Tarihi Newroz’da Kürtler demokratik Türkiye diyecek
Güney Kürdistanlılar Sykes-Picot anlaşmasının sınırları içinde kalmak istemiyor. Kerkük, Kürtleri tatmin eden bir statüye kavuşmadan Irak’ta Kürt sorunu, Kürdistan devleti kurulsa bile bitmeyecek. Bu durum Irak’ta bir Kürt-Arap savaşı ihtimalini hep diri tutacak. Birkaç yıl önce İran’da Kürtler Türkiye Kürtlerinin 1990’lı yıllarda yaşadığı süreci yaşıyordu. Yeni bir Ulusal uyanış ve kalkışma içindeydiler. Bugün İran Kürtlerinin suskunluğu kimseyi aldatmamalı. Suriye Kürtleri de üç yıl önce bugünkü İran Kürtlerinin suskunluğu içindeydi.
ROJAVA DENEYİMİNİN KIYMETİ
Rojava’da Kürtler, Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) verdiği desteğe Beşar Esad tarafından verilen karşı hamlesini yani Kürt kentlerinin yönetimi Kürtlere bırakmasını çok iyi değerlendirdi. Bu süreci fırsatçı bir tarzda ele almak yerine Halk Meclisleri oluşturarak denetimlerindeki kentleri Arap, Süryani, Ermeni, Çerkez, Çeçenlerle birlikte yönetme iradesi ortaya koydular. Serekaniye’de Türkiye’nin tüm kışkırtmalarına rağmen ÖSO çeteleriyle yaşanan çatışmaların Arap-Kürt çatışmasına dönüşmemesi için azami gayret gösterdiler. Aynı şekilde esir aldıkları Esad askerlerini ÖSO gibi infaz etmiyorlar, silahsızlandırıp ailelerine geri gönderiyorlar. Hıristiyan halkın kiliselerini ÖSO’dan yine Kürtler koruyor. Çünkü Kürtler Suriye’de özgür demokratik bir ülkede Suriye halklarıyla birlikte yaşamak istiyor. Bağımsız bir güç olarak diğer halklarla ve demokratik güçlerle birleşerek demokratik bir Suriye mücadelesi verilebileceğini gösterdiler, gösteriyorlar. Batı Kürdistan’daki bu pratik, tüm Ortadoğu halklarına örnek olabilecek bir potansiyel barındırıyor. Bu deneyimin başarısı, Irak’taki potansiyel Kürt-Arap ve Kürt-Türkmen çatışmalarının önüne geçebilecek bir emsal aslında.
KÜRT HALKI BİR KEZ DAHA ORTAK MÜCADELE DİYECEK
Aynı şey Türkiye için de geçerli. Abdullah Öcalan-BDP heyetinin görüşme tutanaklarında PKK Lideri Öcalan’ın Kürtlere de Türklere de bu yolu önerdiği görülüyor. “Türkiye’nin tam demokratikleşmesi.” Bu mücadele ve müzakere hattı, hem Kürtlerin haklarına kavuşmasını sağlayacak hem de Türkiye’nin temel demokratikleşme sorunlarının çözümünü sağlayacak dinamiklerin tetiklenmesini sağlayabilir. Kürt halkının direngenliği, Ortadoğu’da Kürtlerin elde ettikleri etkili pozisyon, AKP’nin Suriye politikasının iflas etmesi, devleti Kürtlerle müzakere masasına oturmaya mecbur etmiştir. AKP hükümeti bu süreci mümkün olduğunca az zararla! kapatmak isteyecek. Ancak hem Kürt halkı hem de Türkiye demokrasi güçleri bu müzakere sürecini Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinin bir dayanağı haline getirdikleri ölçüde daha ileri kazanımlar elde edilebilir. İşçi sınıfı, ancak böylesi bir demokratik mücadele içerisinde politikleşebilir ve kendisi için sınıf olma yolunda ilerleyebilir.
2013 Newroz’u Kürt halkının son 5-6 yıldır iyice derinleşen duygusal kopuşa rağmen ortak vatanın demokratikleşmesi yönünde iradesini ortaya koyacağı bir Newroz olacak. 2013 Newroz’unda Kürt halkı bir kez daha tavrını Demokratik Türkiye’de eşit gönüllü birlikten yana koyacak. Türkiye’de tüm demokrasi ve emek güçleri, Kürt halkının mücadelesinin bugün Türkiye’yi bir değişim ve dönüşüme zorladığı tarihsel bir süreçten geçildiğini görmek zorunda. Kürt halkının 2013 Newroz iradesine bir karşılık verilmek zorunda. Ulusal bir halk hareketinin Türkiye demokrasi ve emek güçleriyle birleşme isteğini en güçlü şekilde ortaya koyuşunun “kıymetini ”kavramalı. 21 Mart ve öncesinde kutlanacak Newroz mitinglerini, etkinliklerini Türkiye demokrasi güçlerinin, sendikaların, meslek örgütlerinin, derneklerin, Alevi toplumunun büyük bir coşkuyla sahiplenmesi gerek. Çünkü müzakere süreci aynı zamanda bir mücadele süreci olarak ele aldığımız ölçüde müzakere masasında AKP-MGK- Burjuvazi değil, Türkiye halkları ve emekçileri kazanacak.
90’LARDAN BUGÜNE NEWROZ
12 MART 1990 günü yaşamını yitiren PKK’li Kamuran Dündar’ın Nusaybin’deki cenaze töreni ve ardından 21 Mart günü Newroz’una kadar süren 1 haftalık eylemler bir serhildana (halk ayaklanmasına) dönüştü. Okul boykotu, kepenk kapatma, kitlesel yürüyüşler Cizre’ye de sıçradı. Nusaybin ve Cizre serhildanlarına 21 Mart günü İdil, Silopi, Midyat, Kızıltepe, Derik, Gercüş, Doğubayazıt, Diyadin ve Patnos da katıldı. Yine aynı Newroz’da Diyarbakır’da, üniversite öğrencisi Zekiye Alkan surlara çıkarak bedenini ateşe verdi. Zekiye’nin eylemi Kürt halkını derinden sarstı.
Öncesi bir yana Türkiye’de Newroz’un bir mücadele günü olarak kutlanmasının başlangıcı 1990 Nusaybin ve Cizre serhildanları olarak bilinir. 1990-1999 yılları asında kutlanan tüm newrozları devlet yasaklarla, katliamlarla boğmaya çalıştı. Bugün 30 yıllık çatışmalı süreçte yaşamını yitiren 50 bin kişinin yarısı, Kürt halkının bu dönemdeki kitle mücadelesinin bastırılma sürecinde yaşanan kayıplardır.
2000 yılından itibaren farklı bir Newroz tarihi yazılmaya başlandı. Devlet Diyarbakır’da Newroz’un kutlanmasına şehrin 10 km dışında yapılmasına izin verdi. Alanın uzaklığına aldırış etmeyen 300 bin Diyarakırlı seferberlik ruhuyla Newroz alanında buluştu. Ve sonraki yıllarda Newroz’a katılım 1 milyona kadar ulaştı. Kürtler 2000-2012 yılları arasında kutlanan Newrozlarda adeta ulusal kimliğini yeniden inşa etti. Ancak 2000 Amed Newroz’u 90lı yıllarda girilen karanlık tünelin sonunda yanan ışık gibiydi. 90’lı yılların ateş çemberinden geçerken harap ve bitap düşen halk, 2000 Newroz’unda kendini onardı, yeniledi. 2000’li yıllar boyunca her yıl 100’ü aşkın merkezde yapılan kutlamalara milyonlarca kişi katıldı.
Evrensel'i Takip Et