13 Nisan 2020 01:00

Saya işçisi Suriyeli Halil: Yasak koyuluyorsa yardım da edilsin

Kayıtsız ve sigortasız çalışma koşullarında çalışan 20 yaşındaki Suriyeli saya işçisi Halil soruyor: "Normal zamanda geçimimizi sağlayamıyoruz, bu salgın döneminde çalışmadan nasıl geçinelim?”

Fotoğraf: Deri Tekstil ve Kundura İşçileri Derneği

Reklam

Emre GÖKMEN
İzmir

Koronavirüs salgını nedeniyle zaten zor koşullarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan mültecilerin koşulları iyice ağırlaştı. İzmir’in Bornova ilçesine bağlı Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesinde çalışan 20 yaşındaki Suriyeli mülteci Saya İşçisi Halil de bu zor dönemden etkilenen mültecilerden birisi. 20 yaşındaki Halil uzun yıllardır sitede çalışıyor. Türkiye’ye gelmeden önce de Halep’te bu mesleği yapıyorlarmış. Babası ve ağabeyi de aynı sitede farklı atölyelerde çalışıyor.

ATÖLYELERİN YÜZDE 95'İ KAPALI

Türkiye’de ilk vaka çıktıktan iki üç gün sonra atölyelerin kapanmaya başladığını söyleyen Halil, “3 haftadır çalışmıyoruz, tam da bizim işlerin açıldığı sezondu ama şu an sitede atölyelerin yüzde 95’i kapalı durumda” diyor. Evde 5 kişi kaldıklarını, babasının ve ağabeyinin de çalışmadığını, sitedeki arkadaşlarının da hepsinin evde olduğunu söyleyen Halil, 3 haftadır evden hiç çıkmadığını sıklıkla telefonla sosyal medyada zaman geçirdiğini söylüyor. Ayakkabıcılar sitesinde yüzlerce çocuk ve genç işçi sigortasız ve kayıtsız çalışıyor. Halil ve ailesi de bu büyük grubun bir parçası. Evde kimse sigortalı olmadığı için herhangi bir ödenekten faydalanamıyorlar ve şimdilik ellerinde bulunan parayla idare etmeye çalışıyorlar. “Devlet kimseye yardım etmiyor” diyen Halil, “Zenginler bir şekilde geçinirler ama asgari ücretle çalışanlar bile normal zamanda geçimini sağlayamıyor, bu dönemde çalışmadan nasıl geçinelim?” diye soruyor.

ÇALIŞTIĞIMIZ ORTAM HEP SAĞLIKSIZDI

Salgının ilk günlerinde çalıştıklarını söyleyen Halil, “Ne bir önlem vardı ne başka bir şey. Zaten normalde de bizim çalıştığımız çok pis ve her malzememiz tehlikeli, uyuşturucu maddeyle dolu. Çalışıyor olsaydık kesin hastalanırdık” diyor. Bu riske rağmen yine de yasak çıkmasaydı ve atölyelerde iş olsaydı çalışmak için mecbur gideceğini dile getiren Halil, “Ekmek için mecbur gideceğiz, evde durunca kimse bize ekmek vermiyor” diyor ve hükümetin açıkladığı paketin kimseye yardım etmediğini söylüyor. “Devlet bize yasak getiriyorsa o zaman yardım da etmeli. Bence en az 1000 lira vermeli bizim gibilere ama o bile yetersiz. 600 lira kira ödüyoruz kalan 400 lira neye yeter ki?” diyen Halil, “Sağlıklı beslenin diyorlar ama öyle bir gücümüz yok. En fazla bir ya da iki kere öyle alışveriş yapabiliriz. Her şey çok pahalı, tek lüksümüz olan sarma sigara bile artık çok pahalı. 2-3 çocuklu aileler için geçinmek daha da zor” diye ekliyor. Ağabeylerinden birinin üniversitede öğrenci olduğunu söyleyen Halil, onun da hâlâ kira ödemek zorunda olduğunu anlatıyor.

Salgın sürecinin Türkiye’deki ilerleyişine dair herhangi bir öngörüsü olmadığını belirten Halil, faturalar gelince internet kesilirse üzüleceğini belirtiyor. Şu an salgın da olsa çalışmak zorunda olduğunu ifade eden Halil, “Keşke iş olsa da çalışsak, zaten salgından önce de sağlıksızdı bizim çalışmamız. ‘İş aldık ama virüs var ortalıkta gelir misin’ diye sorsalar hiç düşünmem giderdim. Ama şimdi o da yasak tabii 20 yaşımı doldurmadığım için ve kayıtlı çalışmadığım için ona da gidemem” ekonomik olarak geçimlerini sağlamak için her koşulda çalışmayı kabul ettiklerini dile getiriyor.

Reklam