'Babamın işi ne zaman bitecek'
KCK operasyonları adı altında gerçekleşen gözaltı ve tutuklama furyası 2009’un Nisan ayından bu yana aralıksız devam ediyor. Bugünlerde süresiz-dönüşümsüz açlık grevleriyle gündemde olan cezaevlerine doldurulan, siyasetçi, işçi, öğrenci, memur, kadın, erkek, genç, yaşlı binlerce Kürdün ‘dışarıda kalan’ ailelerinin de hayatı değişiyor. Bir kişinin tutuklanması sadece o kişinin hapsedilmesi olmuyor elbette. Yakınları cezaevinde olan ailelerin anlattıkları ‘dışarıda kalan’, eşler, anneler, babalar, evlatlar da büyük mağduriyet yaşadığını, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını gösteriyor.
Selda Çelik’in günleri, anne ve babası tutuklandığından beri cezaevi yollarında geçiyor. Tutuklu babasının iş nedeniyle cezaevinde olduğunu sanan 6 yaşındaki Baran, “Babamın işi ne zaman bitecek” diye soruyor. Hêvîdar babası tutuklanınca hukuk okumak için yeniden üniversite sınavına hazırlanıyor. Köyü boşaltıldığında çocuk olan, İstanbul’da yeni bir hayat kuran Nazife Sanamali ise eşinin tutuklanmasıyla ailenin tüm yükünü omuzlamış. Bahçıvanlık ve ev temizliği yaparak çocuklarını geçindirmeye çalışıyor.
Geçtiğimiz yıl 4 Ekimde gözaltına alınıp tutuklanan bir başka BDP’li de İhsan Yelis. 4 çocuk babası Yelis, Sultangazi ilçesinde bulunan 50. Yıl Mahallesinde gözaltına alınır. Boya-badana işinde çalışan Yelis, BDP’nin Mahalle Meclisinde görev yapıyormuş. Eşi Fatma, polisler eve baskın yapmadan önce sokaktaki hareketliliği fark eder. Önce hasta olan komşusu için ambulansın geldiğini düşünen Fatma, polislerin eşi için geldiğini anlayınca eşine polislerin geldiğini söyler. Elbisesini giyinip bekler eşi. Kapıyı çalıp, içeri giren polisler evi didik didik arar. Mahalle çalışmasına dair başkası tarafından yazılmış iki kağıt ve telefonla birlikte İhsan’ı da alarak giderler. En küçük çocukları uykudadır ama Umut Burhan ve Hêvîdar uyanır.
Evin en büyük çocuğu olan Umut Burhan, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Radyo Sinema ve Televizyon Bölümü’nü kazanmış. Kayıttan sonra İstanbul’a dönerken Sultanbeyli’de asker kaçağı olduğu iddiasıyla polis tarafından otobüsten indirilmiş ve Halıcıoğlu’ndaki askerlik şubesine götürülmüş. Sınavlar başlayana kadar her gün askerlik şubesine giderek imza vermesi koşuluyla serbest bırakılmış. Babası tutuklanınca bir konfeksiyon atölyesinde işe başlamış. Aldığı 900 lira maaşla evin geçimini o sağlıyor. Anne Fatma Yelis, hem ayağındaki çıkık, hem de çeşitli rahatsızlıkları nedeniyle iş yapamaz durumda. 350 lira kira veren aile, İhsan Yelis’e de her ay 150 lira gönderebiliyor. Görüşlere ise dönüşümlü gidebiliyorlar. Kızı Berfin 12, küçük oğlu Baran ise henüz 6 yaşında. Baran babasının cezaevinde iş gereği kaldığını sanıyor. Her açık görüşe gittiğinde, “Baba işin ne zaman bitecek?” diye de soruyor.
Hêvîdar Yelis evlerine baskın yapıldığında çok tedirgin olmuş ve titreme yaşamış. Dicle Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünü kazanan Hêvîdar babası tutuklanınca kaydını dondurmuş. Şimdi hukuk okumak için yeniden hazırlanıyor sınava. Hêvîdar, cezaevlerinde süren açlık grevlerine gösterilen duyarsızlık ve taleplerin karşılanmaması nedeniyle üzgün. Tutuklamalar ve cezaevindeki kötü uygulamalarla ailelere korku verilmek istendiğini düşünüyor. Bu politikanın artık işe yaramayacağını söylüyor. Bayramı da yaşayamadıklarını belirten Hêvîdar, babasının ve diğer tutukluların serbest bırakılmasını ve ailelerine kavuşmalarını istiyor.
Selda Çelik ailenin tek çocuğu. BDP PM üyesi olan annesi Songül Çelik, Sultangazi ilçesindeki Yunus Emre Mahallesi’nde bulunan evlerine 4 Ekimde yapılan baskında gözaltına alınıp, tutuklanmış. Babası İhsan Çelik de annesinin açık görüşüne gideceği 24 Ekim günü sabah saat 04.00’te gözaltına alınmış ve o da tutuklanmış. Emekli banka çalışanı olan babası, Prof. Büşra Ersanlı’nın BDP Siyaset Akademisinde verdiği derse katılmış. Birçok Kürt gibi o da bunun bedelini cezaevine girerek ödemiş. Anne ve babası tutuklandığında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İstastik Bölümü’nde okuyan Selda, bu süreçte okulunu bitirmiş. Annesi ve babasının tutuklanmasına ilişkin duygusunu “Saçmalık” sözcüğüyle özetliyor.
‘EVET GÖRÜŞTÜM, ÇÜNKÜ EŞİM’
Savcının, ‘Songül Çelik’le telefonda görüşmüşsün’ dediğini, babasının da “Evet kendisiyle görüşüyorum. Gün içerisinde defalarca görüşürüm” dediğini anlatıyor. “Savcı babamı şaşkınlıkla dinlerken babam, ‘Görüşüyorum, çünkü kendisi eşim olur’ demiş” diyor tebessümle.
Şimdi Silivri Cezaevine getirilen babası, daha önce Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’ndeymiş. O zaman hâlâ Eskişehir’de okuyan Selda, günün ilk ışığıyla yola çıkıp, babasıyla görüştükten sonra, hemen Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki annesinin görüşüne gidiyormuş. İlk kez ailesinden bu kadar uzun süre ayrı kalıyor. Annesinin sağlık sorunları onu çok tedirgin ediyor. Astım hastası olan annesi tutuklanmadan önce bir ilaç alırken, şimdi üç ilaç kullanıyor. Cezaevi koşullarının aynı zamanda meme kanseri olan annesinin hastalığını tetiklemesinden endişe ediyor. Annesinin bel fıtığından da ameliyat olması gerektiğini anlatıyor. Yaşadıkları Selda’yı politikaya daha da ilgili hale getirmiş. Tutuklamaların çözüm getirmeyeceğini söylüyor; “İnsanlar ağır bedellere rağmen mücadelelerinden vazgeçmedi ki” diyor.
Geçtiğimiz yıl 4 Ekimde İstanbul’da gözaltına alınarak tutuklananlardan biri de BDP Sarıyer İlçe Başkanı Necmettin Sanamali. Önce Kandıra Cezaevi’ne gönderilen Necmettin Sanamali daha sonra davanın görüldüğü Silivri’deki cezaevine getirildi. Tek böbreği var, gözlerinden sorun yaşıyor ve bel fıtığı var. O tutuklanınca evin bütün yükü eşi Nafize Sanamali’nin sırtına binmiş. 4 çocuğuyla birlikte yaşam mücadelesi veriyor. İki çocuğu okula gidiyor. Sağlık ocağında çalışan eşinin tutuklanmasının ardından Ümraniye’deki ağabeylerine ait bir daireye taşınmışlar. Madenler Mahallesindeki evinde çocuklarıyla birlikte yaşayan Nazife’nin sorumluluğu daha da artmış. Evin geçimini sağlamak için çalışmaya başlamış. Haftanın üç günü çalışıyor. İki gün bahçıvanlık yapıyor, bir gün de ev temizliğine gidiyor. İşe gittiği günlerde sabahın yedisinde evden çıkıyor. Döndüğünde akşamın 10’u oluyor. İşe gelip gitmek için 6 kez otobüse biniyor. Çocuklarıyla ilgilenmeye zamanı kalmıyor Nazife’nin. Eve baskın yapıldığında tepki gösterdiği polislerin aralarında “Bunun da TC kimlik numarasını alalım” diyalogu geçtiğini anlatıyor. “Baskın yapıldığı gün çocukları da okula geç kaldı” diyor.
Nazife Sanamali, eşiyle haftalık görüş dışında ayda bir açık görüşte bir araya geliyor. Kızları Zelal 4. sınıfta Hatice ise 7. sınıfta okuyor. Babalarının bir an önce eve dönmesini istiyorlar. Hatice farkında yaşananların. Ancak Zelal pek anlam veremiyor babasının yokluğuna; masum gözlerle takip ediyor sohbetimizi. Sanamali ailesi, savaşın yol açtığı göçü yaşayan ailelerden. 1993’te Siirt’e bağlı Şirvan ilçesinde 70 haneye yakın köyleri Doğruca (Ende) boşaltılır. Nazife Sanamali; “Biz çocuktuk köylerimiz boşaltıldı. O zaman da zülüm gördük. İstanbul’a geldik. Büyüdük. Çocuklarımız oldu. Şimdi onlar da zülüm görüyor” şeklinde konuşuyor. Nazife Sanamali yaşadıklarından ötürü Başbakana tepkili: “Zulüm işe yarasaydı şimdiye kadar yarardı.”
Evrensel'i Takip Et