24 Kasım 2020 23:33

Jeoloji Mühendisi Dr. Sançar: Yapılaşmada zemin koşulları dikkate alınmıyor

Öğretim Üyesi Dr. Tay­lan Sançar, Dersim'in deprem riskine dair konuştu: Yeni yapı stoku göreceli kaliteli gidiyor. Ama zemin koşullarının çok dikkate alındığı­nı düşünmüyoruz.

Dersim | Fotoğraf: Serhat Ozan Yıldırım

Paylaş

Ercan TOPAÇ
Dersim

Deprem son zamanların en çok konuşulan gündem maddelerinden biri. Doğu Anadolu fay zonunda (DAF) da bir süredir hareketlilik mevcut. Dersim, Elazığ’da, Bingöl’de yaşanan depremlerden oldukça etkilendi. Dersimliler deprem meselesine dair daha rahat olsa da Munzur Üniversitesinde görevli Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr.Taylan Sançar zemini işaret ederek, “Yeni yapı stoku görece kaliteli gidiyor. Ama zemin koşullarının çok dikkate alındığını düşünmüyoruz” uyarısında bulundu.  Dersim’in deprem bakımından tehlikeli bir bölgede olduğunu belirten Sancar, “70 kilometre uzunluğundaki bu fayın çok yakın bir zaman içerisinde yeniden büyük bir deprem üretmesi muhtemel” dedi. Sançar’la Dersim’deki depremsellik üzerine konuştuk.

DAF’IN YAKIN BİR ZAMANDA BÜYÜK BİR DEPREM ÜRETMESİ MUHTEMEL

Kuzey Anadolu fay (KAF) zonunun Erzincan ile Bingöl’ün Yedisu ilçeleri arası ile Pülümür’den geçtiğine değinen Munzur Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Taylan Sançar; “Bizim 2017 yılında yaptığımız çalışmalarda hem 1784 depreminin hem de 1583 depreminin gerçekten olduğunu paleosismolojik çalışmalarıyla bulduk. Fakat bulduğumuz daha önemli bir şey de vardı. 1583’den bir önceki depremin ondan yaklaşık 130-140 yıl önce olmuş olduğunu anladık. Bu da şunu gösteriyor. Bu fay üzerindeki depremlerin tekrarlanma aralığı net bir dağılım göstermiyor olabilir. Dolayısıyla üzerinden 236 yıl geçmiş 70 kilometre uzunluğundaki bu fayın çok yakın bir zaman içerisinde yeniden büyük bir deprem üretmesi muhtemel.”

"DERSİM İKİ DEPREM KUŞAĞI ARASINDA"

Dersim’in Kuzey Anadolu fay zonu, Doğu Anadolu fay zonu gibi Türkiye’nin en önemli iki deprem kuşağı arasında yer alan bir yerde konumlandığını belirten Sançar, bunun dışında şehrin tam içinden geçen Nazımiye fay zonu ve şehre 20-30 kilometre mesafedeki Ovacık fay zonu ile şehrin güneyinde yer alan Malatya fayının da etkisi altında olduğunu da ifade etti.

OVACIK FAYI ÜZERİNDE DEPREM TEHLİKESİ OLUP OLUNMADIĞI BİLİNMİYOR

Şehri tehdit eden başka bir fayın Ovacık fayı olduğuna dikkat çeken Sançar, “Ovacık fayı Erzincan’dan başlıyor Ovacık İlçesi’nin batısına kadar Refahiye’nin doğusuna kadar neredeyse dümdüz gidiyor. Daha sonra deformasyon alanı genişliyor. 3-4 kola ayrılıyor. Bu kollardan biri üzerinde bizim yaptığımız ve bu sene yayınlanan bir çalışmada bu fayın sadece bir kolunun 2 bin 400 senede bir deprem ürettiğini ortalama olarak bulduk. Burada şöyle bir sıkıntı var. Birincisi bizim araştırma yaptığımız yer fayın hızının, görece yavaş olduğu bir yer. Daha batısında yer alan Ovacık fayının Ovacık havzası içinden geçen hakkında bir verimiz yok. Bu fay yaklaşık 110 kilometre. Biz tek bir noktada çalışma yaptık. Bu çalışmaya göre en son deprem M.Ö 50 yılından sonra olmuş. Fakat ne zaman sonra olduğunu bilmiyoruz. M.S 50 yılından sonra 700-800 yıl önce deprem olmuş olsa bu fayın artık uzun bir süre deprem tehlikesi olmadığını söyleyebilirdik. Ama böyle verimiz olmadığı için bu fay üzerinde deprem tehlikesi vardır ya da yoktur demek çok zor” diye konuştu.

DERSİM’İN ETKİLENECEĞİ BAŞKA BİR FAYIN DA MALATYA FAYI

Dersim’in etkileneceği başka bir fayın da Malatya fayı olduğuna değinen Sançar “Malatya fayının şehre uzaklığı 80 kilometre. Bu fay üzerinde bizim yaptığımız çalışmalar yine son 10 bin yıl içeresinde meydana gelen 4 tane depremin varlığına işaret ediyor. Bu depremlerin tekrarlanma aralığı ortalama 2 bin 300 yıl ve en son deprem günümüzden 2 bin 400 sene önce olmuş görünüyor. Dolayısıyla bu fayın da deprem tehlikesi hakkında konuşmak mümkün. Ama şunu özellikle söyleyelim. Malatya fayı 165 kilometre uzunluğunda bir fay. Ovacık 110 kilometre ve biz bu fayların sadece birer noktasında çalışma yaptık. Deprem bir tarihte oluyor ama aynı zamanda bir fay üzerinde bir hareket oluşturuyor. Mekânsal olarak da bir dağılım var. Bu mekânın da kontrol edilmesi için yaptığımız çalışmalara benzer çalışmaların Malatya fayının ve Ovacık fayının her tarafında yapılmış olması lazım ki biz bu fayların gerçek tehlikesini ortaya koyalım. Şimdiki verilere göre konuştuğumuz zaman ortaya çıkan sonuç bu” şeklinde konuştu.

"ASIL TEHLİKELİ OLAN NAZIMİYE FAYI"

Asıl tehlikeli olanlardan bir tanesinin Dersim’in içinden geçen Nazımiye fayı olduğuna vurgu yapan Sançar, bu fayın iki koldan oluştuğunu, bir tanesinin Pülümür ve Munzur Nehri’nin birleştiği yerden geçtiğini, diğerinin de bunun yaklaşık 5-6 kilometre kuzeyinden geçtiğini kaydetti. Sançar “Bu fay hakkındaki veri eksikliğinden dolayı özelliklerini tam olarak ortaya koyamıyoruz dolayısı ile bizi neyin beklediğini bilmiyoruz.” diye konuştu.

ZEMİN KOŞULLARININ ÇOK DİKKATE ALINDIĞINI DÜŞÜNMÜYORUZ

Depremlerin oluşturduğu yıkıma vurgu yapan Sançar, “99 İzmit depremi olduğu zaman 80 kilometre uzaklıktaki Avcılar’da yıkım oldu. Ve en son 30 Ekim’de Samos Adası’nın kuzeyinden geçen fayda deprem olduğu zaman yine 70-80 kilometre uzaklıktaki Bayraklı’da yıkım oldu. Bu depremin büyüklüğü, fayın konumu ve aynı zamanda oradaki zeminin parametreleriyle ilgili bir şey. Ve zeminin üstünde yapılan üst yapının mühendisliği ile ilgili bir şey. Tunceli’ye baktığımız zaman Tunceli’de Atatürk Mahallesi görece zeminin daha kötü olduğu bir yer.  Çünkü buradaki zemin genelde yamaçlardan gelen bir takım ufak malzemelerden, derelerin bıraktığı çökellerden oluşuyor. Tunceli’nin şehir merkezi de genelde dere yatığıdır. Açılan temel kazılardan belli bu. Tunceli’ye baktığımız zaman yeni yapı stoku görece kaliteli gidiyor. Ama zemin koşullarının çok dikkate alındığını düşünmüyoruz. Özellikle Tunceli’nin Atatürk Mahallesi’nde eğimli bir arazi var. Yapılan binaların temellerinin yüzde 50-60’ı bir metre ve üstüne oturuyor. Bunu inşaat mühendisleri daha iyi değerlendirir. Ama bu kadar deprem kuşağının içerisinde olan bir ilde bu şekilde yapılaşmanın aslında inşaat mühendisleri ve mimarlar tarafından çok daha iyi değerlendirilmesi lazım. Buna göre karar alınması lazım. Binaların depremde nasıl davranır veya zeminle bina ilişkisi nasıl olur soruları jeolojinin çok dışında olan bir konu. Ama benim gördüğüm Tunceli’de Atatürk Mahallesi’nde neredeyse her binanın bodrumuna girerseniz bir rutubet kokusu var. Bu çoğu zaman zeminden su geldiği anlamına gelir. Zemindeki suyu uzaklaştırmadığı için bu oluyor. Temelde, zeminde, temelin etrafında veya altında bir drenaj sistemi kurulmadığı için bu zemini de biraz yumuşatıyor, kötüleştiriyor. Ama asıl değerlendirmelerin inşaat mühendisleri tarafından daha net şekilde yapılacağını düşünüyorum.” dedi.

ZEMİN KOŞULLARI DÜZELTİLMEMİŞSE CİDDİ SORUNLARA YOL AÇAR

Atatürk Mahallesi’nde ki yapıların mühendislik kuralları ile ilgili zemin koşullarının değerlendirilmeden yapılmasının bu üç fayda gelecek depremin Dersim içinde önemli yıkım oluşturacağına dikkat çeken Sançar “Tabii ki bina sağlam yapılmışsa bir sorun yok. Tunceli Atatürk Mahallesi zemin kötü ama en çok yerleşim burada, deprem olduğu zaman da burada önemli bir yıkım olacak, can kaybı olacak diye bir şey çıkartmak doğru değil. Sadece eğer bina kötüyse zemin koşulları düzeltilmemişse bu ileride bizim için ciddi sorunlara yol açacaktır” diyerek sözlerini sürdürdü.

 DEPREM KAYITLARI GÖRECELİ ZENGİN DEĞİL

Dersim ve Doğu Anadolu’daki tarihsel deprem kayıtlarının göreceli zengin olmadığının da altını çizen Sançar, “İstanbul ya da daha batı şehirlerinde olduğu gibi zengin bir tarihsel kataloğumuz yok. Maalesef ne Ovacık fayında ne Malatya fayında, ne de Nazımiye fayında net bir depremi işaret eden veri tarihsel kataloglarda mevcut değil. Dolayısıyla burada güvenmek zorunda olduğumuz paleosismolojik çalışmalar.” diye konuştu.

YEDİSU SEGMENTİ BÜYÜK TEHLİKESİ OLAN BİR FAY

Pülümür’de 15 Kasım’da meydana gelen 4.1 hakkındaki deprem hakkında “Yedisu fayının yaklaşık 6-7 kilometre güneyinde oldu. Bu deprem Yedisu fayından bağımsız ama bölge olarak baktığımız zaman zaten çok deforme olan bir yerde meydana geldi. Kuzey Anadolu fayına çok yakın.” ifadelerini kullanan sançar “Eğer bu deprem 7 kilometre güneyinde değil de tam üzerinde olsaydı bu öncü depremdir diye değerlendirmek de yanlıştı. Çünkü biz ana deprem olmadan ondan önce olan depremlerin öncü olduğunu anlayamıyoruz. Böyle bir teknik şu anda yok. Sadece deprem olduktan sonra bak bunlar öncüymüş diyebiliyoruz. Ama bölgedeki deformasyonu fark etmek anlamında önemli. Onun dışında Yedisu segmenti deprem anlamında zaten çok büyük bir tehlikesi olan bir fay. Orada olan 2’lik, 3’lük, 4’lük depremleri, deprem geliyor ya da gelmiyor diye yorumlamak yanlış” diyerek sözlerini tamamladı.

ÖNCEKİ HABER

AKP, eski milletvekili Mehmet İhsan Arslan'ı disipline sevk etti

SONRAKİ HABER

AKP Government's tactic to get people to accept the ‘the lesser of two evils’ will not succeed

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...