06 Kasım 2019 07:34

"Tüketici ve ıspanak üreticilerinin mağdur olmaması için doyurucu bilgiler verilmeli"

Tüm Köy Sen: Ortaya çıkan ıspanak sorunu, 40 yıldır tarımı çökerten politikaların geldiği yerdir.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

İstanbul ve Tekirdağ’da ıspanağa bağlı zehirlenmelerin yaşanmasının ardından açıklama yapan Tüm Köy Sen Genel Başkanı Sadık Turan, ilgili kurumların kamuoyunu tatmin eden bir açıklama yapmadığını ifade ederek “Halkımızın sağlıklı ve temiz gıda tüketmesi için gerekli önlemlerin alınmasının yanı sıra ülkenin pek çok yerinde ıspanak üreten köylülerin mağdur olmaması için gerekli işlemlerin açık, şeffaf bir şekilde yapılarak nerede, hangi ıspanağa ne karışmıştır doyurucu bilgilerin verilmesi gereklidir” dedi. 

“Ortaya çıkan ıspanak sorunu, 40 yıldır tarımı çökerten politikaların geldiği yerdir” başlığıyla yayımlanan açıklamadan satır başları şöyle:  

“Vatandaş evindeki ıspanağı zehirlenme korkusuyla çöpe atarken pek çok bölgedeki üretici köylü ise yaratılan bilgi kirliliği nedeniyle emek verip, para harcayarak ürettiği ıspanağın elinde kalmasından korkuyor. 

İstanbul İl sağlık müdürlüğü yaptığı analizler sonucunda ıspanak içinde yabancı otlar kaynaklı yoğun miktarda “atropin” ve “scopalamin” maddesi tespit edildiğini açıklıyor ama nereden, hangi bölgeden gelen ıspanak ve hangi yabancı ot karışmış bunu tam anlamıyla açıklamıyor. 

Tarım bakanlığı suskun adı sayılan güzelavrat otu, adam otu ve bıtırak (şeytan elması) gibi bitkiler hangi yörelerde görülür, gerçekten ıspanak arasına karışmış mıdır, üretilen ıspanağın içine karıştı ise hangisi, nerede ve ne miktarda karışmıştır, ne oranda etkilidir vb. bir açıklama yapamıyor.

"KAMUOYUNU TATMİN EDECEK BİR AÇIKLAMA YAPILMALI"

Günlerdir gerçek anlamda, sorunun kaynağını tespit ederek çözüme kavuşturmaktan uzak, daha çok kafa karıştıran açıklama ve haberler yapılmakta ve yetkiler ise kamuoyunu tatmin edecek somut bir açıklama yapamamaktadırlar.  

Bugün yaşananlar 40 yıldır tarımı çökerten politikaların geldiği sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü, köylü ile devlet arasındaki bağlar kopartıldı.

Örneğin; Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü vardı. Üretime dair bilgiler vererek köylüyü bilinçlendirir, neyi ne zaman yapacak, nasıl yapacak konularında da bilgilendirme yaparak üretimin her aşamasını takip ederdi, fakat kapatıldı. 

Zirai Mücadele, Karantina Genel Müdürlüğü vardı. Tarımsal üretimde haşere ve zararlılarla zirai mücadele yol ve yöntemleri gösterir, ilaç kalıntı ve kontrol işlerini yapardı. O da kapatıldı. 

Gıda İşleri Genel Müdürlüğü vardı. Tüketilen gıdanın içeriği, sağlıklı ve temiz olması için kontrol ve denetimini yapardı. Bunlar ve benzer çokça kurum kapatıldı ve bu işlevleri tam anlamıyla görecek kurumlar artık yok. 

Et Balık Kurumu ve Süt Endüstrisi Kurumu özelleştirildi sonuçları çok ağır oldu. Sonra yeniden Et ve Süt Kurumu olarak açtılar ama bu seferde üretime değil, ithalatçı politikalara öncelik verdiler. Artan et fiyatlarını dengeleyeceğiz diyerek yapılan et ithalatı, besicilik yapan köylülerin hayvanlarını yok pahasına satmasına sebep olurken, et fiyatlarını da düşürmedi. Köylü ucuza sattı, halk pahalıya tüketti kazanan aracılar ve ithalatçılar oldu. Şimdi de Et Süt Kurumu elindeki ithalat fazlası 50 bin ton eti satacak yer ararken stok fazlası nedeniyle, ne alım nede kesim yapmadığından, olan yine hayvanını kestiremeyen köylüye olmaktadır. 

Tarımda yaşadığımız sorunların başlıca nedenleri üretim ve dağıtımda rol oynayan kurumların kapatılması, özelleştirmeler ve ithalatçı politikalardır. 

"BAKANLIĞI GÖREVE DAVET EDİYORUZ"

Tüm Köy Sen olarak ıspanakta yaratılan bu bilgi kirliği ve belirsizliğin ortadan kaldırılması için başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve ilgili kurumları göreve davet ediyoruz. 

Sağlıklı temiz gıdaya ulaşım aynı zamanda insan hakkıdır. Halkımızın sağlıklı ve temiz gıda tüketmesi için gerekli önlemlerin alınmasının yanı sıra ülkenin pek çok yerinde ıspanak üreten köylülerin mağdur olmaması için gerekli işlemlerin açık, şeffaf  bir şekilde yapılarak nerede, hangi ıspanağa ne karışmıştır doyurucu bilgilerin verilmesi gereklidir. 

Herkesin aklındaki soruları cevaplayan ve üretici köylüleri mağduriyetten kurtaracak önlemlerin alınması aciliyetle yerine getirilmelidir.  

650 bin gıda işletmesinin olduğu ülkemizde 6500 gıda denetmeni var. Gıda denetmeninin yetersizliği bile siyasi iktidarın gıda denetimleri konusundaki bakışını ortaya koymaktadır. Onun içinde akla gelen ilk iş zabıtalara pazar yererinden ıspanak numunesi toplatmak oluyor. Tarım üretiminin planlanması ve köylünün hangi ürünün teşvik edildiğini bilerek üretim yapması için tarım desteklerinin köylü ekime başlamadan açıklanması gerekir ama 2019 tarım destekleri sene sonunda bütün ekim işleri bitince açıklandı. Denetim yetersiz, destek işlevsiz, üretici ve tüketici halk mağdur. 

Ispanakta yaşanan bu sorunda gösterdi ki; hallerde gıda ürünlerinin denetleneceği laboratuarlar kurmak gibi sonuca yönelik önlemler kısmen tartışılan sorunları azaltabilir ama üretim aşmasına ilişkin denetim, kontrolün yanı sıra üretici köylünün bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesinin yanı sıra tarım alanları, su ve toprağın korunması için önlemler alınması gereklidir. 

Bunun içinde başta köylü ile devlet arasındaki bağları yeniden oluşturacak işlevli kurumların kurulması gereklidir.” (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Mustafa Sönmez: Yeni vergi tasarısıyla halk daha fazla yoksullaşacak

SONRAKİ HABER

Murat Dağı için hazırlanan bilirkişi raporu: Siyanür sızarsa kitlesel ölüm riski var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa