12 Haziran 2018 00:05

Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü: Çocukların hayalleri bile çalınmış

İzmir'de yaşları 11 ila 16 arasında değişen çocuk işçilerin hayalleri yetişkinlerle aynı: Düzenli bir iş ve daha fazla ücret...

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Metehan UD
İzmir

Bugün Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü. İzmir’de görüştüğümüz, yaşları 11 ila 16 arasında değişen çocuk işçilerin hayalleri yetişkinlerle aynı. Kalem yerine makas tutan, teneffüs yerine molalara çıkan çocuk işçilerin tek hayali düzenli olarak çalışabilecek iş ve biraz daha fazla ücret.

Birleşmiş Milletler, artan çocuk işçiliğine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için 2002 yılında 12 Haziran’ı Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü olarak kabul etti. Öte yandan Türkiye de 2018 yılını Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı ilan etti. Ancak ilan edilen tarihler, bakanlıkların lüks otellerin salonlarında düzenledikleri çalıştaylar ve hayatın içinde yer bulamayan çeşitli projeler çocuk işçiliğini önlemekten uzak görünüyor.

Suriyeli mültecilerin gelişiyle birlikte çocuk işçiliği daha da artarken DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası tarafından 2017 yılı nisan ayında açıklanan rapora göre Türkiye’deki çocuk işçi sayısı 2 milyona yakın.

İzmir’de ise çocuk işçiler kent merkezinde Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesindeki atölyelerde ya da mahalle içlerindeki tekstil atölyelerde, kırsalda ise tarlalarda çalışıyor.

11 YAŞINDAKİ ÇOCUKLAR ÇALIŞIYOR

Çocuk işçiliğin yaygın olduğu İzmir’in Konak ilçesinde tekstil atölyelerinin yoğun olarak bulunduğu Basmane bölgesindeyiz. Tanıdık birini devreye sokarak izin aldığımız patronların atölyelerine girebildik. “Merdiven altı” olarak tabir edilen kayıt dışı atölyelerin hemen hemen hepsinde en az 2 bazen de 5’i bulan çocuk işçi ile karşılaşmak mümkün. Yaş aralığı ise 11 ila 16 arasında değişiyor. Daha çok ip temizleme ve getir götür işlerini yapan çocuk işçiler gün boyu ayakta. Sabah sekiz buçukta başlayan mesai akşam 6’ya kadar sürüyor. Çocukların bir kısmı ise okul süresince sabah okula, öğleden sonra atölyeye gidiyor. Çocuk işçilerin haftalığı ise 200-250 lira arasında değişiyor. Atölyelerde dikkat çeken bir nokta ise patronların ya da atölyede çalışan en az bir işçinin çocuklarla olan akrabalık bağı.

Makinelerin baskın gürültüsü altında Suriyeli ve Türkiyeli çocuk işçilerle konuşmaya çalışıyoruz. Çocuklar ilk başta konuşmaya çekinseler de sonrasında anlatmaya başlıyorlar. Çocuk işçiler ne 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nden haberdarlar ne de Hükümetin 2018 yılını Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı ilan etmesinden. Atölyelerinde devletten kimseyi görmemişler.

‘HAFTALIK EVİN GİDERLERİNE’

15 yaşında olan Suriyeli Azad, 4 yıldır Türkiye’de olduğunu ve geldikten bir süre sonra çalışmaya başladığını söylüyor. Türkiye’de okula gidemediğini dile getiren Azad, babasının aldığı maaşın düşük olmasından dolayı çalışmak zorunda kaldığını anlatıyor. Haftalığının kiraya, faturalara ve evin masraflarına gittiğini belirten Azad’ın eline para geçmiyor. Okumak isteyip istemediğini sorduğumuz Azad, tek isteğinin düzenli bir iş, biraz daha fazla maaş olduğunu söylüyor. En büyük kardeş olmanın sorumluluğunu da taşıyan Azad “2 kardeşim var ve en azından onlar okuyabiliyor şimdilik” diyor.

‘BURADA HAYATTA KALMA ŞANSI VAR’

Diyar ise 11 yaşında ve yaklaşık bir ay önce Afrin’deki çatışma ortamından kaçarak, ablası ve eşiyle birlikte Türkiye’ye gelmiş. Ailesinin hâlâ Afrin’de olduğu endişesiyle fotoğrafının çekilmemesini isteyen Diyar çalışmaya başlayalı birkaç hafta olmuş. Diyar, atölyenin en küçüğü ve sürekli bir koşuşturmaca içinde. Diyar, haftalığının bir kısmını da Suriye’ye göndermek zorunda kalıyor. Diyar’la iş yoğunluğundan dolayı çok konuşamıyoruz. Diyar, Türkiye’de okula gitmeyi düşünmediğini de ifade ediyor. Diyar’la tercümanlığımızı yapan Azad ise “Orada ölümden kaçtı burada en azından hayatta kalma şansı var” diyor.

HAYALİ; MAKİNENİN BAŞINA GEÇMEK

Başka bir atölyede ise Türkiyeli çocuk işçi Yakup’la konuşuyoruz. 16 yaşındaki Yakup yıllardır hem okuyor hem de çalışıyor. Okulun son haftasında ise tam gün çalışmaya başlamış. Notlarını sorduğumuz Yakup umutlu olmadığını, karnesini çalıştığı için almaya gidemediğini söylüyor. 12 yaşındaki kardeşinin pazartesi günü çalışmaya başlayacağını belirten Yakup, “Ne yapalım çalışmaktan başka bir durumumuz yok. Belki kardeşlerim okur. Babam da marangozda çalışıyor. Düzenli maaş alamıyor” diyor. Okumak isteyip istemediğini sorduğumuz Yakup, okuma hayalinden vazgeçtiğini, makinenin başına geçerek daha fazla ücret almak istediğini belirtiyor.

 

ÖNCEKİ HABER

‘Çözüm işçi sınıfının yöneten güç olmasında’

SONRAKİ HABER

'Ülkenin güvenliği ‘duvar’dan değil ‘barış ve kardeşlik’ten geçer'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...