02 Mayıs 2018 23:41

'Ya bu oyunu bozarız ya da bu düzenin çarkları arasında eziliriz'

'Artık güç ve irade biz emekçilerin elinde' diyen Ford Otosan işçisi Evrensel'e yazdığı mektubunda birlikte mücadele çağrısı yaptı.

Fotoğraf: Google Street View

Paylaş

Ford Otosan işçisi
Kocaeli

Bir işçi olarak seçim arifesinde yapılan vahim açıklamaları hayretler içerisinde izlediğimi söyleyemeyeceğim. Çünkü AKP iktidarı döneminde işçilere yönelik yasaklamalar, ücret politikaları ortada dururken böylesi açıklamalar yapılması şaşırtıcı değil. AKP ekonomik kalkınmayı zengin ve yandaşların kalkınması olarak değerlendiriyor. Emeklilik yaşını 65’e yükselten kim? Emekli olma, öl. Kaç özel sektör patronu 65 yaşına kadar bir işçiyi çalıştırır. Cumhurbaşkanımız partili başkanlık sistemine geçmeden bizleri köle olarak gördüğünü söylev ve yaptıklarıyla gösteriyorken biz emekçi sınıfından nasıl oy alabileceğini düşünür, hangi emekçi bu yaptırım ve söylevler karşısında ona oy verebilir? Aklı başında hiç bir emekçinin bu tutum karşısında sessiz kalmaması ve bu şekilde davranan partilere veya kişilere oy vermemesi gerekir. 

Bu tür söylevler ve de yaptırımlar ülke ekonomisi adı altında bizlere yutturulup, zenginlerin daha zengin olmasının yolunu açmak değil de nedir? Grev yasak demek patron ne isterse maaş olarak onu alın demektir. Sesiniz çıkmasın demektir. “Bütün dünya bize karşı” diyen Cumhurbaşkanımız ‘milli ve yerli’ hiçbir şeyimizin kalmadığının farkında değil ya da bizi uyutmaya çalışıyor. Dünya bana karşı diyen kişi, emekçilere karşı hareket ediyor. 

Ülkemizin durumu Fransız Devrimi öncesi gibi. Sarayın halkın ne çektiğinden, ne yaşadığından haberi yok. Biz ‘Açız geçinemiyoruz’ diyoruz,  Onlar Marie Antoinette gibi “Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin” diyor. Varsa yoksa zengini düşünüyorlar, bunu ülke ekonomisi adı altında sunuyorlar. İşsizlik için istihdam seferberliği başlatanlar, çalışma saatlerini düşürmekten bahsetmiyorlar. Günde 8 saat yerine 6 saat çalışılsa issizlik kalır mı? Kalmaz ama patronlar kârlarından ödün vermiş olur. Hangi patron mal varlığını daha artırmak istemez ki! Üreten biziz, kazanan onlar. Bizler tatil yüzü görmezken onlar ve çocukları ülke ülke gezer, paraları yatırım için değil kendi zevkleri için savurur, bizleri varoş olarak nitelendirir ve ezik, bir işe yaramayan insancıklar olarak hor görürler. Hepsi birer karun olmak ister. 

Halen bizim düşüncelerimizi anlamayan arkadaşlar, bizim amacımız ekmek ve emek kavgası. Evlatlarımız için aydınlık bir gelecek. Ezilen olmayan, ezen olmayan bir ülke ve bu ülkede yaşayanların derdinin eve ekmek götürme tasası taşımaması. Görün bir bakın bizlerin rengine. Ne kadar farklı siyasal ideoloji içinde bulunan bizlere. Sağcısı, solcusu devrimcisi, İslamcısı hepimiz bir aradayız. Neden? Erdoğan kendisi de söylüyor ‘Bana karşılar’ diye. Peki biz neden Erdoğan’a karşıyız? İslamcı politika izlediği için mi? Hayır canım kardeşim hayır elbette. Biz koltuk sevdasına düşüp, halkını unutan ve ülkemizi emperyalist politikalara teslim edenlere karşıyız. Erdoğan gelir ve gider önemli olan halkın bekasıdır. 

Hatırlayın 1 Mayıs’ın tarihçesini. Emperyalist ülkelerde işçi kardeşlerimizin yasadığı zulmü. Günde 15-16 saat çalış, karın tokluğuna ücret al ve sonunda bu duruma isyan et. İnsanca koşullar iste, kendilerine uyarladıkları kanunlarla yasalarla çıksınlar karşına. Bulundukları ülkelerin tüm imkanlarını kullansınlar. Mahkemeye çıkartıp idam etsinler işçileri. İnsanca yaşam istediler diye. Günde 8 saat çalışmak istediler diye işçileri idam ettiler. Ama bu kıvılcım sönmedi. 1 Mayıs olarak hatırlandı. İşçiler kazandı, günde 8 saat çalışma hakkını aldılar. Daha da ileriye gidip dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi çalışma saatleri daha da düştü. Birçok ülkede  haftalık çalışma saatleri maksimum 45 saat olarak belirlendi. 

Sömürülen ülkeler 45 saat çalışırken başta Fransa olmak üzere birçok gelişmiş ülke haftada 35 saat çalışır oldu. Bizimkiler de tutmuş grevi yasaklayalım diyor. Bir de bunu hem 1 Mayıs öncesi hem de seçim öncesi söylüyor. Bunu kalkıp patronların yanında söylüyor. Sebebi para onlardan gelecek. Onlar koltuğa oturup devletin imkanlarıyla zengini kollayacak, bizleri sindirecek. İşte tam bu sömürücü düzen nok-tasında bizlerin durumu Fransız Devrimi’ne benziyor. Ya bu oyunu burada bozarız ya da bu düzenin çarkları arasında ezilir, gideriz. Artık güç ve irade biz emekçilerin elinde. Sandığa gittiğinizde vicdanınızı da yanınıza alarak oyunuzu kullanınız. Vebali hepimizin üstünde. Her birimiz farklıyız ama her birimiz aynı zorlukları çekiyoruz. Yarına yön vermek biz emekçilerin elinde. İşçisi, çiftçisi, esnafı, memuru, emeklisi... Bu oyunu birlikte bozup, mutlu yarınlara birlikte el ele gidelim. Sevgi ve saygıyla kardeşçe kalın, güzel ülkemin güzel insanları.

ÖNCEKİ HABER

Çağlayan'da büyüyen genç işçiler: Geleceğe dair hiçbir hayalimiz yok

SONRAKİ HABER

Demokrasi İçin Birlik'ten demokrasi hedefinde ortaklaşma çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa