerin için sevseydim seni…’” diyen Turgay Olcayto amacını tüm içtenliğiyle vurguluyor.

43. mektubunda da “Yaşantımızın tümüne göz attığımda artık 70’li yaşlarımızda başı¬mıza gelenlere kara bağlamıyorum eskisi kadar. Çünkü aşkı bulduk, unutulmaz bir sevgiyi paylaştık, tasada da kıvançta da hep el ele olduk. Beni anlamadığını biliyorum ama yine de yazmalıyım: Seni çok sevdim, hâlâ da çok seviyorum bir tanem. Şimdilik bu kadar. Yine yazacağım. Bizi ama daha çok seni anlatacağım. En yakınlarının bile tanıyamadığı, değerlendirmekte beceriksiz kaldıkları seni. Yeteneğinle, duyarlılığınla, sevgi dolu kocaman yüreğinle ve o muhteşem mücadeleci ruhunla. Evet, en iyi bildiğim şeyi yapacağım. Seni anlatacağım” derken aslında aşkını anlattığı kadar, aynı zamanda kendisini de anlatıyor. Pek bilinmedik yönlerini tüm içtenliğiyle paylaşıyor. Kitabın adı her ne kadar “Aşk Üzerine Yanıtı Olmayan Mektuplar” olsa da yanıtı çok önceden alınmış bu mektupların. Yazılmadan çok önceleri… Yazıldığı dönemde de zor günlere bir ışık olmuş yazdığı her sözcük Turgay Olcayto’nun hem kendisine hem de Nurko’suna…

Etkisini hiçbir zaman kaybetmeyecek bir ışık…  

Evrensel'i Takip Et