AP, Katar lobisi ve rüşvette buz dağının görünen kısmı

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Belçika polisi tarafından yürütülen kapsamlı operasyonların ardından Avrupa Parlamentosu (AP) Başkan Yardımcısı, Yunanistan PASOK Partisi Milletvekili Eva Kaili’nin önce gözaltına alınması sonra tutuklanması doğal olarak Avrupa’da en önemli haber oldu.

AP’nin 14 başkan yardımcısından biri olan Sosyal Demokrat Grubu (S&D) üyesi Kaili, savcılık iddianamesine göre “bir Körfez ülkesi lehine lobi faaliyetlerinde bulunmakla” suçlanırken, basın bu ülkenin Katar olduğunu öne çıkardı. Zira, 21 Kasım’da AP’de, Dünya Kupası'nın ev sahibi Katar, insan hakları ihlalleri için mahkum edilirken, Kaili buna karşı bir konuşma yapmıştı. Katar’a modernleşmesi için şans verilmesini istemişti. Rüşvet skandalının ortaya çıkmasından sonra Kaili, PASOK ve S&D Grubu'ndan ihraç edildi.

Hafta sonu boyunca asıl olarak Kaili’nin evinde bulunan ve Katar’dan aldığı tahmin edilen çuvallar içindeki 600 bin avro öne çıkarılırken, rüşvet ve lobi faaliyetleri çarkının arasındakiler görmezden gelindi. 

Halbuki ortada sendika bürokrasinin merkezinde olduğu çok güçlü bir rüşvet çarkı mevcut.

KATAR KİMİ NE ZAMAN SATIN ALACAĞINI BİLİYOR

Avrupa’da Dünya Kupası'nın Katar’da yapılmasına karşı kullanılan en yaygın argümanların başında stadyumlarda çalıştırılan ve hayatını kaybeden işçilerin durumu gelirken, Katar rejimi kendisine göre akıllıca bir hamle yaparak, bunu tersine çevirecek sendikacı kökenli lobiciler bulma arayışı içine girdi.

Bunun ancak işçi haklarını sözde savunan sendikacılar tarafından boşa çıkarılabileceğinden yola çıkarak -Belçika basının yazdığına göre- esas olarak daha önce Uluslararası Sendikalar Birliği yönetiminde yer alan, 67 yaşındaki İtalyalı eski AP Milletvekili Pier-Antonio Panzeri ile irtibata geçiliyor. Milletvekilliğinden ayrıldıktan sonra “Fight Impunity" adlı bir lobi örgütü kuran Panzeri, aralarında Kaili’nin eşi Francesco Giorgi’nin de olduğu İtalyan ekiple birlikte Katar lehine AP’de lobi faaliyetleri sürdürmeye başlıyor.

İtalya’nın Milano kentinde uzun yıllar sendikacılık yapan, bir ara ülkenin en büyük solcu sendikası olan CGIL’nin başkanlığına aday olan, eski başbakan Massimo D’Alema ile yakınlığı bulunan Panzer’inin merkezinde olduğu büyük skandalda, 44 yaşındaki Kaili, asıl olarak kullanılan bir siyasetçi olma özelliği taşıyor.

Hem Belçika hem de İtalya basınında çıkan haberlere bakılırsa, yıllardır Brüksel’de lobicilik yapan Panzeri’nin evine yapılan baskında yüz binlerce avro ele geçirilmiş. Ailesi de rüşvet ağının parçası haline gelmiş.

Katar’ın, Panzeri’nin kurduğu ağ üzerinden ülkede çalışma koşullarının iyi olduğuna dair propaganda yaptırdığı bir diğer isim ise 53 yaşındaki İtalyan sendikacı Luca Visentini. İtalya İşçi Sendikası (UIL- Unione Italiana del Lavoro) yöneticisi olan Visentini, daha sonra Avrupa Sendikalar Birliği Genel Sekreterliği ve Uluslararası Sendikalar Birliği’nde görev yapmış. Katar’ın verdiği rüşvet sayesinde Visentini, Dünya Kupası'nın Katar’da yapılmasını “tarihi bir başarı” olarak niteleyen konuşmalar yapmış. Stadyumların yapılması sırasında ölen işçilerin durumuna ve ağır sömürü koşullarına ise hiç değinmemiş. Bu da şampiyonanın Katar’da yapılmasının önünü açan faktörlerden birisi olmuş.

Şimdilik yüz binlerce avro ile ifade edilen Katar’ın Panzeri üzerinden dağıttığı rüşvetin gerçek boyutu ise bilinmiyor. Ayrıca, Katar lehine lobi faaliyetleri yapan, imaj propagandası yapan da sadece AP’nin Ortadoğu’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Kaili değil. Özellikle sosyal demokrat grupta daha fazla siyasetçinin rüşvet almış olabileceğinden endişe ediliyor.

Ortaya çıkan bu rüşvet skandalıyla birlikte Dünya Kupası üzerindeki şaibe daha da ağırlaştı. Keza, aynı Avrupa Parlamentosu, bir süredir Katar vatandaşlarına AB genelinde vize kolaylığının sağlanmasını gündemine almış durumda. Yeşiller, Sol Grup ve Sosyal Demokratlar, bugün (pazartesi) başlaması beklenen Katar vatandaşlarına vize kolaylığı sağlanmasına ilişkin müzakerelerin ertelenmesi çağrısında bulundu.

BUZ DAĞININ GÖRÜNEN KISMI

Katar’ın feodal gerici rejimi, elinde bulundurduğu devasa sermaye ile son yıllarda bir taraftan dünyanın değişik yerlerinde büyük tekellere ortak olurken diğer taraftan Dünya Kupası gibi büyük organizasyonlarla rüşvet ve rant ile imaj yenilemeye çalışıyor. Kaili’nin aldığı ve medya tarafında öne çıkarılan 600 bin avro olsa olsa buzdağının görünen kısmı.

Görünmeyen büyük kısımda ise Katar’ın Dünya Kupası'na ev sahipliği yapabilmek için çok daha önemli şahsiyetlere verdiği devasa paralar olsa gerek. Katar’ın gerici rejiminin gerçeklerin üzerini parayla örtmesine yardımcı olan, işçi haklarının ayaklar altına alınmasına yardımcı olanlar ise elbette bir gün bir bir açığa çıkacak. Zira, gerçeklerin gücü paranın gücünden daha büyük.