“Başımıza düşen kaçıncı dolap? Ne zaman aksiyon alınacak?”

Ankara GSB Başkent-1 yurdunda kalan bir öğrenci

Ankara

Bu dönem Ankara'da GSB Başkent-1 yurtlarında kalmış bir öğrenci olarak dönemin başından beri birden fazla kez dolapların düştüğünü, bu sebeple de kadınların korkuyla o masalarda ders çalıştığını biliyorum.

29 Mart Cuma günü yeniden dolaplar düştü ve bir arkadaşımız odanın bir köşesinde nefes alamaz bir halde bulundu. Duvardaki kitaplık ayağının üstüne düşmüş. Arkadaşlarının müdahalesiyle dolap kaldırıldı. Ardından güvenliğe ve memurlara haber verildi. Gelen güvenlik görevlisi “Çok eşya koymuşlar ya” dedi ki daha önce de dolaplar düştüğünde aynı tepki eşliğinde suç öğrencilere atılmıştı.

“KÖTÜYÜ DÜŞÜNMEYİN BAK BİR ŞEY OLMAMIŞ!”

Yurtta yaşayan kadınlar böyle bir cümleyi kabul etmediklerini, odalarının kitaplığının 4 kişi olarak dizayn edilmesine rağmen sene başından beri odada kalmak durumunda kalan 6 kişi olarak yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını ifade ediyor ve aylardır durumun bu şekilde sürdüğünü belirtiyorlar. Kadınlar; ihmalden, dolapların kalitesiz malzemeden oluşundan ve tamir gibi işlerin yapılmasının sürekli ihmal edildiğinden ötürü bu olayların yaşandığını düşünüyor. Kadınlar, bu olaydan 4 gün önce yaşanan başka bir dolap düşme olayının ardından bir kontrolün yapılabileceğini ama yurt yönetiminin bunu yapmadığını hatta memurların “Kötüyü düşünmeyin, bak bir şey olmamış” cevabını vererek durumun ciddiyetinden cok uzak bir tavır sergilediğini aktarıyor.

Mühendislere ve marangozlara danışarak malzemenin kalitesizliği, dübellerin arasının açık olması ya da duvardan kaynaklı olarak bu olayların yaşandığına dair yanıtlar aldıklarını da belirtiyorlar. Ancak bu süreçte kadınlar bu ihmallere karşı cevap bulmak bir yana suçu öğrencilere atan bir muhattap ile karşı karşıya kaldıklarını da aktarıyorlar.

“KORKUYA ALIŞIRSINIZ”

Müdür, dolabın düştüğü bir odayı ziyaret ettiğinde kadınlar yeni takılan dolaplara dair endişelerini aktarıp "Korkuyoruz" dediklerinde “Alışırsınız korkuya” cevabını vermiş. Burada kalan kadın öğrenciler diyor ki “Hiçbir anne baba evladını ayağına, kafasına, koluna kitaplık düşsün diye bu yurda göndermiyor. Yurda gelen bizlerin hayalleri, anne babalarımızın güzel umutları var. Önceki olayda bir arkadaşımızın kafasına düşen dolap, şimdi başka bir arkadaşımızın ayağına düştü. Birisinin ölmesi mi gerekiyor durumun ciddiyetinin fark edilmesi için, bizler sadece bunu merak ediyoruz.” Ve ekliyorlar: “Arkadaşlarımızın durumu şu an iyi ancak bizler endişeliyiz.  Gerçekten bu kadar mı yani! İnsan hayatı bir kitaplığın 10 tane, önemsenmeden yapılmış dübeline mi bağlı? Tamam şu an hiçbirimizde çok ağır bir şey yok ama bence yurt yönetiminin bunu düşünüp övünmesi yerine 'Bizim çocuklarımız bu masalarda ders çalışıyor, her an her şey olabilir' diye önlem almak için acil çalışması gerekiyor. İlk dönemin başında yaşanan dolap düşme olaylarında kesin bir önlem alınsaydı bugün biz bu hasarları almaz, psikolojik olarak bu kadar etkilenmezdik. Bizler bunu hak etmiyoruz. Kimsenin bir daha bu duruma maruz kalmaması için bu ihmale sebep olanlar hakkında gerekli işlemlerin başlatılmasını talep ediyoruz.”