20 Haziran 2018 03:20

Clara Zetkin'i hatırlayalım; Kadınların oy hakkını verin!

Marksist Siyasetçi, Teorisyen, Pedagog, Gazeteci, Uluslararası Proleter Kadın Hareketinin Kurucusu Clara Zetkin’i ölüm yıldönümünde hatırlayalım...

Fotoğraf: Paola Severi Michelangeli/Wikimedia Commons (Public Domain)

Paylaş

Olcay GERİDÖNMEZ

İnsanların sefaletini ve acılarını derinden hisseden, haksızlıklara, baskılara ve acımasızlıklara tutkuyla başkaldıran bir kadındı. Hayatını yoksullar ve ezilenler uğruna, savaş ve sömürüye karşı mücadeleye adadı.

Clara Zetkin, işçi hareketine yirmi bir yaşında, Almanya’da antisosyalist yasanın hüküm sürdüğü ağır koşullar altında katıldı.

İşçi ve emekçi kadınları, sosyalist düzen için kendi sınıflarının mücadele saflarına katabilmek, Clara Zetkin için uğruna hayatının büyük bir bölümünü adadığı bir görevdi. Clara Zetkin, dar aile çevrelerinden çıkıp toplumsal yaşama ve mücadeleye ilk adımlarını atan kadınlara, yaşadıkları zorlukları aşabilmelerinde sabırla yardımcı oluyor, cesaret veriyor ve kendi güçlerine inanmaları gerektiğini öğretiyordu.

Yaşamını işçi sınıfıyla birleştirmişti Clara Zetkin, işçi ve emekçilerin uluslararası dayanışma gücünün, savaşları engelleyebileceğine ve emperyalistlerin, militaristlerin iktidarını yıkabileceğine dair sarsılmaz bir inanca sahipti. Onlarca yıl boyunca militarizme ve emperyalizme karşı, işçiler, özellikle de kadınlar adına mücadele bayrağını en önde taşıdı.

Bunların ötesinde, Alman ve uluslararası işçi hareketinin önemli bir lideriydi. Marks ve Engels’in seçkin bir öğrencisi olarak August Bebel’in partisinde ön saflarda savaşmıştı. Ekim Devrimi’nden sonra Lenin’in yakın arkadaşı, Alman Komünist Partisinin ve Komünist Entemasyonalin lideri oldu.

ÖĞRETMEN OKULU

5 Temmuz 1857’de Ore Dağlarının eteklerindeki bir Saksonya köyünde, Wiederau’da doğdu Clara. 1872’de ailesi, çocuklarına eğitim olanağı sağlamak için Leipzig’e taşındı. Annesinin, dönemin burjuva kadın hareketinin başlıca temsilcilerinden Louise Otto-Peters ve Auguste Schmidt ile ilişkileri, Clara Eißner’in 1874-1878 yıllarında Auguste Schmidt’in yönetimindeki özel bir kız öğretmen okuluna gidebilmesini olanaklı kıldı. Bu, o tarihlerde, genç kadınlara açık olan yegane mesleki eğitim olanağıydı.

SOSYAL DEMOKRAT PARTİYE ÜYELİK

Son derece zeki ve yetenekli olan Clara Eißner Öğretmeni Auguste Schmidt sayesinde burjuva kadın hareketinin düşünceleriyle tanıştı. Genç Clara sosyalist fikirlere de ilgi duyuyordu. Leipzig o sıralarda yalnızca kadın hareketinin değil, işçi hareketinin de en önemli merkezlerindendi.

İşçi Eğitim Derneğinde August Bebel ve Wilhelm Liebknecht gibi sosyal demokrat liderlerin seminerlerini takip ediyor ve Rus bir öğrenci grubunda sosyalist fikirler ve toplumsal eşitsizlikler üzerine tartışmalara katılıyordu. 1878 yılında Almanya Sosyalist İşçi Partisine (SAP) üye oldu. (Bu parti, 1890’da Almanya Sosyal Demokrat Parti-SPD’ye dönüştü.)

Partiye üye olması ve Rus öğrenci grubunda tanıştığı, Ukraynalı Rus devrimci Ossip Zetkin ile ilişkisi hem hocası Auguste Schmidt hem de ailesiyle bağlarının kopmasına neden oldu. Aynı sebeple mesleğini de yapamadı. Reich şansölyesi Bismarck’ın henüz ilan ettiği Sosyalistler Yasası (1878-1890), parti üyelerinin Saksonya okullarında eğitimci olarak çalışmasını yasaklıyordu. Bu nedenle Clara, 1878-1882 yıllarında Saksonya, Avusturya ve İsviçre’de özel öğretmenlik ve mürebbiyelik yaptı.

1880’de Almanya’dan sınır dışı edilen Ossip Zetkin’le Zürih’te yeniden bir araya geldiler. Orada da uzun süreli barınamayan Ossip, Paris’e göç etmek durumunda kaldı. Clara ise ancak 1882 yılının sonunda onun yanına gidebildi. 

Paris yılları maddi olarak en ağır yıllardır Clara için. Ama dönemin uluslararası sosyalist hareketinin merkezinde geçirdiği bu yıllar, Clara’nın gelişimi açısından belirleyicidir. Çeviriler yapar, gazetecilik mesleğini öğrenir, Marksist teorinin öğrenimine yoğunlaşır, hiçbir zaman kaybetmeyeceği enternasyonalizm anlayışı olgunlaşır, makaleler yazar.

1883’te büyük oğulları Maxim dünyaya geldi; bir buçuk yıl sonra da Kostja. Çoğu zaman yokluk sınırında yaşayan ailenin ayakta kalabilmesi giderek zorlaşırken uzun süren ağır bir hastalıktan sonra Ossip Zetkin, Ocak 1889’da hayatını kaybetti. Bu Clara için çok ağır bir kayıptı. Sonraları, çocukları ve mücadelenin kendisini ayakta tuttuğunu söyleyecekti. Aynı yıl II. Enternasyonalin Paris’teki kuruluş kongresinin hazırlık çalışmalarına katılan Clara, ilk kez bu kongrede, büyük bir kalabalık önünde, kapitalist sistemde kadın işçilerin durumu üzerine bir konuşma yaptı. Kadın sorununu onun en temel uğraş alanlarından biri haline getiren bu konuşma, Bebel ve Engels’in çalışmalarını temel alan programatik bir konuşmaydı.

1890’da Sosyalistler Yasası yürürlükten kaldırılınca Clara Zetkin iki oğluyla birlikte Almanya’ya döndü, Stuttgart’a yerleşti.

Sosyal demokrat parti ona “Gleichheit” [Eşitlik] dergisinin çıkarılması görevini verdi.

1903’te, Ressam Friedrich Zundel ile evlenerek Stuttgart-Sillenbuch’ta bir kır evine taşındı. Clara’nın evi bir çekim ve toplanma merkezi halindeydi. Üstelik yalnızca Franz Mehring, Rosa Luxemburg gibi Alman sosyalistler için değil Lenin gibi uluslararası konuklar için de.

GLEİCHHEİT / EŞİTLİK 

“Kadın yoldaşlar teoride elbette eşit haklara sahip,ama pratikte erkek yoldaşların ensesinden hâlâkarşınıza çıkacak ilk dar kafalının bağnaz beliği sarkmaktadır.”

1892 yılında Clara Zetkin, Alman sosyal demokrasisinin henüz kurulmuş kadın gazetesi, “Gleichheit”ın (Eşitlik) redaksiyonunu üstlendi. Bu gazeteyi 25 yıl boyunca, 1917’ye dek yönetti. Dergi onun yönetimi altında, işçi ve emekçi kadınların yaşamlarının, düşünce ve duygularının gerçek bir tercümanı, Marksist politika uğruna mücadelenin aracı haline geldi. Görevi üstlendiği andan elinden alındığı ana dek geçen 25 yıllık süreçte, kadın işçi hareketinin, yüz bini aşan çarpıcı tirajlara sahip etkili bir yayın organına dönüştü.

Clara Zetkin, her şeyden önce ekonomik bir sorun olarak kabul ettiği kadın sorununa ilişkin net bir bakış açısının benimsenmesi ve yerleştirilmesi için çaba harcıyor; proleter kadın hareketini burjuva kadın hareketinden kesin bir biçimde ayrıştırıyordu.

Yarattığı bu etkili mücadele aracı sayesinde büyüyen proleter kadın hareketinin önderi ve odağı haline geldi. Yalnızca ulusal çapta değil, uluslararası alanda da...

1907’de Stuttgart’ta düzenlenen 1. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında, yeni kurulan uluslararası kadın sekretaryasının yönetimine seçildi. 1910 yılında Kopenhag’da yapılan ikinci konferansta onun öncülüğünde eşitlik, demokrasi, barış ve sosyalizm için bir mücadele ve dayanışma günü olarak her yıl kutlanacak uluslararası bir kadınlar günü kararı alındı. Böylelikle ilk kez 1911’de, “Kadınların oy hakkını verin!” talebiyle kutlanan, dünya emekçi kadınlarının günü 8 Mart doğmuş oldu.

“Kadınların oy hakkı, kitlelerin anlayışsızlığına olduğu kadar mülkiyet sahibi sınıfların politik egemenliğine gedik açan düşünsel dinamit türlerindendir. ... Genel oy hakkı mücadelesi içerisinde ise kadın yoldaşlara çifte görev düşmektedir. Proleter kadınlar kitlelerini bu mücadeleler için bir araya getirmek ve eğitmek onlara düşer; diğeri kadınlara oy hakkı talebinin genel olarak etkin bir şekilde savunulmasında etkin olmaktır. ... Yorulmak bilmez enerjik bir çalışmanın bu zaferin [oy hakkının kazanılmasının] ön koşulu olduğu gerçeğini unutmamak elzemdir:

Yüz binlerce kafanın kökten değiştirilmesi! Kafaların kökten değiştirilmesi yalnızca kadınların oy hakkı lehine değildir; aksine, tüm sosyalist kavrayışın lehinedir. Kadınların oy hakkı mücadelesine de Komünist Manifesto’nun şu cümlesinin ışığında bakmaktayız: ‘Proleter mücadelelerinin asıl sonucu, dolaysız başarı değil, işçilerin sürekli olarak genişleyen birleşmesidir.’ Çünkü bizler, kadınlara oy hakkı mücadelesini yalnızca cinsiyetler arasındaki bir mücadele olarak değil; aksine, sömürücüler ile sömürülenler arasındaki sınıf mücadelesi olarak yürütüyoruz. Bizler, burjuva kadınlarla birlikte, sınıf ayrımı gözetmeksizin erkeğin egemen konumuna karşı mücadele yürütmüyoruz, tersine bizler, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm sömürülenler ve haklardan mahrum olanlarla birlikte, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm sömürenlere ve egemenlere karşı mücadele yürütüyoruz.”

(Clara Zetkin; Kadınlara oy hakkı sorunu üzerine, Berlin 1907;Mannheim’da sosyalist kadınlar konferansında konuşma)

Yazının tamamını okumak için: Ekmek ve Gül

ÖNCEKİ HABER

CHP’li Bingöl: Ülke tarihinin en eşitsiz seçimlerine gidiyoruz

SONRAKİ HABER

HDP'nin iki PM üyesi gözaltına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...