05 Mayıs 2020 14:30

Türk Tabipleri Birliği: Normalleştirme piyasa baskısından uzak işletilmeli

TTB, "normalleşme" takvimi ile ilgili "Normalleştirme adımları epidemiyoloji biliminin gereklerine göre atılmalıdır, halkın ve sağlık çalışanlarının sağlığı korunmalıdır" uyarısında bulundu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı "normalleşme" takvimi ile ilgili açıklama yaptı. TTB, "COVİD-19 eğrisi azalış gösterse de salgın devam ediyor" uyarısında bulundu. Mayıs ayı itibarıyla alınacak kararların piyasa baskısından uzak, epidemiyolojik verilere dayanan bilimsel bütünlük içerisinde olması gerektiği vurgulandı.

TTB, koronavirüs salgını koşullarının hâlâ devam ettiğini belirterek "normaleştirme" adımlarını online düzenlediği basın toplantısı ile değerlendirdi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ve TTB Etik Kurulu Başkanı Feride Aksu’nun ortak bir konuşma yaptığı toplantıda, atılan adımların epidemiyoloji bilimimin gereklerine göre olması, halkın ve sağlık çalışanlarının sağlığının korunması gerektiği vurgulandı.

DSÖ REHBERİNDE 4 TEMEL ADIM

Salgın ile beraber ortaya çıkan geçim derdi, ruhsal sıkıntılar ve diğer hastaların tedirginliği nedeniyle eski koşullara dönülmenin beklendiği belirten açıklamada, “Bu beklentiyi anlıyoruz ancak salgının bu döneminde de bilimsel verilere uygun adımlar atılmasını zorunlu görüyoruz” diyerek Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) son olarak Avrupa bölgesi için yayımladığı rehberi ve TTB Covid-19 İzleme Grubu tarafından yapılan öneriler paylaşıldı. DSÖ’nün söz konusu “Rehberi”nde salgın sonrasına geçiş döneminde hareket kısıtlılığı uygulamaları azaltılırken dikkatli, kararlı ve istikrarlı bir çıkış stratejisinin izlenmesi gerektiği belirtildi ve bu geçişte dört temel bileşen, “Karar süreçlerini halk sağlığı ve epidemiyolojik veriler yönlendirmelidir.Sağlık hizmetleri iki ana kulvarda sürdürülmelidir. Salgının sosyal ve davranışsal etkilerini, boyutunu önemsemek gerekir. Salgının bireyler, aileler ve topluluklar üzerindeki yıkıcı etkisini azaltmak için sosyal ve ekonomik destek verilmelidir” hatırlatıldı.  

GEÇİŞ SÜRECİNDE İZLENMESİ GEREKEN ADIMLAR

Bu dört temel bileşende ise izlenmesi gereken adımlar ise şöyle sıralandı:

  • Hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasından itibaren 48 saat içinde kuşkulu vakaların ne kadarına test yapılabiliyor?
  • Vakaların ne kadarı 24 saat içinde izole ediliyor?
  • Temaslıların ne kadarına karantina hangi koşullarda uygulanıyor?
  • Farklı yaş gruplarında ve toplum kesimlerinde olgu fatalite hızları nedir?
  • Epidemik trend ne durumdadır?
  • Yeni vakalar azalıyor mu?
  • Salgın sürecinde aksayan bağışıklama hizmetlerinin tamamlanmalı.
  • Kronik hastalıklar, koruyucu hizmetlerle ilgili taleplerin karşılanmalı.
  • Artabilecek Ruh sağlığı hizmetleri gereksinimlerine hazırlık yapılması ve salgının neden olduğu ekonomik sorunların yansıması olarak artabilecek sağlık hizmet gereksinimi ve talebi için tedbirler alınmalı.
  • Salgın ve salgın nedeniyle koyulan kısıtlılıklar fiziksel ve ruhsal sağlığı, toplumların sosyal dokusunu, ekonomik istikrarı, bireylerin ve toplumların dayanıklılıklarını ve güven duygusunu etkilemektedir. Virüsün bulaşması toplumun davranışlarıyla yakından ilişkilidir. Geçiş süreci toplumun etkin biçimde katılımı ve önlemleri desteklemesi ile olanaklıdır. Bu nedenle geçişin zamanlaması önemlidir.

"KİMSEYİ DIŞARDA BIRAKMADAN AŞAMALI BİR GEÇİŞ"

DSÖ’nün ise geçiş sürecinde göz önünde bulundurulması gerektiği 6 temel ölçüt:

  • COVID-19’un bulaşmasının kontrol altına alınmış olduğu kanıtlanmalı.
  • Sağlık sistemi her vakayı tespit edebilmeli, izole edebilmeli, test uygulayıp, tedavi etmeli ve her temaslı kişiyi izleyebilmeli ve karantinaya alabilmeli.
  • Huzurevleri, rehabilitasyon merkezleri, ruh ve sinir hastalıkları hastaneleri, cezaevleri gibi hassas nüfusun toplu olarak bulunduğu yerlerdeki ve mülteciler gibi dezavantajlı topluluklardaki salgın riski en düşük düzeye indirilmeli.
  • Okullar, fabrikalar, iş yerleri fiziksel mesafe, el yıkama olanakları, solunum hijyeni ve beden ısısı izlemleri vb. gerekli korunma önlemlerini oluşturmalı.
  • Bulaş riski yüksek topluluklara yeni vakaların girişi ve bu topluluklardan dışarıya vaka çıkışının riski yönetilebilir olmalı.
  • Toplumların da bir sesi vardır, geçiş süreci konusunda bilgilendirilmiş, bu sürece katılımları sağlanmış olmalı.

Açıklamada, her ülkeye göre farklı geçiş stratejilerinin uygulanması gerektiği belirtilerek, "Tüm geçiş stratejilerinin halk sağlığı ilkelerini, sosyal ve ekonomik kaygıları gözeterek ve kimseyi dışarda bırakmadan aşamalı yürütülmeli. ‘Koruyucu’ önlemlerin iptali savunmasız gruplarda ciddi sonuçlarla hastalığın yeniden dirilmesine yol açabilir” diye hatırlatıldı.

"KARARLAR EPİDEMİYOLOJİK VERİLERE DAYANMALI"

Ayrıca bu süreçte sağlık çalışanları ve sağlık kurumları konusunda her daim temkinli ve hazırlıklı olunması uyarısı da hatırlatılarak "Ülkemizde Mayıs ayı itibariyle COVID-19 salgınına dair alınacak kararların piyasa baskısından uzak, epidemiyolojik verilere dayanması, sürekliliği ve bütünlüğü olan bilimsel bir koordinasyonla uyumlu olması gerekmektedir. Salgın sürecine toplumun demokratik katılımının ve güven verici bir şeffaflık ortamının sağlanmış olması bu süreçler için çok değerlidir. Ne günlük hastalığa yakalanan insan sayımız ne nüfusa oranla yapılan test sayımız ne de PCR testinden bağımsız COVID-19 tanısı alıp tedavi görenlerin sayısı ve açıklanan resmi vefat sayısı salgının bittiğine ya da çok kısa sürede bitebileceğine dair maalesef kesin bir veri sunmuyor. Açıklanan rakamlardaki azalma sevindirici ve umut vericidir. Ancak, COVID-19 salgını, riskli denemelerin yapılabileceği bir konu olmadığını, yayılma hızı, bulaşıcılığı ve ölümcül etkisi kırılmadan rehavete kapılınmaması gerektiğini birçok ülke deneyiminde acı biçimlerde göstermiştir. Salgınla mücadelede başarılı ülke örnekleri olarak görülen Japonya ve Singapur’da tedbirlerin gevşetilmesi süreçlerinde yaşanan sıkıntılar öğretici olmalıdır" uyarısı yapıldı.

"KARARLAR POPÜLİZMDEN UZAK, İNSAN ODAKLI OLMALI"

Uzun bir süre filyasyon ve sürveyans başta olmak üzere epidemiyolojik çalışmalarla beraber görevlerinin devam edeceklerini söyleyen hekimler, “Şu anda hasta sayısında aşağı doğru bir eğri yaşanıyor olsa da bizden önce salgınla karşılaşan ülke örneklerinde olduğu gibi yeniden bir yaygınlaşma olabileceği de dikkate alınarak, ülkedeki kamu özel bütün hastanelerde, ASM’lerde ve sağlık hizmeti sunulan bütün birimlerde Kişisel Koruyucu Donanım (KKD) bakımından hiçbir gevşeme ve eksiklik yaşanmaması sağlanmalıdır. Bu hususta gelen şikayetlerin Sağlık Bakanlığı tarafından dikkate alınması ve standart dışı kalitesiz KKD kullandıranlara ağır yaptırımlar uygulaması yaşamsaldır. Salgın konusunda alınacak kararların popülizmden etkilenmemesi, ayrım yapılmadan insan odaklı olması ve toplumun sağlığı başta olmak üzere bütün insani ekonomik ve sosyal gereksinimlerinin sosyal devlet anlayışıyla karşılanacağı adımları içermesi gerektiğini ısrarla hatırlatmak istiyoruz. COVID-19 salgınının her aşamasında ancak bilimsel veriler ışığında, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının büyük çabası ve toplum katılımı sağlanarak başarı sağlanabilir” dedi. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Salgın günlerinde kadınlara yönelik dijital şiddet arttı

SONRAKİ HABER

Dikili’de 6 Mayıs anmasına izin verilmedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa