06 Mayıs 2018 00:45

Limon Haber: Tık avcılığına limon sıkıyoruz

Limon Haber isimli Twitter hesabının yöneticisi Cassey Jones nickli twitter kullanıcısı, iki yıllık deneyimini Evrensel’e anlattı.

Paylaşımlar @LimonHaber kullanıcısından alıntılanmıştır

Paylaş

Eren YILMAZ
İstanbul

Haberlere olan ilgi Türkiyede çok yüksek, Reuters’in 2018 dijital haberler raporuna göre Türkiyeli kullanıcılar yüzde 81’i haberlere ‘çok’ veya ‘aşırı’ ilgi gösterdiğini belirtiyor. Sosyal medya ise yüzde 89’luk bir erişim ile haberin en çok takip edildiği alan. Dijital ortamda habercilik yapan alternatif kaynakların yanı sıra geleneksel haber kaynakları da bu alanda varlığını sürdürüyor. ‘Okuyucu kapma’ yarışının bu kadar yoğun yaşandığı sosyal medyada, yayınlar “tık haberciliği” (clickbait) taktiği ile okuyucuyu kendine çekmeye çalışıyor.

Haberin içeriğini gizleyerek okuyucunun haber linkine tıklamasını, böylece sitede vakit geçirerek reklam geliri elde etmeyi hedefleyen bu taktik bazen habere ulaşmayı imkansız kılıyor. “O ünlüden şok açıklama”, “Duyduğunuza inanamayacaksınız” gibi başlıklar atılıyor, okuyucu onlarca sayfalık ‘foto galeri’ içinde bilgi kırıntısı arıyor. Her yerden suratımıza patlayan reklamlar, içi hüsran dolu iddialı başlıklar okuyucu için haber okumayı işkenceye çevirebiliyor.

Twitter hesabı Limon Haber ise bu düzene kendi tabiriyle ‘limon sıkıyor’. Haberin içindeki esas bilgiyi paylaşarak bütün bu tık oyunlarını boşa düşürüyor. İki yıldır twitter üzerinden haberlere ‘limon sıkan’ Limon Haber’in yaratıcısı, kendisi de gazetecilik kökenli olan Cassey Jones nickli twitter kullanıcısı ile tık haberciliğini ve iki yıllık Limon Haber deneyimini konuştuk. 

Sanırım işler yoğundu bir iki haftadır. Cumhurbaşkanı adayı tartışmaları, ittifak görüşmeleri vesaire clickbait’çilere gün doğdu.

Bu türden siyasi gündemlerde özellikle clickbaitten (tık haberciliği) çok besleniliyor. İnsanlar zaten her türden son dakika haberini merakla takip ediyorken, “flaş”, “son dakika”, “Kritik gelişme” gibi ünlemlerle tamamen içi boş haberi vermek için ideal dönemler.

‘DENGELİ HABER PAYLAŞIMI’

Haberlere limon sıkarken konu seçiyor musunuz? Bu haberi de paylaşmayayım dediğiniz oluyor mu?

Oluyor tabii ki. Zaten en başta belirttiğimiz magazin haberlerine vs. hiç girmiyoruz. Bunun haricinde aslında kritik de bir durum var: Konu seçmekten ziyade dengeli haber paylaşımı. Özellikle siyasi haberlerde buna dikkat etmeye çalışıyorum. İktidarın haberleri medyada daha fazla yer aldığı için mecburen iktidar açıklamalarını fazla vermek zorunda kalıyorum ama çok peş peşe olunca da atladığım haber olabiliyor.

Peki güncel haberler? Nefret söylemi, cinsiyetçi dil içeren haberler ile ilgili bir filtreniz var mı? 

Medyada cinsiyetçi dil kullanmayan 2-3 kurum vardır en fazla. Sol iddiası taşıyan bazı basın organları cinsiyetçi dili de kadın bedeni sömürüsünü de gayet kullanıyorlar. Bu tarz haberleri, sırf o sömürü hit almasın diye, tepkimi de bir şekilde belirterek veriyorum. Nefret söyleminde de benzer bir durum oluyor. Ancak öyle haberler oluyor, öyle umursamaz bir habercilikle karşılaşıyoruz ki, “Bu kadarına alet olmamak ve/ya katkı sunmamak” adına, o habere hiç girmediğim olabiliyor.

‘OKURA SAYGIYLA İLGİLİ BİR ŞEY’

“Sol iddiası taşıyan bazı basın organları”  dediniz. Bu tip bağımsız yayınlardan da çok sayıda haber paylaşıyorsunuz. ‘Tık haberciliğinin sağı solu olmuyor’ diyebilir miyiz?

Kesinlikle. Tık avcılığı, ideolojik duruşun dışında bir şey -ki bu da bir tezat esasen. Okura saygıyla ilgili bir şey bu. Bu saygıyı gösteren 2 tane gazete var: Biri Evrensel, ki yüzünüz diye söylemiyorum, daha önceki röportajlarda da söyledim bunu, diğeri Diken.

Şunu söylemek istiyorum; Kesinlikle karşısında durduğum bir ‘ucuz kahramanlık’ var medyada. Yukarıda bahsettiğim şekliyle kendini “muhalif medya” olarak tanımlayan bir grubun yaptığı. Havuzdan pay almıyor olmak, o yayın organını başlı başına muhalif yapmıyor. Bugün ‘sol’ adı altında hit için kadın çıplaklığını kullanan, kadın bedenini sömüren bir basın anlayışı, can simidi olarak “Ama biz ayakta kalmaya çalışan muhalif medyayız” diyemez. Dememeli. Herhangi bir ünlü kadının sosyal medya hesabından bikinili vs. fotoğraflarını toplayıp, 30 fotoğraflık galeri yapıp, haberin sunumunu da tamamen kadının bedenini sömürerek vereceksiniz, ama aynı zamanda ‘sol’ kimliğin arkasına saklanıp ‘muhalif medya’ can simidine sarılacaksınız? Bunun ne sol ideolojide yeri vardır ne de basın etiğinde. Bir tane bile özel haberi olmayıp kopyala yapıştır yaparak aldıkları ajans haberlerini clickbait ile sunarak hangi muhalif medya anlayışından söz edilecek? Böyle bir medya kuruluşuna ben Limon Haber admini olarak hangi gerekçeyle ayrıcalık yapacağım? 

Buna bağlı olarak da eklemek istediğim son husus; elbette işin bu kısmı, benim daha ziyade ekranın arkasındaki kişisel bakışım ve düşüncelerim. Limon, bu şekliyle herhangi bir ideoloji taşımıyor. Kişisel görüşümü, düşüncemi vs. tamamen dışarıda bırakarak, nötr bir okuyucu kitlesine sadece haber içeriğini sunarak sürdürüyor varlığını Limon. En başta belirttiğim haber dengesi derken biraz da bunu kastediyorum. Bir propaganda aracı olarak görülmemeli Limon Haber. Hiç böyle bir niyetim olmadı çünkü.

OKUR TEPKİSİ ENGEL KALDIRTTI

Peki hiç buralardan bir geri dönüş aldınız mı? ‘Bizim haberlere limon sıkmasan’ diyen oldu mu?

Habertürk ve ABC, bunu söylemek yerine direkt engelledi. :) Hatta ABC, hızını alamayıp, Limon Haber’e haber paslayan hesabı bile engelledi. Gerçi çözüm oldu mu? Olmadı. Diğer okurların tepkisini çektiler böyle yaparak. “Kaçımızı birden engelleyeceksin” diyerek diğer okurlar da haber yollamaya başladı. Ben de ekran görüntüsü alarak vermeye başladım haberlerini. Bu ikisi dışında Sabah ve Gerçek Gündem gazeteleri de engellemişti. Gerçek Gündem için Barış Yarkadaş’a tepki gidince kaldırıldı engel, Sabah gazetesi ertesi gün kendisi kaldırdı engeli. Orada ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok. 

Bunlar dışında direkt olarak “Bizimkine dokunma” denmedi ama bazı muhalif yayınlar için ayrıcalık göstermemizi isteyen okurlar oldu. Burada benim için işleyen mekanizma “Bu benden, bu benden değil” gibisinden bir ayrım değil. Yine her gün parayla satın alıp desteklediğim muhalif bir gazetenin Twitter’daki clickbait haberlerini aynı şekilde veriyorum.

Limon Haber’in 35 bin civarında takipçisi var. Buradaki geri dönüşler nasıl? Pek çok insan Limon Haber’e clickbait ihbarı da yapıyor.
Hep söylediğim bir şey var: Limon Haber, artık biraz da benim dışımda bir şey. Hesabın sahibi benim, evet, ancak “Limon Haber tamamen benim” diyemiyorum örneğin. Haber okurken clickbait ile karşılaşan okurlar, haber içeriğini anında Limon’a gönderiyorlar ve ben de RT (retweet, tekrar paylaşma) ederek paylaşıyorum. Ve bunu yapan her görüşten, her inançtan ve inançsızlıktan insan var. Müthiş bir kolektif ruh yani. Dolayısıyla geri dönüşler hayli güzel. Ayrıca bazen eleştiri de geliyor okurdan; “Burada clickbait yoktu, bu haber tıklanmalıydı” diye. Yani tık tuzağına düşmeden hızlıca haber okumak isteyen okuyucu, aynı zamanda nitelikli haberciliğe ve emeğe saygı da gösteriyor. Bu mesajı özellikle iyi okumalı haberciler. Bir de başlangıçta çok övgüyle takip edip sonrasında herhangi bir şey söylemeden takibi bırakan okurlar da oldu. Onların gerekçesini bilmek isterdim ama. Eğer okuyorlarsa mesaj atsınlar lütfen. 

‘HABERİN NİTELİKLİ OLAMAYACAĞI, EN BAŞINDAN BELLİ’

Clickbait hem dünyada hem Türkiye’de oldukça yaygın. bu yola başvuran yayınlar da, finansmanla ilgili gerekçeler öne sürüyor. Clickbait’le mücadele eden bir gazeteci olarak siz ne düşünüyorsunuz?

Bana göre haberin kendisi yeterince nitelikli olsa, zaten tık avcılığından medet umulmaz. Yani o çok eleştirdiğimiz havuz medyasında bile bazen öyle haberler oluyor ki, sunumunu clickbait olmaksızın yapıyorlar ve o haber tıklanıyor, sonuna kadar da okunuyor. “Öyle bir şey söyledi kiiiiiii” şeklinde verilen bir haberin nitelikli olamayacağı, daha en başından belli zaten. :)

Dünya basını aslında bu clickbait tarzına farklı çözümleri tartışıyor epeydir. Daha nitelikli haber sunumlarının yollarını arıyorlar. Bizde yok ama öyle bir kaygı. Finansal gerekçeleri öne sürüp sadece tık üzerinden gelen okura reklam izleterek para kazanabileceğini düşünen kurum yöneticileri de bana göre epey vizyonsuzdur. Zira en basitinden “Adblock” denen reklam engelleyiciler var artık ve çok da yaygın şekilde kullanılıyorlar. Ben o havuz medyasının sitesine girdiğimde, bir tane bile reklam görmüyorum bu sayede. Ek olarak, o siteye girdiğinizi bile gizleyen, yani “hayalet ziyaretçi” diyebileceğimiz eklentiler de var. Onu da kullanıyorum. E şimdi böyle bir dönemde, dijital platformdan dümdüz reklam gösterip para kazanmayı beklemek, ileri görüşlülükle açıklanabilir mi?

ÖNCEKİ HABER

Kömürlü termik santrale tepki için Porsuk’ta pankart açtılar

SONRAKİ HABER

Cumartesi Anneleri 684. kez buluştu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa