İskender Bayhan: Milletvekiline ücretli, işçiye ücretsiz izin

Gazeteci İskender Bayhan, Meclis'te kabul edilen yeni ekonomi paketini Gündem Özel'de değerlendirdi.

16 Nisan 2020 13:00
Paylaş

Gazeteci İskender Bayhan, Meclis'te kabul edilen yeni ekonomi paketini Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.

İskender Bayhan'ın değerlendirmesinden satır başları şöyle:

Torba yasa kapsamında yer alan bazı bölümler yeni bir ekonomi paketi olarak ayrıca düzenlenerek epey hızlı bir şekilde TBMM’den geçirildi. Aslında 4 ana şey içeriyor. Biri ücretsiz izin konusu ve ücretsiz izne çıkarılan işçilerin veya bu süreç içinde işten çıkarılmış olan işçilerin işsizlik sigortasından bir ücret desteği alması söz konusu. İkincisi, bu toplu sözleşme süreçlerine ilişkin bir düzenleme gündeme getirildi. Üçüncüsü de vergiler konusunda bir düzenleme. Bazı vergilerde muafiyet getirdiler. Dördüncüsü de bazı borç ertelemeleri, KYK borçlarının ertelenmesi, faturaların ertelenmesi gibi…

PİYASA YAŞASIN İŞÇİLER ALLAH’A EMANET

Ücretsiz izin uygulaması bugüne kadar iki noktada temel uygulamayı değiştiriyor. Biri, daha önce işçiler kendileri istemeden ücretsiz izne çıkarılamıyordu. Ücretsiz izni kullanma hakkı çalışanların emekçilerin kendi talepleriyle gündeme geliyordu. Bu durum ciddi tehdit altına girmiş durumda. İşverenlere bu düzenlemeyle ücretsiz izin verme hakkı verildi. İkinci ayağı da ücretsiz izin ya da işten atılma süreci içinde işsizlik sigortasında biriken paradan günde 39 lira ödeme yapılması gibi ikinci bir düzenleme yapıldı. Yani hükümet ücretsiz iznin önünü açtı, kapitalistler işçileri ücretsiz izne çıkardıklarında da parayı da işsizlik sigortasından -açlıktan öldürmeyecek kadar bile değil açlık sınırının üçte birine yakın- ücret ödemeyi karara bağladı. Bu düzenleme ile Erdoğan ve hükümetinin koronavirüs salgınıyla birlikte gerçekten kapitalistleri mutlu edecek, onları oynatacak ama işçileri-emekçilere de yapılabilecek en büyük adaletsizliği, eşitsizliği getirdiğini gösterecek bir uygulama ile tüy dikmiştir. Piyasa yaşasın, sistem yaşasın, çarklar dönsün, işçiler Allah’a emanet. Onların yaşamı, sıkıntıları Allah’a emanet edilmiştir bu durumda.

SINIF ÇELİŞKİLERİ AÇISINDAN VARILAN EN UÇ ÖRNEK

Bu paketlerin, tedbirlerin her şeyin toplumsal bir karşılığı olduğunu gösteren çarpıcı gelişme de budur. Virüs, virüsün ortaya çıkışı ve virüsle mücadele konusunda sınıf çelişkileri, sınıf çatışmaları açısından varılan en uç örnek bu olmuştur. İşçilere ücretsiz iznin önünü açan meclis, kendisini ücretli izne çıkarmıştır. İşçilere 1177 lira verilmesinin önünü açıp çok büyük bir ‘lütuf’ göstermiştir, kendisi açısından ise maalesef, ‘çok üzücü’ bir biçimde ücretli izin ile aylık 25 bin lira maaşla tatile çıkmayı tercih etmiştir. Bu Türkiye’de gerek politik örgütlenmenin gerek genel olarak bürokrasinin örgütlenmesinin gerek de emek-sermaye cephesindeki örgütlenmesinde sistemin tamamımın nasıl bir sınıfsal yapıya sahip olduğunu, nasıl büyük bir sınıf çatışması, sınıf çelişkisi üzerine kurulduğunu göstermek açısından çarpıcı bir uygulamadır.

TEKSTİLDE, OTOMOTİVDE, METALDE, İNŞAATTA BU KOŞULLARDA ÇARKLAR NİYE DÖNSÜN?

Türkiye 1 ay-10 gün içerisinde sınıf ayrımcılığı konusunda çok ciddi pratikler yaşıyor, hem üretim, hem bölüşüm süreci içerisinde hem de gündelik sosyal hayatın sürdürülmesi konusunda. Türkiye’de üretim ücretli izinle zorunlu olmayan işkolları dışında üretime ara vermek istemiyor. Hükümet de devlet de kapitalistler de. ‘Çarklar dönmek zorunda’ diyorlar. Kimse zaten çarklar dönmesin demiyor. Zorunlu ihtiyaçların karşılanacağı fabrikalarda çarklar dönsün. Ama tekstilde niye dönsün? Otomotivde, metalde, inşaatta bu koşullarda çarklar niye dönsün? Bunu söylemiyor. Bunun nedenlerini söylemiyor. Nedenlerini söylemeye ihtiyaç bile duymuyor. Söylese birçok gerekçe uydurur. Kendi mantığına göre bir şeyler söyler. İşçiler-emekçilerin sürekli artı değer üretmesi lazım. Ekonomik olarak Türkiye’de kapitalistleri, onun devletini, yandaşlarını beslemesi lazım. Bu işçiler çalışmadan olacak iş değil. İşçiler ne kadar çok zorunlu sektörlerde çalışırsa sistem ve kapitalistler o kadar zarar edecek. Kârları pek çok nedenle düşüyor. Bu sefer daha da düşecek. 3 ay buna katlanamıyorlar. Para yok diyemiyorlar. Çünkü 10 Mart’tan önce Türkiye ekonomisi düzeliyordu, kriz geride kalmıştı, yeniden şahlanıyorduk, bütün düşmanlara rağmen ekonomik savaş zafere ulaşmıştı. Bunu da söyleyemiyor. İlk ekonomi paketinde 2 milyon kişiye biner lira dağıttılar, sadece Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim Köprüleri’nin kamudan ödenecek payı 4 milyar 100 milyon TL. Sadece nisan ayı için bu rakam. Devletin kasasını yükümlülük altına sokmuş. Ödemeleri ertelese sadece 3 ayda 15 milyar TL kaynak var. Bu kaynak mevzusu da değil. Ama bundan vazgeçemiyor. Üretime ara vermek demek, toplum açısından olumlu, kapitalistler açısından olumsuz. Bunun için, bu kadar basit. Başka hiçbir nedeni yok. Tamamen bir avuç kapitalist ve yandaşlar için.

YAŞADIKLARINA, HÜKÜMETİN İCRAATLARINA GÖRE KARAR VERECEKLER

İşçi ve emekçiler, ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ deyip, reisin hükümetinin ve kapitalistlerin, istisnasız onu destekleyen herkesin attığı adımları, politikaları, kendi günlük hayatlarına bakıp değerlendirecekler. Ne yaşıyorlar, nasıl bir zorlukla yüz yüzeler, nasıl bir günlük olarak sömürü, eşitsizlik, adaletsizlik düzeniyle kuşatılmış durumdalar, bunu görerek karar verecekler. Lafa göre değil. Cami minarelerinden verilen vaazlara göre değil. Yaşadıklarına, hükümetin icraatlarına göre karar verecekler. İkincisi kesinlikle ve kesinlikle bu bir ay içinde gördük ki örgütlü olurlarsa, işyerlerinde birlikte hareket ederlerse mücadele ediyorlar, taleplerini kabul ettirebiliyorlar. Çalışmanın zorunlu olduğu işkollarında sağlıklı çalışma için tedbirler aldırabiliyorlar, bunun olmadığı işkollarında birleşip mücadele ederek ücretli izin haklarını elde ediyorlar. Üçüncüsü de bütün bunları yaşarken bir bütün olarak sınıf kardeşleri açısından yaptıklarından, gördüklerinden öğrenip evlerinde, yaşadıkları alanlarda sosyal medya vesilesiyle bir kenetlenme ve dayanışma göstermek durumundalar. Bir sınıf olduklarını, bunu en çarpıcı biçimde yaşadıklarından dersler çıkararak bundan sonra da devam ettirmek zorunda olduklarını, örgütlülük ve birlikleri olmadan en insani haklarını bile kullanma şanslarının olmadığını görmek durumundalar.

(EVRENSEL WEB TV)

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Apartman görevlisi: 20 dairesi var ama benim için bir maske temin etmiyor!

SONRAKİ HABER

Öğretmenlere "biz bize yeteriz" kampanyası için bağış mobbingi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...