31 Temmuz 2019 12:31

Çanakkale'de ağaç katliamının tehlikeli sonuçları ilk yağmurla gelecek

TEMA Vakfı Bilim Kurulu ve İDA Dayanışma Derneği Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş: Yazık oluyor bu güzel Çanakkale’ye ve ülkemize… Çok yazık! Öfkeliyim, kalbim acıyor!

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Seçkin SAĞLAM
Çanakkale

Çanakkale’nin tek ve alternatifsiz içme ve kullanma suyunun karşılandığı Atikhisar Barajının su havzası üzerinde bulunan, merkeze bağlı Kirazlı köyü, Balaban mevkiinde yapılan maden çalışması bir haftadır hem kentin hem de ülke gündeminin ilk sıralarında. Sivil toplum örgütlerinden sanatçılara, siyasilerden yurttaşlara her kesim altın madeni çalışmasının bir an önce durdurulmasını istiyor. Kanada menşeli uluslararası altın tekeli Alamos Gold’un, yerli iş birlikçisi Doğu Biga Madencilik eliyle ağaç katliamı devam ederken, sorumlu ve duyarlı yurttaşlar ise Balaban’da kurulan kamp alanında yaşam ve su hakkı nöbetine devam ediyor. İki taraf da bulunduğu konumu koruyarak geri adım atmazken, “Orası Kaz Dağı mı, değil mi?​” tartışması ise sürüyor. Hem bu tartışmaları hem de yaşanan ağaç katliamını ve bunun çevresel etkilerini, TEMA Vakfı Bilim Kurulu ve İDA Dayanışma Derneği Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş’le konuştuk. 

“ORASI KAZ DAĞI’DIR, DEĞİLDİR” TARTIŞMASI

Prof. Dr. Murat Türkeş “Orası Kaz Dağı mı, değil mi?​” tartışmasında sıkça yapılan en önemli yanlışlardan ve haksızlıklardan birisinin Kaz Dağları deyince yalnızca yüksek bölümlerinin ve doruklarının anlaşılması olduğunu söyledi. Bu gibi durumlarda yöre kavramını öne çıkarmak gerektiğini belirten Türkeş şunları söyledi: “Yöre, tanım olarak, ‘doğal-coğrafi’ özelliklerin bir bütünlük gösterdiği en küçük coğrafi alandır. Kaz Dağı, doruklar bölümü, doğuya, kuzeye ve batıya uzanan sırtları, derin vadileri, dik yamaçları ve etek düzlükleri ile yakın çevresindeki ovalar ve alçak platolar ile birlikte bir bütün olarak dağ sistemi ve coğrafi bir alan birimi olarak da Kaz Dağı yöresi şeklinde ele alınmalıdır. Kaz Dağı’nı özellikli kılan da, yer şekli olarak bir ‘dağ’ olmasının yanı sıra, çevresinde yer alan diğer dağlar, platolar ve ovalar ile birlikte eteklerindeki binlerce yıllık yaşam zenginliğinin oluşmasında belirleyici olmasıdır. Dağlar ve dağlık yöreler, çevrelerine göre daha nemli ve daha fazla yağış alma, bu nedenle de su toplama alanları olma özellikleri nedeniyle, biyolojik, tarımsal, arkeolojik, kültürel, turizm vb. zenginliklerin beslenme kaynaklarıdır. Bu yüzden, dağların sürdürülebilir kullanımı, onların bir ekolojik, fiziksel ve kültürel sistemler bütünü olduğu gerçeği ve bakış açısı ile ele alınmalıdır.

Kaz Dağı, üzerinde yükseldiği yörenin yer üstü ve yer altı su kaynaklarını oluşturan, besleyen ve onların sürekliliğini denetleyen en önemli yaşam kaynağıdır. Kaz Dağı, yüksekliği ve bölgeye bereketli yağışları taşıyan egemen hava akımları ile Akdeniz ve orta enlem siklonları açısından uygun bir konumda bulunması nedeniyle, yörenin daha nemli bir iklime, bu nedenle de doğal bitki örtüsü ve tarımsal etkinlikler açısından çevreye göre daha zengin olmasını sağlamaktadır”.

BİNDİĞİN DALI KESMEK!

“Kaz Dağı yöresi etkileşim alanının, Kaz, Kavak, Sakar, Ağı, Armutçuk, Kayacı (Balaban) ve Dede olarak sıralandığını belirten Türkeş, “Bu dağların her biri ayrı ayrı ve birlikte açıklanan sistem mantığından hareketle değerlendirildiğinde, titizlikle korunması gereken hassas doğal sistemlerdir. Kaz Dağı, Karamenderes, Kocaçay, Biga Çayı ile güneye dökülen akarsuları besleyerek çevresindeki yaşamın can damarlarını oluştururken, Kirazlı Balaban Dağı da Çanakkale yerleşmesinin içme ve sulama suyunu sağlayan Atikhisar Barajını beslemektedir. Bu doğal kaynakların herhangi bir kesiminin taşıma kapasitesi ve buna bağlı olarak sürdürülebilirlik kuralları dikkate alınmadan kullanılmasının, ancak ‘Bindiğin dalı kesiyorsun’ sözüyle açıklanabilir” dedi.   

İLK YAĞMURLARLA GELECEK TEHLİKE

İlk sağanak yağışlarla Atikhisar’ı, dolayısıyla da Çanakkale’yi bekleyen tehlikeyi işaret eden Türkeş şunları söyledi: “Maden işletmesinin bana göre ilk önemli olumsuz büyük etkisi; ormanın yok edildiği, yamaçların tümüyle erozyona açık kaldığı alanlarda, sağanak yağışlar ve sellerle on binlerce ton verimli ve organik maddece zengin orman toprağının Sarıçay ve diğer küçük derelerce taşınarak Atikhisar barajına ulaşmasıdır. Böylece barajdaki su kalitesi aniden bozulacak ve baraj beklenenden çok daha kısa sürede dolacaktır. Bugün, ağaçların yok edildiğini gösteren görüntüler ise maden ruhsat alanı ve çevresindeki yollar boyunca hemen her yerde orman neredeyse kazınarak yok edilmiş ve sürülmüş eğimli erozyona açık orman arazilerini gösteriyor. Fotoğraflardan açıkça görülebileceği gibi, daha şimdiden -açılan ve sürülerek toprağın tümüyle erozyona karşı savunmasız kaldığı- dik eğimli yamaçlarda selcik oyuntuları hatta sel yarıntıları oluşmuş durumda.”

ÖFKELİYİM, KALBİM ACIYOR

Yapılan ağaç katliamının kısa vadede de olumsuz etkilerinin olacağını ifade eden Prof. Dr. Türkeş, “Kirazlı Balaban, doğallaşmış Akdeniz orman ekosisteminden oluşan su toplama havzasıdır. Yok edilen bu orman ekosistemi ve biyotopu, çok çeşitli meşe türleri ve karaçam topluluk ve yaşam birliklerinden oluşur. Yaklaşık bir buçuk yıl önce gözlemlediğim, net olarak gördüğüm atmaca, çakır kuşu, gökdoğan, ala doğan, küçük orman kartalı, kuzgun, tahtalı ve gökçe güvercinleri hatta gri leş kargalarını bu kez hiç görmedim. Bu yırtıcılar avları burayı terk etmiş, ya da ormanlık alan yok olduğu için terk etmiş olmalı. Bu kez sadece birkaç kerkenez çiftini keyifle rüzgara karşı havada kanat çırparak durduklarını gördüm. Korkarım bir dahaki gelişimizde henüz ellenmemiş olan bu yamaçlar da patlatılıp kazılacağı için, büyük olasılıkla bu güzel küçük yırtıcı doğanları yani kerkenezleri de göremeyeceğiz. Yazık oluyor Kirazlı Balaban’a, Sarıçay su toplama havzasına, yazık oluyor bu yörede yaşan canlılara, orman ve tarım ekosistemlerine, yazık oluyor bu güzel Çanakkale’ye ve ülkemize… Çok yazık! Öfkeliyim, kalbim acıyor!” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Adana Emek Gençliği’nden grevdeki HiltonSA işçilerine ziyaret

SONRAKİ HABER

Diyarbakır İSİG Meclisi: Mevsimlik işçiler için yetkililer sorumluluk alsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...