12 Kasım 2021 00:00

Bir hafta meyve, bir hafta sebze alıyorlar

Bağlar'da İskanevler’de kurulan pazarda yurttaşlar daha çok dünden kalan sebze tezgahlarının önünde alışveriş yapıyor. Bir yurttaş ise bir hafta meyve, bir hafta sebze alabildiğini anlatıyor.

Fotoğraf: Masum Kara/Evrensel 

Paylaş

Mahsum KARA
Diyarbakır

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde İskanevler’de kurulan semt pazarını baştan sona kadar dolaşırken, sebze ve meyve tezgahlarında esnafın söylediği fiyat seslerini duyuyorum, mandalina 3 kilo 10 lira, salatalık 3 lira, üzüm 4 lira, soğan 3 lira, muz kilo 8 lira... Fiyat sesleri birbirine karışıyor o kalabalıkta.

Tezgahı başında biri bağırıyor, “Bolluk burada! Almadan geçme...” Evet tezgah dolu ama vatandaşın alışveriş poşetlerine girmiyor o bolluk.  Bir çoğunun elinde poşet dahi yok. 

"KİM İSTEDİĞİNİ ALABİLİYOR Kİ BEN ALAYIM"

O sırada meyve almak için fiyat sorarken “Bunlar çok pahalı ağabey biraz indirim yap” diyen Selvi abla ile sohbet etmeye çalışıyorum. “Alışveriş nasıl geçiyor istediğinizi alabiliyor musunuz?​” diye soruyorum, “Nerde. Kim istediğini alabiliyor ki ben alayım” diyor.

Elinde olan iki poşeti bana göstererek “Al bak bütün aldığım bu. Gören diyecek pazara geldim. Hiçbir şey alamadım. Aldığım da ancak iki günlük akşam yemeğine yeter. Dolaşacağım pazarı, belki ucuz bir şeyler bulurum da pazar torbama bir şeyler girer, eve elim dolu giderim yoksa hiçbir şey alamayacağım” diyor yanımdan uzaklaşırken.

ELİNDE KALAN ÜRÜNLERİ ZARARINA SATIYOR

Yürümeye devam ederken bir tezgahta bulunan kalabalık gözüme çarpıyor. Tezgaha yaklaştığımda tezgahın üzerinde yeşil sebzeler var. Pazarda bulunan diğer tezgahlara göre bayağı kalabalık. Tezgahın başında duran 60 yaşındaki Kerim, “Hepsi dünden kalma, ucuz satıyorum çöpe gitmesin” diyor. “Ucuza satarak zarar etmiyor musun” diyorum. “Zarar etmez olur muyum” dedikten sonra anlatıyor derdini Kürtçe ve Türkçe karışık konuşmasıyla: “Uzun yıllardır bu pazarda tezgahtarlık yapıyorum. Bütün varım yoğum burası, 6 çocuk büyüttüm buradan kazandığım parayla. Evimi geçindirmeye çalışıyorum. Başka bir gelir kaynağım yok. Çok zorlanıyorum, aldıklarım elimde kaldı mı, tümüyle zarar ediyorum. 3 çocuğum okuyor, birini çırak olarak verdim diğer ikisi ise evlendi. Kaldığım ev bana ait eğer benim kendi evim olmasaydı bu yaşta başka bir iş yapmak zorunda kalırdım.”

"EKONOMİNİN İYİ OLDUĞUNU SÖYLEYENLER GELİP HALİMİZE BAKSIN"

Pazarın sonuna doğru gelirken gazeteci olduğumu öğrenen Mesut, “Gerçek hayat burada. İnsanlar ne halde kimse bir şey alamıyor. Sabah A Haber’i izleyip ekonominin çok iyi olduğunu söyleyenler gelip burada yoksulluğun resmini görsünler” diyor.

Sohbet arasında inşaat mühendisliği mezunu olduğunu ama iş bulamadığı için inşaatlarda amelelik yaptığını söylüyor. Hayat şartlarının ona yaşattığı zorluklardan bahsederek devam ediyor: "Kışa girdik, her şey daha pahalı. Neye elini atsan almaktan vazgeçiyorsun. Bütün her şey iki katına çıkmış. Ev kirasına 900 TL veriyorum, ev sahibi ocak ayından itibaren 400 TL zam yapacak. Geçen ay elektrik faturası 250 TL geldi, bu ay 300 TL. Bir iki hafta sonra doğal gazı da yakmaya başlayacağız, o da artarak gelecek, zaten her ay doğal gaza zam geliyor. Ne kaldı pazara, hiçbir şey. Bizi pazar artıklarına muhtaç ettiler. Akşam gelin burada onlarca insan pazar artıklarını topluyor. Ama o saatle evde akşam haberlerini izlediğinizde de biz Avrupa’da bilmem neyde birincisi sıradayız diyorlar. Kimse kimseyi kandırmasın bu halk yoksulluktan can çekişiyor. İnsanlar gönül rahatlığıyla alışveriş yapmak istiyor. Artık her şeyden kısmaktan, porsiyonlarımızı küçültmekten elimizde hiçbir şey kalmadı. Doğal gazı az yakın deyip tasarruf önerisinde bulunan bakanlar bu ülkeyi yönetiyor daha ben ne diyeyim ki.”

"HER ŞEYİ BİR KEREDE ALACAK GÜCÜM YOK"

Mesut’un yanından ayrılarak pazar çıkışına gidiyorum. Alışveriş yapıp evine giden Hüseyin ile sohbet ederken aldıklarını fiyatıyla birlikte sayıyor: “Bir kilo biber 15 TL, üç kilo domates 18 lira, yeşillik 10 lira,  soğan 9 lira, 7 TL’ye de patates aldım.” Yüzme bakıp ufak bir tebessümle “Biz fakir insanların gücü de bunları almaya yetiyor” diyor.  “Söylediklerinin arasında meyve yok, hiç meyve almadın mı?​” diye soruyorum: “Hayır almadım. Alacak param yoktu. Zaten geçen hafta aldım meyveyi. Bu hafta da meyve yerine başka şeyler aldım. Gelecek hafta da bunların yerine başka şeyler alacam. Uzun zamandır böyle yapmak zorunda kaldım. Her şeyi bir kerede alacak gücüm yok. Hep iyi olacak düzelecek diyoruz ama artık ona dair bir umudumuz kalmadı” deyip evinin yolunu tutuyor.

ÖNCEKİ HABER

Yenikent'te zamlara karşı eylem çağrısı: Battaniyeni al da gel

SONRAKİ HABER

Hatay'da Harun Kafalı isimli erkek, eşi Sanem Kafalı'yı boğarak öldürdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa