9 Nisan 2011 12:36

Metin Göktepe dersleri

Nail Güreli

Her yıl, o dönemin koşullarına bakarak, Metin Göktepe üzerinden çıkarsamalar yapıyoruz. Bu yılın olaylarını, basının ve gazetecilerin durumlarını gözlemlediğimizde, geçen yıllardan farklı olarak, Metin Göktepe olayından çıkarmamız gereken derslerin iki noktada netleştiğini görüyoruz.

Birinci ders: Basının ve gazetecilerin geçirdiği değişim.

İkinci ders: Toplumsal tepkinin ve dayanışmanın hali.

Son sözü, önce söyleyelim: Her iki dersten de sınıfta kalmış durumdayız.

LEOPARIN KUYRUĞUNU TUTARSAN SAKIN BIRAKMA

Bir Afrika özdeyişi der ki; leoparın kuyruğunu tutma, tutarsan sakın bırakma.

Metin Göktepe leoparın kuyruğunu tuttu ve ölümüne o kuyruğu bırakmadı.

Metin Göktepe için haber bir leopardı. Ne kadar tehlikeli olursa olsun, gerçekleri halka bildirmek için alt edilmesi gereken bir leopar.

Gazeteciliğin öz ruhu buydu zaten: Ne pahasına olursa olsun, halka gerçekleri bildirmek.

Metin Göktepe, polis tarafından öldüresiye dövüldüğü gün, halka gerçeği bildirmenin sorumluluğu ve azmiyle, cesaretiyle olayın peşini, yani leoparın kuyruğunu bırakmadı.

Gazetecilik sorumluluğunu Metin hayatıyla ödedi, ama günümüze ders olacak bir gazetecilik örneğini armağan etti. Fadime Ana bunu: “Hepiniz birer Metin’siniz” özdeyişiyle tarihe onurla yazdı.

Ya bugün basın ne hale geldi? Gazetecilik ne durumda?

Kimsenin leoparın kuyruğunu tuttuğu yok. Bazı gazetecileri dışta tutarak söyleyelim, basın leoparı görmezden geliyor, gördü mü yolunu değiştiriyor.

Şunu özellikle vurgulamalıyız: Fadime Ana’nın deyişiyle hepsi birer Metin olan genç gazeteciler var, ama ne yazık ki, onlar bugün, Metin zamanında olabildiği kadarıyla bile belirleyici durumda değil. Basın, büyük çoğunluğuyla teslim alınmış durumda.

TOPLUM VE DAYANIŞMA

Mesleki ve toplumsal dayanışmaya gelince, başta söylediğimiz gibi, onda da sınıfı geçemedik; hadi en iyimser yaklaşımla söyleyelim, bütünlemeye kaldık.

Metin Göktepe davasının sürecini anımsayınız.

İstanbul’dan Aydın’a, Aydın’dan Afyon’a nakledilen duruşmaları kurumsal olarak başta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve kitlesel olarak binlerce gazeteci ve sivil toplum temsilcisi, adliye binasından dışarılara taşarak, karda kışta yılmadan, eksilmeyen bir dirençle bütün duruşmaları izledi. Genç gazetecilerin dayanışma coşkusu göğüs kabartıcıydı.

Ya şimdi?

Tek tek isim saysak yer yetmez; çeşitli adliyelerde yüzlerce gazeteci yargılanıyor, binlercesi soruşturma aşamasında, 58’i hapiste…

Adliyelerdeki duruşmaları kaç kişi izliyor?

Silivri siyasi toplama kampı, topluma korku salmak için bir zulümhane haline geldi.

Belli günler dışında, duruşma salonu hüzün verici bir tenhalık içinde.

İbret alınacak, derin derin düşünülecek çetin bir süreçten geçiyoruz.

Ders alınacak çok şey var; vaziyetten vazife ya da durumdan görev çıkarmanın zamanı geliyor.

Her şeye karşın, umutsuzluğa yer yok. Metin’ler mücadele bayrağını elden ele vererek yüceltecekler ve bir gün gerçek gazetecilik egemen olacak.

Evrensel'i Takip Et