Savcı, Soma Katliamı sanıklarına bilinçli taksir indirimi istedi

Soma Katliamı davasında mütalaasını veren savcı, olayın olası kastla değil 'bilinçli taksirle' meydana geldiğini iddia etti.

26 Mart 2018 07:14
Son Güncellenme Tarihi: 26 Mart 2018 18:27
Paylaş

Fırat TURGUT
Dilek OMAKLILAR
Manisa

Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasına ilişkin davada, hazır olduğu belirtilen mütalaa, 1 yıl 2 ay sonra açıklandı. “Olası kasıt” suçuyla Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın duruşmasında, savcı meydana gelen katliamı “Öngörülebilir ancak istenmeyen” olarak tanımladı. Mütalaasında birçok ihmale ve patronların sorumluluklara yer veren savcı buna rağmen, olayın olası kastla değil, cezaların düşürülmesi anlamına gelen “bilinçli taksirle” meydana geldiğini iddia etti. Buna göre 301 ölüm için tek tek ceza alması gereken sanıklara, toplam olarak ceza verilecek ve en üst sınır 22.5 yıl olacak. Buna tepki gösteren aileler ve avukatlar “Sorumluların doğrudan delil kararttıklarını biliyoruz. Tüm bunlar ortadayken savcı beyin bunlar böyle olmasını istemezdi diye düşünerek tüm ölümler için tek bir ceza istemesi kabul edilemez” dedi.

Kararını açıklayan mahkeme heyeti ailelerin avukatlarının yeni bilirkişi talebini reddetti. Tutukluların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi ve davayı 19 Haziran'a erteledi. İlk kararda sonraki duruşma için Nisan ayına tarih verildi ancak sanık avukatlarının itirazı üzerine önce mayıs ayına daha sonra ise hazirana gün verildi.

SABOTAJ İDDİASINA İLİŞKİN TALEP REDDEDİLDİ

5’i tutuklu 51 sanığın yargılandığı Türkiye’nin en büyük işçi katliamı davasının 21. duruşması mahkeme başkanının geçen duruşmada sanık avukatlarının taleplerine ilişkin verilen kararları açıklamasıyla başladı. 

Katliamda sabotaj olduğuna ve 15 Temmuz sonrası sanıkların “Soma Katliamı’nı terör örgütlerinin yaptığı” iddiasına ilişkin yürütülen Manisa soruşturması dosyasını savcılıktan isteyen mahkeme, celse arasında gelen dosyayı inceledi. Mahkeme, dosyaya sunulanlar dışında yeni bir delil olmaması sebebiyle Manisa soruşturmasının beklenmesine gerek olmadığına karar verdi ve savcının bekletici mesele yapılması talebini reddetti. Böylece duruşmadaki kritik aşamalardan biri ailelerin lehine bitti.

DELİL KARARTMA ÇABASI

Daha sonra ailelerin avukatlarına söz verildi. İlk konuşmayı yapan Avukat Can Atalay, olayın oluş biçimine dair hiçbir kuşkunun kalmadığını ancak sanıkların delil karartmaya çalıştığını ifade etti. Atalay, “Bu dosyayı takip eden arkadaşlarımızdan Selçuk Kozağaçlı ‘Soma davasını neden takip ediyorsun’ denilerek tutuklanmıştır. Duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaanın hazır olduğunu söyledi ama sonra süre istedi. Aradan 1 yıl geçti. Sanıklar uzun tutukluluktan faydalanmak istiyorlar, 5 yıllık tutukluluk süresini doldurmaya çalışıyorlar. Tüm bunlar meşru olmayan delil karartma çabasıdır” dedi.

Avukatlardan Nergiz Tuba Arslan da sanık Can Gürkan’ın daha önce ifade ettiği “Mahkemenizden bir sonuç çıkmayınca bazı makamlara başvurdum” sözlerini hatırlatarak, “Tutukluluk süresini kötüye kullanmak için uzatıyorlar. Burada yaşamını yitiren 301 aile, yaralanan 162 kişi, tüm Türkiye adalet bekliyor” diye konuştu.

BASIN AÇIKLAMASINDAKİ HARİTA DEĞİŞTİRİLMİŞ

Avukatlar katliamdan sonra Soma maden patronunun yaptığı basın açıklamasını da hatırlattı. Basın açıklamasında gösterilen harita üzerinde değişiklik yapıldığını belirten avukatlar mahkemeye asıl haritaları sunarak, ihmallere dikkat çekti.

Avukatların dikkat çektiği noktalardan biri de patronların dava süresi boyunca tutuksuz sanıkların maaşlarını ödemeye devam etmesi oldu. Bunların sanıkların yönlendirilmesi için yapıldığını ifade eden avukatlar, savcının mütalaa vermesini, sanıkların ise tutukluluk hallerinin devam etmesini istedi.

Mahkeme heyetinin kısa bir ara vermesinin ardından savcı mütalaasının hazır olduğunu belirtti. Bu sırada sanık avukatları, Manisa soruşturmasının sonucunun beklenmesine ilişkin beyanda bulunmayı talep etti. Mahkeme heyeti bu talebi reddetti.

Mütalaasını açıklayan savcı, madenin önceki sahibi olan Park Teknik döneminde üretime başlandıktan sonra, öngörülmeyen sorunlar nedeniyle belirtilen üretimin yapılamadığını, bazı bölgelerde yangınlar çıktığını ve bu nedenle üretimin durdurulduğunu aktardı. Park Teknik döneminde yaşanan sorunları sıralayan savcı şunları söyledi:

♦ “İşletmenin devredildiği sırada ocakta var olan sorunların işverenlik tarafından bilindiği ve ölüm ve yaralamalarla madendeki sorunlar arasında illiyet bağı olduğu anlaşılmıştır.

♦ İşverenlik tarafından ocaktaki sorunların nasıl çözüleceğine ilişkin TKİ’ye plan ve projeler sunulmasına rağmen kanaatimizce üretim maliyeti nedeniyle bu projeler uygulanmamıştır.

♦ En fazla işçinin çalıştığı ve yangın riskinin en yüksek olduğu S panosunun üretime uygun olmamasına rağmen işveren tarafından bu bölgede işçi çalıştırılmaya devam edilmiştir.

♦ Yaşanan olayda sabotaj iddiasına ilişkin herhangi bir bulguya rastlanmadığı gibi olayın ocaktaki yapısal sorunlardan kaynaklandığı tespit edilmiştir.

♦ Sensörlerin çalışmaması ile ölümler arasında kesin bir bağlantı olmaması nedeniyle sensör görevlilerine kusur atfedilmemiştir.

♦ İş güvenliği uzmanı icrai olarak sorumlu değildir. Alınması gereken tedbirleri işverene bildirmekle yükümlüdür. Ücretini işverenden aldığı gerekçesiyle işverenden çekineceği yönündeki görüşlere itibar edilmemiştir. İşin durdurulması gerekiyorsa işverene bildirime bulunur. Durdurulmuyorsa Bakanlığa başvuruda bulunur.

♦ Davanın başlangıcında, olay tarihinde resmi olarak görevde olmadığı için takipsizlik kararı verilen Alp Gürkan’ın, yangına sebep olan olaylar sırasında şirket yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı gerekçesiyle sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.”

BİR SANIĞIN SERBEST BIRAKILMASI TALEBİ

TKİ’nin kurum olarak 6331 sayılı Kanun’a göre denetleme yetkisi bulunmadığını belirten savcı, “TKİ ile Soma AŞ arasında alt işveren üst işveren ilişkisi yoktur. TKİ’nin ruhsat sahibi sıfatıyla denetim yükümlülüğü vardır. TKİ-ELİ kontrol mühendisleri Efkan Kurt ve Adem Ormanoğlu dış denetimden görevlidirler ve ihmalden kusurludurlar” dedi. Savcı, sanıkların cezalandırılmalarına, tutuklulardan Ertan Ersoy’un tahliyesine, diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, tutuksuz sanıklardan Alp Gürkan’ın tutuklanmasına karar verilmesini talep etti.

Dosyanın savcısı, mütalaasında ihmallere ve sorumluluklara dikkat çekmesine rağmen, meydana gelen olayı “Öngörülebilir ancak istenmeyen” şeklinde tanımladı. Savcı, olayın ailelerin ve avukatların talebi olan olası kasta değil, cezaların düşürülmesi anlamı taşıyan bilinçli taksirle meydana geldiğini değerlendirdiğini söyledi. 

Savcının mütalaasından sonra duruşmaya ara verildi. Aradan sonra ailelerin avukatları ek süre istedi. Ardından sanıklara söz verildi. Sanık Can Gürkan madende, iş güvenliği için gerekli olan, hiçbir önlemi reddetmediklerini, kendilerine gerekli olduğu söylenen önlemleri aldıklarını iddia etti. Bunun üzerine bazı aileler sanığa tepki gösterdi. Mahkeme başkanı tepki gösterenleri dışarı çıkardı.

OLASI KAST İLE BİLİNÇİ TAKSİR FARKI

Bilinçli taksirle işlenen suçlarda verilen ceza, ölen kişi sayısına bakılmaksızın verilir. Bunun üst sınırı 22.5 yıldır. Soma davasında da 301 madencinin ölümü için istenen toplam ceza bu kadardır. 

Olası kastta ise ceza ise her ölen işçi için verilir. Kasten öldürmenin cezası müebbettir. Olası kastla bu ceza suç unsuruna göre düşer. Çeşitli şekilde indirim yapılsa bile en sonunda alacağı ceza ölen işçi sayısıyla çarpılır. Örneğin Soma davasında indirimler sonucu 1 yıl bile ceza verilse toplamda 301 yıl ceza almaları anlamına gelir. 

MANİSA SORUŞTURMASI NEDİR?

Yargılamanın başından itibaren dosyada, “sabotaj vardır” ifadelerini kullanan Soma sanıkları, 15 Temmuz’dan sonra “Soma’yı terör örgütleri yaptı” iddiasında bulunmuştu. Bunun üzerine sanıklardan Can Gürkan bu iddiaya ilişkin bir şikayet dilekçesi vermiş ve Manisa Savcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı. Mahkeme heyeti daha önce de soruşturma ile ilgili bilgi istemiş, ancak savcılık “gizli” olduğu gerekçesiyle mahkemeye bilgi vermemişti. Duruşma savcısı ise soruşturmanın beklenmesini talep ederek 1 senedir mütalaasını vermiyordu.

301 KİŞİ DEĞİL 5 BİN KİŞİ ÖLDÜ

Savcının esas hakkındaki mütalaasını açıklamasından sonra verilen arada, avukatlar ve aileler açıklama yaptı. Savcının mütalaasına tepki gösteren avukatlar şunları söyledi: “Can Gürkan’ın, Alp Gürkan’ın alacağı cezalar önemli oranda düşüyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. 1 yıldır bu dosyaya siyasal iktidar tarafından fazlasıyla müdahale edildiğini gördük. Gizli olarak yürütülen ve bizden sır gibi saklanan bir soruşturma dosyası baskımızla mahkemeye geldi. Ve gördük ki bu dosyanın içi bomboşmuş. Mütalaada olayın oluş biçimine dair çok önemli ayrıntılar yer aldı ama ceza kısmına gelince savcı beyin cimriliği tuttu. Niye, çünkü işin içinde sermaye var. Ama bu mücadele burada bitmez. Bunu sonuna kadar bırakmayacağız. Sorumluların doğrudan delil kararttıklarını biliyoruz. Tüm bunlar ortadayken savcı beyin bunlar böyle olmasını istemezdi diye düşünerek tüm ölümler için tek bir ceza istemesi kabul edilemez.”

Katliamda oğlunu kaybeden bir madenci annesi de “Yazacaksanız böyle yazın, 301 kişi değildi orada ölen, 5 bin kişiydi. Ben öldüm, çocukları öldü, eşi öldü, kardeşleri öldü. Şimdi 3-5 sene ceza verecekler, sonra bunlar işlerine devam etsinler. Ya ölenleri, ya biz! Biz yaşarken ölüyoruz. Bu adalet midir? Bizden neleri çaldılar? Hırsızlık için de cezalandırılsınlar istiyoruz, öksüz çocuklar için de cezalandırılsın istiyoruz. Açgözlülük için de cezalandırılsın istiyoruz. Diyeceksiniz ki sana çocuğunu geri mi verecekler. Vermeyecekler biliyorum. Ben her mezarda toprakları yoluyorum ama oğlumu alamıyorum. Ben istiyorum ki benden sonrakiler de yanmasın. Ben madende çalışanlar için diyorum” diye konuştu.

ÇÖLLOLAR’DA PARA CEZASI VEREN HAKİM

Soma davasının doğal heyeti 1.5 sene önce dağıtılmıştı. Soma davasının Hakimi Aytaç Ballı, Hakimler Savcılar Kurulu tarafından, Akhisar Ağır Ceza Hakimliği görevinden alınarak İzmir Hakimliğine atanmış, heyet üyesi Hakim Esra Dokur’un da görev yeri değiştirilmişti. Aytaç Ballı’nın yerine ise Elbistan Ağır Ceza Hakimi Salih Pehlivanoğlu atanmıştı. Pehlivanoğlu, Afşin Elbistan B Termik Santralinin Çöllolar kömür sahasında yaşanan ve 11 işçinin yaşamını yitirdiği, 9 işçinin cenazelerinin ise halen toprak altında olduğu iş cinayeti davasında, sanıklara sadece para cezası veren heyetin başkanıydı.

 

Reklam
ÖNCEKİ HABER

LeBron James vitesi beşe taktı

SONRAKİ HABER

Vergi müfettişi rüşvet alırken yakalandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...