28 Temmuz 2019 07:01

Kaz Dağı’nda ekolojik yıkıma karşı nöbet ikinci gününde

Çanakkale ve çevresi, topraklarının altında barınan altın cevherinin çıkarılması pahasına yok edildiği uluslararası tekellerin işgali altında.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Seçkin SAĞLAM
Baykal SAĞLAM
Çanakkale

Kanada menşeli uluslararası altın tekeli Alamos Gold, yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik A.Ş eliyle, kısa bir süre içinde en az 200 bin ağaç keserek Çanakkale’nin kabusu olmaya devam ediyor. Kazdağları ve Çanakkale’nin alternatifsiz, tek içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın su toplama havzası üzerinde, tamamı ormanlık geniş arazide yürütülen altın madeni projesi ile başta ağaçlar ve diğer bitkiler katledilirken, buna bağlı olarak bölgede varlığı bilinen çok sayıda kuş türü de kayboluyor. Bölge, ağaçların kesilmesi ile heyelana açık hale gelirken, hem bu alandaki toprakta bulunan ağır metaller, hem de altıncı şirketin arama ve sonrasında da işletme aşamasında kullanacağı başta siyanür olmak üzere, birçok kimyasalın da yer altı su damarları aracılığıyla Atikhisar Barajı ile buluşacak ve Çanakkalelilerin mutfaklarındaki musluklarından kirli hatta zehirli sular akacak. Altın madeni projesi ile altıncı şirket Alamos Gold, taşeronu aracılığı ile çıkardığı altınları ülkesine götürecek, Türkiye ise bu altınlardan, şirketin bildirdiğinin yüzde dördü kadar pay alacak. Çanakkaleliler ise bir konuda net: “Şirket ne kadar altın çıkarırsa çıkarsın, çıkardığının ne kadarını bildirirse bildirsin, Türkiye ne kadar kazanırsa kazansın, hatta çıkan altının tamamı dahi Türkiye’de kalacak olsa, yine de bu projeye karşıyız…”

ÇANAKKALE AYAKTA!

Çanakkale’nin merkeze bağlı Kirazlı köyünün Balaban Mevkiisinde altın madeni projesi kapsamında kesilen ağaçların sayısının 200 bini bulması hatta bazı değerlendirmelere göre bu sayının da çok üzerinde olduğu iddiaları Çanakkalelileri ayağa kaldırdı. Çevre ilçe ve illerden de gelen çevrecilerin katılımı ile geçtiğimiz günlerde gerçekleşen miting ile tepkiler dile getirilmişti. Mitingde, Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı’nı, buna bağlı olarak da Çanakkalelileri bekleyen tehlikeye dikkat çekilmiş ve projenin bir an önce durdurulması istenmişti.

AKP’Lİ TURAN İDDİALARI YALANLAMIŞTI

Balaban Tepesi olarak bilinen bölgede yaşanan ağaç kesimleri, CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gündeme getirilmiş, araştırma önergesi ile ilgili söz alan AKP Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, ağaç katliamı iddialarını inkar etmişti. Turan, “Söz konusu yerde ağaç katliamı olduğu iddiasını doğru bulmuyorum. Orada on sene önce verilen bir ÇED raporu var. Alan genişlemiş değil, ağaç sayısının değişmesi ağacın etrafındaki filizlerin büyümesine bağlı bir yaklaşım” değerlendirmesinde bulunmuştu. Yine AKP’nin Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu ise Çanakkale’nin kirli suyunun (lağımının) denize aktığını iddia ederek, önce buraya bakılması gerektiğini söylemişti.

SU HAKKI NÖBETİ

Yapılan çevre mitingini görmezden gelen, ağaç katliamını sürdüren altın madenine karşı, ağacını, havasını, suyunu savunan Çanakkaleliler, Kirazlı Köyü Balaban Mevkiinde su ve yaşam hakkı nöbeti başladı. “Kaz Dağları Hepimizin” sloganıyla gerçekleştirilen ‘su hakkı nöbeti’ kısa sürede ilgi görürken, nöbetin, altın madeninin sürdürdüğü ağaç katliamı sonlanana kadar süreceği öğrenildi.

Su hakkı nöbetine sabah saatlerinde Çanakkale Belediyesi Meclis üyeleri de destek verdi. Çevre örgütlerinin ve duyarlı yurttaşların da desteğini alan su hakkı nöbetinde, sık sık maden sahasına gidilerek yapılan katliama tepki gösteriliyor. Zaman zaman altıncı şirket görevlilerinin ve özel güvenlik birimi elemanlarının sözlü ve fiili saldırı teşebbüslerinin yaşandığı su hakkı nöbeti ısrarla sürdürülüyor.

“KALDIRILACAK TOPRAK MİKTARI TAM 72 MİLYON TON”

Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay, 72 milyon ton toprağın yerinden kaldırılacağını ifade ederek, bunun 26 milyon tonunun altın cevheri olduğunu söyledi. Mutluay, “Burası 20 bin dekarlık ruhsat alanı ve bunun 613 hektarında, yani 6 bin 130 dekarında ÇED izni alındı. Şu anda 2 bin dekarın üzerinde de ağaç kesmiş durumdalar. ÇED raporlarında kendilerinin ilan ettiği ÇED raporunda kesecekleri ağaç sayısını 45 bin 650 olarak belirlediler. Ama bizim yapmış olduğumuz tespitler, drone ile yaptığımız görüntülemeler ve uzman ekiple yaptığımız incelemelere göre sahadan kesitler aldık, alandaki ağaç sayılarını saptadık ve şu ana kadar kesilen ağaç sayısının 195 bin olduğunu gördük. Bunun ötesinde burası kentimizin tek içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı havzası. Şantiyelerin bulunduğu alan uzun mesafeli koruma alanının en üst sınırı. Buraya düşen bir damla yağış, akışa geçerek direkt bizim Atikhisar Baraj Gölümüze gidecek, buradan da bizim musluklarımızdan akan her su, Atikhisar Barajı’na depolanan sudan elde ediliyor. Dolayısıyla bu bizim için hayati öneme sahip bir alan. Bu firma burada kendi ÇED raporunda belirttiği gibi 26 milyon ton cevher işleyecek, 5 bin 200 ton patlayıcı kullanacak, buradaki Balaban Tepesi tamamen yok edilecek, buradan çıkarılacak toprak ise 72 milyon tondur. Bunun 26 milyon tonu cevher, 46 milyon tonu ise ekonomik olmayan kayaçtır. Yani cevher içeren kısımları alacaklar, siyanürleyecekler ve burada altın-gümüş gibi değerli cevheri elde ettikten sonra atık su barajına depolanacak, buradan da gerek yer altı, gerek yer üstü sularını karışacak, buharlaşan siyanür ile birlikte de bizim yaşam alanlarımızı etkileyecek” dedi.

“ÇANAKKALE HALKINA SAĞLIKLI SU GÖTÜRMEK ZORUNDAYIZ”

Belediye Başkan Yardımcısı Mutluay, “Bunun dışında siyanür kadar tehlikeli olan şeylerden biri de buradaki cevherin içerisinde ağır metaller mevcut. Bu ağır metallerin oranı doğadaki ortalamalarının 200-600 kat üzerinde, altın ve gümüşü aldıktan sonra depoladıkları ağır metaller, işletme süresi olan 6 yıl boyunca burada yığınlar halinde duracak ve bunun üzerine düşen her yağış da sürüklenen her toprak parçası ile birlikte bizim yaşam alanlarımızı ve su kaynaklarımızı etkileyecek. Burada Çanakkale Kent Konseyi ve Çevre Meclisi ile suyu kullanma hakkı bulunan DSİ ile yapılan protokol gereği Çanakkale halkına sağlıklı su götürmekle görevli olan Çanakkale Belediyesi olarak buna izin vermek istemiyoruz. Hukuki süreçleri de halen devam ettiriyoruz” dedi.

“YAŞAM HAKKIMIZ OLAN SUYUMUZA SAHİP ÇIKIYORUZ”

Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar ise, “Burası Kaz Dağı’dır, Bin Pınarlı İda’dır ve burası sadece Çanakkale’nin değil, dünyanın doğal kültür mirasıdır. Bütün dünyayı ilgilendiren bu topraklarda altıncıları istemiyoruz, biz sağlıklı çevrede yaşam hakkımızı istiyoruz. En hayati ihtiyacımız olan suyumuzun sağlığını istiyoruz. Bunun da ideolojisi, etnik kökeni, mezhebi, dini yoktur, partisi de yoktur. Biz burada partili olarak bulunmuyoruz. Yaşam hakkımızı en elzem ihtiyaç olan su hakkımızı korumak için buradayız. Bunu duyurmak istiyoruz, herkesi, burada olanlara karşı suyunu korumaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

“BURAYI NASIL GERİ GETİRECEKSİNİZ?​”

İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül de burada bir açıklamada bulundu. Akgül, “Burada Kazdağları diye bir dağlar silsilesi yok. Ama her birinin ayrı ayrı adı olan dağlar var. Buradan kuş uçuşu 10 kilometre sonra Bayramiç’e geldiğinizde Kazdağları başlıyor. Burası aynı ekosistem. Kazdağları ekosistemi, dünyada en önemli karasal sistemdir. Bakın, binlerce yıllık mitolojiyi son 20 yılda ne hale getiriyoruz. Bütün yönetmeliklere, mevzuatlara uygun olarak ÇED aldık diyorlar. Hesapta sadece kurulum sermayesi, işletim sermayesi ve kâr var. Hesapta olmayan toplumsal maliyet var. O toplumsal maliyet, burada kaldırılmış olan yeşil örtünün altındaki, tek hücreli organizmalardan tutun, bütün flora, fauna ve insana kadar bir bütün olarak habitat yok oldu. Burayı nasıl geri getireceksiniz? Sebep olacağı tarımsal ürün, kirlenen toprak, hava, su… Ve bütün bunlar kirlendiğinde de ortadan kalkan bir yaşam var” dedi.

SOSYAL MEDYADA GÜNDEM OLDU

Çanakkale’de “Su hakkı nöbeti” devam ederken, sosyal medyada da duyarlı yurttaşlar ve sanatçıların destek verdiği #KazdağlarıHepimizin etiketi kısa sürede TT listesine girdi. #KazdağlarıHepimizin etiketi ile bölgede yaşanan ağaç kesimlerine tepki gösterildi. TT listesinde uzun süre üst sıralardaki yerini koruyan #KazdağlarıHepimizin etiketi Çanakkalelilerin seslerini sosyal medya üzerinden duyurmalarını sağladı.

ÖNCEKİ HABER

Van'da 979 günlük eylem yasağı 15 gün daha uzatıldı

SONRAKİ HABER

Esenler'de en az 400 yıllık tarihi yapı çöplüğe döndü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa