22 Nisan 2019 04:40
Son Güncellenme Tarihi: 22 Nisan 2019 10:12

Kemal Kılıçdaroğlu’ya saldırı gazetelerde nasıl yer buldu?

Kemal Kılıçdaroğlu'ya saldırının gazetelerdeki yankıları nasıl oldu? İktidara yakın gazeteler hangi manşetleri attı? Köşe yazarları nasıl yorumladı?

Fotoğraf: AA

Paylaş

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ya Ankara Çubuk’ta Sözleşmeli Er Yener Çıkrıkçı’nın cenaze töreninde gerçekleştirilen saldırı gazetelerde geniş yer buldu.

Evrensel “Nefret söylemi saldırıya dönüştü”, Cumhuriyet “Demokrasiye linç”, Sözcü “Alçak saldırı”, BirGün “Fail ortada”, Karar “Utanç günü”, Milli Gazete “İşte beka sorunumuz” manşetlerini attı.

CHP liderini hedef gösteren yayıncılığa nedeniyle saldırı sonrası eleştirilerin merkezinde yer alan iktidara yakın medyanın da çoğunluğu saldırıyı onaylamadığını gösteren başlıklarla habere birinci sayfalarında yer verdi. Hürriyet, “Saldırıya tepki yağdı”, Posta “Huzura, barışa, birliğe saldırı”, Sabah “Çirkin saldırıya soruşturma” ifadelerini kullandı.

Yeni Şafak ve Star “Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde saldırı” derken Akşam “Şehide saygı bu olamaz”, Türkiye “Bu olmadı”, Yeni Birlik “Kılıçdaroğlu’na saldırı provokasyon”, Milat “Provokasyon” başlıklarıyla haberi verdi.

GÜNEŞ: PROTESTO EDİLEREK SALDIRIYA UĞRADI

Hakkari’deki PKK saldırısı sonrası “Mutlu musun Ekrem” manşetini atan ve yayıncılığıyla en çok tepki çeken gazetelerden Güneş, haberinde “Protesto edilerek saldırıya uğradı” ifadesini kullandı ve hükümetten olaya tepki gösteren açıklamalara yer verdi.

AKİT: PROTESTO EDİLDİ

Akit dün Ankara Valiliğinin tepki çeken “Protesto” ifadesini kullandı ve “Şehit cenazesinde protesto edildi” başlığını kullandı. Haberde “HDP ile işbirliği yapan Kılıçdaroğlu’nun şehit cenazesindeki hassasiyeti dikkate alarak teenni ile hareket etmesi beklenirdi” cümlesiyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin söylemi tekrarlandı.

YENİ SÖZ'E GÖRE PROVOKASYONU KILIÇDAROĞLU YAPMIŞ

Yeni Söz gazetesi ise provokasyonu Kılıçdaroğlu’nu gerçekleştirdiğini ileri süren bir manşet attı.

KILIÇDAROĞLU'YA SALDIRI KÖŞE YAZILARINDA NASIL DEĞERLENDİRİLDİ?

Sözcü - Çiğdem Toker - 'Müessif protesto' değil linç girişimi

"CHP Liderine linç girişiminin dehşeti bir yana dikkat çeken ve birden fazla zamanlaması var:

– Oyları 17 gün boyunca sayıldıktan sonra mazbata alabilen İBB Başkanı İmamoğlu’nun halkla kucaklaşmasına dakikalar kala meydana geldi.

– Bu linç girişimi kutuplaştırmanın herkesi yorduğu, usandırdığı bir ortamda, İstanbul’u kazanan İmamoğlu’nun bu zaferinde kapsayıcı ve barışçı dilinin büyük payı olduğunu her aklıselim sahibinin teslim ederken geldi.

– Bu linç girişimi, AKP’nin İstanbul seçimini iptal ettirmek için YSK nezdinde yaptığı başvurunun görüşülmesine 24 saat kala meydana geldi.

Bu tablonun, zihinlerde çağrıştırdığı bir de siyasi dönemeç var: O dönemeç 7 Haziran 2015 seçim sonuçları.  AKP’nin tek başına iktidar olma çoğunluğunu kaybettiği o seçim,  çok acılı, katliamlarla geçen bir beş aylık aranın ardından 1 Kasım’da “tekrarlanmış” ve AKP yeniden tek başına iktidar olmuştu.

Dolayısıyla bu linç girişiminin ardında bir “siyasi mühendislik” olup olmadığı, kendiliğinden mi yoksa organize planlı bir saldırı mı olduğunun açığa çıkarılmasını beklemek her yurttaşın hakkı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “CHP il başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin” sözü hafızalarda taze olsa bile."

Hürriyet - Abdulkadir Selvi – Kılıçdaroğlu’na ‘derin’ saldırı

“Seçimlerden sonra Türkiye’nin normalleşmesi için adımların atıldığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye ittifakı” için elini uzattığı muhalefetin o eli sıkmaya hazırlandığı bir dönemde Kılıçdaroğlu’na yapılan bu saldırıyı geçiştiremeyiz. Bu heyecanlı birkaç gencin saldırısı olarak görülemeyecek kadar “derin” bir iştir.”

“Ben Çubuk’taki saldırıdan hareketle böyle bir iddiada(Gladio) bulunma çabası içinde değilim. Siyasi tarihimizde bunun birçok örneği olduğu gibi, bu tür saldırıların organize bir yapının işi olabileceğini söylüyorum.

Belli ki bir yapı Türkiye’nin normalleşmesini istemiyor. Tam da onlara inat, bu saldırı üzerinden Türkiye’nin normalleşmesi adımlarını atabiliriz. “Türkiye ittifakı” öneren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu ile görüşmesi siyasi iklime olumlu katkı yapar.”

Karar - Yıldıray Oğur - Evet, bir beka sorunumuz var

“...Ama herhalde bu toplu hafıza kaybından kaynaklı çelişkiler karşısında kendini en rahat hisseden kişi MHP lideri Devlet Bahçeli.

O dün hükümet çözüm süreci için adımlar atarken AK Parti’yi PKK ile işbirliği içinde olmakla suçluyordu, bugün de CHP’yi yerel seçimlerdeki HDP’yle ittifak için PKK’yla işbirliği ile suçluyor.

Ama dün kendi sınırlarını da aştı.

2010’da Ahmet Türk’e yumruk atılınca hükümetin kutuplaştırıcı siyasetini eleştirmiş MHP Lideri, Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi için “O adama yumruk attıracak kadar ne yaptın sen Kılıçdaroğlu” diye bile sordu.

Daha dikkat çekici olanı, her ne kadar bakanlar, siyasetçiler düzeyinde AK Partililer bu saldırıyı kınasalar da, sosyal medyada görünür olan AK Parti tabanı saldırıya Bahçeli gibi tepki verdi.

Hatta iktidara yakın gazetelerde köşe yazarlığı yapan, televizyonlarda programlara çıkan, think tanklerinde uzmanlık yapan bilindik isimler, ana muhalefet liderine yönelik linç girişimini, ayıp olmasın diye kınamaya bile gerek görmeden, mazur hatta meşru gösteren yorumlar yaptılar.

Yıllardır medya ve siyaset eliyle, sürekli teyakkuz halinde tutulan, ülkenin bekasının tehlikede olduğuna ikna edilmiş, her türlü eleştiriye algı operasyonu, muhalefete düşman gözüyle bakan büyük bir kitle oluşturuldu ama bu kitleyi AK Parti’nin resmi, meşru söylemi bile artık kesmiyor.

15 Temmuz travmasıyla, her an yeniden sokağa çıkmaya hazır bekleyen, hatta sık sık “bu kez hazırlıklı çıkacağız” vurguları yapan, artık siyaseti partiler arası demokratik bir yarış değil, bir kurtuluş savaşı, vatan savunması, iç ve dış güçlere karşı kutsal bir mücadele olarak gören bu kitlenin duygularına en iyi hitap eden lider Bahçeli.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra son yerel seçimler de MHP’nin AK Parti tabanı için meşru bir alternatif haline geldiğini gösterdi.

Parti tabanları ittifakta birleşirken söylem üstünlüğü de daha milliyetçi, güvenlikçi, sert, tavizsiz MHP’ye geçti. Siyaseti bir kere bekamız için yeni istiklal harbine çevirdikten, tabanını buna ikna ettikten sonra artık geriye dönmek o kadar kolay değil.

Bir merkez parti olarak AK Parti’nin buradan her geriye dönüş, normalleşme çabası, Bahçeli için üzerinde siyaset yapıp, tabana mesaj verilecek bir fırsat olacak.

Nitekim sözlerinin AK Parti tabanında da yankılandığına güvenen Bahçeli, dün partisinin seçim değerlendirme toplantısında Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye ittifakı” sözünden bile rahatsızlığını bildirip, ittifaklarının sadece AK Parti ile ve Cumhur İttifakı olduğunu belirtti.

Yine AK Parti sözcüleri İstanbul seçim sonuçlarını iptal için yaptıklarını hukuk içinde açıklamaya çalışırken, Bahçeli dün gayet rahat biçimde İstanbul’un CHP’li belediyeye bırakılmasının bir beka sorunu olduğunu söyledi, “Türkiye düşmanlarına vatan köşesi veremeyiz” diyebildi, seçimlere giren Damat Ferit benzetmeleriyle sandıktan çıkan her sonucu tanımayacakları mesajını verdi.”

Fehmi Koru – Kılıçdaroğlu’na saldırı Erdoğan’ın ‘musafaha’ ve ‘Türkiye ittifakı’ söylemini bozma amaçlı olabilir…

“...Eylem CHP liderine karşı yapılmış olsa da, aslında olayla sınanan iktidar partisidir. İstenen, bir süredir politika haline dönüşmüş dışlayıcı ve toplumu kutuplaştırıcı söylemden vazgeçilmemesi, o söylemin ayniyle sürdürülmesidir.

AK Parti bu uzağa düşmemeli, kendi içinde veya yakınında bulunup telkinleriyle yönetilemez bir ülke tablosuna harç taşıyanların neye hizmet ettiklerini doğru değerlendirmelidir.

Gerilimi azaltmanın yolları aranmalı, bunu sağlayacak bir siyasi dil benimsenmeli, önümüzdeki dönemin yakın geçmişten farklı olacağına dair güçlü işaretler verilmelidir.”

T24 - Mehmet Y. Yılmaz - Cumhurbaşkanı ve Devlet Bey’i kutlarım, amaç hasıl oldu

"Dün bir şehit cenazesinde Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırının sorumlusu müteselsilen sizlersiniz.

Bundan sonra böyle olmasını mı arzu ediyorsunuz?

Herkes güçlü olduğu yerde “ötekini” dövsün mü?

Etmiyorsanız, şimdi sizden güçlü bir karşı çıkış bekliyoruz.

Ankara Valisi’nin yaptığı gibi değil ama! Lafı kıvırtmadan!

Şöyle diyor Vali Bey: “Kılıçdaroğluna yönelik müessif protesto eyleminin önlenmesine yönelik gerekli güvenlik tedbirleri alınmış olup ...”

Ne protestosu Vali Bey, ne “müessifi”? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?

Milli Savunma Bakanı da saldırganlara diyor ki:

“Mesajınızı verdiniz, tepkinizi gösterdiniz, dağılın.” (MEDYA SERVİSİ)

 

ÖNCEKİ HABER

"Alternatifsizliğe karşı halkçı belediyeciliği hâlâ istiyoruz"

SONRAKİ HABER

Leyla Güven'in açlık grevi 166. gününde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...