10 Haziran 2019 23:54

PADER Yönetim Kurulu Başkanı Alper Karmış: Cezasızlık hayvana şiddeti artırıyor

Sokaktaki Patili Canları Yaşatma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Karmış hayvan haklarını değerlendirdi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Gülbahar KARAKOÇ
Ankara

Ankara Batıkent’te geçtiğimiz ay yaşanan ve 13 köpeğin ölümüne sebep olan olay başta olma üzere hayvan katliamlarının artması hayvan hakları tartışmasını bir kez daha gündeme getirdi. Biz de konuyla ilgili Sokaktaki Patili Canları Yaşatma Derneği (PADER) Yönetim Kurulu Başkanı ve Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Alper Karmış ile konuştuk. Saldırıların temelinde cezasızlık, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik krizin getirdiği bunalım hali, eğitimsizlik gibi birçok faktör olduğunu belirten Karmış, “Cezasızlığı fark eden insanlar, şiddeti artırıyor” dedi. 

Hayvan hakları mücadelesine nasıl başladınız?

Bu mücadeleye başlamama bir köpek satın almam sebep oldu. O dönemde “Satın alma, sahiplen” kavramını bilmiyordum. Kendi köpeğimin önüne suyunu ve mamasını koyuyordum ama sokaktakiler ne yapıyordu? Aniden kendimi mücadelenin içinde buldum.

Neden yerel hayvan koruma görevlisi (YHKG) oldunuz? Bu konuda bilgi almak isteyenlere ne söylersiniz? YHKG neler yapar? YHKG olmak için nereye başvurmak gerekir?

YHKG olmak, kurumlar veya vatandaş karşısında sivil bir gönüllüye göre kişiye biraz daha avantaj sağlıyor çünkü bu kartı resmi kurumlar veriyor. Bu sebeple de kurumlar, YHKG’leri muhatap olarak kabul etmek zorundalar. YHKG’ler aslında sivil gönüllüler gibi çalışır ancak bunu daha resmi olarak yaparlar. Mesela; Ankara’da bu kartın eğitimi Ankara Büyükşehir bünyesinde senede bir defa veriliyor. Başvuru da bu kuruma yapılıyor. Eğer bir gönüllünün yaşadığı il veya ilçede bu imkan yoksa dilekçe ile başvurarak açılmasını talep edebiliyor.  

"BELEDİYE SOKAK HAYVANLARI İLE İLGİLİ AFİŞLER BİLE ASMIYOR"

Çalışmalarınızda karşılaştığınız sorunlar nelerdir? Devlet kurumlarından yeterli desteği alıyor musunuz?

Çok fazla sorunla karşılaşıyoruz. Vatandaşlar ile ayrı, kurumlar ile ayrı mücadele ediyoruz. Kanun, hayvanlardan yana olmasına rağmen çoğu zaman haklarımızdan faydalanamıyoruz. Mesela, sokak hayvanları için mücadele eden insanlara müdahale etmek suç. Sokaklara “Yasal uyarı afişleri’’ asılması gerekiyor ancak Ankara’da bir belediye bile bu afişleri asmadı. 

Koruma ya da tedavi altına aldığınız hayvanlar için nasıl ödenek sağlıyorsunuz?

Üyelerimizden ve gönüllülerimizden destek alıyoruz. Kimi zaman kişisel eşyalarımızı hayvanlar için sattığımız bile oluyor. Maalesef bizim arkamızda bir sanatçı veya iş insanı yok. Buna rağmen çok büyük işler başarıyoruz.

Hayvanları Koruma Kanunu ne zaman değişecek?  Bu yönde bir beklentiniz var mı? Hali hazırda yürürlükte olan Hayvanları Koruma Kanunu eksiklerine rağmen gerçekten uygulanıyor mu?

Hayvan Koruma Kanunu değişecek ancak kimin lehine değişeceği yönünde emin değiliz. Mesela kanuna “Okul, camii, hastane gibi yerlerin etrafında sokak hayvanı bulunamaz” ibaresi eklenmek isteniyor. Bu tam bir tuzak madde, çünkü bu ülkenin her yeri okul, camii ve hastane. Mevcut kanun eksikliklerine rağmen uygulanıyor ama tam uygulanıyor demek yalan söylemek olur. Mevcut kanun tam uygulansa idi, bugün Türkiye’de sokak hayvanları ile ilgili sorun kalmazdı.

Türkiye’de hayvan hakları konusunda çalışma yürüten sivil toplum kuruluşlarının (STK), derneklerin, federasyonların kanunlar hazırlanırken söz sahibi olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, söz sahibiler ama en sonunda kanunu değiştirecek olanlar ne derse o olur. Eğer STK’lere kulak verilse sorunlar çözülür. Mesela; kanun 2004’de çıkmış, 2019 yılındayız ve hâlâ kısırlaştırma yapmayan belediyeler var ve bu suç.

"İLGİMİZ SOKAK HAYVANLARI İLE SINIRLI DEĞİL"

Genel olarak siz de hayvan hakları konusunda mücadele veren derneklerin sadece evcil hayvanlar ya da sokak hayvanlarıyla sınırlı bir bakışa sahip olduğunu düşünüyor musunuz yoksa daha kapsayıcı bir bakış mı var? 

Bizim derneğimizin tam adı “Sokaktaki Patili Canları Yaşatma Derneği”. Ancak, adımız bu diye diğer canlılara sırt çevirmiyoruz. Bazen elimizden geleni, bazen ise fazlasını yapıyoruz. Sokak hayvanları için kurulmuş hiçbir dernek sadece sokak hayvanları için uğraşmaz. Önüne düşen her olay ile ilgilenir. Mesela derneğimizin İstanbul Temsilcisi Ayşem Özleyiş bir vegan ve bu konuda duruşu çok nettir. 

Hayvanat bahçeleri, yunus parkları, sirkler ya da benzer şekilde hayvanları tecrit edip üzerlerinden para kazanan yerlerle ilgili neler söylemek istersiniz?  

Buraların bazılarına çocukluğumuzda biz de götürüldük. Şimdi düşünüyorum da, bize kimse neden yanlış olduğunu anlatmamış. Bu tür yerlere itiraz ettiğimizde ilgili yetkililer “Ama doğadan almadık ki. Bunlar üretimden gelenler” cevabını alıyoruz. Ama sonuçta bunun bir de en başı var. Yani doğadan alınanlar ve alınmaya devam edilenler. Sirkler ve parklar vb. esaret kamplarıdır.

DÜNYADA CEZALAR ÇOK DAHA AĞIR

Son zamanlarda artarak devam eden katliam haberleri alıyoruz. Utançla karşıladığımız bu vahşetin asıl nedeni nedir?

Vahşetlerin temelinde çok şey var; eğitimsizlik, cezasızlık, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik krizin getirdiği bunalım hali gibi. Cezasızlığı fark eden insanlar, şiddeti arttırıyor.

Dünya bu konuda ne diyor? Hayvan hakları konusunda örnek gösterebileceğiniz ülkeler var mı yoksa dünyanın her yerinde benzer sorunlar mı yaşanıyor? 

Dünyada cezalar çok daha ağır. Mesela sokağa hayvan terk etmek ölüme göndermek şeklinde kabul ediliyor ve çok büyük para cezaları kesiliyor. O kişinin hayvan sahiplenmesi yasaklanıyor ve cezaevine gönderiliyor. Ancak şunu da bilmemiz gerek; mesela ABD’de “uyutma” yani “öldürme” var. Zamanında sahiplenilmeyen köpekler öldürülüyor. Bu bizim inancımıza, vicdanımıza ters. “Avrupa’da sokak hayvanı mı var?​” diyenlere de cevabımız çok net; yok, çünkü zamanında toplu öldürmeler gerçekleşmiş.

ÖNCEKİ HABER

Haiti’de hükümet karşıtı protesto: 2 ölü

SONRAKİ HABER

HDP’li Fatma Kurtulan’dan Binali Yıldırım’a ‘Kürdistan’ tepkisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...