22 Şubat 2020 12:10

Psikiyatrist Değer: Sistem ve politikalar intiharlara zemin oluşturuyor

Psikiyatrist Özgür Deniz Değer, mevcut sistem ve politikaların insanlar açısından sürdürülemez olduğuna dikkat çekerek, "intiharlara zemin oluşturuyor" dedi. 

Özgür Deniz Değer | Fotoğraf: MA 

Paylaş

İşsizlik ve yoksulluk gerekçeleriyle yaygınlaşan intiharları değerlendiren Psikiyatrist Dr. Özgür Deniz Değer, söz konusu durumun, ekonomik, politik ya da yaygın toplumsal bir sorun olduğunun görmezden gelindiğine dikkat çekti. "Bu sistemin ne kadar çok insanlar açısından, insanların ruhsal sağlığı açısından sürdürülemez olduğu bütün çıplaklığıyla önümüzde duruyor" diyen Değer, muhataplarına "Bu neden çözülmüyor? Bunu neden çözmüyorsunuz?" sorularını yöneltmek gerektiğini vurguladı. 

"BU SİSTEM SÜRDÜRÜLEMEZ"

MA'dan Yunus Duman, Psikiyatrist Dr. Özgür Deniz Değer ile artan intiharları konuştu. Yoksulluk ve yoksunluğun intiharın risk faktörleri arasında bulunduğuna işaret eden Değer, "Çünkü intihar tek başına ruhsal rahatsızlıklarla ifade edilmeyecek kadar ciddi bir olgu olarak önümüzde duruyor. Ruhsal rahatsızlıkları olan insanlar daha çok meyilli oluyor, bu rahatsızlığı olmayan insanlara göre. Ama özellikle intihardan bahsederken şuan toplumun içinde bulunduğu durumu da göz önünde bulundurmak lazım. Yani yoksunluk, yoksulluk, bir sosyal yoksunluk ve özellikle maddi yoksulluğun da intiharın risk faktörü arasında olduğunu bilimsel açıdan biliyoruz" dedi. 

Geleceğe dair bir umudun, bir şeylerin düzeleceğine dair inancın ve önünü görememenin intiharları seçme nedenini oluşturduğunu belirten Değer, toplumsal adalet duygusunun intiharlardaki payına işaret etti. Değer, "Toplumsal adalet duygusunun ortadan kalkmış olması, insanlarda intiharı bir çözüm ya da son nokta olarak bu yolu seçmesine neden oluyor. Yani burada intihardan bahsettiğimizde toplumdaki yoksulluğu ve umudun ortadan kalkmış olduğunu çok açık bir şekilde bize gösteriyor. Artık bu sistemin insanlar açısından, insanların ruhsal sağlığı açısından sürdürülemez olduğu bütün çıplaklığıyla önümüzde duruyor" diye konuştu. 

"TOPLUM ŞİDDETİ KANIKSAMIŞ"

Ekonomik krizin intihar yolunun seçilmesine zemin hazırladığını sözlerine ekleyen Değer, "Bunu bir şekilde insanın kendi bedenine yönelik bir şiddet olarak da görülebilir. Toplum açısından şiddet artık öyle bir kanıksanmış ki kadına, çocuğa, hayvana ve doğaya, bir şekilde insanın bilinçli olmasa dahi kendine yönelik şiddeti de uygulayabileceği bir zemin haline getiriyor. Bir başkasına şiddet uygulanabildiğini gören, bunu kanıksayan kişi aynı zaman da kendine yönelikte şiddet uygulayabilir. İntiharlar sonuçta bir şiddet eylemidir" diye belirtti. 

"YÖNTEMİ MESAJ İÇERİYOR"

İntihar biçimlerini değerlendiren Değer, seçilen yöntemin topluma bir mesaj vermek için seçildiğini söyledi. Değer, "Bir insanın kendi yaşamına nasıl son verdiğinin bir önemi yok. Farklı aletlerle kendilerini öldürebilir. En son kendini, kendi kamyonuna asarak öldüren kişi gibi kendi ekonomisini kazandığı şeyden artık umudu kalmadığı için tam da onu kullanarak kendini öldürüyor. Gözümüze soka soka bunu yapıyor. Yani 'ben bundan ekmek kazanıyordum; ama artık bu da bana ekmek kazandırmıyor, beni öldüren şey budur aslında. Benim ekonomik güçsüzlüğümü ortaya çıkaran budur' diyor. Biz toplumsal olarak yalnızca o olguya yöneldiğimiz zaman sadece 'intiharlar var' diye yaklaştığımızda çoğu şeyi kaçırmış oluyoruz" dedi. 

"İNTİHARIN BİRÇOK NEDENİ VAR"

Toplu intiharların artık salgın gibi düşünüldüğünü ifade eden Değer, siyasi, ekonomik, politik ya da yaygın toplumsal bir sorun olduğunun görmezden gelindiğini yineledi. Değer, şöyle devam etti:

"Bu intiharların muhataplarına, yoksulluğu, umutsuzluğu ortaya çıkaran kişiye sormak gerekir. Yani bunu uzmanlarına sormak sadece işi küçümsemek gibi oluyor. Bu şiddet ortamının her yere yayılması, yoksulluğun artması ve adalet duygusunun ortadan kalkmasına zemin oluşturan, müsebbibi olanlara sormak lazım. Bu neden çözülmüyor? Bunu neden çözmüyorsunuz? Ya da artık bu sistem yürümüyor, bunu nasıl değiştirebiliriz? İnsanların yarınlara umudunun olmasını ya da ben yarın bu kamyonumla ekmek kazanabilirim mi insanların zihinlerine yerleştirmek gerekiyor. Geniş anlamda bunun siyasi, ekonomik, politik ya da yaygın toplumsal bir sorun olduğunu görmezden gelmek oluyor. İntihar ruhsal bir şeydir ya da bir insanın artık yapacak başka bir seçeneğinin olmadığını düşündüren bir sebeple hayatına son vermesidir. Ama tek başına ruhsal rahatsızlıklar sebep olur demek yanlış olur. Tek bir sebep yoktur. Birden fazla sebebi vardır. İntiharın bu kadar yaygın olmasının sebebi, insanlar da artık yarına dair, yarın bir şeylerin iyi olacağına dair ya da adil olarak kendine düşen payı alabileceğine dair umudunun kalmamasıdır aslında. 

"SİSTEM VE POLİTİKALAR İNTİHARA ZEMİN OLUŞTURUYOR"

Belki bizim görmediğimiz, bizim duymadığımız topluma yansımayan belki çok intiharlar vardır. Yani bu intiharları cinayet olarak da değerlendirebiliriz. Bu sistemin öldürdüğü insanlar bunlar. Bu zemini olup da şimdi direk birebir onlar ya da bu sistem buna sebep oldu demiyorum. Şunu kaçırmayalım, şuanda yoksulluk sınırının altında, açlık sınırının altında milyonlarca insan var Türkiye'de. Asgari ücretle geçinmeye çalışan insanlar var; ama asgari ücreti bulamayan ve bunun yarısına sigortasız, güvencesiz olarak çalışan insanların varlığından bahsediyoruz. Ve bunlar aile yaşatmaya çalışıyorlar. Bırakalım geçindirmeyi yaşatmaya çalışıyorlar. İnsanlar artık bunun yaşatamadığını görüyor. Tam da bunu söylüyorum. Bu sistem ya da politikalar, bu yoksulluğa zemin oluşturan politikalar gerçekten de intiharlara zemin oluşturuyor. Ama herkes bunu seçmiyor. Buna zemin hazırlanıyor. Ama o zemin olmasa da insanlar artık çıkış yolu yokmuş gibi, diğer insanların da bunu yaptığını görüp 'çıkış yolu yoktu ben de bunu yapabilirim' diye görüp intihar yolunu seçebiliyor." (MA)

ÖNCEKİ HABER

Hasta bebeklerinin ilaçlarını karşılayamıyorlar

SONRAKİ HABER

Yurt dışına çıkmak isteyen İranlı mülteci aylardır çadırda bekliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...