01 Ekim 2018 00:11

Diyarbakır Kitap Fuarı’nın ardından

Yazar Şeyhmus Diken, sona eren TÜYAP Diyarbakır Kitap Fuarı'na dair izlenimlerini kaleme aldı.

Fotoğraf: Nurten Aslan/AA

Paylaş

Şeyhmus DİKEN

Gazetenin okurlarının malumudur. Şehir, 2015-17 arasında çok zor zamanlar yaşadı/yaşatıldı. Adeta topyekün linç hâli yaşandı. Bombalar, kurşunlar, yıkımlar, ölümler ve sonrasında yersiz-yurtsuzluk, evsiz barksızlık!

Ucu açık günler, aylarca yasaklı mahallelerin girişinde hüzünlü beklemeler. ‘Kenarından, köşesinden brandanın bakmaya çalışarak, acaba öte yakada ne olup bitiyor.’ Bütün bu gündelik hayatın doğal akışının kesintiye uğradığı zaman diliminde hayata dair doğal aktiviteler duruvermişti.

Bu duruvermişlik içinde tabii ki fuar yapmanın da hiçbir karşılığı yoktu. Öyle de oldu nitekim. TÜYAP 2008’de Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası ile on yıllığına gerçekleştirdiği fuarlar yapma kararını büyük ölçüde askıya almıştı. Üç yıl 2015-16-17 boyunca kitap fuarı yapılamamıştı.

Kent dinamiklerinin uzun uğraşıları ve çabaları sonucu nihayet TÜYAP şehre kitap fuarıyla döndü. İlk beş yılın verilerini taradığımızda ortalama olarak her yıl için 90 ile 100 bin arasındaki kitap okurunun fuarı ziyaret ettiğini biliyoruz. Görünen o ki 2018 fuarında bu rakam aşılıyor. 250’yi aşkın yazar, 60’dan fazla etkinlik, sergiler ve belgesel gösterimleri, 150 dolayında yayınevi ve kurumsal katılım söz konusu.

BİR VEFA FUARI AYNI ZAMANDA

Batı yakanın büyük yayınevleri ile doğunun yayınevlerinin hoş buluşması. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya’nın fuar açılışındaki konuşmasında ifade ettiği gibi; “Diyarbakır farkı, dillerin, inançların, farklı kültürlerin bir arada ve ben buradayım” dedikleri bir fuar, Diyarbakır fuarı.

Bir vefa fuarı aynı zamanda. Gazetenin okurlarının uzun zamandır pek yakından tanıdığı ve haftada bir yazılarını okuduğu şehrin has evladı Mıgırdiç Margosyan 80. yaşında “Fuar’ın Onur Yazarı ve Konuğu”. Konukluk ifadesini kabul etmiyor Mıgırdiç Ağabey. “Ben ev sahibiyim” diyor çok haklı olarak. Oybirliğiyle onaylanıyor ve hemen rafa kalkıyor konukluk. Onur Yazarı olmak yetiyor. TÜYAP bir de kitap yapıp armağan ediyor Onur Yazarı’na ve fuar katılımcılarına: “Mıgırdiç Margosyan, Gittin Ki Tez Gelesin”.

Fuar, önceki yıllarda mayıs ayının üçüncü haftasında yapılıyordu. Üniversite öğrencileri vizelere denk gelmesi nedeniyle katılamıyorlardı. Lise öğrencileri de son yazılılarının haftasına denk geldiği için katılamıyorlardı. Eylül sonuna kaydırmak isabet oldu. Yazın üç aylık tatil rehaveti ve dinlenmesinden çıkıp okulları ile buluşan gençliğin fuardaki heyecanı çok hoştu. Fuar yetkililerine sordum. İlk dört günün öğrenci katılımı 13 bini bulmuş. Gençlerin hemen tümünün ellerinde kitaplarla dolu poşetlerle olması görülmeye değerdi.

Sordu biri, “En son yapılan 2014 kitap fuarı ile bu fuarı karşılaştırsak!”... “Umut, hayata yeniden tutunmak, varım ve buradayım demek” dedim.,

YAYINCILAR FUARIN 9 GÜN OLMASINI İSTİYOR

Yayıncılarla konuştum. “Altı değil, dokuz gün olmalı” diyorlar Diyarbakır Kitap Fuarı. “Hazır Diyarbakır’a bunca masraf ve emekle gelmişken iki hafta sonu fuar olsun” diyorlar. İlettim fuarın ortaklarına. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, 2019’dan başlayarak yapılacak olan fuarların on yıllık sözleşmesine “Bu madde eklenecek” sözünü verdi. TÜYAP yetkilileri de olumlu bakarak dönünce kendi içlerinde değerlendireceklerini ifade ettiler.

En az üç stantta Karl Marx’ın Komünist Manifesto’sunun Kürtçe’sinin öne çıkarılmış hâlini gördüm. Fuarın onur yazarı Mıgırdiç Margosyan’ın bütün eserleri “Fıllaname” ismiyle numaralı ve bir kezliğine Aras Yayınlarınca fuar için basılmış. Çok ilgi görüyor. Margosyan hocanın imzalarında sürekli kuyruk oluştu. Kent, yazarının 80. yaşını kutluyor.

Lis Yayınlarında çıkan Özgür Amed’in “Böbreği Kim Çaldı” kitabı fuarın hafta sonuna gelmeden tükenmiş, güzel haber. İlk kitaplarıyla fuar heyecanını yaşayan epey yazarlığa ilk adımını atan arkadaşla karşılaştım.

OLMASI GEREKENLER VE BEKLENENLER

Bu kadar olumlu profil içinde olması gereken, beklenen de yok mu? Elbette var. Benim gönlüm elbette şehre çok daha yakın bir yerde mesela Dağkapı Meydanında fuar yapılmasından yana. Ama biliyorum ki; bu istek TÜYAP’ın profesyonel hizmet verme anlayışına yanıt olamıyor.

O halde şu olmalı. Sadece fuarın kurumsal katılımcılarına düzenlenen saatleri belirli servisler gibi. Belediye kentin muhtelif noktalarından direk fuar alanına giden ücretsiz servisler koymalı. Dağkapı, Ofis, Diclekent mesela. Buralardan saat başı karşılıklı fuar alanına otobüs servisi konmalı. Ring çok dolanıyor ve fuara gideyim diye yolda zaman kaybı oluyor.

Ayrıca kentin kurumları; fuarın katılımcı yayınevlerine konaklama ve kumanyada sponsor olmalı. Yayınevleri de indirim oranını bir kaç puan daha arttırmalı. Ve tabi Eylül ayı bizim bölge için şire üzümünün pişme vaktidir ve malum memleket hâla sıcaktır. Fuar alanının hava sirkülasyonu biraz daha iyi olmalı.

Gelecek yıl 2019 fuarında buluşmak üzere...

ÖNCEKİ HABER

Kim demiş büyük olmak daha iyi diye?

SONRAKİ HABER

Yarkadaş: Medyada baskı kasırgası yaşanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...