‘Sürgün Ruhlar’ romanı üzerine
Serdal Keskin, Levent Yanlık’ın ilk kitabı olan Sürgün Ruhlar üzerine yazdı: Yazarın yaşamında iz bırakanların romandır.

Serdal KESKİN
Levent Yanlık’ın ilk kitabı olan Sürgün Ruhlar, yazarın yaşamından kesitler sunsa da aslında, bizi içinde bulunduğumuz hayattan birçok kişiyle karşılaştırıyor. Karakterleri okuduğumuzda sokaktaki birçok benzerine rastlıyoruz. Yazarın hayatında karşılaştığı kişiler romanda yer aldığı için bir bakıma anı-roman örneğidir Sürgün Ruhlar.
Roman “Mike”, “Sanayi”, “Emil”, “Üç Arkadaş”, “Bilmiyorum, Nasıl Söylesem” adı altında beş ana bölümden oluşmuştur. Ama bu beş bölümde birçok olay karşımıza çıkıyor, her satırda farklı karakterlere rastlıyoruz. Fiziki ve ruhsal sürgün yaşayan karakterlerin kimlik bunalımına ve kendini tanımalarına tanık oluyoruz. Yüreklerinde iyilik olsa da yaşadıkları hayatın onları nasıl değiştirdiğini görüyoruz. Hırsız, hayat kadını, uyuşturucu satıcısı gibi karakterler çıkıyor karşımıza. Levent Yanlık, bu karakterleri kendi hayatından kesitlerle sunuyor bize.
Yazar, Sürgün Ruhlar romanında çarpıcı bir şehir gözlemi de yapıyor. Yarattığı karakterleri, anlattığı şehrin insanı yapıyor bir başka deyişle. Roman, Türkiye ve Amsterdam arasında yaşanan durumu, olayları ve kişileri anlatıyor. Anlattığı şehirlerdeki karakterleri iyi bir gözlem sonucu anlatıyor. Levent Yanlık romanında belki de yaşadıklarından çok gözlemlerinden yararlanıyor. Romanı okurken ne şehri ne de karakterleri yadırgıyoruz. Sürgün Ruhlar romanı şehir ve karakterler olarak birbirini tamamlamış durumda. Yazarın bu konuda iyi bir iş çıkardı söylenebilir.
KENDİ YAŞAMINA ESİR DÜŞMÜŞ KARAKTERLER
Parçalanmış hayatların konu olduğu, aşkın, özlemin, tutkunun, sevginin savrulduğu; mutlulukların ve üzüntülerin anlatıldığı Sürgün Ruhlar romanında kendi yaşamına esir düşmüş karakterlerin umut dolu debelenmeleri anlatılıyor. Her milletten, her inançtan, her düşünceden karakterler var romanda. Ortak noktaları ise ruhsal veya fiziksel sürgünde olmaları.
Sürgün Ruhlar ile ilgili birkaç cümle de kitabın son bölümünde anlatılanlara değinmek istiyorum. “Bilmiyorum, Nasıl Söylesem” bölümünde yazar Türkiye’deki ilk tutuklanmasını anlatıyor. Romanda bu bölüme kadar gözlemci olan yazar, bu bölümde yaşadıklarını etkileyici ve çarpıcı bir şekilde kelimelere döküyor. Romanı bir anlamda geriye dönüş yaparak bitiyor. Yirmi iki yaşında ilk tutuklanmasını anlatıyor. Gözaltında yapılanları, hücrede olanları, sorgu sırasında yaşanmış durumları çarpıcı bir şekilde gözümüzün önüne getiriyor Levent Yanlık.
Yazar, tüm bunları anlatırken yalın bir dil kullanıyor. Fakat karakterler ve olaylar arasında bir köprü kurulamıyor ve olaylar öylece romanın ortasında kalıyor. Bu durum anı-roman türünün bir zorluğu olabilir. Genel olarak Levent Yanlık ilk kitabı olduğu halde iyi bir iş çıkarmış; gerçekleri, yaşananları iyi bir gözlemle bizlere aktarmış.
Levent Yanlık, romanda “Çünkü içinde bir iyilik olan her adamdan geriye iz kalır.” diyor bir bölümün sonunda. Belki de Sürgün Ruhlar, yazarın yaşamında iz bırakanların romandır.
Levent YANLIK, Sürgün Ruhlar, Tekin Yayınevi, Ocak 2018, 150 s.
Evrensel'i Takip Et