23 Nisan 2023 12:24

Suriyeli göçmen Aziz ve İsmail: Mahzuni türküleriyle büyüdük, burada ayrımcılığa uğruyoruz

Antep’te bayramda konuştuğumuz Suriyeli göçmen Aziz ve İsmail “Mahzuni türküleri dinliyorduk farklı ülkelerde, şimdi aynı ülkedeyiz ama ayrımcılığa maruz kalıyoruz” dedi

Fotoğraf: Mahsun Kılıç/Evrensel

Paylaş

Mahsun KILIÇ
Antep

“Biz de ülkemizin bu halde olmasını istemezdik, buralara gezmeye, tatile gelmeyi isterdik” diyor Antep’te parka oturan Suriyeli göçmenler ve ekliyorlar “Kuşu altın kafese koymuşlar vatanım da vatanım demiş”. Antep’in Düztepe Mahallesi’ndeki Çamlık Parkı’nda oturan Tekstil İşçileri İsmail ve Aziz’le bayram, deprem ve güncel siyasete dair konuştuk.

"ANTEP’E GELDİĞİMDE 11 YAŞINDAYDIM"

Bayramın telaşı Antep’i sarmış, hızlı akan trafik, yeni kıyafetleriyle ortalıkta dolanan çocuklar… Düztepe Mahallesi’nde dolanırken Çamlık Parkı’nda oturan iki Suriyeli göçmene denk geliyoruz. Çimlerin üzerinde sohbet etmeye başlıyoruz. İsmail ve Aziz çocukluk arkadaşları. Suriye’de iç savaş başladıktan sonra Antep’e geldiklerini söyleyen İsmail, “Buraya geldiğimde 11 yaşındaydım, okulumu bırakmak zorunda kaldım, devam edemedim savaştan dolayı. Geldiğimden beri de tekstil işinde çalışıyorum.

Aziz de aynı şekilde arkadaşıyla aynı tarihlerde Antep’ geldiğini söylüyor. İki çocuğu var Aziz’in, önceleri inşaat işinde çalışıyormuş ancak depremden sonra tekstil işinde çalışmaya başladığını söylüyor ve ekliyor, “İnşaat işi durunca tekstil işinde çalışmaya başladım. Bir gün işe gitmesek aç kalıyoruz, depremden 2 hafta sonra çalışmaya devam ettik. Şu an bu oturduğumuz park günlerce yatıp kalktığımız yer oldu”.

"11 YAŞINDAYDIM NASIL SAVAŞACAKTIM"

İki arkadaş da Türkmen oldukları için çok rahat anlaşıyoruz. İsmail konuşmaya devam ediyor: “Bizim köye ilk elektrik geldiği zaman babam radyo alıp Mahzuni Şerif’in türkülerini dinledi, kasetlerini aldı. Burada bize soruyorlar ‘Niye savaşmadınız da buraya geldiniz?​’ diye. Ben de şunu diyorum; ben buraya geldiğim zaman 11 yaşındaydım nasıl savaşacaktım? Aynı türküleri dinliyorduk farklı ülkelerde şimdi aynı ülkedeyiz ama ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Bir bozuk elma için tüm kasayı çöpe atmaya çalışıyorlar, bize ‘Gidin’ diyorlar. Buradayız ama emeğimizle çalışıyoruz.”

"ERKEN YAŞLARDA ÇALIŞMAYA BAŞLADIĞIMIZ İÇİN ERKEN BÜYÜDÜK"

İsmail konuştuğu sırada boşluğa bakıp düşüncelere dalan Aziz söze karışıyor: “Allah düşmanımın başına vermesin, savaş çok kötü bir şey. Nasıl geldiğimizi, neler yaşadığımızı artık hatırlamak bile istemiyoruz, çünkü iyi anılar değiller. Çocuk yaşta geldik buraya, okulumuzu yarıda bıraktık ve buraya geldiğimizden beri çalışıyoruz. Çocukluğumuzu yaşamadık, erken yaşlarda çalışmaya başladığımız için erken büyüdük.”

Aziz, sözü almaya çalışan İsmail’e fırsat vermeden devam ediyor: “İsmail babasının dinlediği türkülerden bahsetti, bizler de Kemal Sunal’ın filmlerini izlerdik. Filmleri çok eğlenceliydi, çok gülerdik. Romatizmam arttı, yağmur yağacak dediği bir filmi vardı adını hatırlayamadım şu an.”

"DEPREMDEN İKİ HAFTA SONRA ÇALIŞMAYA BAŞLADIK"

Sözü depreme getiriyor İsmail: “Deprem olduktan sonra birkaç gün dışarıda kaldık. Hava çok soğuktu o zamanlar, yeğenlerim vardı onlar çok zorlandılar. Bir şekilde yardımlardan yararlanmaya çalıştık, o şekilde atlattık o süreci. 2 hafta sonra tekstilde işe başladık.” Aziz anlatılanları kafasını sallayarak onaylıyor.

Bayram olduğunu, neden burada oturmak yerine gezmediklerini sormam üzerine İsmail şöyle yanıt veriyor, “Nereye gidelim ki, bayram olsa da değişen bir şey olmuyor. Şeker aldık çocuklara, onlar sevinsin diye birkaç bir şey aldık o kadar. Bize bayram yok. Şekeri bizim Suriyeli esnaflar yerel esnaflardan daha pahalı satıyor, o yüzden de Aziz ile yarımşar kilo şeker alabildik.”

"SURİYE’DE ALTYAPI YOK, HASTANELER VE OKULLAR YOK"

Güncel siyasi olayları takip edip etmediklerini sormam üzerine ‘Biz siyasetle ilgilenmiyoruz. Ama siz ilgilenmezseniz de o sizinle ilgileniyor’ diyerek söze başlıyor İsmail: “Kılıçdaroğlu birkaç yıl içinde bizi göndereceğini söylüyor. Nasıl olacak bilmiyorum ama gönderseler de ne diyebiliriz bilmiyorum. Yeğenlerim var mesela burada okula başladılar, bizler uzun yıllardır buradayız ve çalışıyoruz, ne olur bilmiyorum.” İsmail’in bıraktığı yerden Aziz devam ediyor söze; “Benim kuzenlerim var küçük yaşta olan, onlar da burada okula gidiyorlar. Hem Suriye’de altyapı yok, hastaneler ve okullar yok. Ayrıca savaş tam olarak bitti denemez.”

"İLLA ‘GÖNDERECEĞİZ’ DERLERSE NE YAPABİLİRİZ BİLMİYORUZ”

Antep milletvekili adaylarını takip ediyor musunuz diye soruyorum, “Takip edemiyoruz, işten eve, evden işe gidiyoruz” diyorlar. Göçmen karşıtlığı üzerinden politika geliştiren Zafer Partisi 1. Sıra Adayı Ümit Özdağ’ı soruyorum, İsmail şöyle cevaplıyor: “Onu sosyal medyadan görüyorum ama bir şey diyemeyeceğim. Dediğimiz gibi burada kurulu düzenimiz oldu. İlla ‘Göndereceğiz’ derlerse de ne yapabiliriz bilmiyorum. Kuşu altın kafese koymuşlar ‘Vatanım da vatanım’ demiş. Biz de ülkemizin bu halde olmasını istemezdik, buralara gezmeye, tatile gelmeyi isterdik.”

Aziz olayın farkında ama fikir beyan etmiyor, ‘Allah büyük, yollasalar da en fazla orada ölürüz” diyor. Bir eşyamızı almadan çıktık geldik buralara, hemen geri döneceğiz diye. Buralarda zar zor geçiniyoruz.  ‘Yollayacağız’ diyorlar, yollarsalar gideceğiz artık ne yapalım, söz hakkımız yok çünkü bizim” dedi.

 

ÖNCEKİ HABER

Berlin-Brandenburg Havalimanı'nda güvenlik personeli greve gidiyor

SONRAKİ HABER

Osman Kavala'dan 2000'inci gün mesajı: "Gerçekleştirilen bir eziyet etme eylemidir"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...