Kanal İstanbul | "İstanbul’un kabusu filminin senaryosu yazılıyor"

Kanal İstanbul’un çevresine kurulacak Yenişehir’e son şeklini verecek imar planları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ataşehir İl Müdürlüğüne itiraz dilekçelerini veren vatandaşlarla konuştuk.

16 Nisan 2021 00:43
Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Kanal İstanbul’un çevresine kurulacak Yenişehir’e son şeklini verecek imar planları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanarak askıya çıkarıldı ve itiraz süreci başladı. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne giderek plana itiraz edenler tepkili:

“Nerede güzel yerler varsa betona çevriliyor. Nefes almak istiyoruz.” “Hani geleceği resmeden kaos-korku filmleri var ya; kuraklık, yangınlar, nefes alamamak. O filmin senaryosu bu proje, bu ısrar.”

İTİRAZLAR 24 NİSAN’A KADAR YAPILABİLECEK

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kanal İstanbul’un temelinin yaz aylarında atılacağını açıkladığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Yenişehir’e son şeklini verecek imar planlarını askıya çıkarmasıyla tartışmalı proje yeniden gündeme geldi. Kanalın her iki tarafına kurulması planlanan ‘Yenişehir’ ile ilgili hem 1/100 bin Çevre Düzeni Planı Değişikliği hem de 1/5 bin ve 1/1000 uygulama imar planları martın son haftası askıya çıkarıldı, itiraz süreci de başladı. Bu planlara karşı itirazlar 24 Nisan tarihine kadar yapılabilecek.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Ataşehir İl Müdürlüğü önündeyiz. Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu'nun çağrısı ile planlara itiraz için gelen vatandaşlarla konuşuyoruz. ÇED raporu askıya çıktığında Beşiktaş’taki uzun kuyrukların aksine az kişi var. İtiraz için gelenlerden biri İşçi Emeklisi Mustafa Güler. 1970’lerden beri İstanbul’da olan Güler’in elindeki dilekçeyi gösterip, “Ben Bakırköy Yenimahalle’den geçerken sağıma baktığımda Sümerbank fabrikasının olduğu yerde şimdi beton binaların yükseldiğini görüyorum, bu benim canımı yakıyor. Ondan dolayı Kanal İstanbul yapılmasına karşı çıkacağım” diyor. 

"GELECEĞİN KAOS FİLMİNİN SENARRYOSU ŞİMDİ YAZILIYOR"

7 yaşından beri İstanbul’da yaşayan Deniz Alkan mimar. Su sorununun gelecekte yaşanacak en önemli sorunlardan biri olduğuna dikkat çeken Alkan, Kanal uğruna su kaynaklarının feda edildiğini söylüyor. Alkan, “Su kaynaklarını harcıyoruz, ormanları, doğayı yok ediyoruz. Hani geleceği resmeden kaos-korku filmleri var ya, kuraklık, yangınlar, nefes alamamak. Onların içine sokuyoruz ülkeyi göz göre göre. O kaos filminin senaryosu bu proje, bu ısrar” diyor.

"NEFES ALMAK İSTİYORUZ"

Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından “Kanal İstanbul’u yapacağız! Hodri Meydan” demesi sonrası askıya çıkan planlara da ÇED itirazlarının yok sayılmasına da öfkeli Mustafa Güler. Bakanlığın ‘Sizin yaptığınız itiraz geçersizdir, yapacağız’ dediğini belirten Güler şunları söyledi: “19 yıldır ülkemizin beton olmayan yeri kalmamıştır. Nerede güzel yerler varsa betona çevriliyor. İstanbul’un, sadece İstanbul’un değil Marmara’nın yeşil alanları, tarımı, su kaynakları Kanal ile birlikte yok olacak. Nefes almak istiyoruz. Biz geleceğimize, çocuklarımıza iyi bir kent bırakmak istiyoruz. Bu anlamda Kanal İstanbul’un yapılmasına karşı çıkıyoruz”.

"KARADENİZ’DEN DERS ÇIKARIN"

Samsunlu Mustafa Güler, Karadeniz’de tüm itirazlara rağmen yapılan HES’leri, Karadeniz sahil yolunu, tahrip edilen doğayı hatırlatarak, “Karadeniz’de olanları hatırlayın, sahil yolu yapıldı. Sonra ne oldu, insanlar sellere kapıldı, evler yok oldu. Dere yataklarına evler yapıldı, insanlar canlarıyla ödediler bedelini. Biz bunların tanığıyız” diyor. Tüm bu yaşananlardan ders çıkarılmadığını belirten Güler, “Şimdi geldik Kanal İstanbul projesine. İstanbul’u, Marmara’yı, suyunu, ormanını, doğasını yok edecek” diyor.

"AMAÇLARI PARADIR, KÂRDIR"

Kanal için en çok tartışılan başlıklardan biri maliyet ise diğeri de rant. Bölgedeki arazinin defalarca el değiştirdiği herkesçe biliyordu. Yeniçağ Yazarı Murat Ağırel, Kanal İstanbul güzergahından arsa alan isimler arasında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı Aziz Torun, 17/25 Aralık operasyonlarında tartışılan eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Muratbey peynirlerinin sahibi Recai ve Necmi Erol’un olduğunu yazınca tartışmalar da büyüdü.

İşçi Emeklisi Mustafa Güler, projenin esas olarak bir rant projesi olduğuna vurgu yapıyor: “Oradaki arsaları yandaşlarına, Arap dünyasına sattılar, ki benim için sermayenin milliyeti yoktur. Sonuçta sermayedarlar kâr üstüne kâr elde etmek istiyorlar. Onların amacı paradır, kârdır. 1972 yılında İstanbul’a geldim, geldiğimden beri işçilikle uğraştım mücadele ettim, doğa için savaşacaksam ben bu savaşta varım.”

"ŞEHRİMİN YIKIMA UĞRAMASINA MÜSAADE ETMİYORUM"

Nurettin Körg de itiraz için sıra bekleyenlerden. Doğma büyüme İstanbullu olan Körg, Kanal İstanbul için “Bir proje değil, İstanbul’un kuzeyinden doğru ekolojik hayatını çok ciddi tahrip edecek ve yok edecek bir kalkışma” ifadesini kullanıyor ve ekliyor: “Kesinlikle İstanbul’u bitirecek bir şeydir. Doğup büyüdüğüm şehrimin yıkıma uğramasına müsaade etmek istemiyorum, müsaade etmiyorum.”

"İNSANLAR AÇLIK SINIRINDA YAŞARKEN, BU YATIRIM DOĞRU DEĞİL"

Gazeteci Çiğdem Toker’in derlediği verilere göre yatırım tutarları, işletme masrafları, gelirleri ve finansman maliyetleri ayrı ayrı analiz edildiğinde Kanal İstanbul için toplamda 21.06 milyar dolar yapım maliyeti öngörülüyor,bunun 15 milyar dolarlık kısmı Kanal maliyeti.

Prof. Dr. Uğur emek ise Panama Kanalı’nın yapım maliyeti ile karşılaştırarak yaptığı hesaplamaya göre toplam yatırım maliyetinin 60 milyar doları bulacağı görüşünde.

Prof. Dr. Uğur Emek bir televizyon kanalında köprüler, otoyollar, şehir hastaneleri gibi projelere verilen Hazine garantilerinin yapım maliyetinin 8 katı kadar olduğunu hatırlatarak, “Kanal İstanbul en düşük hesapla 60 milyar dolara mal olacak. Buna 8 kat yerine 5 kat Hazine garantisi verilse dahi ortaya 300 milyar dolar gibi devasa bir Hazine garantisi çıkıyor” dedi.

İmar planlarına itiraz eden vatandaşların temel gündemlerinden biri maliyet. Yükselen büyüyen işsizlik ve enflasyon rakamlarını hatırlatan vatandaşlar, bunca sorun varken Kanal İstanbul ısrarına tepkili.

42 yaşındaki Didem Göçer de bunlardan biri. 20 yıldır İstanbul’da yaşayan Göçer, “Bunun rant uğruna yapılmasına itiraz ediyorum. Pandemi şartları ağırlaşırken bir sürü insan açlık sınırında yaşarken böyle bir yatırımın doğru olmadığını düşünüyorum” diyor.

"SUS KORK, SUS KORK… SUSMUYORUM, KORKMUYORUM"

İtiraz için gelenler arasında çok sayıda kadın da var. 50 yaşındaki Aynur bunlardan biri. 2 yaşından beri İstanbul’da yaşıyor Aynur. Kanal İstanbul projesinin tabiata, doğaya, hayvanlara zarar vereceğini, bu nedenle de itiraz ettiğini anlatıyor ve ekliyor: “Tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiklerinde olduğu gibi burada yapılanlarla insanlık suçu işleniyor.”

İtiraz dilekçesi vermek için sırada bekleyen 68 yaşındaki Rabia teyze öfkeli. “Doğma büyüme İstanbulluyum. Bina, bina, bina, yeter! Bu kadar insanına, doğasına, hayvanına katliam yapılmaz. Ne oluyor ya? Ondan sonra da gel herkesi tutukla. Bundan ötesi yok, ‘sus kork, sus kork’. Susmuyorum, korkmuyorum.”

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Bir köy monografisi: Dersim’de Bir Köy Kozluca

SONRAKİ HABER

Kayı işçileri 2 buçuk yıldır ödenmeyen maaşlarını istedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...