12 Nisan 2020 11:59

Beslenmenin sınıfsallığı ya da Luppo meselesi

Sokağa çıkma yasağı apar topar ilan edildiğinde kimince “acil olmayan” şeyleri satın alanlar, lince varan tepkilere konu oldu. Alınanların sınıfın beslenme düzeniyle ilgili bir şeyler söylediği kesin.

Soldaki fotoğraf: twitter.com/behlulsen | Sağdaki fotoğraf: Rıdvan Korkulutaş/AA

Paylaş

Sezen ÇİLENGİR*

Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının açıklandığı 11 Mart tarihinden bu yana Bilim Kurulundan demokratik kitle örgütlerine kadar pek çok kesimin uyarılarına rağmen ne ücretli izni de kapsayan bir toplu karantina ne de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bunun sebebi, çokça konuşulduğu üzere, iktidarın sermayeyle birlikte, özellikle çalışan sınıflar açısından alınması gereken tüm halk sağlığı önlemlerinden kaçınarak, maske ve kolonya ile sınıfı kendi kaderine terk etmesiydi. Sermayenin kârı, bu ölümcül hastalığa karşı yaşam hakkının önüne geçti; patronlar, işçileri ya ücretsiz izne gönderdi ya da yıllık izinleri kullanmaya zorladı. 10 Nisan akşamı İçişleri Bakanlığı tarafından aniden geç saatlerde açıklanan ve 31 ilde uygulanacak olan 48 saatlik sokağa çıkma yasağı kararı, bu anlayışa hizmet etmeye devam etmenin yanında, toplumda büyük bir paniğe yol açarak sokaklarda kalabalığa neden oldu. Kararın önceden açıklanmamış olması, iki günlük süreçte insanlara olduğu kadar, kentsel kamu hizmetlerini örgütlemek için belediyelere de hazırlanma şansı vermedi. Gece boyunca büyükşehirlerin çeşitli yerlerinden kuyruklar halinde alışveriş telaşına düşenlerin görüntüleri arasında, özellikle kola, Luppo gibi kimince “acil olmayan” şeyleri satın alanlar, ofansif mizah ve hatta lince varan tepkilerin konusu oldu. Peki, her şey ciddi bir açıklamanın konusu mu olmalı? Belki hayır… Ama hızla karar verilerek alınan gıdaların, sınıfın beslenme düzeniyle ilgili bir şeyler söylediği kesin.

BESLENME SINIFSAL BİR MESELEDİR

Tüm dünyayı tehdit eden korona salgınıyla birlikte süreç olarak sınıfları bekleyen belirsiz ve belirsiz olduğu ölçüde kötümser ekonomik tablo, farklı biçimlerde gelişen tüketim reflekslerine neden oldu. Bunlardan biri, sürecin başından beri sokağa çıkma yasağı gibi ihtimallere karşı özellikle gıdada yükselen stokçu bir anlayıştı ki, bu durum özellikle büyükşehirlerde market fiyatlarını oldukça etkiledi. Bir diğeri ise, mevcut ekonomik gidişatla kapıda işsizliğe kadar uzanabilecek olan tehlikeli belirsizlikte, zorunlu ihtiyaçların stoklanmasından ziyade gündelik olarak giderilmesiydi. Nitekim 10 Nisan’da aniden gelen sokağa çıkma yasağıyla yaşanan panikte belirlenen acil alışveriş paketleri bunu çarpıcı şekilde göstermiştir. Ancak her iki durumda değişmeyen şey, sınıfın beslenme alışkanlıkları olacaktır. Çünkü beslenme sınıfsaldır. Ve Luppo, bu beslenme düzeninde şekerin yerinin simgesel bir örneği olabilir. Zira tarihsel hikaye, esasen toplumların beslenme konusundaki özerkliklerini kaybetmesiyle başlar.

ŞEKERİN METALAŞMA HİKAYESİ

Özellikle 17. yüzyıldan beri neredeyse dünyanın her yerinde nişasta merkezli beslenme alışkanlıklarının yerini şeker ve yağların almasıyla birlikte, uzun yıllar lüks bir mal olmaya devam eden şeker, 20. yüzyıla gelindiğinde İngilizlerin aldığı kalorinin yüzde beşi anlamına geliyordu (Mintz, Şeker ve Güç, Kabalcı Kitabevi, 1996). Temel aşamaları (sıvı-katı işlemi) çok eskiye dayansa da şeker, sakkaroz kaynaklı olarak yüzyıllar boyunca üretim sürecine eklenen teknik gelişmelerle gittikçe daha kimyasal ve işlenmiş bir metaya dönüşmüştür. Şekerin diğer maddelerle/gıdalarla kolayca birleşebilmesi ya da beslenme alışkanlıklarına giren besin çeşitlerinin ana maddelerinden biri olması, tarihsel olarak şekerin tüketimini hızla artırmış ve haliyle kullanım alanları çeşitlenmiştir. Bu açıdan sınıfsal olarak yenebilir şekerin pazarının genişleyerek daha kazançlı bir metaya dönüşmesi sürecinde, diğer ticari metalarla olan ilişkisi de belirleyici olmuştur. Özellikle çay, kahve, çikolata gibi çalışma için uyarıcı etki sağlayan gıdalarla birlikte şeker, sınıfın beslenme düzeninde en ekonomik enerji kaynağı haline gelmiştir.

ŞEKERİN İŞÇİ SINIFININ BESİNİ HALİNE GELMESİ

Kapitalizmle birlikte zaman formunun değişimi, beslenme düzeninde öğün anlayışını değiştirerek periyodik eğilimleri azaltmıştır. Özellikle 19. yüzyılın ortalarında, serbest ticaretin yükselişiyle birlikte şeker fiyatlarında yaşanan düşüşün ardından reçel, marmelat gibi tatlandırıcılar, işçi sınıfı için çok önemli besin kaynakları olmuştur. Bu anlamda sınıfın beslenme tercihlerini etkileyen temel mesele, pişirme, yakıt gibi ek maliyetlerle birlikte fiyatlar olmuştur ancak tercihler, özellikle kadınların ev dışında çalışmaya başlamasıyla birlikte aile içi iş bölümünde zamanı yeniden düzenlemenin bir gereği olarak belirlenmiştir (Mintz, 1996:199). Bu açıdan enerji sağlayan tatlı, kolay besinler, ücretli kadın işçileri bazı öğünleri hazırlama zorluğundan kurtarmıştır. Neticede çalışan sınıfların beslenme düzeninde ekmek ve diğer unlu gıdaların tüketimi azaldıkça şekerin kullanımı sürekli olarak artmıştır.

Şeker, İngiltere’de işçi sınıfının sofrasında yerini almaya başladığında halk, oldukça zayıf ve yetersiz besleniyordu. Bununla birlikte sınıfsal olarak daha geniş kesimlere yayıldıkça, getirdiği yüksek kârlarla, sermayenin vazgeçilmezi olan şekerin üretiminde gerekli iş bölümü ve emek gücüyle ilgili nitelikler, tarihsel olarak her zaman oldukça karmaşık ve sistemli yürütülmesi gereken emek yoğun süreçler olmuştur. Plantasyonlardaki şeker üretiminin endüstriyel üretimle benzerliği bu yönüyle halen tartışılmaktadır ki kölelik, tarih boyunca şeker üretiminin en önemli emek gücü olmuştur.

Yani “Zorunlu gibi görünmeyen” şeker ham maddeli gıdaların, emeğin üretkenliği arttıkça işçi sınıfının yaşamında vazgeçilmezliğini bu biçimiyle sorgulamak yerine, sokağa çıkma yasağına rağmen Antep’te Şölen çikolata fabrikasında Luppo üretmeye zorlanan işçilerin sesi olmak gerekmez mi?

* İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Araştırma Görevlisi

Kovid-19 - Koronavirüs salgınında son durum

ÖNCEKİ HABER

Namet işçisi: ‘Sosyal mesafe’ diyorlar, gülüyoruz

SONRAKİ HABER

Almanya Türkiye’deki vatandaşlarını uyardı: Sosyal medya paylaşımlarına dikkat edin 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...